Günlük arşivler: 8 Kasım 2014

Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü 20 Kasım 2014’te ceza evine giriyor !.


Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü 20 Kasım 2014’te ceza evine giriyor !.

Dostlar,

Utanç ve acı içindeyiz…

Felsefeci – hukukçu dostumuz Sayın Av. İbrahim Türkeş‘in Cumhuriyet’te yayımlanan makalesi ve yüz kızartıcı gelişmeler aşağıda..

SUSTURULMUŞ AKADEMİK CAMİA

Yetkili  etkili ve de sorumluların ivedilikle bu utancı kaldırmalarını diliyoruz..

*****

Çok değerli Rennan hocam,

An gelir insanlar hapiste kavgalarına daha çok hizmet ederler..
Tutsaklıkları özgürlüklerinden daha etkili olur..
En kötü olasılıkla birkaç ay yatarsınız, sizin onurunuz, onların utancı olur..
Tarih boyunca başlarını kaldıramazlar..
Size dayanç yakışır..
Yanınızda olacağız..

5.11.14 günü  notu.. (01:26)..

Yukarıdaki sözcüklerimizi bir kez daha yineliyoruz…
12 gün kaldı..
ADALET İSTİYORUZ…

*****
8.11.14 günü notu… (23.:48)


*****

3.11.14 günü  notu.. (04:25)..

Birşeyler yapın ve Türkiye’yi utanca boğmayın..

Bir bez parçası için yaşı 70’e yaklaşan bir profesörü hapse atmayın..

******

Sevgi ve saygıyla.
23.10.2014, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

*****

1.11.14 günü notu…

Aşağıdakine ekleyecek yeni bir şey yok…

Ülkede can güvenliği de kalmadı…

Sivil askerler (3 kişi) güpegündüz, şehir içinde, arkadan, 25 kurşunla öldürülüyor ve failleri yakalan(a)mıyor…

Benze olay bir kez daha yineleniyor..

Hükümet hala istifa etmiyor..

Rennan hocanın derdi gündemde değil!??

***************

24.10.13 günü notu      :

MİT Müsteşarının savcılıkta ifadeye çağrılması üzerine 2-3 günde yasa çıkaranlar neredeler?

Üniversitelerde, derken kamuda ve de sonunda ilkokul sonrası Türban takılabilmesi tümüyle eylemli (de facto) ama açıkça hukuka aykırı iken, en azından bu yasağa
uymak isteyenlere tam bir İSLAMİ FAŞİZM ile böylesine cezalar verilebilmektedir.
Sözün bittiği yerdir ve T.C.’nin artık asla bir demokratik hukuk devleti olmadığının
somut kanıtıdır. Tokat gibi ve çok acı..

AİHM elini çabuk tutmalıdır.

=================================================

Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü 20 Kasım 2014’te ceza evine giriyor !….

AKADEMİ ” TISSSSSSS ”  

Laik Eğitimin Hocaları üniversitelerde çalıştırılmıyor….

Yetmiyor !…..Hapse atılıyor !…

Ey Türk Milleti,

Susma ! sustukça, sıra sana gelecek !..

En derin kaygılarımızla

Ulusalcı Gönüllü
Engin Demirkollu Sarıkartal
Nefise Yurtseven

Anayasa Mahkemesi Kararlarına uymanın suç olduğu bir ülkede yaşıyoruz, yaşatılıyoruz!

Tüm Anayasa Hukukçularını bu mahkumiyete karşı çıkmaya çağırıyorum. 

Konuyu değerlendirmeyen hiçbir anayasa hukukçusu kalmasın. 

Her birine teker, teker soralım,  düşüncelerini söyletelim. 

Bir yurttaş AYM karına uydu diye bu cezaları almalı mıdır? 

Sevgili facebook arkadaşlarım, bu anayasa  hukukçularını bulun, sorun ve söylediklerini bize burada yazın lütfen. 

Ne diyeceklerse, onu adıyla sanıyla bize yazın lütfen. 

Akı karayı bilelim. Haydi iş başına!

Prof.Dr. Hayrettin Ökçesiz

******

PROF. DR.ESAT RENNAN PEKÜNLÜ;

ÜNİVERSİTEDE DAYATILAN FİİLİ TÜRBAN SERBESTLİĞİNE KARŞI ÇIKARAK,

ANAYASA MAHKEMESİ VE AİHM KARARLARI İLE,
YÖK ve  ÜNİVERSİTE YÖNETİMİ’NİN 
TALİMATLARINI UYGULAYIP,
TÜRBANLI ÖĞRENCİLERİ UYARIP DERSE ALMAK İSTEMEDİĞİ İÇİN, 

“ÖĞRETİM ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ENGELLEDİĞİ ” GEREKÇESİYLE 2 YIL 1 AY AHPSE MAHKUM EDİLMİŞTİR.

“Türbanlı öğrencinin eğitimini engellediği gerekçesiyle” verilen kesinleşmiş

2 yıl 1 aylık mahkumiyet kararının infazı  20 Kasım 2014 günü başlayacak. 

Yargıtay onayı ve ” Anayasa’ya aykırılık ve adil yargılama hakkının engellendiği”
gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı itirazın reddedilmesinden sonra,
AİHM’ne götürülen fakat iptali konusunda henüz bir sonuç alınmayan kararın infazı, Prof. Pekünlü’nün sağlık sorunları nedeniyle iki kez ertelenmişti.

Meslektaşları ve Öğretim Elemanı örgütleri  20 Kasım 2014 günü
Prof. Pekünlü’yü cezaevine uğurlamak üzere İzmir’de bir araya gelmeye hazırlanıyorlar.

Pekünlü’ye aynı gerekçeyle açılan davalar bitecek gibi değil.

İnfaza kalan bu ilk dava ederken hiç şüphesiz dinci çevrelerin yönlendirmesiyle 4 kişilik başka bir türbanlı öğrenci grubunun şikayeti üzerine savcılık, ikinci bir dava daha açmış fakat ilk duruşmada yargıç “rektörlükten izin alınmadan açıldığı için”  dosyayı EÜ rektörlüğüne göndermişti.

EÜ’nin bir kez daha lüzümu muhakeme kararı vermesi bekleniyor.
Verdiği takdirde her bir öğrenci için 3’er yıllık hapis istemi ile toplam 12 yıl hapis talebiyle, dava açılması bekleniyor.

Bir başka dava da, farklı bir öğrenci grubunun YÖK’e yaptığı şikayet üzerine,
YÖK’ün açtığı soruşturma sonucunda açıldı.

Bu son davanın ilk duruşması, 23 Ekim Perşembe günü İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılacak.

Mahkeme Salonu hiç şüphesiz Prof. Pekünlü’nün şahsında laik eğitimi ve hukuk devletini savunmak isteyenlere de açıktır.

Prof. Kayhan KANTARLI
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) İzmir Temsilcisi

Prof. Rennan Pekünlü Davaları

 

Prof. Rennan Pekünlü Davaları
 

DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI

1) Prof. Dr. Rennan Pekünlü davalarındaki son gelişmeleri ve
2) Pekünlü’nün avukatı Murat Fatih Ülkü’nün dün sosyal medyada yayınladığı çağrısını bilgilerinize sunuyorum. 3.11.14

Prof. Dr. Kayhan KANTARLI
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) İzmir Temsilcisi
Cep : 0532-630 1473

1) PROF. DR. RENNAN PEKÜNLÜ’NÜN 2 YIL 1 AY HAPSE MAHKUM EDİLDİĞİ DAVA, İNFAZ ERTELENEREK YENİDEN GÖRÜLMELİDİR !

Bilindiği gibi bu gün de halen yürürlükte olan Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına  karşın Üniversitelerde YÖK’ün dayatmasıyla başlatılan fiili türban serbestliğine karşı çıkarak, öğrencilere AYM Ve AİHM kararlarını anımsatıp bunlara uymaya davet eden Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü türbanlı bir öğrencinin yakınması üzerine “Öğrenim özgürlüğü engellediği (!)” gerekçesiyle yargılandığı davada en üst sınırdan kesilen ceza ile 2 yıl 1 ay hapis cezasına
mahkum edilmişti.

Prof. Pekünlü bu mahkumiyeti onaylayan Yargıtay kararından sonra “Anayasa’ya aykırılık ve adil yargılama hakkının engellendiği” gerekçesiyle AY Mahkemesi’ne başvurmuş fakat türban serbestliği getiren yasalar hakkında laikliğe aykırılık nedeniyle bu gün de hala geçerli olan iptal kararlarını veren aynı AYM ne yazık ki
bu başvuruyu reddetmiştir. Türkiye’deki hukuk yollarının bu şekilde tükenmesi üzerine Prof. Pekünlü AİHM’ne başvurmuş, ancak AİHM‘den bu konuda henüz bir karar çıkmamıştır.

Kesinleşmiş bu mahkumiyet kararının infazı Pekünlü’nün sağlık sorunları nedeniyle iki kez ertelendikten sonra ikinci erteleme süresinin 20 Kasım 2014’te dolmasıyla başlayacak ve
Pekünlü, bu tarihten başlayarak 10 gün içinde cezaevine girecektir.

Pekünlü’ye aynı gerekçeyle açılan davalar bitmek bilmiyor. Hiç kuşkusuz dinci çevrelerin yönlendirmesiyle 4 kişilik başka bir türbanlı öğrenci grubunun yakınması üzerine aynı gerekçeyle 1 dava daha açıldı ve bir başkası da açılmak üzere.
Bunların her birinde öğrenci başına 6 aydan az olmamak üzere yeni hapis cezaları söz konusudur. Durmadan yeni davalar açılması Prof. Pekünlü için psikolojik işkence olmanın ötesinde Laik Cumhuriyet ile hesaplaşmaya dönüşmüştür.

Yeni davanın 23 Ekim 2014 günü yapılan duruşmasında yakınmacı öğrencilerin avukatı konuşmasına başlarken Prof. Pekünlü’ye geçen yıl verilen 2 yıl bir aylık habis cezasını ima ederek “sanık bu sürede gittikçe çökmüş ve yorgun görünüyor.” demiştir. Avukatın bu sözleri hiç kuşku yok ki, durmadan açılan yeni davalarla Rennan Pekünlü’nün kişiliğinde Laik Cumhuriyet’ten intikam alındığının itirafıdır. Adeta “Bak seni hapse mahkum ettirmiştik… bu yetmez, yeni davalarla seni süründürüceğiz!“ mesajı verilmek istenmiştir. Yoksa hiçbir mahkemede müdahil taraf avukatı sanığa böylesine kin dolu bir hitapta bulunmaz, bulunamaz.

Kamuoyunun dikkatini şu iki noktaya çekmek isterim :

  1. Pekünlü hakkındaki tüm bu davalarda yakınmacılar Prof. Pekünlü’nün öğrencilere yargı kararlarını anımsattığı uyarıları yaptığı tarihlerde türban yasağının kalktığını iddia etmektedirler. Bu külliyen yalandır. Çünkü Türban yasağına ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin tüm kararları, Anayasadaki laiklik ilkesi yerinde durduğuna göre, bu gün de aynen yürürlüktedir. Ve Pekünlü’ye verilen mahkumiyet kararında bireysel başvuruyu değerlendiren AYM’nin bu gerçeği görmezden gelmesi doğrudan bir anayasa suçu oluşturmaktadır.
  2. İşlenen Hukuk cinayetinin önemli bir ögesi de Prof. Pekünlü’nün adil yargılanma hakkının çiğnenmesidir. Şöyle ki :

PROF. PEKÜNLÜ TÜRBANLI ÖĞRENCİLERE TÜRBAN YASAĞI İLE İLGİLİ AYM VE AİHM KARARLARINI ANIMSATARAK DERSLERE TÜRBANLA GİRMEMELERİNİ İSTEDİĞİ İÇİN “ÖĞRETİM HAKINI ENGELLEDİĞİ” GEREKÇESİ İLE HAPSE MAHKUM EDİLMİŞTİR. ANCAK BU HÜKÜM VERİLİRKEN MAHKEME, ÖĞRENCİLERİN BU İDDİAYI KANITLAMALARINI İSTEMEMİŞTİR. YAKINMACI ÖĞRENCİ MAHKEMEYE, DEVAMSIZLIKTAN YA DA İDDİA ETTİĞİ ENGELLEME NEDENİYLE SINAVINA GİREMEYEREK KALDIĞI TEK BİR DERS BİLE GÖSTEREMEMİŞTİR.

BU DURUMU PROF. PEKÜNLÜ KANITLAMAK İSTEMİŞ, ANCAK PEKÜNLÜ’NÜN ÖĞRENCİNİN DEVAM VE BAŞARI DURUMU HAKKINDA BİLGİ EDİNME HAKKI YASASINA GÖRE YAPTIĞI BAŞVURULAR İLGİLİ KURUMLARIN “HAYIR!” DUVARINA TOSLAMIŞTIR

NE MAHKEME, NE YARGITAY VE NE DE AYM PEKÜNLÜ’NÜN ADİL YARGILANMA HAKKININ BU BİÇİMDE ENGELLENMİŞ OLMASINI DİKKATE ALMAMIŞTIR.
KANIT OLMADAN ADALET SAĞLANABİLİR Mİ?

SONUÇ OLARAK; BÜYÜK BİR ADALETSİZLİK VE HAKSIZLIK SÖZ KONUSUDUR.
BU ADALETSİZLİĞE KARŞI ÇIKMAK ve PROF. PEKÜNLÜ’NÜN KASIM 2014 SONUNDA BAŞLAYACAK HAPİS CEZASININ İNFAZININ DURDURULARAK YENİDEN YARGILANMASINI TALEP ETMEK, HUKUK DEVLETİ VE LAİKLİK CUMHURİYETTEN YANA HERKESİN GÖREVİDİR
 !

Prof. Kayhan KANTARLI 

NOT: PROF. PEKÜNLÜ GEREK HAPSE MAHKUM EDİLDİĞİ DAVANIN YAKINMACISI OLAN ÖĞRENCİ VE AÇILAN YENİ DAVADAKİ YAKINMACI TÜRBANLI ÖĞRENCİLERİN ÖĞRENİM HAKLARININ ENGELLENDİĞİNİ İDDİA ETTİKLERİ ÖĞRETİM DÖNEMLERİNDE DEVAMSIZLIKTAN KALDIKLARI TEK BİR DERS BULUNMADIĞINI GÖSTEREN BELGLERE ULAŞTIĞINI AÇIKLAMIŞTIR.

(Kaynak:http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/133955/Olmayan_suca_ceza_verilmis.html) ve yine Işık Kansu’nun dün yayınlanan yazısında (http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/134015/Nasil_Olur_.html)

2) PROF. PEKÜNLÜ’NÜN AVUKATI MURAT FATİH ÜLKÜ’NÜN SOSYAL MEDYADA (facebook) YAYINLADIĞI ÇAĞRI

Av. Murat Fatih Ülkü’nün çağrısı :

  • ASTRONOMİ PROFESÖRÜ ESAT RENNAN PEKÜNLÜ,
    ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARINI UYGULAMAK İSTEDİĞİ İÇİN CEZAEVİNE GİRİYOR!

Türkiye’de hukuksuzluğun ve adaletsizliğin simgeleştiği dosyalardan biri olan Prof. Pekünlü dosyasında, laiklik ve hukuk devleti yargılanırken, çığlığımız duyulmalı artık. Türkiye’de Anayasa Mahkemesi varsa, Anayasa Mahkemesi kararları bağlayıcıysa, tartışmasız bir hukuksal gerçek var:

Türbanlı öğrencilerin üniversiteye girmesi Anayasal sisteme aykırı.”

Bu saptama, türbanlı öğrencilerin üniversiteye girmelerinin doğru veya yanlış olmasının ötesinde olup, hukuk devleti olma iddiasındaki Türkiye’de halen geçerlidir. İşte Türk hukuk sistemi, bu Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamaya çabalayan ve türbanla üniversiteye girmek isteyen öğrencileri uyarıp, tutanak düzenleyen (hiçbir öğrenciyi engellemeyen) Prof. Pekünlü’yü cezaevine göndermek üzere.

“Anayasa Mahkemesi kararları nerede?”,
“Hukuk devleti ilkesi nerede?” diye bağırdık, çığlık attık bugüne dek, sesimiz duyulmadı, duyulmak istenmedi.

Anayasa Mahkemesi bile, bireysel başvuruda kendi içtihatlarına sahip çıkmadı,
kendi içtihatlarından uzak durdu.

Prof. Pekünlü’ye verilen cezanın, Türkiye’de laiklik ilkesinin aşındırılmasının yolunu açtığını da gördük. Türbana karşı akademik camiada sessizlik sağlandı, “Kamuda türban”, “TBMM’nde türban” ve nihayet “ortaöğretimde türban” geldi.

Şimdi, 20 Kasım 2014 sonrası Prof. Pekünlü’ye cezaevi yolu görünürken; biz yine çığlık atıyoruz:

  • “Türkiye’nin duyarlı kesimleri, sivil toplum örgütleri, meslek odaları, akademisyenleri, partileri; Prof. Pekünlü dosyasına sessiz kalamazsınız.
    Pekünlü dosyası üzerinden, laiklik ilkesinin aşındırılmasına,
    laiklik ve hukuk devletinin yargılanmasına sessiz kalamazsınız.”

Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü Vekili
Av. Murat Fatih Ülkü

****************
Kayhan bey, Rennan hocam,

Son 2 haftadır belki de Kayhan hocanın yazısını web sitemde her gün öne çekerek yayımlıyorum.. Yeni notlar düşüyorum.. Kayhan hocayı bu inanılmaz mücadelesi nedeniyle kutluyorum..

Rennan hocanın da DİMDİK DURMASINI DİLİYOR VE ÖYLE YAPACAĞINI BİLİYORUM..
Kimi kez böylesi infazlar sorunu çözebilir..
Rennan hoca özgür olduğundan daha etkili olabilir hapse konduğunda..
Bu arada TÜMÖD Genel Başkanı Recep Akdur ne yapıyor??? Hiç sesinin çıktığını duymadım???
Bu son basın açıklamanızı ve avukatın açıklamasını da web siteme koyuyorum..

Sevgi ve saygı ile.
03 Kasım 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Rıfat Serdaroğlu: LEGAL GÖRÜNÜMLÜ İLLEGAL YAPI


Dostlar,

Sayın Rifat SERDAROĞLU‘ndan nefis bir yazı..
Biz biraz dilini arıttık, yer yer de ayraç içinde düzeltme – katkı sağladık..

Okunup – okutulmasını dileriz..

Sevgi ve saygıyla.
08.11.2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

===============================================

LEGAL GÖRÜNÜMLÜ İLLEGAL YAPI

portresi3

 

 

 

Rıfat Serdaroğlu

 

“Doğan Görünümlü Şahin” , “Legal Görünümlü İllegal Yapı” gibi deyimleri
Türk Siyaset sözlüğüne sokan kişi, maalesef “Cumhurbaşkanı Görünümlü [Başbakan + Genel Başkan + Zabıta] Tek Adam” Erdoğan’dır.

Can çıkar huy çıkmaz, dervişin fikri ne ise, zikri de odur.. demiş atalarımız.
Erdoğan ve ekibi, kökleri aldatmaya-kandırmaya-kazıklamaya dayanan
bu deyimleri kullanmaktan çok hoşlanırlar!

Bu üslubun “Devlet Adabına” hiç yakışmadığı, kullananı küçülttüğü,
bu konuşmaların ancak Kasımpaşa bitirimhanelerinde geçerli olduğu gerçeğini umursamazlar bile!

Erdoğan ve ekibi “Legal Görünümlü İllegal Yapı” demekle yalnıca
Cemaati işaret ederler. Bu illegal yapının [Cemaatin] Hasan Sabbah’ın Haşhaşin denen suikastçılarına benzediğini, ülkeye her türlü kötülüğü yapabileceklerini, en galiz küfür ve hakaretleri kullanarak söylerler.

Hâlbuki gerçek bambaşkadır.

AKP İktidarında geçirdiğimiz 13 yıl sonunda, Türkiye’de YÜZLERCE legal görünümlü illegal yapı oluşmuştur.
Evet, yanlış okumadınız yüzlercesi at koşturmaktadır!


* Tarikatlar – Cemaatler
* AKP’nin kurdurduğu Vakıflar
* AKP’nin kurdurduğu Gıda Bankaları
* AKP’nin kasası gibi çalışan yurt dışı ayakları da bulunan

   Yardım (!) Dernekleri
* Kaçak Kurslar vs…

Bunların hepsi Anayasa’ya, Lâik Cumhuriyete, özellikle mali yasalara aykırı işlemlerde bulunan legal görünümlü illegal yapılardır!

Bu kaçak yapılar aynı zamanda AKP’nin oy deposunu oluşturduklarından,
AKP Hükümeti tarafından korunurlar ve teşvik edilirler!
Bu illegal yapılar T.C. Devletinin denetim organları tarafından incelendiğinde devletin nasıl soyulduğu, dolandırıldığı, din istismarı (AS: sömürüclüğü) yapılarak insanların yardım duygularının nasıl sömürüldüğü,
Cumhuriyetin ve Türk Milletinin nasıl ihanete uğradığı net olarak görülecektir. 
Türkiye’deki yüzlerce yerel illegal yapıların yanında,
esas 3 (ÜÇ) adet Legal Görünümlü İllegal Yapı vardır; birlikte bakalım :

1) Adalet ve Kalkınma Partisi

AKP, T.C. Anayasası ve Yasalarına göre kurulmuş Legal bir yapıdır.

Fakat faaliyetleri – demokratik rejim hakkında açıkladıkları görüşleri,
illegal kuruluşlarla işbirlikleri, kezlerce Anayasa’yı çiğneme suçu işlemeleri AKP’nin Legal Görünümlü bir İllegal Yapı olduğunun kanıtıdır.

AKP iktidar olmasa idi ve Türk Yargısı da bağımsız, gerçek anlamda bağımsız olsaydı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bu partiyi kezlerce kapatması
(AS: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bu amaçla Anayasa Mahkemesinde dava açabilir; Anayasa md. 69..) gerekirdi!

2) Cemaat

Dünyanın çeşitli ülkelerinde okulları bulunan, bankaları, medya kuruluşları,
50 milyar Dolardan çok kaynağı olan ama devlet karşısında “Hayalet” bir görünüş sergileyen illegal bir yapıdır.

Son 13 yılda Erdoğan – AKP Hükümetleri ve CIA) işbirliği ile T.C. Devletinin
en duyarlı birimlerinde çöreklenmiş, devleti ele geçirme çalışması yapan tehlikeli bir yapıdır.


Cemaatte şeffaflık yoktur, her işleri saklı gizlidir.
Biat kültürüne göre tek kişinin talimatlarıyla yönetilir.
Bu illegal yapıya devletin koridorlarını açan bizzat Erdoğan ve AKP’dir.
Bu konuda Erdoğan’ın “Ne istediler de vermedik” sözü, birlikteliğin ve
gizli operasyon ortaklıklarının açık ifadesidir. (AS: Örn. 18 üniversite!)


AKP’nin yalnızca  bu faaliyeti bile, onun Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kapatılması için (AS: Anayasa Mahkemesinde dava açılması için)
yeterli kanıttır!


3) KCK (Kürdistan Topluluklar Birliği)

Bugün için elle tutulur-gözle görünür, aynı zamanda terör estiren, gerektiğinde can alan, yakan yıkan illegal yapıların başında KCK gelir.

  • KCK, Güneydoğu bölgemizde, kendi Adalet-Vergi-Güvenlik sistemini kurmuş, T.C. Devletine ve güvenlik güçlerine
    meydan okuyan İllegal bir yapıdır.

Türkiye’den başka hiçbir demokratik ülkede böylesine sapkın ve kanlı bir illegal yapının oluşmasına izin verilmez, anında kafası ezilir.
AKP-KCK işbirliği ve bu nedenle sarsılan devlet sistemi, başlı başına AKP’nin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kapatılması için (AS: dava açılması) yeterli gerekçedir!

AKP’nin 13 yıllık yönetiminin bu pervasız tutumu, Türkiye Cumhuriyeti Devletini zora sokmakta ve yakında

  • Türkiye’nin Uluslararası Mahkemelerde “Teröre Yardım ve Yataklık” eden devletler içinde (AS: “Haydut devlet” olarak) yargılanması ile karşı karşıya bırakacağı yakın bir tehlikedir.

Uluslararası Ceza Mahkemesinin “Mavi Marmara” olayı ile ilgili kararı
sizlere bir şeyler anlatmıyor mu?

*****

Temel kendini iyi hissetmiyor ve sürekli olarak
“Ben hastayım, beni doktora götürün.” diyormuş.
Karısı ve çocukları ise “Turp gibisin maşallah” deyip geçiştirirlermiş.
Sonunda Temel ölmüş ve vasiyeti gereği kabrinin başına,
üzerinde şunun yazdığı mermer dikilmiş :

“Hastayım dedim inanmadınız. Yine dedim, yine inanmadınız.
Gördünüz mü ne oldu!”

İnşallah bir gün biz de, “Gördünüz mü ne oldu?” demek zorunda kalmayız…