Zeytine Düşman Barışa Düşman.. Onlar Hayata Düşman…


Zeytine Düşman Barışa Düşman.. Onlar Hayata Düşman…

Mehmet Şakir ÖRS
Cumhuriyet, 26 Kasım 2014    

“Önde zeytin ağaçları arkasında yâr
Sene 1946
Mevsim
Sonbahar…”

Ne zaman zeytinden söz açılsa ilk önce Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun dizeleri düşer usuma… O güzelim şiir, o anlamlı dizeler yüreğimde çiçeklenir, meyveye durur;
barış olur, yaşam olur…

Bugünlerde yine yokedilen zeytin ağaçlarını ekranlarda gördükçe, onları korumak ve yaşatmak için direnen Yırca köylülerinin mücadelesini izledikçe; Validebağ’da yılların korusunu korumak için nöbet tutan insanlarımızın direngenliğine tanık oldukça; hep bu dizeleri anımsıyorum. Ve elbette Gezi direnişini… Tümüne yürekten bir
‘aşk olsun’ diyorum; her daim (AS: sürgit!) doğayı, çevreyi, ağacı kısacası yaşamı savunanlara Bedri Rahmi’nin dizeleriyle selam gönderiyorum…

Zeytin, barışın ve yaşamın simgesi

Zeytin ağacı asırlık ağaçtır. Ağaçların en yücesidir. Meyvesi zeytin ve zeytinden
elde edilen zeytinyağı yaşam iksiridir. Bir başka önemli özelliği de zeytin dalının
barışın simgesi olmasıdır. Bu tanımlamalar elbette rastlantı değildir,
barış ve yaşam birbiriyle ilintili kavramlardır.

Bunca önemli özelliği ve yararlılığı olan zeytin ağacı, son günlerde tartışma konusu. Para hırsıyla hareket eden doğa ve çevre düşmanları, zeytin ağaçlarına saldırıyorlar. Termik santral yapılacağı gerekçesiyle, Soma’nın Yırca köyünde bir gecede 6 bin zeytin ağacını katlediyorlar. Yırca köylülerinin çığlığına aldırmadan yapılan bu katliam, Soma madencilerinin yüreklerimizde açtığı yarayı bir kez daha kanatıyor.

Zeytin üzerine oynanan oyun ve tehlike yalnızca bu olayla da sınırlı değil!

AKP iktidarı, zeytinciliğin böğrüne bıçak saplar gibi, yeni bir yasa tasarısını Meclise sundu. 16 Haziran 2014 tarihli bu tasarıya göre, 25 dönümün altındaki zeytinlikler, zeytin alanı olmaktan çıkarılıyor. Buralar her türlü maden arama, sanayi tesisi kurma gibi çevreyi kirletecek, doğayı katledecek girişimlere açık hale getiriliyor.

Oysa Cumhuriyetin ilk yıllarında, 1939’da çıkarılan yasa ile zeytin ağacı ve zeytincilik koruma altına alınmıştı. 3573 sayılı yasaya göre, zeytinlik sahaları içinde ve bu alanlara en az 3 km uzaklıkta, zeytin ağacına zarar verecek kuruluş yapılamıyordu.

Ülkemizde zeytinliklerin önemli bölümünün 25 dönümün altında olduğu bilindiği halde, yapılmak istenen tam bir çevre ve doğa katliamıdır. Getirilen ve Mecliste bekletilen tasarı, zeytinciliğin ölüm fermanıdır.  Siyasal iktidar, insanların, demokrasinin kazanımlarına göz diktiği gibi, adeta doğanın kazanımlarına da göz dikiyor.

  • AKP, zeytin ağaçlarını yok ediyor; tıpkı demokrasiyi,
    insan haklarını, yurt içinde ve dışında barışı yok ettiği gibi…

Gezi, Yırca, Validebağ…

Zeytin ağacı simgedir, semboldür… Zeytini savunmak, doğayı  barışı ve yaşamı savunmaktır… Gezi sürecinde ortaya çıkan yeni durum, ülkemizi ve halkımızı derinden sarsmıştır. İnsanımızın doğa ve çevre duyarlılığı yükselmiştir. Yeni bir toplumsal bilinç oluşmuştur. Son olarak zeytin alanlarını savunan Yırca köylülerinin mücadelesi ve Validebağ korusunda günlerdir nöbet tutan insanlarımızın kararlılığı,
Gezi sürecinin hem sonucudur, hem de yeni bir halkasıdır.

Ülkemizin demokrasi güçleri, bu yeni süreci dikkate almalı ve bu gelişmeyi önemseyip değerlendirmelidir. Başta anamuhalefet partisi CHP olmak üzere, toplumsal muhalefet; dikkatini, enerjisini ve gücünü bu yeni gelişmeye odaklamalıdır.

Unutmayalım ki zeytini savunmak barışı ve hayatı savunmaktır…

Bedri Rahmi’nin dizeleriyle başladığımız yazımızı, Nazım Hikmet’in dizeleriyle sonlandıralım. Ve büyük ozanın dizeleriyle selamlayalım; başta Gezi’ciler,
Yırca köylüleri, Validebağ  direnişçileri olmak üzere tüm doğa, barış ve yaşam ,-savunucularını…

“Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
Akar suyun,
meyve çağında ağacın,
serpilip gelişen hayatın düşmanı…”

Not   : Yazıyı paylaşan CHP İzmir MV dostumuz Sn. Prof. Dr. Oğuz Oyan‘a
teşekkür ederiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir