ATATÜRK : “Ben Soylu Değilim; Ulusum Soylu”


“Ben Soylu Değilim; Ulusum Soylu”

portresi

 

Prof. Dr. Süleyman Çelik
scelik44@gmail.com

 

Atilla Roma’yı kuşatmış, kent düşmek üzeredir. Papa gelir, önünde diz çöker ve yalvarır; “Roma’yı bağışlayın!” Atilla “ateşkes” emri verir ve ordugahına çekilir. Sonra, başlarında Papa olduğu halde Roma’nın tüm soyluları, kendilerini takdim ederek Atilla’ya şükranlarını sunarlar. Atilla onlara,

  • Ben soylu değilim, bu nedenle hiçbir sanım yok. Fakat ulusum soylu.” der.

Atatürk de hiçbir zaman “ben” dememiş, her şeyi ulusuna bağlamıştır. Planlanması, taktiği, stratejisi, sevk ve idaresi dahil, her şeyi ile üstün dehasının eseri olan Büyük Zaferi bile sahiplenmemiştir. İşte İzmir’e girdikten sonra yayınladığı mesajı:

  • Büyük Türk Ulusu! Akdeniz askerlerimizin zafer sesleriyle dalgalanıyor. Ordularımızın güç ve yeteneği düşmanlarımıza dehşet, dostlarımıza güven verecek bir mükemmellikte kendini gösterdi.

BÜYÜK VE SOYLU TÜRK ULUSU, BU BÜYÜK ZAFER ÖZELLİKLE SENİN ESERİNDİR. Anadolu’nun kurtuluş zaferini kutlarken, size İzmir’den, Bursa’dan, Akdeniz ufuklarından ordularımızın selamını sunuyorum.”

Samsun’a ikinci gelişinde Atatürk’ü, Samsun’daki öğretmenler İstiklal Ticaret Mektebinde düzenledikleri çay partisine davet ederler. Parti, söyleşi (sohbet) şeklinde yapılır. Söz alan öğretmenler Atatürk’e övgüler dizerler;

Sizin gibi başbuğumuz/ liderimiz/ önderimiz olduğu için dünyanın en saygın ülkesi olacağız, sizin yolunuzdan giderek göklere çıkacağız, düşmanlarımız korkuyla, dostlarımız sevinçle bizi izleyecekler, yeniden dünyanın efendisi olacağız vs.”

Sonunda Atatürk söz alır; iltifatlar için teşekkür eder ve “ancak” der;

  • Sizden olan, sizin gibi bir kişiye, sizden fazla önem yüklemek, her şeyi ulusun bir bireyinin kişiliğinde toplamak, tüm meselelerin çözümünü bir kişiden beklemek doğru değildir… Arkadaşlar, bir kişiyi istediğiniz gibi sevebilirsiniz. Kardeşiniz gibi, arkadaşınız gibi, babanız gibi, çocuğunuz gibi, sevgiliniz gibi sevebilirsiniz. Fakat bu sevgi, ulusal varlığınızı herhangi bir kişiye vermeye, körü körüne onun ardından gitmeye neden olmamalıdır. Ben dahil, hiç kimseyi kılavuz edinmeyin, hiç kimsenin peşinden gitmeyin.

    Yalnız bilimi kılavuz edinin
    ..
    Dünyada her şey için, uygarlık için, yaşam için, başarı için, maddiyat için, maneviyat için en gerçek kılavuz bilimdir. Bilimin dışında kılavuz aramak aymazlıktır, cahilliktir, sapkınlıktır.”

    Bu sözler daha sonra Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir”, günümüz Türkçesiyle “Yaşamda Tek Kılavuz Bilimdir” özdeyişine dönüştürülmüş ve özellikle eğitim kurumları olmak üzere her yere yazılmış, fakat ne yazık ki anlamı hiçbir zaman anlaşılmadığı için ülke bu günlere gelmiştir.

Gazetelerin yazdığına göre, “Niğde’nin Çamardı İmam Hatip Lisesi Müdürü Abdülgani Özkan, siyah manto ve beyaz türbanlı kız öğrencileri okul bahçesinde harf biçiminde dizmiş ve Recep Tayyip Erdoğan’ın isminin baş harfleri olan “R.T.E.” yazdırmış. Bu karenin üzerine, ünlü “müminler askerimiz, camiler kışlamız, minareler süngümüz” dizelerini anımsatan, “Müminiz, askeriz; ölsek de imam hatipliyiz. Yolundayız Reis” yazısını eklemiş ve fotoğrafı Erdoğan’a göndermiş. Tayyip Erdoğan da, müdür ve yöneticiler ile öğrencileri ödüllendirerek Ankara’daki sarayına davet etmiş, ağırlamış.”

Bu haberi okuyunca Atilla ve Atatürk ile ilgili yukarıdaki anılar aklıma geldi.

======================================

Çoook teşekkürler değerli dostumuz Prof. Süleyman Çelik hocamız..

Sevgi ve saygı ile.
07 Haziran 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir