Amiral Erdağ’ın günlüğü

Amiral Erdağ’ın günlüğü

????????????????????????????????????????????????????????????

Naci BEŞTEPE
E. Tümg.
1.2.16

Tuğamiral Turgay Erdağ’ın “Bir Amiralin Hapishane Günlükleridlı kitabını elimden düşürmeden okudum. Silivri’de yaşamış gibi oldum. Sık sık duygu yüküm doldu taştı.

SİLAH ARKADAŞLIĞI

Komuta kademelerinin gerekli desteği vermemesi yanında, emekli-muvazzaf
silah arkadaşlarının etkisiz ve tepkisizliği üzücüydü. Özellikle Hasdal Askeri Cezaevi yönetimi ile Silivri’deki jandarmaların (şüphesiz hepsi değil) davranışları unutulmaz izler bıraktı.
Bir örnek;

Korg. Hayri Güner Silivri’de ani rahatsızlık geçirir ve anjiyo yapılır.

Gerisi kitaptan.

Doktorlar anjiyodan sonra Hayri General’in tetkik için hastaneye yatırılmasına karar vermişler. Hayri General mahkum koğuşuna götürülmüş. Adı üstünde mahkum koğuşu,
koğuşun penceresi de kapısı da kilitli tutulacak, bütün parmaklıklar kapalı tutulacak,
bütün çıkışlar demir parmaklıklı olacak. 
Bir üsteğmen ve iki er, kaçmaması veya kaçırılmaması için Hayri General’e refakat etmiş. General terör suçundan dolayı tutuklu çünkü.
Mahkum odasına yerleştirilen, yorulmuş ve psikolojik olarak kendini kötü hisseden
emekli general üsteğmenden rica etmiş,

– ”Üsteğmenim, kalp spazmı geçirdim, nefes almakta zorlanıyorum, mümkünse kapı biraz aralık kalabilir mi?”

Üsteğmen cevap vermiş, “Mümkün değil,  kurallara aykırı.”

Hayri General “Camı aralayalım o zaman” diyerek talebini biraz yumuşatmış.
Yanıt aynı olmuş, “Mümkün değil. Kurallara aykırı”

Üsteğmen genç, göreceli olarak deneyimsiz. Komutanlarının yaptıkları ve yapamadıkları ile kıyaslanınca davranışı doğal bile karşılanabilir. Öykünün devamını okuyunca hak vermek
biraz zorlaşıyor. Silivri’nin ilk günlerinde rütbe farkı olmaksızın herkes koğuşları temizliyor. Sıra koridora geliyor. Komutanlar temizliğe başlıyorlar. Kitaptan devam edelim;

Biraz sonra koridorun ucunda ellerinde paspaslar ile koşarak gelen gardiyanları görmüşler. Gardiyanlara,

”Arkadaşlar her taraf kamera dolu. bize  yardım ettiğinizi görürlerse size kızarlar” diye uyarıda bulunmuşlar. Gardiyanların yanıtı ise hepsinin gözlerini yaşartmış;

“Komutanım bu devlet size bunu yaptı ya… Bize bir şey olmaz.”

HEM YAZAR HEM ŞAİR

Amiral Erdağ’ın anlatımı yanında şiirleri de usta işi. Çok etkilendiğim bir tanesini aktaracağım.

KUŞLAR GEÇTİ

Bugün kuşlar geçti üzerimden.
Yeşil, sarı tüyleri,
    yaylanarak uçuşları,
            her kanat çırpışta ötüşleriyle.

Bugün kuşlar geçti üzerimden.
Peşlerinden, yemyeşil çayırları
                       aştığım günlerdeki gibiydiler.
Çocukluluğumun sevgilileri,
              sakalar, fluryalar, isketeler.

Bugün kuşlar geçti üzerimden.
Özgürlüğün keyfiyle kanat çırparak,
Silivri zindanlarının havalandırmasında,
      beni çocukluğumla baş başa bırakarak.

UNUTULMAZ

Değerli silah arkadaşım Tuğamiral Erdağ’ı kutlarım. Kumpası, cezaevini,  hukuksuzluğu, arkadaşlığı ve ihaneti, korkuyu ve cesareti, duyguyu ve gerçeği halı gibi dokumuş.
Hiçbiri unutulmamalı.
KUMPASDER’e çok iş düşüyor.
Kumpasa düşenlere ve avukatlarına da.

*****

PAZARTESİ İĞNELERİ

MEVZUAT

RTE kaymakamlara; ”Yeri geldiğinde koyun mevzuatı bir kenara” 
Koyan koyana…

YEMİN

RTE, Leyla Zana’yı yemin etmeden kabul etmeyecekmiş. 
Ha yemin etmemiş, ha etmiş çiğnemiş …

KUMPAS

Arınç’a suikast davası da kumpas çıktı. 
Suikaste bile değmeyeceği açıktı…

=========================================

Dostlar,

Duyarlı insan E. Tümg. Naci Beştepe dostumuzun bu kitabı tanıtması çok yerinde oldu :

Tuğamiral Turgay Erdağ’ın “Bir Amiralin Hapishane Günlükleriadlı kitabı..

Biz de kendisi gibi elimizden düşürmeden okuyacağız. Sayın E. Tuğa. Turgay Erdağa
biz de teşekkür ederiz tarihe tanıklığını yazarak belgeselleştirdiği için..

Ünlü Latin atasözüdür..

  • Verba volent scripta manent (Söz uçar yazı kalır)Biz de bu bilinç ve sorumlulukla, yoğun çalışma tempomuzda bu siteye yıllardır her gün
    birkaç saat ayırmak zorunda kalıyoruz..  Aydın sorunluluğu..

    İnsan yazdığıdır ya da yazdıklarıyla insandır..
    İnsanlığı yazı kurtaracak…

    Öyleyse yazmaya devam..
    Ama ağır sorumlulukla; akla-bilime dayalı, barışa – sevgiye bezeli..
    Umut veren, deneyim paylaşan, düşündürten ve sorgulatan..
    Özetle insanın aklını özgürleştirerek ona en büyük armağanı verecek hedefle..
    Kadim İmmanuel Kant‘ı da hürmetle anarak :

    Sapere aude.. sapere aude.. (aklını kullan.. aklını kullan..

Bu arada KUMPASDER girişimi de son derece yerinde.. Başarılar dileriz.
Yapacakları  öyle çok önemli iş var ki.. Şimdiden saygı ile selamlarız..

Sevgi ve saygı ile.
2 Şubat 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir