İSTANBUL BAROSUNDAN YÜKSEK YARGI ORGANLARININ BAŞKANLARINA ÇAĞRI

İSTANBUL BAROSUNDAN YÜKSEK YARGI ORGANLARININ Istanbul_Barosu_LogosuBAŞKANLARINA ÇAĞRI

“YÜKSEK” YARGI ORGANLARI VE ONUN TEMSİLCİLERİNİ GÖREVLERİNİN GEREKTİRDİĞİ SORUMLULUĞA VE ANAYASAL KONUMLARINA UYGUN DAVRANMAYA DAVET EDİYOR;

YARGININ BAĞIMSIZLIĞI, TARAFSIZLIĞI, GÜVENİLİRLİĞİ VE SAYGINLIĞINA UYGUN BİÇİMDE HAREKET ETMEK ZORUNDA OLDUKLARINI HATIRLATIYORUZ.

 Cumhurbaşkanının Rize ziyaretine Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay başkanları da katılmış ve hep beraber çay toplamışlardır.

İstanbul Barosu olarak Yüksek Yargı organlarının başkanlarının bu davranış biçimini; özellikle son dönemde yargının çokça tartışıldığı, yargıya duyulan güvenin hızla azaldığı ve aşındığı bir ortamda yadırgadığımızı, onaylamadığımızı; yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı, güvenilirliği ve saygınlığı bakımından son derece yanlış, tehlikeli ve talihsiz bulduğumuzu belirtmek isteriz.

Bilindiği üzere hukuk devletinin ve demokrasinin en önemli temellerinden birisi, kuvvetler ayrılığıdır. Hukuk Devletinde her eylem ve işlem, yargı denetimine tabidir. Bu denetim, Türk Milleti adına yargı tarafından yerine getirilir. Nitekim Anayasamızın 9. maddesine göre“Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır”, yine Anayasamızın 138. maddesine göre; “Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz”.

Şu halde bu hükümlerin ve konumunun gereği olarak yargı, özellikle ve evleviyetle Yüksek Yargı; makamı, konumu ne olursa olsun hiçbir organ, makam, merci veya kişiden talimat almamak, etkisinde kalmamakla, bağımsızlıklarını ve tarafsızlıklarını korumakla yükümlüdürler. Bu aynı zamanda Türk Milleti adına karar verme hak ve yetkisinin de zorunluluğudur. Yargının görevi, yasama veya yürütme ile “uyumlu” olmaları değil, sadece hukuka, kanuna ve vicdanlarına göre hiçbir etki altında kalmaksızın onların eylem ve işlemlerini Türk Milleti adına denetlemekten ibarettir.

Yargının bağımsızlık ve tarafsızlığı hususunda önemli olan öncelikle bu yönde kamuoyunda ve bireylerde bu yönde güçlü bir izlenim ve kanaat oluşturulmasıdır. Yargı mensuplarının hiçbir güce, yapıya, kişiye “bağlı”, “tabi” veya onun etkisinde bir görüntü vermemesi, yargıya duyulması gereken güvenin zorunlu şartıdır. Bu ise sadece kararlarla değil, genel tutum ve davranışları ile de gerçekleşir. Yargı mensuplarının, hele ki Yüksek Yargıyı temsil eden başkanların konumları ve temsil görevleri, her türlü davranışlarında çok özenli olmalarını gerektirmektedir.

Özellikle son dönemlerde, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının – ne yazık ki haklı gerekçelerle – çokça tartışıldığı, yargıya olan güvenin tarihte görülmemiş oranda aşındığı ve azaldığı bir dönemde Yüksek Yargı Organlarının başkanlarının; yargı ile sürekli olarak polemik içinde olan, yargıya yönelik söylemleri eleştiri sınırlarının çok ötesine geçen, Anayasa Mahkemesini ve onun kararlarını tanımadığını ve uymayacağını açıkça beyan eden Cumhurbaşkanının “yurt gezilerinde” bulunmaları, görev ve konumlarının bir gereği olmadığı gibi, yargı mensupları ve yurttaşlar üzerindeki etkisinin ne olacağını kestirmek de güç değildir.

Bu davranış biçimi, Yüksek Yargı Organlarının bağımsızlığı, tarafsızlığı, güvenilirliği ve saygınlığı ile “uyumlu” olmadığı gibi, bunlara gölge düşürebilecek, olağan sayılamayacak, bu yöndeki kuşku ve kaygıları haklı olarak artıracak bir özellik taşımaktadır ve kabul edilemez.  Bu açıdan yaşananlar yargı mensupları ve yargı camiası adına da üzüntü ve kaygı verici bir tutumdur. Yüksek Yargı Organlarının başkanlarının; Cumhurbaşkanına “eşlik etmek”, onunla “çay ve zeytin hasadı incelemesinde” bulunmak gibi bir görev ve yetkileri yoktur!

Yargının “Yüksekliği” sözle değil, davranışları ve kararları ile söz konusu olabilmektedir. Hiç kimsenin, yargının saygınlığını ve güvenilirliğini zedeleme hak ve yetkisi yoktur. “Terazinin” kefelerinde adalet, hukuk ve vicdan dışında bir şey yer alamaz.

Bu arada Yüksek Yargının gündeminde, Türk siyasi hayatında önemli etkileri olabilecek karar dosyalarının bulunduğunu da hatırlatmak isteriz.

Bu nedenlerle; bahse konu davranış biçimi ile ilgili olarak yargı adına “üzüntü” ve “kaygı” mızı belirtmekte, Yüksek Yargı Organlarının başkanlarını ve tüm yargı mensuplarını üzerinde taşıdıkları  “cübbenin” onur ve saygınlığı ile Türk Milletine karşı olan sorumluluklarının gereğini yapmaya, buna uygun davranmaya davet etmeyi, bir hukuk kurumu olarak görev sayıyoruz.

Unutulmamalıdır ki tarih, toplum ve vicdan her şeyi kaydetmekte ve not etmektedir.

İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI

http://www.istanbulbarosu.org.tr/Detail.asp?CatID=1&SubCatID=1&ID=11461&des=
24.05.2016

=====================================

Dostlar,

İstanbul Barosu’nun bu uyarısına biz de bütünüyle katılıyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
24 Mayıs 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir