Yurttaştan Yurttaşa Bir Çağrımız Var!

Yurttaştan Yurttaşa Bir Çağrımız Var!

(AS: Bizim katkı ve yorumumuz çağrı yazısının altındadır..)

Bu toplumun büyük çoğunluğu gelişmelerden memnun değiliz, huzursuzuz, güvensiziz, geleceği göremiyoruz, böyle yaşamak istemiyoruz. Milyonlarca yurttaşın olup bitenlere rızası değil itirazı var ama tek tek sesimiz duyulmuyor. Gücümüzü gücümüze, seslerimizi birbirimize katarsak suskunluğu aşarız, sessizliği deleriz, duyulur görülür hale geliriz.
 
Aşağıdaki metni elindeki bütün olanak ve yollarla gönderebildiğin, ulaşabildiğin herkese, her partiye, her kuruluşa, üyesi olduğun örgütlere, arkadaşlarına, eşine dostuna, izlediğin kanalların haber ve tartışma programlarına, kendi sosyal medya ağına, her yere gönder. İstersen bu metinden birkaç cümleyi al, istersen kendi itirazını 140 karaktere indirip “BenimdeİtirazımVar” hashtag’iyle paylaş, metni facebook’una koy. Yurttaşın, hepimizin itirazının milyonlara ulaşabilmesi için yaratıcı ol. 
 
***
Bu toprakların ortak sahibi olan bizler;
AKP, CHP, HDP, MHP ya da başka partilere oy veren 
Türk, Kürt, Ermeni, Rum, Laz,Süryani, Müslüman, Hristiyan, Sünni, Alevi, 
inançlı, inançsız bütün yurttaşlar,
barış ve huzur içinde yaşayabileceğimiz bir ülke istiyoruz.
 
Savaş istemiyoruz, şehit istemiyoruz, çocuklarımızın ölmesini, öldürmesini,
birbirlerine silah çekmesini istemiyoruz. 
Düşman cephelere bölünmek,
kardeşliğimizi, ortaklığımızı yitirmek istemiyoruz.
Ne darbe, ne vesayet. Ne diktatör, ne terör!
İşimizde gücümüzde, huzur içinde, özgür yaşamak istiyoruz.
 
Kadın olduğumuz için hırpalanmak, tecavüze uğramak, öldürülmek,
örtülüyüz diye aşağılanmak, şort giydik diye saldırıya hedef olmak,
korku içinde yaşamak istemiyoruz.
Kadın erkek hepimiz;
inançlarımızı, dinimizi, kültürümüzü özgürce, eşitçe yaşamak istiyoruz.
 
Hangi suçla suçlandığımızı bilmeden, kimin adına, hangi hukuka göre 
karar verdiklerini bilmediğimiz mahkemelerce tutuklanmak, hapse atılmak;
darbeyle, terörle hiçbir ilgimiz yokken yalan ihbarlarla,
sahte delillerle sorgusuz sualsiz işimizden olmak, meslekten uzaklaştırılmak,
çoluk çocuğumuzla açlığa mahkûm edilmek;
barış deyince terörist, mağduriyet deyince hain ilan edilmek istemiyoruz.
 
Keyfi kararlarla malımıza mülkümüze el konmasını, 
emeğimizin hakkının, ücretimizin, maaşımızın elimizden alınmasını, 
evlerimizin, köylerimizin yakılıp yıkılmasını, 
çocuklarımızın eğitimlerinin aksamasını,
gençlerimizin sokaklarda heba olmasını istemiyoruz.
 
Biz halkız, vicdanlı, iyi insanlarız; bizi tahriklerle kötücülleştirmeyin,
kin ve nefret sözleriyle ayrıştırmayın, kana, ölüme alıştırmayın.
Savaş, ölüm, idam, çatışma, kavga istemiyoruz.
 
Bu ülkeyi yönetenler, kaderimize hükmedenler!
Sizler; halkı sindirmek, özgürlükleri yok etmek için değil, 
biz yurttaşları barış, güven, huzur içinde yaşatmak için seçildiniz.
Bilin ki bu gidişe rızamız değil itirazımız var. 
Bizi duyun!
***
Dostlar,

Bize de ulaşan bu anlamlı ve önemli çağrıyı paylaşmak istiyoruz..

  • AKP – RTE’nin giderek baskıcılaşan ve nerede duracağı bilinmeyen kanlı sürüklemesi kritik eşiğe gelmiştir.
  • Ülkemiz iç savaş eşiğindedir, dışarıda sıcak savaş pervasızca tırmandırılmaktadır.
  • Anayasa rafa kaldırılmış, ülke ve halkımız OHAL rejimi altında adeta despotik ve zalim bir “zoraki terbiyeye” tabi tutulmak istenmektedir.
  • Dinci – faşist – bölünmüş ve küçültülmüş bir Türkiye felaketine izin verilemez.
  • AKP – RTE, klasik baskıcı rejimler gibi sona geldiklerini görüyor ve algılıyorlar mı?
  • Ükemizin laik – demokratik rejimine abanmaları bundan mı? Acaba ders alırlar mı??
  • Ne olursa olsun, bu vahşet artık daha fazla sür-dü-rü-le-mez!

    Öylesine çok uyarıldılar ve öylesine bol kredi kullandılar ki!
    Güç sarhoşluğu – iktidar hırsı – suçluluk telaşı ve kompleksi sağduyuyu yok ediyor.
    Ne var ki, hatanın neresinden dönülse kâr…

  • İlk olarak AKP – RTE bu “Başkanlık” kepazeliği dayatmasını geri çekmelidirler.
  • İkinci olarak da, vargüçleriyle OHAL ilanını gerektiren nedenleri gidermeli
    ve OHAL’i 3. kez uzatmadan olağan yönetime dönmelidirler..

    Arkası, dileriz bu 2 büyük ve vazgeçilmez “a priori” (öngelen) ve “sine qua non” (olmazsa olmaz) adım sonrası gelebilir..

    Ulusumuz kadimdir, bağışlayıcıdır; bakarsınız seçimde indirir ve üstüne de çok gitmez??

    Sevgi ve saygı ile.
    22 Kasım 2016, Ankara

    Dr. Ahmet SALTIK
    Ankara Üniv. Tıp Fak.
    Mülkiyeliler Birliği Üyesi
    www.ahmetsaltik.net

    profsaltik@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir