Türkiye dış politikasını da sıfırladı

Türkiye dış politikasını da sıfırladı

portresi

Cüneyt Ülsever

cuneyt.ulsever@yurtgazetesi.com.tr
YURT, 09 Ekim 2014

Ahmet Davutoğlu, hedefin IŞİD değil, doğrudan Esad olduğunu açıkça beyan ediyor. “Suriye Politikası” nedeni ile yedi düvele rezil olmuş Davutoğlu’nun
kibiri nedeni ile rezalette ısrar etmek adına, akıl yoksunu-kin dolu benliği ile
Esad’a taktığını düşünebilirsiniz.

Ama aynı Davutoğlu’nun ABD’den Suriye’de “tampon bölge/güvenli bölge” kurmak için izin isterken ABD’nin buna izni vermeyeceğini bile bile istediğini düşünmek de
yanlış değil. Yine aynı Davutoğlu’nun Rusya, Çin, İran’ın Suriye’yi, hatta Esad’ı Türkiye’ye yedirmeyeceğini de bildiğini varsaymak yanlış olmaz. Ahmet Bey’in
tek başına Suriye’yi işgal etmeye yeltenecek kadar çılgın olmadığı da aşikâr.
Davutoğlu “savaş” kararı verse bile Hükümet’in, hatta Necdet Efendi’nin bile
TSK’yi Suriye ile savaşa sokamayacağı da aşikâr.

Bütün bunları bile bile Davut’un oğlu neden açık seçik,
“Esad’ı vermezseniz biz de IŞİD’e karşı çıkmayız” diyor?

IŞİD’i karşısına almamak için “bahane” mi arıyor?

***

RTE ABD’de ne gördü, ne işitti ise Türkiye 180 derece döndü ve IŞİD’e karşı imiş gibi bir pozisyon aldı. Şimdi Ahmet Efendi “amirinin” sözünü yerine getiriyormuş gibi yapmak zorunda.

Ama gönlü, hatta aklı IŞİD’i karşısına almasına izin vermiyor.

ABD bir şeyler biliyor da “tehdit” ediyorsa, IŞİD de başka şeyler bilip “tehdit” ediyor olabilir mi?

Veya IŞİD’in varlığı Hükümet’in işine mi geliyor?

***

Varsayalım ki; Hükümet “Sünni dostu” IŞİD’i kollamak istiyor,
“Esad’ın dostu” PYD’ye (PKK’nın Suriye kolu) kin biliyor. “Beter olsunlar!” diyor.

Bu politika sürdürülebilir bir politika mı?

Salı gününden beri bizzat yaşıyoruz. Kobani tutuşursa, Türkiye cayır cayır yanar.

Salı günü 14 kişiye mezar kazan nümayişler yurt çapında devam ederse
ortada ne Hükümet kalır ne de Ahmet Davutoğlu!

Türkiye sessiz kalır ve Kobani IŞİD’in eline geçerse “çözüm süreci” bir anda
“içsavaş süreci”ne dönüşür.

Tanıdığımız ama unutmaya yüz tuttuğumuz PKK terörü bütün ülkeye yayılır.

Üstelik bu kez Kürt halkından bugüne dek aldığı desteği misli ile arttırarak ülkeyi yakar/yıkar!

Unutmayalım, Suriye’deki Kürtler bizim Kürtlerimizin kardeşi, akrabası, yakın dostudurlar. Kürt olmayan vatandaşlarımız da onlarla duygusal bağ içindedirler.

Bütün ülkeye yayılmış nümayişler kısa sürede (belki halen) diğer “unsurların”,
başka ülkelerin, IŞİD’in, Nusra’nın, El Kaide’nin vb. ilgi alanına girer!

Maazallah, Kürt milliyetçileri ile Türk milliyetçileri karşı karşıya gelir.

Prof. Dr. Ahmet Bey bütün bunları bilmez mi, hesap edemez mi?
Tabii ki bilir, tabii ki hesap eder!

***

Türk dış politikası Cumhuriyet tarihinin en sefil dönemini yaşıyor.
Politika artık yanlış bile değil. Politika yok!

Ne yapacağını bilmeyen bir Hükümet ile karşı karşıyayız!

RTE-AD ikilisinin ideolojik bağnazlıkla ülkeyi sürükledikleri “Sünni İmparatorluğu Rüyası” şimdi “Sünni İmparatorluğu Kâbusu”na dönüştü.

Ayrıca, 17-25 Aralık (2013) sürecinde RTE’ye dank etti ki, her an her yerde dinleniyor.

Yaptığı her şey satır satır takip ediliyor. Yabancılar her türlü “fiili”ne aşina.
Gizli yaptığını zannettiği her şey birer birer arşivlenmiş.

Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık!

İddia ediyorum; T.C. Hükümetlerinden hiçbirisi bu kadar aciz kalmamıştı.

Bu kadar köşeye sıkışmamıştı.

Bu kadar boşluğa düşmemişti.

Batılı gazeteler RTE ve AD ile açıkça alay ediyorlar.

İtibar seviyeleri bu kadar düşmüş vaziyette!

***

Türkiye bindi bir alamete, gidiyor kıyamete!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir