SGK HİZMETLERİNE YÖNELİK OMBUDSMANLIK KARARI

SGK HİZMETLERİNE YÖNELİK OMBUDSMANLIK KARARI

Mahmut ESEN 
E. Mülkiye Başmüfettişi

SGK Başkanlığının bazı hatalı eylem ve işlemlerinin düzeltilmesi bağlamında TBMM Kamu Denetçiliği Kurumuna (Ombudsmanlık) yaptığımız başvurunun gereği için SGK Rehberlik ve Teftiş Kurulu Başkanlığına gönderilmesine karar verilmiştir. 

SGK Başkanlığı; nüfusumuzun tamamına yakınına sigorta ve genel sağlık gibi yaşamsal önemde hizmetler sunan bir kurumdur.[1] Bu bağlamda sigortalıların tedavi ve ilaç giderleri de SGK tarafından karşılanmaktadır. SGK tarafından sigortalılara verilmekte olan hizmetler nitelikleri gereği süreklilik arz etmekte ve hatta ilgilinin ölümünden sonra bile devam edebilmektedir.  Bu bağlamda  ülke ve ulusumuza uzun süre hizmet ettikten ve SGK primi ödedikten sonra emekli olan, geçmiş hizmetleri/konumları gereği özel olarak korunup kollanması gereken ve büyük bölümü kronik rahatsızlıkları nedeniyle yaşamlarının sonuna kadar belli ilaçları kullanmak durumunda kalan 11,7 milyonluk emekli topluluğuna verilmesi gereken hizmetler  özel bir önem kazanmaktadır.

Bu yüzden SGK bünyesindeki Bilgi Edinme Kanunu uygulamaları başta olmak üzere SGK’da halkla ilişkiler konusu özel bir öneme sahiptir.

Bilindiği üzere  4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu  (BEHK) uyarınca kamu kurum/ kuruluşları; bu Kanunda yer alan istisnalar dışındaki sahip oldukları her türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, hızlı ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idarî ve teknik tedbirleri almakla yükümlüdürler.

Bu amaçla kamu kurum/ kuruluşlarında bilgi edinme hakkının etkin olarak kullanılabilmesi ve bilgi veya belgelere erişimin zamanında (en çok 30 gün içinde) sağlanabilmesi için bilgi edinme birimleri oluşturulmuştur. Ayrıca bilgi edinmeden kaynaklanacak iş yükünün en aza indirilebilmesi için kamu idarelerinin hizmetlerine ilişkin bazı bilgileri internet sayfaları üzerinden yayınlamaları da gerekmektedir.

SGK’nın başvuru sahiplerinin bilgi edinme hakkının kullanılması, bilgi ve belgelere erişimde güçlüklerle karşılaşılmaması konularında SGK’nın örnek bir uygulama içinde olması gerektiği açıktır. Oysa SGK’ nın bu tür etkin/arzu edilen bir faaliyet sergileyemediği; diğer kamu idarelerine örnek olma bir yana, bilgi edinme başvuruları konusunda merkezi konumda olan Başbakanlık Bilgi Edinme Merkezinin (BİMER) de iş yükünün gereksiz yere artırılmasına neden olduğu görülmektedir.[2]

Bu amaçla SGK Başkanlığının, hizmetlerinden kaynaklanan  yakınmaları ve bilgi edinme istemlerini etkisiz hale getirebilmek, cevaplandırılmış göstermek  için  özel yöntemler  (telefonla / başvuru halinde ayrıntılı bilgi verileceği, ayrıca dilekçe verilmesi vb.) geliştirdiği tespit edilmiştir.

Yukarıdaki tespitimizi kanıtlamak bağlamında  sadece tanık olduğum / bizzat yaşadığım ve güncelliğini koruyan bazı örnek olaylar aşağıya özet halinde çıkarılmıştır.

  • Özel hastanede koroner anjiyo sırasında damara takılan ve sigortalı tarafından karşılanmış olan stent bedellerinin geri  ödemelerinin yapılıp/yapılmayacağına ilişkin 27.07.2015 günlü kısa/öz ve olabildiğince tekniğine göre hazırlanmış, BİMER/ALO 170 üzerinden ve bizzat yapılmış müteaddit başvurularla yenilenmiş olan dilekçemize, ancak CİMER aracılığıyla yapılmış başvuru üzerine  Cumhurbaşkanlığı Halkla İlişkiler Başkanlığının 16.06.2016 günlü yazısından sonra kısmen de olsa (10 ay sonra) bilgi alınabilmiştir.
  • Ankara’da özel bir hastanede  yapılmış muayene, bazı tetkik ve tahlillerde; 5510 sayılı Kanuna, SUT ve SGK ile yapılmış sözleşmeye aykırı olarak % 200’ü aşan ek ücret alındığının fark edilmesi üzerine, talep edilmesi halinde hastane yetkililerince aynı gün düzenlenerek verilmesi gereken SUT eki EK-1/B “Hastaya Sunulmuş Olan Hizmetleri ve İlave Ücreti Gösterir Belge” talep edilmiştir. Usulsüz ilave ücret alınıp/alınmadığı gösterecek nitelikte olan bu belge hastane yetkililerince verilmemiştir.

Bunun üzerine anılan belgeye SGK aracılığıyla ulaşılmak istenmiştir. İlki 22.02.2017 tarihli olmak üzere SGK’ya  muhtelif başvurular yapılmıştır. Alınan yanıt yazısında başvurumun işlem aşamasında olduğu, sözlü bilgi alınabileceği belirtilmiştir. İlgili müdürlüğe gidilmiş, personel tarafından “…şikayet incelemesinin altı ay sürdüğü, kendilerinden de yasa dışı fazla ücret alınabileceği vb.” açıklamalarda bulunulmuştur. Halen  dilekçeme bir cevap alınamamış, yoğun uğraşımıza karşın talep üzerine aynı gün  düzenlenerek hastaya verilmesi gereken belgeye dahi henüz ulaşılamamıştır.

  • SGK Başkanlığına, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu  (BEHK) bağlamında,  11.04.2017 gün ve 4917 sayılı, 23.04.2017 gün ve 5354 sayılı, (görevlerine son verilmiş kamu görevlilerinin emekli aylıklarının hesabı; yetim aylıkları koşullarında değişiklik yapan SGK Yönetim Kurulu kararına yönelik) iki ayrı başvuru ile bilgi/belge talep edilmiştir.

Makul bir süre içinde yanıt alınamaması üzerine talebim BİMER aracılığıyla yinelenmiştir. Bu kez SGK Başkanlığından alınmış “SGK’nın ilgili birimine ayrıca dilekçe ile başvuruda bulunmam halinde talebimin inceleneceği” belirtilmiştir. Ancak ortada yeniden başvuruyu gerektirecek bir durum yoktur. Bu yaklaşımla SGK tarafından bilgi edinme hakkının etkin olarak kullanılmasının, bilgi veya belgelere zamanında erişim hakkı önlendiği, bu yolla BEHK amaç ve ruhuna aykırı hareket edildiği, BEHK etkisiz hale getirildiği açıktır.

  • SGK; kronik rahatsızlıklarım nedeniyle sürekli kullanmakta olduğum bazı ilaçların doz bitim tarihlerini (ilk kez kullanılan 30 tabletlik bir ilacın bitim tarihinin 45 gün olarak belirtilmiş olması dahil) hatalı tespit etmiştir. Açık ve seçik olarak arz ve ifade edilmiş olmasına karşın mükerrer olarak yapmak zorunluğunda kaldığım başvurularıma; SGK Kavaklıdere SGMM hukuka / mevzuata aykırı, birbiri ile çelişen dayanaktan yoksun, sorunu (sorularımızı) açıklamayan noksan / hatalı cevaplar verilmiştir.

Bu hususun tarafımdan belgelendirilmesi/ısrarımız üzerine de cevap yerine bu kez “şahsen başvurmam halinde ayrıntılı cevap verilebileceği” belirtilmiştir. İletişim çağında vatandaş SGK’ya (memurun ayağına) çağrılmakta, bir tür sorguya çekilmek istenmektedir. Yukarıda verilmiş örnek olaylardan da anlaşılacağı üzere, SGK’nın hizmetlerine yönelik şikayetleri ve bilgi edinme taleplerini etkisiz hale getirmeye yönelik (üstelik yerleşik hal aldığı gözlenen) hatalı uygulamalarının hızla düzeltilmesi gerekmektedir. Halkımızın bu tarz bir uygulamaya layık olmadığı değerlendirilmektedir. Bu türden bir uygulamanın yönetim hayatımızda/biliminde yeri olmadığı düşünülmektedir.

Şikayet edilen konular genel sağlık sigortası ve bilgi edinme hakkı ile ilgili olduğu için salt kişisel/basit bir işlem değildir. Bu yüzden SGK Başkanlığının; sözü edilen eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarının, insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelenmesi/araştırılması ve SGK Başkanlığına gerekli önerilerde bulunması için bu konularda yetkili 6328 sayılı Kanunla kurulmuş olan TBMM Kamu Denetçiliği Kurumuna (Ombudsmanlık) başvuru yapılmıştır.

Şikayetimiz üzerine KDK tarafından 14.09.2017 gün ve 10855 sayı ile “gönderme kararı” verilmiştir. Anılan kararda: İdari başvuru yolları da  tüketilmeden yapılmış olan[3] şikayet başvurusunun gereği yapılmak üzere SGK Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına gönderilmesine; 

İdare tarafından, iyi yönetim ilkelerine uygun olarak, başvurana makul bir süre içinde verilecek cevabın bir örneğinin KDK da gönderilmesine; 

İdare tarafından başvurana verilecek cevabın tebliği veya 60 gün içinde cevap verilmemesi halinde bu sürenin bitimi tarihinden itibaren KDK yeniden başvuru yapılabileceğinin başvurana hatırlatılmasına; karar verilmiştir.

Görüldüğü üzere şikayetimiz üzerine başlatılmış süreç devam etmektedir. Bu sürecin sürdürülmesinde ve izlenmesinde toplumsal yarar olduğu anlaşılmaktadır.

[1]  Türkiye’de 31.05.2016 itibarıyla; 20.775.874 aktif, 11.553.846 pasif (emekli) olmak üzere toplam 32.329.720 sigortalı kişi bulunmaktadır.
(http://www.bumko.gov.tr/Eklenti/10275,2017yilibutcegerekcesi.pdf?0&_tag1=E595FBCC29FA4EAD494A56873635CD3CC34B8222)

Öte yandan 5510 sayılı Yasa uyarınca Genel Sağlık Sigortası (GSS) kapsamındaki sağlık hizmetlerinin, tek elden SGK aracılığıyla verilmesi gerekmektedir. Bu nedenle halen toplam nüfusumuzun % 99’u  (TBMM üyeleri, AYM Başkan ve üyeleri, bankaların yardımlaşma sandıkları vb. kuruluş mensupları dışında) GSS sistemi kapsamına alınmıştır. Yeterli gelire sahip olmayan vatandaşımızın sigorta primleri Devlet tarafından ödenmektedir. (AS: Anayasa md. 60)

[2] 7.06.2017’de BİMER’e yapılan (istek/öneri/şikâyet) şeklindeki başvuruların sayısının 808.844’e ulaştığı anlaşılmıştır.
[3] SGK Başkanlığınca nüfusun tümüne yakınına hizmet verildiği için çok sayıda rutin/teknik nitelikli idari işlem tesis edilmektedir. Bu işlemler alt kademe birimlerince  yerine getirlldiğinden, üst makamların müdahale olanakları sınırlıdır. Bu yüzden SGK’daki işlemlerde idari başvuru yollarının tüketilmesi kolay değildir.
===========================================
Dostlar,

E. Mülkiye başmüfettişi Sn. Mahmut ESEN dostumuz gerçekte emekli değil!
Kendi özelinde halkın hakkını aramayı sürdürüyor ve ilerleyen yaşında hakkını bilgiyle, dirençle almaya çabalıyor. Artık bu bürokratik zorlukları Türkiye aşmak zorunda. Yurttaş bunca vergi veriyor, bedel ödüyor.. Kamudan hak ettiği nitelikli hizmetleri alma hakkı var. Hem yasal düzenlemeler hem de Kamu Görevlileri Etik İlkeleri (5176 sayılı yasa) yurttaş bakımından bu hakkı, kamu açısından da yükümlülüğü pekiştiriyor. Gereğinde sorumlulara yaptırım uygulanmalıdır.

Sevgi ve saygı ile. 01 Ekim 2017, Ankara

 

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir