Devletin ve Ordunun Esad’ı yıkma hedefi yok

Devletin ve Ordunun Esad’ı yıkma hedefi yok

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek
Aydınlık Gazetesi, 1.12.2016

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

NİÇİN GEÇERSİZ

Bu sözün hayatta geçerliği yok. Tayyip Erdoğan 4 Eylül 2012 günü AKP Genişletilmiş Grup Toplantısı’nda “En kısa zamanda Şam’da Emevi Camiinde namaz kılacağız.” demişti (Gazeteler, 5 Eylül 2012).

“En kısa zaman” bir yana, dört yıl geçti. Hani Emevi Camisinde namaz kılacaklardı? Ama Vatan Partisi heyetleri Suriye yönetiminin çağrılısı olarak Şam’a gidip, Emevi Camisini de ziyaret ediyorlar. Dört yılın tecrübesi budur. O zaman da belirttiğimiz gibi, Emevi Camisine tankla girilemiyor. 44 yıl sonra da aynı saptama yapılacaktır.

NİÇİN SORUMSUZ

Recep Tayyip Erdoğan, “Esed’in hükümdarlığına son vermek için oraya girdik” diyor.

Cumhurbaşkanı sıfatıyla böyle bir konuşma yapılamaz.
Devlet terbiyesi böyle bir konuşmaya izin vermez.
Çünkü Türkiye yönetimi ve TSK, Fırat Kalkanı harekâtıyla ilgili resmî açıklamalarında, “Türkiye’nin güvenliği ve Suriye’nin toprak bütünlüğü” için bu harekâtın yapıldığını” kezlerce belirttiler. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı hedef alan bir resmî açıklama yok. Olması da mümkün değil. Çünkü artık herkes saptamaktadır: Beşar Esad önderliğindeki Suriye, bu savaşı kesin zafere götürüyor ve bütün çözümler artık Beşar Esad’la birlikte hayata geçirilecektir.”

NİÇİN OLANAKSIZ

Biz de, Vatan Partisi olarak buradan şu açıklamayı yapıyoruz:

  • Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dahil, hiç kimsenin ve hiçbir devletin
    Beşar Esad yönetimini yıkma olanağı yok.

Bu iddia çoktan bozguna uğradı. Suriye’ye terör ihracına katılan bütün yönetimler, ders çıkarmış olmalılar. Şimdi herkes, Suriye’nin toprak bütünlüğü Beşar Esad ile birlikte nasıl sağlanacak arayışına girmiştir.

  • Hükümetin ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin Fırat Kalkanı Harekâtıyla
    Beşar Esad yönetimini yıkma gibi bir hedefi yoktur.

Tayyip Erdoğan, bu işi kendi olanaklarıyla başarabilir mi, böyle bir olasılık da yoktur. Kişisel hedef ile devletin hedefinin birbirine karıştırılmaması gerekir.

KİMLERİ SEVİNDİRİYOR

Tayyip Erdoğan’ın bu konuşması iddia sınırları içinde değer taşısa, üzerinde durulmayabilir. Ancak bu konuşmanın etkileri, daha şu anda Moskova’dan Pekin’e kadar yankılanmıştır. Belki gazetelere henüz yansımadı ama Tayyip Erdoğan’a duyulan uluslararası güvensizlik yeniden canlanmış bulunuyor. Peki bu güvensizliğin zararlarını niçin Türkiye ödesin? Sayın Cumhurbaşkanı, bu soru üzerinde düşünmelidir.

Türkiye’nin gerçek dostları, bu açıklamanın düzeltilmesini bekliyor, Türkiye’nin düşmanları ise ellerini oğuşturuyorlar. Türkiye, toprak bütünlüğünü güvenceye almak ve derinleşen ekonomik krizi aşmak için, Batı Asya ve Asya ile el ele vermek durumundayken, bu süreci baltalayan açıklamalar, bir tek ABD ve İsrail yöneticilerini sevindirmektedir.

SAVAŞANLAR NE DİYOR?

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yükü de ağırlaştırılmış bulunuyor. Komuta kademesi, Fırat Kalkanı Harekâtının hedefine ulaşması için Rusya, İran ve Suriye yönetimleriyle işbirliği konusunda duyarlı ve ısrarlıdır. Çünkü onlar savaşıyor ve “dostları azaltan, düşmanı çoğaltan” siyasal hataların bedelini onlar ödüyorlar. Daha önemlisi, bu harekâtın başarıyla sonuçlanması, vatan bütünlüğümüz, iç barış ve komşularla barış için belirleyici önemdedir. Nitekim 26. Genelkurmay Başkanı E. Org. İlker Başbuğ, önceki gün Washington’da yayınlanan The Hill gazetesinde yayımlanan yazısında, “Beşar Esad yönetimiyle yeniden temas kurmanın” şart olduğunu belirtti. “Suriye’de kalıcı barış için başka seçenek yok” dedi. Devlet sorumluluğu bunu gerektiriyor.

NASIL DÜZELTİLİR?

Sorumsuz konuşmalar kahve sohbetlerinde yapılabilir, ancak devlet yöneticileri sorumlu davranmak zorundadırlar. Kahve sandalyesi ile yönetici koltuğunun farklı sorumluluklar hatırlattığını, herkesten önce o koltuklara oturanların bilmesi beklenir.

  • Cumhurbaşkanının Anayasada güvence altına alınan sorumsuzluğu, sorumsuz davranma yetkisi vermez. O sorumsuzluk yalnızca ceza hukuku kapsamındadır. Siyasete giren herkesin siyasal sorumluluğu vardır. 

Sorumlu devlet yöneticileri, içlerindeki öfkeleri denetlemelidirler. Bir kez konuşmadan önce üç kez düşünmelidirler. Şu anda yalnız Türkiye için değil, AKP yönetimi açısından da düzeltilmesi gereken bir durum ortaya çıkmıştır. Emin olun şu satırların yazıldığı sırada Hükümet yöneticileri, TSK komutanları ve Dışişleri yöneticileri de bu işin içinden nasıl çıkacaklarını düşünüyor ve konuşuyorlar. Ama bu görüşlerini söyleme cesaretine sahipler mi, bilemiyoruz, ancak umut ediyoruz. Vatan Partisi’nin farkı buradadır.

Rus uçağının düşürülmesinden sonraki sorumsuz davranışların sonuçlarını düzeltebildik, bakalım bu sorumsuzluğu nasıl düzelteceğiz?
==================================
Dostlar,

Tayyip beyin yaptığı devasa dış politika gafının yenilir yutulur yanı yoktur.
Bağışlanacak, örtülebilecek, tevil edilebilecek.. gibi değildir.
Türkiye’nin başına türlü belalar açma riski vardır,
Oysa başımız zaten önceki olağanüstü yanlış AKP – RTE politikaları yüzünden ciddi biçimde derttedir. Bütün bunlardan ders almak gerekirken, R.T. Erdoğan kör kör gözüm parmağına ağır hatalarını yineleyerek sürdürmektedir. Devlet yönetimi ve özellikle Dış politka, eski deyimiyle ciddi bir “teenni” işidir.
Erdoğan derhal bu tür tehlikeli ve sorumsuz, ayaküstü söylemleri terk etmelidir.
İrticalen konuşma yapmamalı, esasen az konuşmalı, her gün birkaç yerde konuşmayı mutlaka bırakmalıdır. Ülkenin normalleştirilmesi gerekmektedir. Başbakan siyaseten ve Anayasa bağlamında sorumlu kişidir. Erdoğan, Cumhurbaşkanı olarak sorumsuz, sembolik bir makamdadır. Ülkeyi ve bölgeyi daha fazla germenin ve serüvenciliğin , kutuplaştırmanın ve fanatik Şii düşmanı mezhepçiliğin kimseye yararı yoktur, ağır hasarlar ve risklerden başka.

Erdoğan konuşmalarını mutlaka danışmanlarının metinlerine dayalı yapmalıdır. Ülkemizin yönetiminde tek başına iktidar olarak 15. yıla girmiştir AKP – RTE.. Taç giyen başın akıllanmasını istemek doğal hakkımızıdır. Bekleyecek zamanımız ve uluorta ciddi – ağır gafları bağışlayacak, tolere edebilecek durumda kesinlikle değiliz..

Erdoğan’ı ülkemiz ve uluslararası kamuoyundan maksadını aşan söylemi nedeniyle (ne yazık ki gerçekte bilinaçtını açık etmiş olsa da) özür dilemeye çağırıyoruz.. Atılan taşın kuyudan nasıl çıkarılacağına ilişkin danışmanlar ve AKP ciddi ve hızlı çaba ile makul çözümler üretmek zorundadır.. Irak ve Suriye’nin seçilmiş meşru yönetimi ile doğrudan işbirliğine gitmekten başka çare yoktur. Komşu ülkelerde darbe yaparak yönetimlerini kafamıza göre değiştirmeye kalkmak akıl alır bir iş değildir ayrıca haddimiz de değildir. Uluslararası hukuka göre de suçtur ve ağır, kapsamlı BM yaptırımları vardır.

Erdoğan’a ülkemizin saygınlığını ve güvenliğini tehlikeye düşüren, uluslararası hukuka aykırı, sorumsuz ve derin çelişkili, devlet adamlığı ciddiyetiyle asla bağdaşmayan tutarsız, barış karşıtı açıklaması nedeniyle derin endişe ve kaygı içinde teessüf ediyoruz.

Sevgi ve saygı ile.
02 Aralık 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak.
Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net

profsaltik@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir