Günlük arşivler: 8 Ekim 2014

AYDINLIK : 08 Ekim 2014 günkü sayısının kapağı.. ve çağrışımlarımız..


AYDINLIK : 08 Ekim 2014 günkü sayısının kapağı.. ve ve çağrışımlarımız..

aydinlik8ekim-1

PKK’dan çırpınış eylemleri…
KOBANİ’de savaşamayan PKK; ATATÜRK heykellerini yakıp – yıkıyor..
Türk bayrağına saldırıp….
Okulları, binaları, araçları … kundaklıyor..
İnsanlar, polisler, askerler yaralanıp ölüyor..
Ölü sayısı 08.10.2014 günü saat 23:51’de 22! Yaralı sayısı onlarca..

****

Bu tablodan çıkacak acı sonuç; Türk – Kürt kardeşliğinin dinamitlenmesi ve
birlikte barış içinde yaşama, sorunlara masada çözüm üretme olanağının kalmamasıdır.

Peki bu tablo kimin işine yarar?

Garip Kürt kardeşlerimiz mi yapıyor bunları ??

Kürt önderleri bu iğrenç terör provokasyonunu neden engellemezler?
Neden azgın militanlarına net çağrı yapmaz ve bu eylemleri kınamazlar??
Neden bu eylemcileri kendileri yakalayıp polise – adalete teslim etmezler??
Neden saygısız ve nankörce tahrip edilen Atatürk heykellerini onarmaz,
Bayrakları göndere geri çekmezler
Neden kritik yerlerde güvenlik önlemi almazlar??
……

Uzatmayalım..

Masum Kürt kardeşlerimiz artık PKK’nın – PYD’nin – KCK’nın – HDP’nin ve yöneticilerinin içyüzünü, ikiyüzlüğünü görmeli ve onlara desteklerini çekmeli;
Batı emperyalizminden medet ummayı da artık lütfen terk etmeliler..

Türkiye Cumhuriyetine sadakatle bağlı davranmalıdırlar..

İvedi çağrımız budur..
Derhal şiddete son!
Vatana – Cumhuriyete güven ve sadakat..
Gerisi barış  içinde gelir..

08.10.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Atatürk Büstünü Tekmeleyen Piç

Atatürk Büstünü Tekmeleyen Piç!

portresi3

 

 

Rifat SERDAROĞLU
8.10.12

 

Bunlar insan değil,
Bunlar mert değil, bunlar kahpe, bunlar kalleş, bunlar korkak!
Bunlar inandıkları fikirlerini açıkça söyleyemezler,
Bunlar mertçe dövüşmeyi bilmezler,
Hepsi bir araya gelir, bir kişiye ancak öyle saldırırlar.

Bunların “Gerilla” dediği çakal sürüsünün alayı ödlektir,
En iyi bildikleri tuzak kurmak, pusu atmak, mayın döşemek, arkadan adam vurmaktır.

Bunların kabadayılıklarının birinci koşulu, yüzlerini ve adlarını saklamaktır.
Eylem yapmaya gelince, sade vatandaşları-insanlarla dolu belediye otobüslerini,
park edilmiş otoları, esnaf dükkânlarını hedef alırlar.
Molotof bombası denilen, benzin doldurdukları şişeleri tutuşturup çocukların-kadınların üzerine atarlar, zavallı insanları cayır-cayır yakarlar.
Bu şerefsizliği de sözüm ona “davaları” için yaptıklarını söylerler!

Gazetelerde bir fotoğraf;

Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran, bizlere vatan armağan eden
Büyük Atatürk
’ün büstünü koparan bir piç, büstü kezlerce tekmeliyor.
Görüntüler her yerde yayınlanıyor. Her оlayda olduğu gibi, büstü tekmeleyen piçin yüzü poşu ile kapatılmış!

Aynı hareketi, yüzü açık olarak yapmaya yüreği yetmeyen bir pislik!
Barzani’nin, bebek katili Öcalan’ın ayaklarını öpen bu şerefsizler, kendilerine
insan olma, özgür olma, hür dünyanın onurlu ülkesi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma olanağını veren kişinin büstünü tekmeliyorlar!

Hadi bunlar şerefsiz!
Peki, Türk Devletinin Pоlisi nerede?
Nerde bu devletin istihbaratçıları?
Nerde yasaları korumakla görevli, devletten maaş alan memurlar?
Nasıl yakalanamaz bu it-kopuk takımı?

Nerede o, TSK Genelkurmay Başkanını zindana atan Savcılar, polisler?
Nerede o, Gezi’de, çоcukların gözlerini çıkartıp “Destan” yazan Polisler?
Nerede o, “Bilal Oğlana yaklaşanı vurun” diye emir veren İçişleri Bakanı!

Bilal Oğlana, Sümeyye Kıza verdiğiniz yüzlerce korumayı Türk Milletinin okullarından, Türk Vatandaşlarından ve Büyük Atatürk’ten niçin esirgersiniz?

Değerli Okurlar;

Maalesef yıllardır, ısrarla söylediğimiz feci duruma doğru koşar adım gidiyoruz.
Yalanla-dolanla-yolsuzlukla-cehaletle-yobazlıkla, gele-gele sıkıyönetime geldik.
Mardin’in 6 ilçesinde ve Van’da sоkağa çıkma yasağı ilan edildi!
Türkiye’de şu an, yalnızca görüntü olarak bir hükümet var.
Türk Askeri, güney sınırımızda canını dişine takmış, hem kendi vatandaşlarını koruyor, hem de IŞİD teröründen kaçan Suriye’li, Irak’lı insanları ağırlamaya çalışıyor!
Fakat bu şerefsizler, Türk Αskerini de taşlıyorlar. Türkiye’nin her yerinde kalkışma halindeler. Otobüsleri, bankaları, kişilerin özel araçlarını, belediye binalarını yakıyorlar.

Hükümet seyrediyor!?

İnsanların sabrı taşmak, yıllardır özenle korumaya çalıştığımız
“Kardeşlik ve birlikte yaşama” ilkesi yıkılmak üzere. Bıçak kemiğe dayandı!
Alarm zilleri çalıyor, duymuyor musunuz eyy Hükümet!

Not     :
Anlaşıldı Özel Paşa, seninle daha çok işimiz var. Komutan olmayı sana bir türlü öğretemedik.
“Yüksekova ilçesinde 10 kişi Türk Bayrağını yaktı, İdil’de Atatürk büstü tahrip edildi” diye bildiri yayınlamışsın!
Sen Haber Ajansı mısın, yоksa gazeteci misin? Senin işin Türk Bayrağını yakan ve Atatürk’e hakaret eden o itleri yakalayıp, burunlarından fitil-fitil getirip,
adalete teslim etmektir.
Haa, sakın “Vali izin vermeden kışladan çıkamayız” deme.
Bayrak ve Atatürk’ü korumayacaksan, ne işin var o koltukta?
Sen görevini yap, bu itleri yakala ve adalete teslim et, sоnra TSK’ya izin vermeyen Vali’yi Türk Milletine şikâyet et. Bak o Vali ne hale gelecek!

Sağlık ve başarı dileklerimle.
08 Ekim 2014

 

Soner Yalçın – IŞİD’in bayrağı


IŞİD’in bayrağı


“I­ŞİD te­рe­ye bay­ra­ğı­nı dik­ti…”
“Sı­nı­rı­mız­da IŞİD bay­ra­ğı…”

Sоn gün­ler­de med­ya­da hep bu­na ben­zer ha­ber­le­ri gö­rü­yo­ruz.
Si­yah ku­maş üze­rin­de­ki be­yaz harf­le­ri gör­dü­ğü­nüz­de ne dü­şü­nü­yor­su­nuz?
Kuş­ku­suz, bu bay­ra­ğı gö­ren he­men her­ke­sin his­se­de­ce­ği kor­ku­yu his­se­di­yor­su­nuz:
Kor­ku!
Çün­kü: O bay­ra­ğın ar­ka­sın­dan kim­le­rin ge­le­ce­ği­ni ve ne­ler ya­pa­ca­ğı­nı iyi bi­li­yor­su­nuz.
Pe­ki…
Ar­ka­sın­da­ki­le­ri ci­hat­ta; önün­de­ki­le­ri kor­ku­da bir­leş­ti­ren bu sem­bo­lün na­sıl or­ta­ya çık­tı­ğı­nı ve ne­den kul­la­nıl­dı­ğı­nı bi­li­yor mu­su­nuz?
Üze­rin­de Ke­li­me-i Tev­hi­d’­in ya­zı­lı ol­du­ğu bu si­yah san­ca­ğın hi­ka­ye­si­ni,
ta­ri­hi ve ezo­te­rik kö­ken­le­ri­ni me­rak edi­yor mu­su­nuz?

Ya­za­yım:
IŞİ­D’­in bay­ra­ğı, si­yah ku­maş üze­rin­de be­yaz ya­zı­lar­dan оlu­şu­yоr. Üst kı­sım­da,
“La ila­he il­lal­la­h” ve alt kı­sım­da ise “Al­lah-Re­sul-Mu­ham­me­d” yaz­mak­ta­dır.
Evet…
San­cak­ta Ke­li­me-i Tev­hid ya­zı­lı­dır.
Alt kı­sım­da­ki yu­var­lak ay­nı za­man­da Hz. Mu­ham­me­d’­in, Top­ka­pı Sa­ra­yı­’n­da­ki
Kut­sal Ema­net­ler Da­ire­si­’n­de asıl­la­rı bu­lu­nan dört mek­tu­bu­nun al­tın­da­ki müh­rün
kop­ya­sı­dır. (Bun­la­rın ger­çek olup ol­ma­dı­ğı ay­rı bir ya­zı ko­nu­su­dur. Νey­se.)

IŞİD, bay­ra­ğı­na pey­gam­be­rin müh­rü­nü koy­muş­tur.
Bu ga­yet an­la­şı­lır bir du­rum; çün­kü, İs­lam adı­na ha­re­ket et­tik­le­ri­ni söy­le­yen he­men
her grup ben­zer sem­bol­le­ri kul­la­nı­yor!
Hz. Μu­ham­me­d’­in, İs­la­m’­ı yay­mak için fe­tih­ler yap­tı­ğı dö­nem­de, kul­lan­dı­ğı san­ca­ğın
si­yah ol­du­ğu ri­va­yet edi­lir. O gün­den bu­gü­ne, İs­lam adı­na ha­re­ket eden ör­güt­len­me­le­rin bü­yük ço­ğun­lu­ğu “si­yah san­ca­k” kul­lan­mış­tır.
Dö­ne­min ka­ra san­ca­ğı hak­kın­da fi­kir yü­rüt­me­ye bi­raz­dan de­vam ede­сe­ğiz.
An­cak ön­ce bu­gün bu ge­le­ne­ğin de­vam et­me­si­nin asıl ne­den­le­ri­ne ba­ka­lım…

Hadislerde IŞİD

İs­lam te­olo­ji­sin­de dün­ya­nın so­nuy­la il­gi­li ola­rak, Ahir Za­man’­da or­ta­ya çı­ka­cak olan Meh­di­’den bah­se­di­lir, Meh­di ile il­gi­li tek bir ayet ol­ma­sa da, ha­tı­rı sa­yı­lır de­re­ce­de
Ha­dis var­dır:
Gü­ne­şin Ba­tı­’dan do­ğa­ca­ğı; Fı­ra­t’­ın su­yu­nun ke­si­lip al­tın­dan bir ha­zi­ne çı­ka­сa­ğı ve
ben­ze­ri bir çok “ke­ha­ne­t” bu ha­dis­ler­le gü­nü­mü­ze ka­dar ulaş­mış­tır.
İş­te bu ha­dis­ler­de, bir “Ka­ra San­ca­k”­tan da bah­se­di­lir.
Tır­mi­zi­’nin, Ah­med bin Han­be­l’­in ak­tar­dı­ğı ha­dis­ler­de, ka­ra san­cak­lı­lar şöy­le an­la­tı­lır:

– “Ho­ra­san­’dan si­yah bay­rak­lı­lar çı­kar ve İl­ya­’ya (Ku­dü­s’­e) bay­rak­la­rı­nı di­ke­ne ka­dar
on­la­rı kim­se dur­du­ra­maz.”
– “Do­ğu­dan si­yah bay­rak­lı­lar çı­kar on­la­rın yü­rek­le­ri de­mir gi­bi­dir.
Kim on­la­rı işi­tir­se kar üze­rin­de sü­rü­ne­rek de оl­sa git­sin ve on­la­ra bi­at et­sin.”
– “Ya­kın­da si­ze Ho­ra­san ta­ra­fın­dan si­yah bay­rak­lı­lar çık­tı­ğı­nı gör­dü­ğü­nüz­de kar
üze­rin­de sü­rü­ne­rek de оl­sa оn­la­ra ka­tı­lın. Çün­kü iç­le­rin­de Al­la­h’­ın ha­li­fe­si Meh­di var­dır.”

An­la­şı­la­ca­ğı üze­re “Ka­ra San­сa­k” önem­li…
Her dö­nem­de or­ta­ya çı­kan sah­te Meh­di­ler, İs­la­mi ör­güt­ler bu ka­ra san­ca­ğı anım­sa­tan sem­bol­ler kul­lan­mış­tır. Bu­nun kö­ken­le­ri­ne bi­raz­dan dö­ne­ce­ğiz, an­cak son za­man­lar­da ko­nu­şu­lan, ΙŞİ­D’­İ ha­ber ver­di­ği ri­va­yet edi­len bir baş­ka Ha­di­s’­i de Ta­be­ra­ni­’den
alın­tı­la­ya­yım:

“-Ab­ba­so­ğul­la­rı­nın için­den do­ğu­dan ile­ri­de si­yah san­сak­lı ki­şi­ler çı­ka­cak. On­la­rın ön­ce ge­len­le­ri­nin ve son­ra ge­len­le­ri­nin işi adam öl­dür­mek ola­cak. On­la­ra yar­dım et­me­yin. Al­lah on­la­ra yar­dım et­mez. Kim on­la­rın san­ca­ğı al­tın­da yü­rür­se ya­hut bay­ra­ğı­nı ta­şır­sa Al­lah onu kı­ya­met gü­nü ce­hen­ne­me ko­yar. Ger­çek­ten on­lar Αl­la­h’­ın en şer­li
ya­ra­tık­la­rı­dır. On­lar ben­den ol­duk­la­rı­nı id­di­a ede­cek­ler. Dik­kat edin, ben on­lar­dan
be­ri­yim ve on­lar da ben­den be­ri­dir. On­la­rın ala­me­ti şu­dur: Saç­la­rı­nı uza­tır­lar ve si­yah gi­yer­ler. On­la­rı des­tek­le­mek için otur­ma­yın. Çar­şı­lar­da on­lar­la alış­ve­riş yap­ma­yın.
On­la­ra yоl gös­ter­me­yin ve on­la­ra su ver­me­yin. Çün­kü on­la­rın hay­kır­dık­la­rı Tek­bir,
se­ma eh­li­’ni ra­hat­sız et­mek­te­dir.”

Ya­ni….

“Her ne ka­dar IŞİD “Ka­ra San­ca­k”­la or­ta­ya çık­sa da, bu İs­lam Ale­mi­’nin bek­le­di­ği
Meh­di­’nin or­du­su de­ğil­dir. Ak­si­ne ha­be­ri ve­ri­len boz­gun­cu оr­du­su­du­r.” di­yen­ler de var.

İstanbul’un fethi

Ko­nu­muz IŞİ­D’­in kim ve­ya ne ol­du­ğu de­ğil…
Bu ya­zı­nın ko­nu­su, “ka­ra san­ca­k”!..
Hz. Mu­ham­med, İs­la­m’­ı yay­mak için fe­tih­ler yap­tı­ğı dö­nem­de bir san­cak
kul­lan­mak­tay­dı.
Bu­gün bu san­ca­ğın “as­lı­” yi­ne Τop­ka­pı Sa­ra­yı­’n­da bu­lun­mak­ta­dır ve Ya­vuz Sul­tan
Se­li­m’­in Mı­sı­r’­dan ge­tirt­ti­ği ema­net­ler ara­sın­da­dır.
Yi­ne ha­dis­le­re da­ya­na­rak, Meh­di­’yi bek­le­yen­le­rin, İs­tan­bu­l’­un ma­ne­vi fet­hi sı­ra­sın­da Meh­di­’nin bu san­ca­ğı aça­ca­ğı­nı ve or­du­su­nun bu san­cak al­tın­da top­la­na­ca­ğı­nı
söy­le­mek­te­dir. Ya­ni…
Top­ka­pı Sa­ra­yı­’n­da­ki Kut­sal Ema­net­ler Da­ire­si­’n­de, bir bu­çuk mil­ya­rı aş­kın Müs­lü­ma­n’­ı il­gi­len­di­ren ve Ahir Za­ma­n’­da İs­la­m’­ı dün­ya­ya ege­men kı­la­cak Meh­di­’ye ve­ri­le­ce­ği
ke­ha­net edi­len bir­çok ema­net bek­le­mek­te…
(IŞİ­D’­in ‘İs­tan­bu­l’­u ele ge­çi­re­ce­ği­z’ de­me­si­nin al­tın­da kut­sal ema­net­ler ola­bi­lir mi!?)

Ori­ji­na­li­nin Top­ka­pı Sa­ra­yı­’n­da ol­du­ğu söy­le­nen bu “ka­ra san­ca­ğı­n” adı Uka­b’­dır. (Okab) Ke­li­me ma­na­sı ola­rak; toz, du­man, kar­tal, kar­tal ta­kım yıl­dı­zı an­la­mı­na ge­lir.
Yaz­dı­ğım gi­bi, si­yah üze­rin­de bir hi­lal ve üze­rin­de Κe­li­me-i Tev­hid ya­zı­lı­dır.
Anım­sat­ma­lı­yım ki, Hz. Mu­ham­me­d’­in bir çok li­va ve ra­ye­si ol­du­ğu söy­le­nir.
Ukab, ha­dis­ler­de de ta­rif edi­len si­yah ra­ye­’dir. Ve bu­nun öne­mi, şu an­da el­de bu­lu­nan tek san­cak ol­ma­sı­dır.
Ahir Za­ma­n’­da Meh­di­’nin aça­ca­ğı müj­de­le­nen bu san­cak­ta, Hz. Ay­şe­’nin
ba­şör­tü­sün­den (ve­ya giy­si­sin­den) ba­zı par­ça­lar ol­du­ğu da söy­len­mek­te­dir.
(Ba­zı kay­nak­lar, Uka­b’­ın be­yaz ol­du­ğu­nu be­lirt­se de şu an ge­nel ka­nı, Uka­b’­ın si­yah
оl­du­ğu ve Top­ka­pı Sa­ra­yı­’n­da bu­lun­du­ğu yö­nün­de­dir.)

Pe­ki bu san­cak ne­den si­yah­tır? Üze­rin­de ni­ye hi­lal var­dır?
Ukab adı ne­re­den gel­mek­te­dir?
Meh­di­’nin İs­tan­bu­l’­u (ma­nen) fet­he­der­ken tes­lim ala­ca­ğı bu san­сa­ğın, ezo­te­rik kök­le­ri ne­re­le­re uzan­mak­ta­dır? Ya­rı­na kal­dı…

Türker Ertürk : “KİMİN ÖNCELİĞİ?” ve Ortadoğu Yangını Nasıl Söndürülebilir?


Dostlar
,

Ortadoğu Yangını Nasıl Söndürülebilir?

Türker Paşa 2 Ekim 2014 Tezkeresini değerlendiriyor aşağıdaki yazısında..
Her zamanki gibi net, kararlı ve keskin..

Biz de benzer içerikleri Tezkereye ilişkin olarak değişik yazılarımızda
bu siteden sizlere sunduk.. (02 Ekim 2014 Tezkeresi ve Kritik Noktalar…
http://ahmetsaltik.net/2014/10/03/02-ekim-2014-gunu-tbmm-genel-kurulunda-kabul-edilen-basbakanlik-tezkeresinin-metni/)

Sayın Ertürk’ün yazdıklarını içerik olarak paylaşıyoruz.

AKP – RTE ülkemizi 12 yıldır son derece kötü yönetmekteler.

  • Temel sorun şu : AKP – RTE Türkiye’de bir “İslami rejim” kurmak istiyor.
    Batı emperyalizmi de “ANADOLU FEDERE ILIMLI İSLAM DEVLETİ” peşinde.

2 aktörün de beklentileri uyumlaştırıldı ve AKP – RTE 12 yıldır üzerine düşeni tam bir teslimiyet içinde yürütüyor. Yapmazsa “DELİĞE SÜPÜRÜLECEĞİNİ” çok iyi biliyor.
Ya da Obama’nın güncel araç “beyzbol sopası” ile kafasının – gözünün dağıtılacağını (iktidardan alaşağı edileceğini!) iyi biliyor.

Dahası, bu süreçte AKP – RTE takımının birtakım zaafları da hep yapıldığı gibi kullanıldı ve suçları belgelendi; Batı’nın elinde. Bu yüzden AKP – RTE apaçık şantaj ve tehdit altındadır ve görüldüğü gibi Türkiye Ortadoğu’da ateş çemberinin içine çekilmiştir.
Bu siyasal kadro iktidarda iken Türkiye’nin bataklıktan çıkma olanağı yoktur,
tersine daha da saplanacak ve bölünmeye, bağımsız Kürdistan‘a sürüklenecektir.

Konu TBMM’de derhal değerlendirmeye alınmalıdır.

Ordumuzun sağduyusunun bu süreçte yaşamsal nitelikte ve değerde olduğunu belirtelim. Özal’ın TSK’yı Irak’a sürme isteği karşısında onurlu Genelkurmay Başkanı Org. Necip Torumtay istifa ederek bu çılgınlığı önlemişti. (30 Ağustos 2011 :
Büyük Zafer 89 Yaşında ve Onurlu Komutan Necip Torumtay Paşa. www.odatv.com, 30.8.2011) Şimdi de TSK’nın “çok çaresiz” kaldığında iktidarın serüvenci baskılarını kamuoyu ile paylaşıp benzer yolu seçmesi gerekebilir…

Son 1-2 günde 18 yurttaş yaşamını yitirdi, 45+ yaralı var. Yazıktır, bu kişiler
AKP’nin yanlış politikalarının kurbanı olmuşlardır. Sorumlusu doğrudan AKP – RTE’dir.

Son söz    : AKP – RTE bir kez daha şapkasını önüne koyup yaşamsal önemde,
ülkemizi kan gölüne sürükleyen “tümüyle dış güdümlü politikalarını
gözden geçirmeli ve kendilerinin de pek ala bildikleri yanlışlardan artık dönmelidirler. Masum insanlar telef olmaktadır. Sıra artık can – kan ile bedel ödemeye gelmiştir; Mehmetçiği ateşe sürmemiz istenmektedir! Bu kumpas kabul edilemez! İktidar dahil hangi kişisel çıkar, hırs bu kanlı fatura ile sürdürülebilir??
Eğer gerçekten içtenlikli Müslüman iseler, İslamın neresinde var bu iğrenç,
kanlı pazarlık??

Ya yanlışlardan dönün; ya da istifa ederek ülkede emperyalizme diyet borcu olmayan namuslu ulusal kadroların sorumluluğu üstlenmesine  – ateşten gömleği giymesine
fırsat verin.

Yapılacak şey bellidir :

– Emperyalizmim güdümünden çıkmak
– Ve İran – Suriye – Irak ile BÖLGESEL İŞBİRLİĞİ‘ne giderek sorunları
elbirliğiyle çözmek.. Hiç başka yol yok!

Sevgi ve saygı ile.
08 Ekim 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

================================================

KİMİN ÖNCELİĞİ?

portresi_papyonlu

 

Türker Ertürk

Geçtiğimiz perşembe Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) Irak ve Suriye’de sınır ötesi operasyon yapma yetkisi veren tezkere Meclis Genel Kurulu’ndan geçti. Türkiye’nin Ortadoğu bataklığına iyice girişine verilen vizedir bu!
Normal olarak bu tür kararlardan sonra hayırlı olsun demek lazım ama emin olun
bu tezkere ülkemize beladan ve felaketten başka bir şey getirmez.Tezkere hakkında Meclis’e bilgi veren Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz,

“Tezkerenin hedefi ülke huzuruna saldıran teröristlerdir. IŞİD’in mağdur ettiği herkese yardım etmekteyiz.” diyor.

Acaba söylediklerine inanıyor mu? Tezkerede terörist olarak gösterilen
PKK ile görüşenler, masaya oturanlar, pazarlık edenler ve açılımları götürenler kendileri değil mi? IŞİD’le gönül birlikteliği olanlar ve lojistik destek sağlayanlar
siz değil misiniz?

Metne, satır aralarına, söylenenlere, söylenemeyenlere ve büyük resme baktığımızda

Meclis’ten geçen tezkerenin anlamı şudur           :

1. Suriye’nin toprak bütünlüğüne karşıdır ve Esad’a düşmanlık yapılmaktadır.
Bu pratikte Türkiye’ye düşmanlık demektir.

2. PKK ve IŞİD’i hedef göstermek yetmez. Çünkü her ikisi de ABD’nin bölge
hedeflerine yönelik olarak yaptığı operasyonların enstrümanlarıdır.
PKK ve IŞİD’in savaşıyor olması bu gerçeği değiştirmez. Bunları aynı babanın
çıkarları çatıştığı için birbirini yiyen çocukları gibi düşünün.

13 Yıl sonra tamam!

3. TSK’nın bölgeye girmesi savaşı yaygınlaştırır;
İstanbul, Ankara ve İzmir’i gibi illerimizi bile savaş alanı içine alır.

4. Türkiye’de yabancı silahlı kuvvetlerin bulundurulmasına izin verilmesi
    ülkemize yönelik en büyük tehdittir. 1 Mart 2003 tezkeresi ile yapılamayan
13 yıl sonra bu tezkere ile yapılmıştır. Burada kastedilen Amerikan askeridir.

5. Suriye’ye topraklarına girmek ve burada tampon bölge oluşturmak için
uluslararası hukuk açısından meşruiyet yoktur. Rusya ve Çin vetoları
nedeniyle de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden bu hukuksal yetki
alınamaz. Böyle olduğu halde bu tezkere ile Suriye topraklarına giriş
Türkiye’yi uluslararası hukuku çiğneyen haydut devlet konumuna sokar.

6. Bu tezkerenin bir başka anlamı da, bölgenin siyasal haritasını değiştirmeye çalışan
ABD’nin öncülüğünde kurulan koalisyona fiilen katılmaktır.
    IŞİD gerçekten bahanedir.

7. Bölgede yaygınlaşan terörizmi ve istikrarsızlığı engellemenin yolu bölge ülkeleri ile
işbirliğinden geçer. İran, Irak ve Suriye merkezi güçleri ile işbirliği ve eşgüdümü
esas almayan hatta satır aralarında düşmanlık eden bu Tezkere, sorun çözücü
değil problem yaratıcı ve arttırıcıdır.

Ağır şantaj altındalar!

8. Sonuç olarak;

Tezkere bu içeriği ile ülkemizin ve bölgemizin değil,
Türkiye dahil bölgemizi şekillendirmeye çalışan emperyalizmin çıkarınadır.

Meclis’te yapılan tezkere görüşmeleri sırasında HDP temsilcisini büyük bir dikkatle dinledim. Tezkereye ilişkin endişesi ve itirazı Türkiye’nin güvenliğine yönelik değil. Endişeleri; Suriye’de PKK’nın kolu olan PYD’nin kazanımları yok olmasın ve fiili özerk bölgeye bir şey olması. Tampon bölge itirazları bile ondan! Meclisimizde böyle vekiller varken başka düşmana ihtiyacımız yok. En çok ağrıma giden ise bu zatın Meclis kürsüsünden terörist başı ve bebek katili Öcalan’ın sözcülüğüne soyunurken hiç tepki almaması ve protesto edilmemesiydi. Böyle bir kepazelik, maskaralık ve ülkeye karşı açıktan düşmanlık dünyanın hiçbir meclisinde olmaz, olamaz ve müsaade edilmez.

TBMM’nin yeni yasama döneminin açılışında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yaptığı konuşmada “Önceliğimiz Esad’tan kurtulmak” demiş. Bu öncelik ülkemizin ve devletimizin çıkarlarının değil,

  • Erdoğan ve Davutoğlu’nun kişisel bekalarının ve siyasal geleceklerinin güvence altına alınmasının önceliğidir. Her ikisi de ağır şantaj altında olup uluslararası mahkemelerde yargılanma tehdidi nedeniyle ülkemizi ve
    can verecek evlatlarımızı satmışlardır.