Emre Kongar : 15 Temmuz Anayasası

15 Temmuz Anayasası

Emre Kongar

Aynı zamanda değerli Anayasa Profesörü İbrahim Ö. Kaboğlu’nun son kitabının adı.
Kaboğlu “Neden ‘15 Temmuz Anayasası?’” sorusunun yanıtını şöyle veriyor:
“Çünkü 16 Nisan’da oylanan 6771 sayılı ‘Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’, 15 Temmuz darbe girişimi ve ardından yürürlüğe konulan olağanüstü hal rejiminin ürünüdür. Bu metnin anlaşılması için, Temmuz 2016’dan başlamak gerekir.”
***
Kaboğlu’nun kitabının ilk bölümü “Paralel Faaliyet: Anayasasızlaştırma ve Dinselleştirme” adını taşıyor. Böylece kitaba başlarken ülkeyi önce 15 Temmuz 2016’ya ve sonra da 16 Nisan 2017’ye getiren ortamı anımsatıyor. Zaten kitap esas olarak, önce “Parlamenter Demokrasiye” karşı olan bu “Sivil Darbe Anayasası” ortamının nasıl hazırlandığını anlatıyor, sonra mantığını açıklıyor, daha sonra da eleştirisini yapıyor.
***
İster sivil olsun, asker olsun, demokrasiye karşı darbe yapanlar, hukuk hocalarını, ama özellikle de Anayasa Hukuku Profesörlerini sevmezler.
Anayasa Profesörü Sevgili Prof. Mümtaz Soysal, “Anayasaya Giriş” kitabı ve gazete yazıları dolayısıyla her askeri darbe yönetiminde hedef olmuş, hapislerde çekmediği kalmamıştır.
Değerli hocam, dünyanın en barışçı insanı, Anayasa Profesörü Prof. Bahri Savcı, emekliliğine birkaç ay kala 12 Eylül Askeri Darbe yönetimi tarafından 1402’lik yapılarak üniversiteden uzaklaştırılmıştı. (1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası ile görevden alınanların bir daha devlet memuru olmaları yasaklanıyor, pasaportları da ellerinden alınıyordu.)
Daha gerilere gidersek, Meclis’te Anayasa’ya aykırı olarak kurduğu “Tahkikat Komisyonu” ile “Çok Partili Rejim” döneminde ilk anayasal darbeyi yapan Menderes iktidarının da “Nabza göre şerbet vermeyin” dediği için Prof. Turhan Feyzioğlu’nu görevden aldığını görürüz.
Ne yazık ki Prof. İbrahim Ö. Kaboğlu da kendinden önceki Anayasa Profesörleri ile aynı meşum kaderi paylaştı ve bir “KHKzede” oldu:
Yani OHAL bağlamında çıkarılan bir Kanun Hükmünde Kararname ile üniversitedeki görevinden çıkarıldı; bir daha kamu görevine girmesi engellendi ve pasaportu da elinden alındı.
Bu nedenle, zaten hocalık yapmakta olduğu ve bir süredir gidemediği Paris’te düzenlenen bir uluslararası konferansta 19 Mayıs’ta vereceği tebliğini okuyamadı.
“Yakın ve Orta Doğu’da Laiklik Fikrinin Dolaşımı: Türkiye, Mısır ve Tunus” başlıklı bildirisini Prof. Dr. Elisabeth Zoller sundu.
***
İbrahim Ö. Kaboğlu, 16 Nisan 2017 Halkoylaması ile Türkiye’nin ufkunu karartan bu Anayasa Değişikliği Darbesini irdeleyen kitabını bitirirken “ ‘İnsan hakları, demokrasi ve hukuk devleti için mücadele edenlere’ ithaf edilen bu kitap, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi ve 16 Nisan 2017 Anayasa halkoylamasının bir ürünü olmakla birlikte, bir sonuç olmaktan çok bir başlangıç şeklinde düşünülmelidiyor ve gelecek kuşaklara da bir görev veriyor:

Türkiye’deki barış ve bütünlüğün, “Hak ve özgürlüklerin bölünmez bütünlüğünü temel değer alan bir toplumsal yapı ve erkler ayrılığı ekseninde örgütlenen bir devlet aygıtı” ile sağlanabileceğini vurguluyor!
======================================
Dostlar,

Değerli Prof. Kaboğlu’nun aşağıdaki kitabını biz de hemen yarın edinecek ve özenle okuyacağız. Prof. Kaboğlu’nun derlediği “Türkiye’nin ANAYASA Gündemi” adlı kitabı halen masamızda. Bu kitap “15 Temuuz Anayasası” daha TBMM’den geçirilmeden önce yayımlanmıştı (İletişim yay. 2016). 27 uzman, 66 soru – yanıt).

15 Temmuz Anayasası, Kaboğlu ile ilgili görsel sonucu

Devr-i AKP’de içine düşürüldüğümüz şu hazin durumlara bakar mısınız?
Toplumun Anayasa hocaları, Anayasayı ve hukukunu kendilerinden öğreneceğimiz insanlar, emekliliklerine 67 yaşına çok yakın zamanlarda görevlerinden atılıyor, pasaportlarına el konuyor.. Dünyanın başka yerlerindeki insanların da bu hocamızı dinlemeleri engelleniyor.. Ne denli yüz kızartıcı bir eylem ve hatta suç!

Gördüklerimiz, daha da beter göreceklerimiz işaretidir.. desek çok mu karamsar olur? Önceki gün Uluslararası Af Örgütü’nün (Amnesty International) “Gelecek Karanlık” başlıklı raporunu yayımlamış ve irdelemiştik. Bir kez daha yineleyelim ki; “karanlık olan”, meşru direnme hakkını kullanarak hukukunu mutlaka koruyacak ve bu deli gömleğini çok yakında yırtarak aydınlığa ulaşacak olan Ulusumuzun değil, ona bu sefil hukuk dışılığı dayatanlar için geçerlidir. Tarih, bu öngörümüzün sayısız örneği ile dolu!

Sevgi ve saygı ile. 24 Mayıs 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir