BAŞÖRTÜLÜ BACIN DARBECİ ÇIKTI

BAŞÖRTÜLÜ BACIN DARBECİ ÇIKTI

portresi_kravatli

 

Yılmaz ÖZDİL
SÖZCÜ, 05.08.2016

 

(AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)

Senelerce başörtümüz yüzünden üniversiteye giremedik, mağdur edildik diye oy istediniz…
İlk türbanlı rektörünüz fetocu çıktı.
*
Mayo reklamlarını abdestimiz bozuluyor diye paravanla kapattınız, İstanbul’un Ankara’nın caddelerini türban reklamlarıyla donattınız… En ünlü türban firması fetocu çıktı.
*
İmam Hatip’ten terörist çıkmaz, İmam Hatip’ten terörist yetişmez dediniz…
Sırf Diyanet’te 1200 imam, müezzin, müftü FETO’cu çıktı.
Diyanet’in “bayan” Kuran kursu eğitmenleri FETO’cu çıktı.
*
Türbanlı gazeteci Hanım Büşra Erdal, kumpas davaları sırasında twitter’dan şarjör boşaltıyordu, subay eşlerinin “saçı”yla alay ediyordu, “balyoz kadınları hep sarışın, kim kimin eşi karıştırıyor-duk, eşlerinin resmi basılı olan tişörtler giymişler, işimiz kolaylaştı” diyordu. FETO’cu çıktı.
*
Kendi ellerinizle TBMM Üstün Hizmet Ödülü verdiğiniz, “eli öpülmesi gereken insan” dediğiniz işadamının türbanlı eşi, fetocu abla çıktı.
*
Meslek hayatı boyunca yakasında Atatürk rozeti taşıyan başhemşireyi hiç gerekçe göstermeden görevden aldınız, onun yerine yönetmeliğe aykırı şekilde türban üstü peruklu hemşireyi atadınız, türban üstü peruklu hemşireye itiraz eden başhekimi görevden aldınız, sonra da
bu türban üstü peruklu hemşireyi, Kamu Hastaneleri Birliğinde terfilerden sorumlu
müdür yaptınız… FETO’cu çıktı.
*
Yani?
“Benim başörtülü bacıma saldırdılar, benim başörtülü bacıma saldırdılar” diyordunuz… Başörtülü bacın devlete saldırdı birader!
*
Başörtülü bacıma saldıranlar camiye ayakkabılarıyla girdiler diyordunuz…
Başörtülü bacıların camiye F16’yla girdi.
(Amacım elbette başörtülü kadınları rencide etmek değil. Tam tersine… “Başörtülü bacı” sömürüsüyle genelleme yapmanın ne kadar yanlış olduğuna dikkat çekmek istiyorum.)
*
Türbanlılara bacı… Türbansızlara, kadın mıdır kız mıdır bilemem dediniz.
Türbanlılara bacı… Türbansızlara, perdesiz eve benzer, ya satılıktır, ya kiralıktır dediniz.
Türbanlılara bacı…Türbansızlara yarım dediniz.
*
Türbanlıları ebedi masum… Türbansızları ezeli suçlu ilan ettiniz.
Türbanlılara “benim milletim…” Türbansızlara “bunlar” dediniz.
*
Sonuç? Başörtülü bacın darbeci çıktı.
Hazır “rabbimden af” dilenirken…
Başörtüsüz kadınlardan da özür dilenmesi gerekir.

====================================

Dostlar,

Öyle yüksek perdeden “ben dili” ile “Rabbim, Milletim” öznelerine yüküm yükleyerek,
“bizi affetsin” demagojisi hatta duygu sömürüsü ile bir yere varılamaz..

Hukuk devletinde hukuksal sorumluluk vardır, hata yapan – başkasına zarar veren –
görevini gereğince yap(a)mayan.. bağımsız yargı önünde hesabını mutlaka verir..
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının bu suç açık itirafı – ikrarı karşısında dava açması gerekir.

Bir de “siyasal sorumluluk” türü vardır demokrasilerde..
Şapkanı alır gidersin, hem de ayak sürüyüp uzatmadan, geciktirmeden..
En son İngiltere Başbakanı Cameron’da gördük bu demokratik terbiyeyi.
Ortada, Türkiye’dek gibi çok kanlı bir felaket de yok! AB’de kalalım mı çıkalım mı
halk oylamasının kıl payı, Cameron’un kişisel görüşünün karşıtı çıkması söz konusu.
Şapkasını alıp centimence veda etti ve görevi kendi partisinden bir hanımefendi yüklendi..

*****
Efendiler, aynaya bakabiliyor musunuz??
Efendiler, vicdanınızın isyanını bastırmayı nasıl becerebiliyorsunuz??
Siz “insan ötesi” olmalısınız bu 2 soruya yanıtınız “evet” ise..
Aşk olsun size..
Sabrolsun bize ki; daha çooook çekeceğimiz var elinizden..

Sevgi ve saygı ile.
05 Ağustos 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir