Günlük arşivler: 9 Ekim 2014

Yeni Sağlık Bakan Yardımcısı 33 yaşında bir inşaat mühendisi


Yeni Sağlık Bakan Yardımcısı 33 yaşında bir inşaat mühendisi!

33 yaşında, Bilal Erdoğan‘ın arkadaşı, Sakarya Üniversitesi İnşaat Müh. Mezunu,
AKP eski İstanbul gençlik kolları başkanı..

Sağlık Bakanlığı’nda 2. adam olmayı hakedecek, bakanlığa ve sağlık sistemimize
katkı sunacak ne özellikleri vardır?

TTB ve İTO biz hekimler adına bunu sorgulayacak mı?
Merak ediyorum.

Sevgiler, 9.10.14
Dr İbrahim Sözen
SOZEN8241@YAHOO.COM

=========================================

Dostlar,

Sağlık Bakanlığı’nda bir süreden beri boş olan Bakan Yardımcılığı pozisyonuna atama yapılacak.Medimagazin.com.tr’nin haberine göre, yeni Sağlık Bakanı Yardımcısı
belli oldu. Boş olan Sağlık Bakanlığı Yardımcılığı’na 1981 doğumlu, AKP
İstanbul İl Gençlik Kolları eski Başkanı, Sakarya Üniversitesi Mühendislik bölümü mezunu Erkan Kandemir atandı. İddiaya göre bu atamanın kısa süre içinde yapılması bekleniyor.

*****

Yazıklar olsun Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzionoğlu‘na…

Bu utanç AKP’ye de, Sağlık Bakanına da, o zat-ı muhtereme de yeter..

Silinmez bir leke olarak duracak, tarihe de not düşülecektir..

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Etik Kurulu’nu göreve çağırıyoruz..

Sayın Naci Beştepe, 8.10.14 günlü “Çarşamba İğneleri” balıklı yazısında bu bağlamda şu 2 tümceyi yazdı :
(http://ahmetsaltik.net/2014/10/10/turk-vatandasi-nacibestepe-carsamba-igneleri-8-ekim-2014/)

*****

MAYMUN

Bilal’in bir arkadaşı da bakan yardımcısı oldu.
Mahdumcuk, Devlet kapısına maymuncuk…

*****

Sevgi ve saygı ile.
09.10.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Onur ÖYMEN : Deutschlandfunk’a verdiğim mülakat

 

Deutschlandfunk’a verdiğim mülakat

portresi2

 

 

Onur ÖYMEN

 

 

Bu sabah (9 Ekim 2014 ) Alman radyosu Deutschlandfunk’un canlı yayınına katılarak bölgedeki gelişmelerle ilgili olarak özetle şunları söyledim:

– Suriye ve Irak’taki terörist saldırılara karşı uluslararası toplum birlik ve dayanışma içinde olmalıdır.

-Yalnız IŞiD değil bütün terör örgütleri tehlikelidir. Hepsine karşı mücadele gerekir.

-‘İyi terör örgütü, kötü terör örgütü’, ‘tehlikeli terör örgütü tehlikesiz terör örgütü” gibi
bir ayırım yapılamaz.

Terörle mücadelede çifte standard uygulanmamalıdır. ‘Benim menfaatime zarar verenm terör örgütüyle gelin birlikte mücadele edelim, sizin menfaatinize zarar veren terör örgütü silahını bırakmasa da siz onunla masaya oturup siyasal çözüm arayın demek doğru değildir.’

-11 Eylül (AS: 2001) saldırılarından sonra Başkan Bush “Dünyada’ki bütün terör örgütleriyle sonuna dek mücadele edeceğiz. Bizim gri sahamız yoktur, ya bizimle berabersiniz veya bize karşısınız.” demişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan da daha iki gün önce “IŞİD’le PKK arasında fark yoktur” dedi.

– Ancak Erdoğan’ın bölgedeki bütün terör faaliyetlerinden Esad rejiminin sorumlu olduğu görüşüne katılmıyorum. Zira Suriye’deki olaylardan önce de bölgede birçok terör örgütü vardı.

-Teröre karşı yalnızca hava saldırıyla sonuç almak olanaklı değildir. Ancak, uluslararası koalisyonun hiçbir üyesi Suriye ve Irak’a terörle mücadele için
kara kuvveti göndermeye hazırız demedi. Bu mücadeleyi yalnızca Türkiye’den beklemek doğru değildir. Türkiye’ye saldırı olursa kuşkusuz kendi ülkemizi koruruz.
Ama benceTürkiye’nin tek başına asker göndererek Suriye’de teröristlerle mücadele etmesini beklemek doğru değildir.

-Yapılması gereken en önemli işlerden biri, bölge halkına terörün dışında seçenek sunmaktır. Bu da laik ve demokratik bir devlet anlayışıdır.

Saygılar, sevgiler. 9.10.14

===========================================

Teşekkürler sayın Öymen..

İyi ki varsınız…

Sevgi ve saygı ile.
09 Ekim 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

 

 

Ortadoğu Yangını Nasıl Söndürülebilir?


Ortadoğu Yangını Nasıl Söndürülebilir?

2 Ekim 2014 Tezkeresi daha 1. haftasını doldurmadan, nedense??
Tezkereye ilişkin olarak daha önce de yazdık.. (02 Ekim 2014 Tezkeresi ve Kritik Noktalar… http://ahmetsaltik.net/2014/10/03/02-ekim-2014-gunu-tbmm-genel-kurulunda-kabul-edilen-basbakanlik-tezkeresinin-metni/)

AKP – RTE ülkemizi 12 yıldır son derece kötü yönetmekteler.

  • Temel sorun şu :
  • AKP – RTE Türkiye’de bir “İslami rejim” kurmak istiyor.
    Batı emperyalizmi de “ANADOLU FEDERE ILIMLI İSLAM DEVLETİ” peşinde.

2 aktörün de beklentileri uyumlaştırıldı ve AKP – RTE 12 yıldır üzerine düşeni tam bir teslimiyet içinde yürütüyor. Yapmazsa “DELİĞE SÜPÜRÜLECEĞİNİ” çok iyi biliyor (Cüneyd Zapsu’nun itirafı; http://www.milliyet.com.tr/2006/04/12/siyaset/axsiy02.html).
Ya da Obama’nın güncel aracı “beyzbol sopası” ile kafasının – gözünün dağıtılacağını iyi biliyor.

Dahası, bu süreçte AKP – RTE takımının birtakım zaafları da -hep yapıldığı- gibi kullanıldı ve suçları belgelendi; Batı’nın elinde. Bu yüzden AKP – RTE apaçık şantaj ve tehdit altındadır ve görüldüğü gibi Türkiye Ortadoğu’da ateş çemberinin içine çekilmiştir. Bu siyasal kadro iktidarda iken Türkiye’nin bataklıktan çıkma olanağı yoktur, tersine daha da saplanacak ve bölünmeye, bağımsız Kürdistan‘a sürüklenecektir.

Konu TBMM’de derhal değerlendirmeye alınmalıdır.

Ordumuzun sağduyusunun bu süreçte yaşamsal nitelikte ve değerde olduğunu belirtelim.

Özal’ın TSK’yı Irak’a sürme isteği karşısında onurlu Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay istifa ederek bu çılgınlığı önlemişti. (30 Ağustos 2011 : Büyük Zafer 89 Yaşında ve Onurlu Komutan Necip Torumtay Paşa. www.odatv.com, 30.8.2011)
Şimdi de TSK’nın “çok çaresiz” kaldığında siyasal iktidarın serüvenci baskılarını kamuoyu ile paylaşıp benzer yolu seçmesi gerekebilir.

Son 1-2 günde 18 yurttaş yaşamını yitirmiştir, 145+ yaralı vardır. Yazıktır, bu kişiler
yanlış politikaların kurbanı olmuşlardır. Sorumlusu doğrudan AKP – RTE’dir.

Son söz                           :

AKP – RTE bir kez daha şapkasını önüne koyup yaşamsal önemde, ülkemizi
kan gölüne sürükleyen dış güdümlü politikalarını gözden geçirmeli ve kendilerinin de pek ala bildikleri yanlışlardan artık dönmelidirler. Masum insanlar telef olmaktadır.

Sıra artık can – kan ile bedel ödemeye gelmiştir;
Mehmetçiği ateşe sürmemiz istenmektedir!
Bu işbirlikçi emperyal kumpas kabul edilemez!

İktidar dahil hangi kişisel çıkar, hırs bu iğrenç kanlı-fatura ile sürdürülebilir?

Eğer gerçekten içtenlikli Müslüman iseler;

  • İslamın neresinde var bu iğrenç kanlı pazarlık??

Ya yanlışlardan dönün; ya da istifa ederek ülkede emperyalizme diyet borcu olmayan namuslu ulusal kadroların sorumluluğu üstlenmesine  – ateşten gömleği giymesine
fırsat verin.

(www.add.org.tr, 8.10.12)

Yapılacak şey bellidir :

Emperyalizmin güdümünden çıkmak!
– Ve İran – Suriye – Irak ile BÖLGESEL İŞBİRLİĞİ‘ne giderek sorunları elbirliğiyle çözmek..

Hiç ama hiç başka yol yok!

Sevgi ve saygı ile.
08 Ekim 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Emekçinin sendika hakkını tanımayan SÜTAŞ’ı protesto – boykot çağrısı


Dostlar
,

Emekçinin evrensel bir hakkı olan yasal, hukuka uygun sendikal örgütlenma hakkına saygı duymayarak onları işten çıkaran SÜTAŞ’ı protesto – boykot eylemine
biz de katılıyoruz.

SÜTAŞ‘ı temel bir insanlık hakkı olarak Türkiye’nin de taraf oluğu pek çok
uluslararası anlaşma – sözleşme (ILO sözleşmeleri C-87 ve C-97, BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi md. 20, BM Ekonomik Siyasal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa Sosyal Şartı) ve
Anayasa md. 51 
tarafından tanınan bu hakka saygı göstermesini,
emekçilerinin sendikal örgütünü tanımasını ve hukuk dışı eylemine son vererek emekçilerini hemen işe döndürmesini istiyoruz..

SUTAS'a_boykot

SUTAS'a_boykot2

Ayrıca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nı da SÜTAŞ’a hukuk dışı eylemi nedeniyle yasal yaptırıma çağırıyoruz.

Ulusal ve uluslararası hukuku çiğneyen SÜTAŞ hakkında
Cumhuriyetin savcılarını da göreve çağırıyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
09.10.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Bülent ESİNOĞLU : Siyasetin bittiği yerdeyiz!

Siyasetin bittiği yerdeyiz!

portresi

 

Bülent ESİNOĞLU
bulentesinoglu@gmail.com, 8.10.14

Suriye’de vekâlet savaşı, yani terörle işbirliği, içeride, PKK ve uzantılarıyla işbirliği, böyle bir durumda, Türk Devleti’nin gelebileceği başka bir yer yoktu.

İki terör örgütü ile birlikte yatıp kalkarak, ülkeyi kaosun içine attılar.
Ümmetçilik ve mezhepçiliğin geleceği yer de, bu kaostan başka bir yer olamazdı.

PKK ile “mücadele yerine müzakere”, IŞİD’e sınırları kapatmak yerine
lojistik destek, sorunları çözülmez noktaya taşıdı.

Siyasetin sorunları çözmek yerine, daha karmaşık duruma getirdiği yerde,
stratejiler kökten değişmek zorundadır.


Siyasetin çözemediği, ya da çözmek istemediği sorunlar dayatınca,
yürütülen siyasetin değişmesi zorunluğu ortaya çıkar.

Hep yığınakta yanlış yaparak kazanılmış savaş yoktur.

PKK, ben Türkiye’yi böleceğim, hatta yolunu bulabilirsem, tüm Türkiye’yi
ben yöneteceğim derken, siyasal iktidar, PKK ile uzlaşmakta ısrar edegeldi.

Türk Devletiyle, biraz silahlı mücadele biraz siyasal mücadeleyle,
PKK hem doğuda, hem de büyük kentlerde örgütlendi.

Dünkü PKK kalkışması; PKK’nın uyuyan hücrelerini harekete geçirdiğini göstermektedir.

Dün (AS: 7/8 Ekim gecesi) yaşadığımız terör, yalnızca PKK’nın ülkeyi nasıl bir kaosun içine sokacağının göstergesi olmanın dışında, teröre karşı ne yapılması gerektiğini de (eğer öğrenmişlerse) öğretir durumdadır.

Vekâlet savaşları, yani terör guruplarıyla ulus/milli devletleri istikrarsızlaştırma, Amerika’nın öteden beri yürüttüğü, bizlerin de kezlerce yazdığımız bir gerçektir.

Bu anlamda,

  • Hem IŞİD hem PKK terörü, ulus devleti yıkmak için
    ABD’nin istikrarsızlaştırma araçlarıdır.

Petrol bölgelerine ve ABD’nin kuracağı Birleşik Kürdistan bölgesine saldırdığı için, IŞİD yeniden düzene sokulacaktır.
Bu tür terör örgütleri, yeri ve zamanı gelince Amerika tarafından kullanılan örgütlerdir.
Bu tür örgütler, bazen çok desteklenirler ve büyürler, bazen destekler kesilir küçültülürler.
Ama hiçbir zaman tümüyle yok edilmezler.
Etnik ve mezhepsel parçalama stratejisi, ABD’nin değişmez yol göstericisidir.

  • Ülkemiz olağandışı bir kaos dönemine girmiştir.

Siyasal iktidar çok büyük suçlar işlemiş, ülkeyi uçurumun kenarına getirmiştir.
Dış politika olarak; Suriye’de Sünni temelde bir devlet kurdurma amacı,
başlı başına bir felakettir.


Savaşları göze almış, bu denli çok suça bulaşmış bir iktidarın,
demokratik seçimlerle alaşağı edilmesini düşünmek, saflıktan başka bir şey değildir. 
Siyasal iktidarın Amerika’dan istediği tek bir şey var;
Suriye’de Sünni temelde bir devlet kurmak.


Bunu daha önce Amerika Irak’ta yapmıştı. Sünni Saddam iktidarını ve devletini yıkıp, yerine Şii bir devlet kurmuştu. Bir buçuk milyon insan ölmüştü.

Bir yerdeki kurulu devleti dağıtarak, oraya istikrar getirilemeyeceği,
Irak’tan çıkarılacak en önemli derstir.

Siyasal iktidarın izlediği Suriye politikasıyla Suriye’ye istikrar gelmez.
Bölgeye de istikrar gelmez. Mezhep çatışmaları daha da büyür.

Bölge insanları ABD’nin bölgeye yaydığı vekâlet savaşlarından mustaripken, yenilerini çıkartarak istikrar sağlamak olanaksızdır.

Bölgedeki istikrarsızlığın tek nedeni; AKP, ABD, PKK işbirliğidir.

Bu siyaset bölgeyi kana bulamıştır.
PKK’yı ezmeden, sınırları denetim altına almadan, Türkiye’nin alabileceği bir yol yoktur.

Siyasetin bittiği yerde savaş başlar.