Yasaklar ne saklıyor?

07.05.2021
https://haber.sol.org.tr/yazar/yasaklar-ne-sakliyor-31680

İktidar, topluma ‘istediğim her konuda yasak getiririm’ mesajını veriyor.

En güncel ve en ilginç yasaktan söz etmeye kalksak, hangisinin birinciliği alacağını belirlemek kolay olmuyor. Yasakların önem ve güncelliği konusunda bir haksızlık yapmamak için-yasakların “bana haksızlık yapıldı” dememesi (!) için- belki de en iyisi yasaklara alfabetik sırayla başlamak gerekiyor. Bu durumda son günlerin yasakları şöyle sıralanabiliyor:

  • Düşünce açıklama yasağı,
  • görüntü ve ses kaydı yasağı,
  • lebalep haber yasağı,
  • sokağa çıkma yasağı,
  • sultan türbelerinde eller arkada dolaşma yasağı.

“Cumhurbaşkanı isterse Montrö’yü iptal edebilir” ve “İstenirse hilafet ilan edilebilir” gibi anayasal düzenle bağdaşmayan söylemler rahatlıkla söylenirken, İstanbul kanalı ve Montrö anlaşması konusundaki düşüncelerini açıklayan emekli amirallerin başına gelenler, iktidarın hoşuna gitmeyen düşünceleri açıklamanın yasak olduğunu gösteriyor.

Bilindiği gibi, polisin yasa dışı olaylarda suçluyu bulmak için başvurduğu kaynakların başında ses ve görüntü kayıtları geliyor. Bu gerçekler ışığında emniyet genel müdürlüğünün / içişleri bakanlığının, kitlesel-demokratik olaylar sırasında ses ve görüntü kaydı alınmasını yasaklaması, polisin demokratik eylemler sırasındaki tutumunun –gerçeklerin– ortaya çıkmasının istenmediğini gösteriyor. Bu yasak polisin, bundan sonra muhaliflerin yapacakları demokratik gösterilere alışılmışın ötesinde saldıracağı anlamına geliyor.

Yazılı ve görsel basının temel işlevinin, toplumu ülkede ve dünyada olup bitenler hakkında bilgilendirmek olduğu biliniyor. Bu arada olup biten gerçekleri toplumdan saklayan ve de hatta iktidar lehine yalan yanlış haber yapan yazılı ve görsel basına da, yandaş basın deniyor. Türkiye bir demokratik sosyal hukuk devleti olduğundan (!) yazılı ve görsel basının %90’dan fazlasını yandaş basın oluşturuyor. Yine demokratiklik ve hukuksallık gereği Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), yandaş kanallara hiç dokunmazken, habire muhalif televizyonlara ceza yağdırıyor. RTÜK de, yasaklama konusunda ben de varım diyor: Pandemi nedeniyle yasak olduğu halde iktidarın katıldığı lebalep cenaze namazları, lebalep AKP kongreleri ve lebalep patates dağıtma gibi lebalep insan görüntülerine yasak getiriyor. RTÜK bu yasakla, açıkça “Toplum gerçekleri öğrenmesin” ve “Gerçekler iktidarın aleyhine olur”  demiş oluyor.

Bilindiği gibi pandemi tehlikesi karşısında yandaş olmayan sağlıkçılar, aylardır 1-2 hafta sokağı çıkma yasağı getirilmesini öneriyor. Sonunda iktidar 30 Nisan 17 Mayıs tarihleri arasında kısmi sokağa çıkma yasağı getiriyor. Ancak bu yasak ve bu yasakla ilgili olarak getirilen ek yasaklar, yasaklar tarihinin en ilginçlerinden biri oluyor. Bu kısmi yasak, nasıl oluyorsa 16 milyon kadar emekçiye çalışma yasağı getirmiyor. Yasak süresinde çalışacak emekçiler, lebalep otobüslerde burun buruna yolculuk yapmaya, işyerlerinde de lebalep çalışıp yemek yemeye devam ediyor.  Emekçiler bu koşullarda çalıştırılırken, deniz kenarında ya da parkta mesafeli oturmak bile yasaklanıyor. Bu yasaklarda turistler denize girebilirken, turiste hizmet veren emekçinin denize girmesi yasaklanıyor. Bu arada simit satarak, çöp toplayarak, günlük çay-kahve satışıyla geçimini sağlayanlara yasak getirilirken, emekçinin sırtından zengin olan fabrikatöre yasak getirilmiyor. Bu yasak süresinde, sıradan bir aile, her gün resmi rakamlara göre 300’den fazla ailenin yaşadığı gibi bir pandemi kaybı yaşasa, cenazesini üç-beş kişiyle kaldırabilecekken, böyle bir üzücü olay yandaşın başına gelirse, lebalep cenaze kaldırma mümkün olabiliyor.

Kısmi kapanma yasağıyla birlikte bir başka trajikomik bir durum yaratılıp alkollü içki yasağı getiriliyor. Bu yasak, iktidarın pandemiden kurtulmaya değil de, kendi piyasacı ve gerici emellerini gerçekleştirmeye öncelik verdiğini gösteriyor. İçki yasağı sonrasında artan tepkiler üzerine, bu yasağı meşrulaştırmak için, komik ötesi bir durum yaratılıp marketlere ampul, kalem, kağıt, pil,… satışı yasağı da getiriliyor!

İktidar, topluma ‘istediğim her konuda yasak getiririm’ mesajını veriyor.

Çok geçmeden bu mesajının ne denli geçerli olduğunu gösterip bir sultanın türbesi civarında elleri arkasında dolaştığı için İBB başkanı hakkında soruşturma açarak, sultan türbelerinde eller arkada dolaşma yasağı üretmeye çalışıyor.

Bu tür yasaklar, iktidarın, ‘buluttan nem kapma’ durumunda olduğunu, her konuyu yasak kapsamına alabileceğini gösteriyor.

Bu yasaklar, önümüzdeki günlerde akla gelmeyen nice nice yeni yasakların gündeme geleceğini gösteriyor.

Yasakların çokluğu ve hukuksuzluğu, yasaklamaların “saldım çayıra mevla kayıra” şekline dönüştüğünü, ülkede başta hukuk olmak üzere, devlet kavramının da devlet düzeninin de kalmadığını gösteriyor.

Bu yasaklar, ayrıca iktidarın neden sultanlara ve de özellikle II. Abdülhamit’e hayranlık duyduğunu da açıklamış oluyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir