Hayasız – soysuz ve alçak!..

Hayasız – soysuz ve alçak!..

Ümit ZİLELİ
KORKUSUZ, 9 Mayıs 2017

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

Büyük Devrimciye olan kin ve nefret dedelerinden yadigardır!..
O dedeleri ki, vicdanları en ufak şekilde sızlamadan, dinlerini, namuslarını, şereflerini satıp, İngiliz’in, Yunan’ın safında yer almış vatansız yobazlardı… İslam-Teali Cemiyeti‘ni kuran, Yunan ordusunu padişahın ordusu, İslam’ı kurtaracak ordu olarak selamlayan bu herif-i naşerifler hiç utanıp sıkılmadan Yunan Başbakan’ı Dimitrios Gunaris’e kendilerine yardım edilmesi yani altın verilmesi durumunda Bursa’da Yunan desteğinde bir devlet kurup, Kuvayı Millicilere karşı savaşma teklifinde dahi bulunmuşlardı…
-Tarihin görüp görebileceği en soysuz yobazlardı!..
İslam Teali Cemiyeti’nin kurucusu, Atatürk ve arkadaşları hakkında idam fermanında şeyhülislam olarak imzası bulunan, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra önce Yunanistan’a kaçıp çıkardığı gazetede Türklere kin kusan, “Türk olmaktan tiksinirim” diyen, sonra Mısır’da ölen hain Mustafa Sabri‘ydi… Yardımcısı ise kıyafet devrimi sırasında milleti Cumhuriyet’e karşı kışkırtmaya çalıştığı için idam edilen İskilipli Atıf isimli gerici yobazdı…
Yurtseverlerin kaybetmesi, Yunan ordusunun kazanması için ellerinden gelen her şeyi eksiksiz yaptılar; “Din elden gidiyor”, “Kuvayı Milliciler hayduttur, Bolşeviktir” yalanlarıyla Kurtuluş Savaşı’nı baltalamak için türlü hainlik ürettiler…
-Ancak başaramadılar!..
Aydın din adamları dahil, milletin her kesimiyle kucaklaşan Mustafa Kemal ve arkadaşları, bu soysuz ve hain güruhu tıpkı düşman ordusu gibi ezdi geçti!.. Kimi kaçtı, kimi aman diledi, kimi ise yeni hayınlıklar tasarlamak için yeraltına sığındı…
-Gerici hainlerin defteri uzunca bir süre için dürülmüştü!..
 

GÜNÜMÜZÜN MUSTAFA SABRİLERİ!..

Atatürk’ün ölümüyle yer altından çıkmaya başladılar…
Çok partili sisteme geçişle birlikte özellikle Aydınlanma Devrimi‘nin yeterince ulaşamadığı yerlerde örgütlendiler. Özellikle 1950’den itibaren (AS: başlayarak) güçlenmeye başladılar. Yaklaşık 20 yıl sağ partilerin kucağında palazlandıktan sonra bir bölümü kendi partisini kurdu.
30 yıllık bir süreç, biri post-modern diğer ikisi klasik darbe, istikrarsız bir süreç sonunda kendisine “Muhafazakar Demokrat” sıfatını yakıştıran ancak “İslamcı” çizgiye olan muhabbetini her fırsatta ortaya koyan bir parti iktidara geldi. Son 15 yıldır işte bu düşüncenin yönetiminde yaşıyor Türkiye…
Yıllar içinde “Yeni Türkiye” “Yeni Osmanlı” masallarından cesaret alan Mustafa Sabri ardılları tarihi ters yüz etmek, Kurtuluş Savaşı’nı ve Cumhuriyeti karalamak için en soysuz, en alçak yalanlarla sahne aldılar… Bunlardan birini tanıyorsunuz; kerameti kendinden menkul bir
“derin tarihçi!” Adı Mustafa Armağan… Geçmişine baktığınızda gerçekten derin bir Fetullah hayranlığı, çöp kadar değeri olmayan bir yığın dedikodu, iflah olmaz bir Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı görürsünüz…
Ahmet Hakan dün köşesinde bu herife “Yavşak” diyerek bence paye vermiş; benim tercihim “Çukur” sözcüğüdür… İşte bu çukur zat önce “Derin Tarih” isimli dergi formundaki paçavrasında “tarihe düşen bomba” üst başlığı ile şu kapağa imza attı:

  • Latife Hanım’ın 91 yıldır gizlenen mektubu: “Kemal Paşa çakma Napolyon’dur.” 

HAYASIZ RUHLAR!..

Şimdii, Atatürk ile kısa bir süre evli kalan, ayrıldıktan sonra 1975’te vefat ettiği ana kadar ilişkisi ile ilgili tek kötü söz etmeyen Latife Hanım’ın böyle bir mektubu var mıdır, dilimize girişi epey yeni olan “Çakma” gibi bir argo sözcüğü kullanır mı gibi soruları bir yana bırakarak şöyle bir bakalım:
-Büyük devrimcinin yaşamını didik didik ettiler, olmadık iftiralara yeltendiler olmadı…
-Paşa’yı Vahdettin Anadolu’ya memleketi kurtarsın diye gönderdi. Bin altın da yanına verdi dediler, Kurtuluş Savaşı’nın hangi koşullarda yapıldığını bilen millet kahkahayla güldü…

-Mustafa Kemal’in yaptığı emperyalizme karşı savaş değil, yalnızca bir Türk-Yunan savaşıdır iddiasını öne sürdüler, Yurdun dört yanının işgal altında olduğunu, İngilizlerin yediği haltları bilen millet suratlarına tükürdü, sadece rezil olmakla kaldılar…
Öne sürdükleri hiçbir iddia doğru çıkmadı, yalnızca küçüldüler, soysuzlaştılar… Öyle ki, akılları fikirleri ancak apış arasına çalışan bu alçaklar sonunda Atatürk‘ün manevi kızı Afet İnan‘a çamur atacak denli zıvanadan çıktılar; Afet Hanım’ın Gazi’nin manevi kızı değil, sevgilisi olduğunu öne sürdüler!..
TVNet ekranında geçen şu zavallı konuşmaya bakın; program sunucularından, Akit yazarı Yavuz Bahadıroğlu Afet Hanım ile ilgili soruyor: “Güzel miydi?” Diğer sunucu Mustafa Armağan yanıtlıyor: “Gençliğinde güzeldi ancak sonradan şişmanlıyor!” Şu pespayeliğe, şu şeref yoksunluğuna bakar mısınız?
Ellerinde belge var mı? Yok! Yalnızca tahminler, rivayetler üzerinden bu ülkenin kurucusuna olabilecek en haysiyetsiz en alçakça şekilde iftira furyası var!.. Bırakın dini, imanı…
-İnsan olan böylesine hayasız, böylesine soysuz olabilir mi?..
Yanıt tabii ki sorunun içinde!.
===================================
Dostlar,

KORKUSUZ Gazetesi yazarı Sn. Ümit Zileli‘ye bu yazısı için teşekkür borçluyuz.
Müslüman, Hıristiyan, Musevi….. her kim olursa olsun, İNSAN OLMA’nın belki de ilk koşulu DÜRÜST olmak değil midir? Bu takıntılı zavallı ATATÜRK düşmanları attıkları iğrenç iftiralar için hangi geçerli kanıtı ileri sürebilirler?? Kaynak Yayınlarınca çıkarılan değer biçilmez ATATÜRK’ün BÜTÜN ESERLERİ adlı 30 ciltlik muazzam belgesel ansiklopediye biraz göz atsalar, belki de vicdanları uyanacak, bakıp görmeyen gözleri açılacak.. Belki VEFA‘yı anımsayacaklar.. Zavallılar..
Ancak sorun MİLLİ EĞİTİM’de değil mi?
Ülkemizin yakın tarihini nesnel olarak öğretmiyor, öğretemiyoruz.
AKP de son 15 yıldır bu yaşamsal işlevi engelleyip tersini yapıyor.
Türkiye ektiğini biçiyor ve hızla yozlaşarak köklerine yabancılaşıyor.
Bu akıl dışı gidişe son verme zamanı geldi, geçiyor..
“HAYIR” bileşenleri ilk yerel – genel seçimde bu lanetli gidişi “DUR” demeli..

  • AKP – RTE bu olayı açıkça kınayıp, “bedelini ödeyecekler” diyebilir mi?
    Demezse – diyemezse nedendir acep??
  • Bu yazımızı Cumhuriyetin savcıları suç duyurusu olarak kabul etsinler istiyoruz.

    Erdoğan’ı birazcık eleştirenler gece yarısı evlerine baskın yapılıp kelepçelenerek götürülüyor ve günlerce kollukta tutulup sulh ceza yargıçlarınca (Mahkemelerince değil!?) tutuklanarak yargılanıyor, hapis ve para cezası, güvenlik tedbirleri yaptırımı görüyor. AİHM‘nin istikrar kazanmış içtihatları dikkate alınmadan, gerçekte “zımnen ilga” TCK md. 299 uygulanarak.. Bu gerçek dışı küstah ve sefil saldırı, 5816 sayılı ATATÜRK ALEYHİNE İŞLENEN SUÇLAR YASASI (RG: 7872, 31.07.1951) kapsamında ne yaptırım görmeli, anımsatalım :

Md. 1 : Atatürk‘ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır….
Md. 2 : Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumi veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasiyle işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispetinde artırılır…. (Yasa toplam 5 madde..)

Yüce ATATÜRK ve AYDINLANMA devrimi bu topraklarda sonsuza dek yaşayacak.
Tüm yarasaları da aydınlatıp ısıtarak, insanlaştırarak; mazlumlara örnek ve umut olarak!

Sevgi ve saygı ile. 10 Mayıs 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Not : Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, “Atatürk’ün hatırasına hakaret etme” suçundan Süleyman Yeşilyurt ve Hasan Akar hakkında iki ayrı soruşturma başlattı. Yeşilyurt ve Akar hakkında gözaltı kararı verildi. TVNET’te yayımlanan “Derin Tarih” adlı programda Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili sözleri nedeniyle Süleyman Yeşilyurt’a Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca “Atatürk’ün hatırasına hakaret etme” suçundan soruşturma başlatıldı. Öte yandan savcılıkça Hasan Akar’ın Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım hakkında sosyal medyada paylaşılan bir videoda söylediği sözler nedeniyle yine aynı suç kapsamında ayrı bir soruşturma daha açıldı. Savcılıkça Yeşilyurt ve Akar’ın gözaltına alınmaları için Emniyet’e talimat da verildi. (Cumhuriyet, 10.5.17)

Yandaş kanalda skandal sözler: Atatürk’ün manevi kızını sevgilisi yaptılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir