Doğan: Bize her türlü kötülüğü yapabilirler

Doğan: Bize her türlü kötülüğü yapabilirler

 
Cumhuriyet, 27 Mart 2018
(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Evet “Deniz Feneri” yolsuzluğunun iktidarın eteklerine adamakıllı bulaşması ve davanın Hürriyet’te de iyi takibi bardağı taşıran damla oldu. Havuzlama 2007’de başlamıştı Sabah-ATV’nin TMSF’den iktidar tarafına satılmasıyla. Ethem Sancak medyaya girmiş, Başbakan’a ilanı aşklar ediyordu.
Zaten FETÖ’nün güçlü bir medya ayağı vardı iktidarın yanında. Başbakan, “Bu gazeteleri evlerinize sokmayın” diyerek bir kampanya başlatacaktı. Aynı gün Aydın Doğan iktidarla gerginliğin ne kadar süreceğini hükümetin demokrasiye bağlılığının belirleyeceğini söyledi. 
Bakın neler söylüyordu 7 Eylül 2008’de: 

  • Alman mahkemesinde görülen davada sanıklardan biri toplanan paraların Başbakan’a verilmek üzere biri tarafından alındığını söylüyor, Deniz Baykal bunu açıklıyor, gazetem de Baykal’ı kaynak göstererek bunu haber yapıyor… Başbakan ise beni hedefe alıyor… Bize her türlü kötülüğü yapabilirler.. Devlet bütün kurumlarıyla ellerinde.. Ama hür basını susturmaya kalkışan başbakanı tarih demokrasi defterine değil, diktatörler sayfasına yazar.. Dünkü konuşması, Türk basın tarihinde çok tehlikeli bir dönemin başladığının işaretidir.. 
     
    ‘Sessiz Türkiye istiyorlar’ 
    Çok geçmeyecek, üç ay sonra tehlikeli dönemin anlamı 2009’un başında 6.8 milyar dolarlık inanılmaz bir vergi cezasıyla içerik kazanacaktı. İktidarın lideri, hemen arkasından ülke çapında mitinglerde muhalif medyaya karşı “yalan haber yazıyorlar” kampanyası yürütecekti. 
    Doğan susmadı: Erdoğan sessiz bir Türkiye istiyor. Doğan Holding yöneticisi Nebil İlsevenÖzgür gazeteciliği susturmaya çalışıyorlar, ilkelerimiz doğrultusunda yayın yapacağız.. 
    Yabancı basın, WSJErdoğan medyayı susturan Putin’e benzetiliyorDie WeltTürkiye’de hükümeti eleştiren medya kalmayacak.. 
    Basına yönelen baskı ve sansürü protesto için Cumhuriyet beyaz sayfa çıkacaktı. 
     
    Habercilikten arındırma 
    Burada medyayı baskılama ve yandaşlama politikasının sadece bir kısmını yazdım. Unutmayın, o tarihte Ergenekon kumpas davası başlamıştı, FETÖ’nün Taraf adlı çamur operasyon gazetesi yayımlanıyordu. Daha gazetecilere kumpas davaları gelecekti ve Ergenekon ve Balyoz alçaklığı ile tam bir terör estirilmeye başlanacaktı. 
    Doğan Medya’nın bugün Milliyet patronuna satılmasına varan zincirleme tepkimenin başlangıç tarihini özetledim. 
    Milliyet de 2013’te epey arındırılacak, hükümet icraatlarını eleştiren bazı yazarlar ve haberler, iktidarın baskısıyla artık iyice tırpan yiyecekti… Şüphesiz ki NTV dahil… 
    Doğan Medya, durmadan kurban verecekti.. İstenmeyen yazarların işine bir bir son verilecek, bunların bir kısmı yerini yandaş yazarlara bırakacaktı. Bir kısmı da yandaşlaşacak, bazıları da kendini ağırlıklı olarak magazin haberlere vuracaktı. 
     
    Baskı hiç eksik değil 
    Ama iktidar, sopasını bugüne kadar hiçbir zaman Doğan Medya’nın sırtından eksik etmedi
    Hep bir kurban verildi, en son Mehmet Yakup Yılmaz.. İktidar bırakın eleştiren yazarlara, tarafsız ve dengeli haberciliğe bile tahammül edemiyor:

  • Hep beni yaz, hep beni öv, hep beni sev, hep beni manşetlere çıkar; eleştiriyorsan iktidarı, hain olabilirsin, insan hak ve özgürlüklerinden bahsedersen Batı ajanı olabilirsin (ekran yandaşlarının bu konuda geldikleri felaketi sonra yazacağım..)

    Ergenekon zamanında medya, gazeteci hapishanesine dönüştürüldü. O zamanlar FETÖ’nün alçaklıkları gündemdeydi, ama ortağı iktidar da “Aaa onlar gazetecilikten değil ki, adi suçlardan içerideler” diyecekti. Sonra FETÖ yıkıldı, medya yine gazeteci hapishanesi, Cumhuriyet’e hukuksuz tutuklamalar, Berberoğlu içeride, yargı siyasetin nalıncı keseri olarak çalışıyor ve iktidardan aynı nakarat: Aaaa onlar gazetecilikten içeride değiller, hepsi kriminal suçlu, terörist! 
     
    İktidar hep haklı 
    Evet, iktidarı hep haklı bulan gazetecilik yapacaksınız. Yolsuzluk haberlerine rastlayan var mı? 100 milyara yakın büyük ihalelerin millete küfür eden şirket ve ortaklarına verildiğini yazan çizen “büyük medya”? Bizim Çiğdem’den başka ihaleleri takip edip yazan kimse?

  • Şöyle işliyor ihaleler: Çağır, istediğine ver, payını al. 

    İhale yasaları onlarca kez iktidarın keyfiyetine uygun değiştirildi, mevcut yasalar da göstermelik. 
    Medyayı susturma faaliyetleriyle ihale faaliyetleri eşgüdüm içinde. 
    17- 25 Aralık 2013 büyük yolsuzluklarından bahsetmek bile bugün FETÖ terör örgütü üyeliğiyle suçlanmanıza neden olabilir. 
    Aydın Doğan’ı medyasını satmak zorunda bırakan durum budur. 
    Büyük seçim sürecine girilirken, zamanlama tam.
    ===========================================
    Dostlar,

    Sayın Bursalı’nın bu yazısı tarihe not düşer nitelikte bir metin..
    Halk dilinde zalimler için bir söylem var :

  • Zulmün artsın da seni de boğsun…

    CHP Gn. Bşk. Kılıçdaroğlu bu gün Grup konuşmasında TBMM’de çok net olarak açıkladı :

  • FETÖ’nün siyasi ayağı, Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden zatttır.. Mahkemeye versin, kanıtlayayım..

Bu açıklama son derece ciddi ve ağırdır. AKP’den yanıt ise komiktir : Mitomani vakası..

Öte yandan yine bu gün açıklanan rakamlara göre 4 kişilik ailenin açlık sınırı 1663 TL!
Asgari ücret 1604 TL, 1 Dolar 4 TL, 1 € 5 TL, 1 Pound yaklaşık 6 TL, AB açıkça dışlayarak oyalamakta, ABD iktidarın açıklamasını yalanlamakta, Moody’s Türkiye’de kurumların çöktüğü gerekçesiyle kredi notunu düşürmekte, nüfus her yıl 1 milyon artmakta, yobazlar din adına her türlü ahlaksızlığı yapmakta, Erdoğan her konuşmasında kin ve nefret söylemiyle toplumu kutuplaştırmaktan hala medet umabilmekte, İstiklal marşımıza dek gündem oyunlarına malzeme yapılmakta, işsizlik ve enflasyon 2 basamaklı, Ekonomiden sorumlu Bakan “aman – sakın borçlanmayın..” buyurmakta, meteliğe takla atan Hazine Şeker Fabrikalarını da satışa çıkarmakta, cari açık ve dış ticaret açığı büyümekte, bu yıl 230 milyar $ sıcak paraya mahkum ülke, Zarrab ABD’nin elinde, Afrin operasyonu olabildiğince iç siyasete malzeme yapılmakta, Marmaris’te yüzlerce odalı yazlık saray yavrusu yapımı sürmekte, yargı iktidarın kıkıcını sallamakta, AYM kararları hiçe sayılmakta, aynı AYM kendisini yadsıyarak OHAL KHK’larının yargısal denetimini yapmamakta, yine AYM Cumhuriyet gazetesi yönetmeni Akın Atalay’ın bieysel başvurusunu 15 aydır bekletmekte, 14 Mart’ta Ankara Tabip Odası’nın basın açıklaması OHAL gerekçesiyle engellenebilmekte, sınır ötesi operasyonlara süreklilik kazandırılarak ulusal dayanışma duygularının sömürüsü tasarlanmakta…..

Biz yazmaktan yorulduk..
Siyasal tarihte bir ülkenin bunca kötü yönetildiği, bunca “kötülük toplumu” örneği olduğu durum sanırız yok gibidir.. Hiçbir uyarı işe yaramıyor.. Gözler kör, kulaklar sağır ve gönüller taşlaşmış. Ağızlar ise volkan gibi.. 15 yılda kendilerini de Türkiye’yi de tükettiler.

Kötülüklerinde boğulacaklar… Tarihsel diyalektiğin değirmenleri bağışlamaz!

Sevgi ve saygı ile. 27 Mart 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir