Anayasa Mahkemesi ve AİHS

Anayasa Mahkemesi ve AİHS

Y. Doç. Dr. Kerem ALTIPARMAK
Ankara Üniv. Siyasal Bilgiler Fak.
(Ankara – BİA Haber Merkezi, 25 Temmuz 2016)

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

….. Anayasa Mahkemesi bu ölçütü yaklaşık 25 yıl önce kurmuştu. Mahkemeye göre
olağan KHK’lerle olağanüstü KHK’ler arasındaki fark ve sonuçları şöyleydi:

“Olağanüstü hallerde Anayasa’nın 121. maddesinin üçüncü fıkrasına göre çıkarılabilecek KHK’lerde konu sınırlaması yoktur. Ancak bu, olağanüstü KHK’lerin düzenleme alanının sınırsız olduğu anlamında değildir. Bu tür KHK’lerin düzenleme alanları, Anayasa’nın 121. maddesinin 3. ve 122. maddesinin ikinci fıkraları gereğince “olağanüstü halin veya sıkıyönetim halini gerekli kıldığı konular”la sınırlıdır.

  • Olağanüstü halin gerekli kılmadığı konuların
    olağanüstü hal KHK’leriyle düzenlenmesi olanaksızdır.

Olağanüstü halin gerekli kıldığı konular, olağanüstü halin neden ve amaç öğeleriyle sınırlıdır. İlân edilmiş olan olağanüstü halin nedeni, şiddet olaylarının yaygınlaşması ve
kamu düzeninin bozulması
dır.

Olağanüstü halin amacı, neden öğesiyle kaynaşmış bir durumdadır.
Başka bir anlatımla, olağanüstü halin varlığını gerektiren nedenler saptandığında,
amaç öğesi de gerçekleşmiş demektir
. Şu durumda

  • Olağanüstü hal KHK’lerinin “olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda
    olağanüstü halin amacı ve nedenleriyle sınırlı çıkarılmaları gerekir.

Anayasa’nın 148. maddesinin biçim ve öz yönünden Anayasa’ya uygunluk denetimi dışında tuttuğu KHK’ler “olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda” çıkartılan KHK’lerdir.

Anayasa Mahkemesi’nin çıkartılan bir olağanüstü hal KHK’sinin bu niteliği taşıyıp taşımadığını belirlemesi ve eğer bu niteliği taşımıyorsa uygunluk denetimini yapması zorunludur.
(AYM, E. 1990/25, K. 1991/1, 10.1.1991)

Uzatmamak adına belirtelim ki, AİHS’e göre Sözleşme’nin 15. maddesine göre yapılan bildirim sonrasında AİHM’in karar verebilmesi de bu mantık üzerine kuruludur.

  • Olağanüstü hal, her şeyin yapılabildiği değil, olağanüstü halin yarattığı riskleri kaldırmak için ek önlemlerin alınabildiği bir dönemdir.

AİHM de bu dengeyi orantılılık ilkesiyle sağlar. Orantılılık ilkesi “şartların gerektirdiğinden daha fazla önlem alınmasını kati bir şekilde yasaklar”. (Aksoy/Türkiye, para. 68)
(http://bianet.org/bianet/hukuk/177136-bu-bir-olaganustu-hal-khk-si-degildir)
================================
Dostlar,

Sayın Dr. Keren Altıparmak Ankara Üniv. Siyasal Bilgiler Fakültesinin yetenekli öğretim üyelerindendir. Kamu Hukuku / İdare Hukuku alanında doktorasını tamamlamış ve İnsan Hakları sorunlarında yoğunlaşarak uzmanlaşmıştır. İş yükünün son derece yoğun olması yüzünden, 40’lı yaşların ortasına gelmesine karşın Doçentlik çalışmalarını tamamlayamamıştır!

Türkiye’nin 140’a yaklaşan Hukuk Fakültelerinden, “hukuk devleti – anayasa” ayaklar altına alınırken nedense “tık” çıkmamaktadır!?

Bizim de mezunu olduğumuz “Mülkiye” de suskunlaştırılmıştır üzerindeki yoğun baskılarla
ne yazık ki.. Ancak biz naçizane, Mülkiyeli sorumluluğumuzu ve yetkimizi de kullanarak hukukun üstünlüğünü savunmayı sürdürüyoruz, sürdüreceğiz.. Yargıtay önceki başkanlarından Sayın Prof. Dr. Sami Selçuk da önceki günlerde web sitemizde yer verdiğimiz makalesinde benzer çağrıyı yapmıştı.. (‘Anayasal devlet’ten ‘anayasalı devlet’e)

Anayasa Mahkemesi (AYM), CHP tarafından önüne getirilen OHAL KHK’lerini Anayasa md. 148’i dayanak göstererek “yetkisizlik” nedeniyle geri çevirmiş ve anayasa yargısı üzerinden denetleme ve Anayasaya – Anayasal düzene sahip çıkma asli görevini yerine getirmekten kaçınmıştı. Bu karar ülkemizi ağır bir bunalıma sokmuştur. AYM 1990 ve 1991’de benzer durumda aldığı 2 kararı “emsal” olarak görüp içtihat istikrarını sürdürebilseydi rejim günümüzde bunca tıkanmayacak ve AKP – RTE de OHAL KHL’leri ile Anayasayı hiçe sayan düzenlemeler yapma pervasızlığını kendilerinde göremeyeceklerdi.

Öte yandan bu KHK’ler TBMM onayına da zamanında sunulmamaktadır. Böylelikle yasalaşan KHK içerikleri bu kez Anayasa yargısına taşınabilecektir (AY md. 150). AKP bunu yapmadığı gibi, ülke gündemini Anayasa değişikliği = Sultanlık dayatması ile tıkayarak saptırmaktadır.
*****
Sn. Rifat Serdaroğlu’nun sitemizde yer alan bir makalesinde aşağıdaki saptamaları izliyoruz :
(Rifat Serdaroglu : ANA VE YASA, 05.01.2017)

670 Sayılı KHK- TBMM’ye Gelişi; 17 Ağustos 2016- 180 (YÜZ SEKSEN) gündür görüşülmedi!
672 Sayılı KHK- TBMM’ye Gelişi; 01 Eylül 2016- 127 (YÜZ YİRMİ YEDİ) gündür görüşülmedi!
673 Sayılı KHK- TBMM’ye Gelişi; 01 Eylül 2016- 127 (YÜZ YİRMİ YEDİ) gündür görüşülmedi!
675 Sayılı KHK- TBMM’ye Gelişi; 31 Ekim 2016- 66 (ALTMIŞ ALTI) gündür görüşülmedi!
676 Sayılı KHK- TBMM’ye Gelişi- 31 Ekim 2016- 66 (ALTMIŞ ALTI) gündür görüşülmedi!
677 Sayılı KHK- TBMM’ye Gelişi- 22 Kasım 2016- 44 (KIRK DÖRT) gündür görüşülmedi!
678 Sayılı KHK- TBMM’ye Gelişi- 22 Kasım 2016- 44 (KIRK DÖRT) gündür görüşülmedi!
*****
Bunca hukuksuzluk, öyle hiçbir şey olmamışçasına sürdürülebilecek bir durum değildir. Türkiye’nin bu yozlaşmaya “alışacağını – kabulleneceğini – boyun eğeceğini…” sanmak boşunadır. Her yanlış, AKP – RTE’nin hesabına yazılmakta ve kendi sonlarını yaklaştırmaktadır.

OHAL KHK’leri ve Anayasal yargı denetimi konusunu biz de birkaç makale ile işlemiştik :

OHAL_KARARNAMELERININ_ANAYASAL_YARGIYA_TASINMASI

OHAL Kararnameleri Nasıl İptal Edilebilir?

OHAL KARARNAMELERİ İLE FİİLİ SİVİL DARBE

AKP – RTE’yi sağduyuya çağırmayı sürdürüyoruz..
Bu Anayasa değişikliği ülkemize yıkım getirecektir..
Lütfen vazgeçiniz, bu dayatmayı geri alınız..

Sevgi ve saygı ile.
13 Ocak 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir