DEPREM…

DEPREM…

Dr. Ahmet Soysal
9 Eylül Üniv.Tıp Fak. Halk Sağlığı AbD
soysalizmir@gmail.com

Birçoğumuzun yoğun gündem nedeni ile dikkatimizi çekmemiş olabilir; ama dün gece İtalya’nın orta kesimlerinde Richter ölçeğine göre 6.2 şiddetinde bir deprem oldu; küçük bir kasabanın neredeyse yarısı yok oldu; sanırım 40’ın üzerinde ölü ve 200’e yakın enkaz altında insan var… İtalya özellikle Rönesans sonrası mimari ve barok mimarinin güzel örnekleri ile dolu; depremin olduğu bölgede böyle tarihi bir yöre; o nedenle sanırsam can kaybı fazla…
Yine geçenlerde kimsenin dikkatini çekmeyen bir açıklama oldu; muhtemel İstanbul depremi üzerine çalışma yapan Fransız bilim insanları; İstanbul depreminin yakın ama çok yakın olduğunu belirttiler. İşte bu noktada gerçek gündemimize dönerek kendimizi sorgulamamız gerekiyor; ne kadar hazırız İstanbul depremine ? Tarihi yapılarımızı elden geçirdik mi? Diğer yapılarımızı güçlendirebildik mi? Sağlık örgütümüz hazır mı?
Unutmayalım; İstanbul birkaç bin nüfuslu bir kasaba değil; içinde hepimizin sevdiklerinin yaşadığı 20 milyonluk kent; hiçbirimiz ama hiçbirimiz yeterince hazır olmadığımız için böyle bir felaketin yıkıcı sonuçları ile yüzleşmemeliyiz.
Uzun zamandır unuttuğumuz bir tehdidi hatırlatmak istedim. Kocaeli depreminde yaşananları gören bir kişi olarak…
=================================

Dostlar,

Bizi de çok kaygılandıran bir sorun “beklenen” ve “iyice yaklaşan” büyük İstanbul depremi.
Olasılık hesapları bu yıkımın kaçınılmaz olduğunu ancak şiddeti ve zamanı ile ilgili kestirimlerin belli sapmaları dışında şansımızın olmadığını belirlemekte..

17+ yıldır olumlu girişimler oldu elbette ama yapıl(a)mayanları saysak çok uzun bir liste oluşturur.

Ancak en çok incitici olanların başında, 17 Ağustos 1999 Gölcük merkezli depremden bu yana cep telefonu faturalarından yıllardır kesilen %25 oranındaki yüksek deprem vergisi.. Bu rakamın tutarı ne kadardır ve nerelere harcanmıştır? Deprem riski sorunların yönetimi için hangi alanlarda ne düzeyde harcama yapılmıştır, Yurttaş olarak bilme hakkımız var. “pacta sund servanda” (ahde vefa), en az 2 bin yıldır Roma Hukukundan bu yana temel hukuk ilkelerindendir. Devlet, yurttaşlarından topladığı vergiyi amacına uygun ve en yüksek verimlilikle, hesap verebilir biçimde harcamak zorundadır. Yurttaş – devlet arasındaki  sözleşmenin de temel ilkelerindendir.

Türkiye’nin bunca sorunu varken sırası mı şimdi deme hakkımız yoktur..
Devlet aygıtı dev bir orkestraya benzetilir. Her aygıtın (enstrümanın) yeri ve işlevi bellidir.
Orkestra şefinin de..

Sevgi ve saygı ile.
24 Ağustos 2016, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir