İşte, 28 Şubat kararları

İşte, 28 Şubat kararları

Bugün, “28 Şubat kararları”nın 15. yıldönümü. Milli Güvenlik Kurulu’nun 14 saat süren toplantısı 28 Şubat 1997 tarihinde gerçekleşti ve çok önemli kararlar alındı. Sıkça gündeme gelen, ancak çoğu kişinin içeriğini bilmediği o kararların altında dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Necmettin Erbakan, Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan, İçişleri Bakanı Meral Akşener,  Kuvvet Komutanları Hikmet Köksal, Güven Erkaya, Ahmet Çörekçi ile Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman’ın imzaları bulunuyor.

Başbakan Erbakan “gereği yapılmak” üzere 14 Mart’ta kararları bakanlıklara gönderdi. İlk kapsamlı genelgeleri İçişleri Bakanı Meral Akşener, Adalet Bakanı Şevket Kazan tarafından yayımlandı. Milli Güvenlik Kurulu’nu, genel sekreterliğini, 28 Şubat Sürecinin bilinmeyenlerini belgelerle, andıçlarla, çok gizli kayıtlı yazışmalarıyla Doğan Kitaptan çıkan Kemal Yurteri ile birlikte yazdığımız “MGK” isimli kitabımızda yer aldı.
Siz, hangisine karşısınız?
28 Şubat sürecinde, kimi komutanlardan kaynaklanan olumsuzluklar da yaşandı. Eğer baskıysa, o günkü baskılar, bugüne göre çok masum kalıyor. 28 Şubat kararları sıkça duyuluyor ama bu kararlar gerçekten “öcü” kararlar mıydı? Erbakan’ın yazısının ekinde, MGK Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç imzasıyla gönderilen “Rejim Aleyhtarı irticai faaliyetlere karşı alınması gereken tedbirler” şöyle sıralanıyordu:
1. Lâiklik ilkesi büyük bir titizlikle korunmalı, mevcut yasalar uygulamada yetersiz görülüyorsa yeni düzenlemeler   yapılmalıdır.
2. Tarikatlarla bağlantılı özel yurt, vakıf ve okullar devletin yetkili organlarınca denetim altına alınarak Milli Eğitim Bakanlığına devri sağlanmalıdır.
3. Genç nesillerin dimağlarının öncelikle Cumhuriyet, Atatürk, Vatan ve Millet sevgisi, Türk Milletini çağdaş uygarlık düzeyine çıkarma ülkü ve amacı doğrultusunda bilinçlendirilmesi ve çeşitli mihrakların etkisinden korunması bakımından:
(a)  8 yıllık kesintisiz eğitim, tüm yurtta uygulamaya konulmalı,
(b) Temel eğitimi almış çocukların, ailelerinin isteğine bağlı olarak, devam edebileceği Kuran kurslarının Milli Eğitim Bakanlığı sorumluluğu ve denetiminde faaliyet göstermeleri için gerekli idari ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
4. Cumhuriyet rejimine ve Atatürk ilke ve inkılaplarına sadık aydın din adamları yetiştirmekle yükümlü. Milli Eğitim kuruluşlarımız, Tevhidi Tedrisat   Kanunu’nun   özüne   uygun  ihtiyaç düzeyinde  tutulmalıdır.
5. Yurdun çeşitli yerlerinde yapılan dini tesisler belli çevrelere mesaj vermek amacıyla gündemde tutularak siyasi istismar konusu yapılmamalı.
6. Yasa ile yasaklanmış tarikatların ve bu kanunda belirtilen tüm unsurların faaliyetlerine son verilmeli.
7. İrticai faaliyetleri nedeniyle TSK’dan ilişkileri kesilen personel konusu istismar edilerek TSK’ni dine karşıymış gibi göstermeye çalışan bazı medya gruplarının silahlı kuvvetler ve mensupları aleyhindeki yayınları denetim altına alınmalıdır.
8. TSK’nden ilişkileri kesilen personelin öbür kamu kurum ve kuruluşlarında istihdamı ile teşvik unsuruna olanak verilmemelidir.
9. Türk Silahlı Kuvvetlerine aşırı dinci kesimden sızmaları önlemek için alınan tedbirler; diğer kamu kurum ve kuruluşlarında da uygulanmalıdır.
10. İran İslâm Cumhuriyeti‘nin ülkemizdeki rejim aleyhtarı faaliyet. tutum ve davranışlarına mani olunmalı, tedbirler paketi yürürlüğe konulmalıdır.
11. Mezhep ayrılıklarını körükleyip milletimizin düşmanca kamplara ayrılmasına yol açacak  faaliyetler yasal ve idari yollarla mutlaka önlenmelidir.
12. Anayasa ve yasalara aykırı olarak sergilenen olaylar önlenmeli.
13. Kıyafetle ilgili kanuna aykırı olarak ortaya çıkan ve Türkiye’yi çağdışı bir görünüme yöneltecek uygulamalara engel olunmalı, kamuda titizlikle uygulanmalıdır.
14. Silah ruhsat işlemleri yeniden düzenlenmeli, kısıtlamalar gidilmeli, pompalı tüfeklere olan   talep dikkatle değerlendirilmelidir.
15.  Rejim aleyhtarı, örgüt ve kuruluşların deri toplanması engellenmeli, kanunla verilmiş yetki dışında kurban derisi toplattırılmamalıdır.
16. Yasa ile öngörülmemiş bütün özel üniformalı korumalar  kaldırılmalıdır.
17. Ülke sorunlarının çözümünü “Millet” kavramı yerine “Ümmet Kavramı”yla sonuçlandırma girişimleri önlenmelidir.,
18. Büyük Kurtarıcı Atatürk‘e karşı yapılan saygısızlıklar ve Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkındaki kanunun istismar edilmesine fırsat verilmemelidir.
İşte, “28 Şubat kararları” denilenler bunlar…
Siz, bunların hangi maddesine karşı çıkıyorsunuz?

========================================

Dostlar,

Bu gün, 28 Şubat Kararlarının 19 yılı bitiyor.. 28 Şubat 1987 idi tarihler bu Bildiri MGK’da karar altına alındığında. Yukarıda imza koyan MGK üyelerinin adları da var. Cumhurbaşkanı Demirel’den başlayarak Başbakan Erbakan, Genelkurmay Başkanı Kradayı ve öbür yasal MGK Kurulu üyeleri..

Sayın Saygı Öztürk, 4 yıl önce köşesinde yayımladığı yukarıdaki makalesini pek yerinde olarak;

– Siz, bunların hangi maddesine karşı çıkıyorsunuz?

diye bitirmekte.. Biz bir kez daha dikkatle okuduk ve karşı çıkacak madde bulamadık.
Hatta bu Kararların gereği -yeterince- yerine getirilmediği için günümüzde içine sürüklendiğimiz bataklığı gözönüne almak gerekir. Eğer bu Kararlar gereğince uygulanabilse idi ne AKP iktidar olurdu ne de RTE ülkemizin ve Ortadoğu bölesinin 1 numaralı sorunu olurdu..

Kopartılan kıyamete pabuç bırakmamak gerekir.
TSK, Anayasal ve Yasal görevini yerine getirmiş ve MGK’da, Anayasal zeminde öbür üyeleri ikna ederek bu Kararların çıkmasını sağlamıştır. Apaçık Anayasal yasal görevini yapmıştır. Siyaset kurumu her şeyi berbat edecek ve ülkenin geleceğini – güvenliğini göz göre göre tehlikeye sokacak ve devletin kurucusu bir Ordu olarak TSK buna kayıtsız kalacak..

Geçiniz efendiler geçiniz..
Org. İsmail Hakkı Karadayı‘dan sonra Genelkurmay Başkanlığı görevini üstlenen
Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu, 2 yıl kadar sonra yine bir MGK toplantısında aşağıdaki değerlendirmeleri yapmıştır :

– “Anayasa’nın 3’üncü maddesindeki temel kuralları aşındırmaya yönelik faaliyetler içinde bulunan bir partiye ve onunla işbirliği içinde olanlara ve sonuçta da irticai faaliyetlerin her gün şiddetini artırmasına karşılık olarak laik T.C.’ni korumak amacııyla yapılmış bir harekettir. Bunun başka izahı yoktur efendim. Diğerlerinin hepsi safsatadır… 28 Şubat’ı TSK yapmamıştır, 28 Şubat kararları TSK tarafından alınmamıştır…. 18 karar, MGK’nın aldığı kararlardır. Bunların bir kısmı mevcut kanunların uygulanmasıdır, bir kısmı yeni kanunların çıkarılması maksadına yöneliktir, bir kısmı da uygulamalara yönelik kararlardır. 28 Şubat, bunların uygulanması suretiyle ‘irtica’nın ortadan kaldırılması veya asgariye indirilmesini, etkisinin azaltılmasını hedef almıştır. Esas maksadı budur.”

Keşke 28 Şubat süreci, irtica tehdidi sürdükçe gerçekten 1000 (bin) yıl yürürlükte kalabilseydi..
Yine de bütünüyle devre dışı olduğunu hiç ama hiç düşünmüyoruz.
Türkiye’nin 29 Ekim 1923’ten bu yana 92-93 yıldır ve 5 kuşağı bulan bir laiklik birikim ve deneyimi vardır ve şeriat özlemcilerinin kursaklarında kalacaktır şeriata dayalı bir Türkiye hevesi. AKP – RTE’nin dindar (ve kindar!) nesil’ yetiştirme tasarımı tarihsel gerçekliğe aykırıdır.
Suyu tersine akıtamazsınız.. Şu ya da bu inanca dayalı din kurallarının toplumların yönetiminde kural koymasının zamanı geçmiştir. Çağın genel geçeri seküler toplum düzenleridir.

Ülkenin Aydınlık kesimleri tarihsel görevlerini eksiksiz ve işbirliği içinde yürütmelidir.

Sevgi ve saygı ile.
28 Şubat 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir