Aylık arşivler: Ekim 2014

Konferans : YARATICI DRAMA VE EĞİTİMDE YERİ


Konferans :
YARATICI DRAMA VE EĞİTİMDE YERİ

Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz Ulusal Eğitim Derneği‘nin
geleneksel Cumartesi Konferansları sürüyor.

Bu Cumartesi, yani yarın, 1 Kasım 2014 günü saat 14:00’te
“Yaratıcı Drama” konuşulacak.. Eğitimdeki yeri..

Drama, gerçekten etkili eğitim – öğretimde verimli, başarılı çok yararlı bir yöntem.
Eğimcilerin yaygın olarak uygulayabilmesi dileğiyle..

Sunucuya ve Dernek yöneticilerine teşekkürlerimizle..

Duyuru posteri aşağıda..
İlginizi bekleriz..

ULUSAL EÐÝTÝM DERNEÐÝSevgi ve saygı ile.
31 Ekim 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Konferans : ORTADOĞU’da DURUM ve TÜRKİYE


Prof. Dr. D. Ali ERCAN Konferansı :
ORTADOĞU’da DURUM ve TÜRKİYE


Dostlar
,

Bizim de üyesi olduğumuz Ulusal Eğitim Derneği’nin geleneksel Cumartesi konferansları sürüyor..

25 Ekim 2014 günü Sn. Prof. Dr. D. Ali ERCAN konuşmacı..

Konu : ORTADOĞU’da DURUM ve TÜRKİYE

Duyuru posteri aşağıda..
İlginizi bekleriz..
(Biz yurt dışında olacağımızdan, üzülerek katılamayacağız..)

ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ

 

 

 

 

 

 

 

 

Sevgi ve saygıyla.
24.10.2014, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 22 Ekim 2014


ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 22 Ekim 2014

portresi_kucuk

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

 

KINA

Protesto amacıyla RTE’ye bir kg kına gönderen şehit babası
Mehmet Gençer, ”kamu görevlisine hakaretten” bir yıl ceza aldı.

Yargıç haklı. Bir kg yeter mi?

BEŞTEPE

Cumhurbaşkanlığı adresi olarak AOÇ yerine Beştepe kullanıldı.
Bana saygısı büyüktür tamam da ya ATA’ya saygısızlığı…

SELAMLAŞMA

Başbakan’ın tavsiyesi ile önüme gelene “selamün aleyküm” dedim.
Herkes cüzdanını emniyete aldı.

GERÇEKÇİ

CHP seçmeninin %89’u Kılıçdaroğlu’nun başbakan olacağına inanmıyormuş.
Görünen köy…

ŞEREFSİZ

İ. Melih Gökçek 17 Aralık’ta altı daire aldığını haberi için
”ispatlamayan şerefsizdir” demişti. Aydınlık belgeleri açıkladı.
Şerefsizlik kime kaldı?..

ABİ

Apo ile Demirtaş’ın mesajlaşmasını MİT sağlamış.
Hakan abileri sağ olsun.

KESİNTİ

Üç saatlik elektrik kesintisi İstanbul adliyesini felç etti.
12 yıllık AKP kesintisi yanında çerez kalır…

YIKILIR

Reza Zarrab, Boğaz’daki yıkılamaz kayıtlı köşkü yıktı.
AKP’ye avanta sağlayanlar için kural da köşk de yıkılamaz değildir…

BÜTÇE

Cumhurbaşkanlığı bütçesi  % 100 arttı.
Kardeşinin altında mı kalacaktı?..

AĞLAYANLAR

Bekaroğlu CHP’ye geçince kızı ağlamış.
Ya gerçek CHP’liler ne yapsın?…

SIRADAN

B. Atalay polisiye tedbirler yasa tasarısı için,”Düzenlemenin sıradan vatandaşla ilgisi yok.”
AKP yönetimi dışında sıradan olmayan kim?..

GERİ

Atalay, düzenlemeni geriye gidiş olmadığını söyledi.
“MS-600’den geriye değil” anlamınadır…

Y-CHP/BÖLÜCÜ

CHP’li Özçelik’ten HDP’ye çağrı,” AKP ile değil bizimle yürüyün”
Onlar bölemedi biz deneyelim…

KOMİSYON

17 Aralık yolsuzluklarını araştıracak meclis komisyonu ilk toplantısında iki ay ek süre istedi.
Yolsuzluğu ortaya çıkarmama amacıyla çalışacağı belli…

Y-TEMEL

Aytekin KOTİL, “Ebola o kadar kötü değil, bulaşınca öldürüyor”
Not: Temel fıkrası değildir…

YOKSUL

AKP, beş yıldızlı otelde yoksulluk toplantısı yaptı.
Tok açın halinden…

HUBER

Gül, Huber köşkünü hala boşaltmadı.
Saltanata ve halkın hakkını yemeye doyamadı…

ŞEREF

RTE’ye Afganistan’da şeref madalyası takıldı.
Şereflenmiş midir?

17-25

25 Aralık’tan sonra bir savcı da 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasını kapattı.
Zırhla da kaplasalar zamanı gelir açılır…

DOST!

ABD, PYD ile resmen görüştüğünü açıkladı.
Ayıdan post, ABD’den dost…

Rifat Serdaroğlu : BİR KEZ OLSUN DİK DURABİLSENİZ


BİR KEZ OLSUN DİK DURABİLSENİZ

portresi_gulen

 

Rifat Serdaroğlu

 

 

Cumhuriyet dönemine ve Cumhuriyetin kurucularına hakaret ettiler, sustunuz!
Cumhuriyet Tarihini saptırdılar ve Türk Devletini soykırımcı-asimilasyoncu-inkârcı- vatandaşını katleden devlet ilan ettiler, sustunuz!
Türkiye’ye hizmet etmiş ve rahmete kavuşmuş Devlet Büyüklerine “Ayyaş” dediler, sustunuz…

Bunların geçmişini, hedeflerini, cahilliklerini bildiğiniz halde ihale alabilmek,
yol bulmak için, “Aman bana dokunmasınlar” deyip, “Parayı” öne koydunuz, “Vatana Sevgisini” ötelediniz, sustunuz!
Ne mutlu Türküm Diyene” yazan levhaları, çevre kirliliği yapıyor diye kaldırıp attılar, yerlerine Öcalan’ın-PKK’nın posterlerini astılar, sustunuz!
Türk Milletinin onuru olan Türk Bayrağını yaktılar, sustunuz…

Türk Devletinin kurucusu Büyük Atatürk’ün büstlerini yıktılar-yaktılar

, sustunuz!
Türk Askerini öldüren katilin heykelini diktiler, ağzınızı bile açmadınız, sustunuz!

Çocuklarımızın okullarını yaktılar, sustunuz!
Belediye otobüsleri insan dolu iken, insanlarımızı cayır-cayır yaktılar, sustunuz!
Müzelerimizi, hastanelerimizi bile yaktılar, tek kelime etmediniz, sustunuz!

Deniz Feneri Davasının üstünü örttüler, milyonlarca Avro’yu çaldılar, sustunuz!
İşadamlarını vergi-polis kıskacına aldılar, ezdiler, korkuttular sustunuz!
Dünün inşaat kalfalarını devlet ihaleleriyle büyük müteahhit (!) yapıp, bunlardan aldıkları avantalarla “Haram Havuzu” oluşturup, satın aldıkları gazete-televizyonları insanların üzerine saldırttılar, sustunuz!
Çaldıklarını gördünüz, duydunuz, bildiniz ama korktunuz ve sustunuz!

Hukuk Devleti” ilkesini yok ettiler, sustunuz!
Yargıya kelepçe vurdular, sustunuz!
Kuvvetler Ayrılığı” ilkesi “bize ters, ayak bağı oluyor” dediler, yine sustunuz!

Adam size hakaret etti, siz “ne güzel konuşuyor” dediniz ve sustunuz!
Adam sizi dünyanın gözü önünde hem de bağıra-bağıra fırçaladı, içinizden bir kişi bile salonu terk etme cesaretini (!) gösteremedi, üstelik alkışladınız ve sustunuz!

Kimsin sen efendi, diyemediniz!
Seni Türk Milleti seçti, bizim vergilerimizi harcıyorsun, bize hakaret edemezsin, diyemediniz!
Türk Milletinin sana “emaneten” verdiği “Devlet Gücünü” vatandaşına karşı kullanamazsın, orası senin babanın çiftliği değil, sen de “Ali kıran baş kesen” değilsin, aklını başına al, diyemediniz!

Yani, korktunuz sindiniz, gözünüzün önünde “Varlığınızın sebebi” Cumhuriyetin kazanımlarını teker-teker kopardılar, “Bunlar bizim ve gelecek nesillerimizin hayat damarlarıdır, koparmaya kalkanın kafasını koparırım” diyemediniz!

Sanki dünyanın tüm emperyalist devletlerini, yokluk içindeyken dahi yenen sizin dedeleriniz değil de, uzaylılardı?
Ortaçağdan kalma Tarikat-Cemaat artıklarına, İslam dinini kazanç vasıtası yapan seccade şeytanlarına “dur”, diyemediniz!

Sizler adına bu mücadeleyi veren 5-10 tane vatansever yazardan, diktatörün korkusuna kaçtınız, “Ben korkuyorum, ama benim adıma mücadele ettiğin için teşekkür ederim” diyemediniz!

Böyle giderse, 2015 seçimlerinden sonra sizler zaten konuşamayacaksınız!
Sizin adınıza İran’daki gibi “Mollalar” konuşacak!
Bir uyduruk fetva ile o çok sevdiğiniz paralarınız-mallarınız başkasının olacak!
Ama o zaman sizler için mücadele edecek, kelle koltukta savaşacak adam bulamayacaksınız…

Tüm bunları engellemek sizlerin elindedir.
Gelin, hayatınızda bir kez olsun dik durmayı becerin ve aşağıda yapacağım çağrıya uyun.
Takdir de sizin, nasıl bir rejimde yaşamak istediğiniz de sizin bileceğiniz bir iş. Yalnız karar verirken çocuklarınıza ve torunlarınıza da sorun. Benden uyarması!

Bu çağrım;
Tüm CHP ve MHP Milletvekillerine, tüm Sivil Toplum Kuruluşlarının Başkanlarına, tüm Üniversite Rektörlerine, tüm T C Devleti Bürokratlarına, Sanatçı-Yazar ve Bilim Adamlarınadır:
“ERDOĞAN’IN VERECEĞİ 29 EKİM RECEP-TİON’ UNA KATILMAYIN…”

Eğer yapılanları, yani T C Devletinin ve Lâik Cumhuriyetin, bir “Federe İslam Devletine” dönüştürülmesini desteklemiyorsanız, lütfen bu davete katılmayıp, bir uyarı yapınız.
Bu davete katılırsanız;
-Tek Adamın Faşist yönetimini, İslam Devletine gidişi, Türkiye’nin özerklik adı altında bölünmesini, Bölücübaşının muhatap alınmasını ve ileride serbest bırakılmasını, Hukuk Devletinin yok edilmesini ve Polis Devletini onaylamış olacaksınız!
-İnşaat halinde iken T C Mahkemelerince 3 ÜÇ kez durdurma kararı verilen, bir kaçak inşaata olur vermiş olacaksınız!
-Hepsinden daha önemlisi, Atatürk’ün mirasına ihanet etmiş bir anlayışa prim vermiş olacaksınız.
Sözün özü, Atatürk’ü çiğneyip bu kaçak Ak Binaya girmiş olacaksınız!

Hadi şimdi gidin, gidebiliyorsanız…

Onur Öymen : Ayn-el Arab’la (Kobani) ilgili son gelişmelerle ilgili düşüncelerAyn-el Arab’la (Kobani) ilgili son gelişmelerle ilgili düşünceler


Ayn-el Arab’la (Kobani) ilgili son gelişmelerle ilgili düşünceler

Portresi_ATA_ile

Onur Öymen

 

 

Ayn-el Arab (Kobani) ile ilgili son gelişmeler ve Türk hükümetinin bu konudaki söylemlerindeki farklılıklar yeni bir değerlendirmeyi gerekli kılıyor.

Amerika’nın son haftalarda yaptığı yoğun hava saldırılarına karşın Kobani’ye saldıran IŞİD’in şehri tümden terk etmesi henüz sağlanamamıştır. BBC’nin yayınladığı
20 Ekim 2014 tarihli haritada Kobani’nin yarıya yakın bölümünün
hala IŞİD’in denetiminde olduğu görülüyor.

Son günlerde kimi üst düzey Amerikalı generallerin Kobani’nin düşme olasılığının sürdüğü  yolundaki sözlerinden sonra Amerika bugün orada PYD’nin denetimindeki bölgeye havadan silah, mühimmat ve sağlık malzemesi attığını duyurdu.

Bugüne dek bizzat Cumhurbaşkanının ağzından PYD’nin PKK’dan farklı olmadığını söyleyen Türkiye bu gün Iraklı Kürt Peşmergelerin Türkiye üzerinden Kobani’ye geçmelerine izin verildiğini açıkladı. Ancak Kobani kantonu eş başkanı Enver Müslim Peşrmergelere  ihtiyaçları olmadığını, savaşacak yeterince gençlerinin bulunduğunu,  asıl ihtiyaçlarının silah ve mühimmat olduğunu söyledi.

Öte yandan PYD ile Suriyeli öbür muhalif gruplar arasında  tam bir birlik olmadığı anlaşılıyor. Geçen hafta Kahire’de tüm muhalif grupların katılımıyla yapılan toplantıda PYD’nin “Suriye’deki Kürt halkından” söz etmesi üzerine Arap kökenli Suriyeli muhalifler tepki göstermiş, bunu üzerine PYD temsilcisi toplantıyı
terk etmiş.

Türkiye ile Amerika arasında da görüş ayrılıklarının sürdüğü görülüyor.
Türkiye’nin Esad’ın devrilmesi istemine Amerika’nın, hiç değilse şimdilik,
olumlu karşılık vermediği anlaşılıyor. Türkiye’nin, üslerin kullanılması ve Kobani ile ilgili kimi konularda Amerika’nın bütün beklentilerini henüz karşılamadığı izlenimi alınıyor.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin dün yaptığı açıklamada ABD ile Türkiye arasındaki görüş farklılıklarının işaretleri görülüyor.

Tam bu sırada, Beyaz Saray, sözde Ermeni soykırımı iddiasını simgesel olarak yansıtan ve 1925 yılında Ermeni yetimler tarafından dokunan bir halının
Beyaz Sarayda sergilenmesine karar verildiği açıkladı. Geçen yıl Ermeni lobisinin aynı konudaki istemi reddedilmişti. Acaba şimdi alınan bu karar bir rastlantı sayılabilir mi?

Türk-Ermeni Yakınlaştırma Komitesi (TARC)  Başkanılığını yapmış olan ve Amerikan makamlarının görüşlerini yakından bilen David Phillips
“Geçmişin Sessizliğini Kırmak” başlığıyla yayınladığı bir kitapta;

“Irak’ta Türkiye ile Amerika’nın siyasal ve ekonomik çıkarları birbirinden uzaklaştığı zaman Amerikan yönetimi, Ortadoğu’daki ABD politikalarına uyması için Türkiye’ye baskı yaparken Ermeni soykırımı sorununu kullanır.” demektedir.

Söz konusu halının sergilenmesi sorununu da bu çerçevede görmek yanlış olmaz.

Öyle anlaşılıyor ki; Kobani’deki gelişmeler o kentin boyutlarını aşan sonuçlar vermeye başlamıştır. Bu gelişmelerin ışığında Türkiye’nin bölgedeki bütün terör örgütlerine karşı uluslararası toplumun ortak mücadelede bulunması görüşünü ön plana çıkartması, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasına öncelik vermesi ve dış baskılardan veya PKK’nın yurt içindeki eylemlerinden etkilenerek geri adım atabileceği izlenimini vermekten kaçınması önem taşımaktadır.
Türkiye, şimdiye dek Kobani’den ülkemize sığınan 200 bin sivili kabul ederek önemli bir insancıl görev yapmıştır. Şimdi, ülkemizin güvenlik çıkarlarını tehlikeye atacak ve kimilerini tatmin etmeye çalışırken Türkiye’yi başka terör örgütlerinin hedefi durumuna getirebilecek tehlikeli adımlar atılmasından kaçınılmalıdır.

Saygılar, sevgiler. 20.10.14

=======================================

Evet Dostlar,

Sayın Onur Öymen’den yine Türkiye’ye son derece yararlı öneriler..

Türk Dışişlerinin dikkate alması dileğile…

AKP – RTE’nin artık Esad’ı devirme takıntısından kurtulması ricasıyla..

Sevgi ve saygıyla.
20.10.2014, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Mahfi Eğilmez : Dünya Nereye Gidiyor?


Dünya Nereye Gidiyor?
(Kendime Yazılar..)

Portresi

 

Mahfi Eğilmez
17 Ekim 2014

 

Küresel sistemin bugünkü görünümü

Küresel ekonominin bugünkü görünümü özetle şöyle:

(1)   Küresel sistem, krizin uzayan etkisiyle, geçmişe göre oldukça düşük bir hızla büyüyor. Düşük büyüme, gelişme yolundaki ülkeleri hem ihracat hem de dış finansman bulma yönünden sıkıntıya sokuyor.

(2)   Jeopolitik risklerdeki artış yatırımcıyı tedirgin ediyor ve yatırımların artmasına engel oluşturuyor. Yatırımların yeterince artmaması büyümeyi daha da frenliyor.

(3)   Çin’de olumsuz gelişmeler su yüzüne çıkmaya başladıkça finansal piyasalar
daha çok tedirginleşiyor.

(4)   Avrupa ülkeleri, içinde bulundukları ağır borç yükü nedeniyle gevşek maliye politikası uygulamasına geçemiyorlar. Maliye politikasının gevşetilememesine ek olarak Avrupa Merkez Bankası’nın, bir türlü güçlü bir parasal program uygulamaya koyup Euro bölgesindeki gerilemeyi durdurmayı başaramaması Avrupa’nın toparlanamayacağı havasının yaygınlaşmasına neden oluyor.

(5)   Toparlanmaya ilk başlayan ekonomi olan ABD’den gelen karışık sinyaller piyasalardaki yatırımcıların kafasını daha da karıştırıyor.

Gelişmiş ekonomiler

IMF, dünya ekonomisinin 2014 yılında %3,3, 2015 yılında %3,8 büyüyeceğini kestiriyor. 2014 yılında %1,8 oranında büyümesi beklenen gelişmiş ekonomilerin
bu hızı 2015 yılında %2,3 olarak tahmin ediliyor. 2014 yılında ABD %2,2 büyürken 2015 yılında, toparlanmanın etkisiyle, büyüme hızını %3,3’e yükseltebilecek gibi görünüyor. Euro bölgesi 2014’de %0,8 gibi çok düşük bir oranda büyüyecek.
2015 yılında hafif bir toparlanma beklense de büyüme hızının %1,3 gibi yine düşük bir hızda kalması bekleniyor. IMF’nin, Euro bölgesi büyümesi için beklentileri oldukça düşük ki, 2019 yılında bile büyümenin %1,6’da kalacağı kestirimini yapıyor.
Büyümeyi artırabilmek için yeni bir mali ve parasal gevşeme programı uygulayan Japonya sıkıntıyı bir türlü aşamıyor. 2014 beklentisi %0,9 iken 2015 kestirimi %0,8’e geriliyor. IMF’nin kestirimlerine göre Japonya 2019’da %1 büyüyecek.
Japonya, durgunluk süresini giderek uzatmayı sürdürecek gibi görünüyor.

Gelişmiş ekonomilerde enflasyonun 2015’te 2014’te olduğu gibi düşük seyretmesi bekleniyor. 2014 yılsonu için kestirim %1,7, 2015 kestirimi %1,9. ABD için 2014 kestirimi %2,4, 2015 kestirimi yüzde 2,0. ABD ekonomisi ideal enflasyon oranında diyebiliriz. Euro bölgesinde 2014 yılsonu için beklenen enflasyon %0,5, 2015 için kestirilen enflasyon oranı ise %1,0. Bu oranlar Euro bölgesinde istem (talep) canlanmasının zayıf kalmaya devam edeceğini ortaya koyuyor. Japonya’nın durumu gelişmiş ekonomiler arasında en ilginç durum. Son dört yılda  % – 1,9 enflasyon ortalaması ile yaşayan Japonya, uyguladığı gevşek ekonomi politikası sonucunda enflasyonu artırmayı başardı. 2014 yılsonu için beklenen enflasyon % 2,6, 2015 için tahmin edilen enflasyon %3. Buna karşılık Japonya’da büyümenin canlanma göstermediğini yukarıdaki paragraftaki büyüme oranlarına bakarak anlayabiliyoruz.

Gelişme yolundaki ekonomiler

Gelişme yolundaki ekonomilerin büyümesi daha hızlı görünüyor. Bu ekonomilerin
2014 yılı büyümesi %4,4, 205 yılı büyümesi ise %5 olarak tahmin ediliyor. Bu grup içinde en hızlı büyümesi beklenen grup olarak gelişmekte olan Asya ülkeleri öne çıkıyor.

Bu grubun büyüme hızı 2014 için %6,5, 2015 yılı için %6,6 olarak tahmin ediliyor.
Çin’in büyümesi 2014 için %7,4, 2015 için %7,1 olarak tahmin ediliyor. Bir başka ekonomi için çok yüksek olarak kabul edilebilecek olan bu oranlar Çin için düşük
kabul ediliyor. Çin’in 1996 – 2005 arasındaki büyüme ortalamasının %9,2 ve 2006 – 11 arasındaki ortalama büyümesinin %10,9 olduğunu göz önüne getirince %7’ler düzeyinin düşük kalmasının anlamını anlamak mümkün olabiliyor. Bölgenin bir başka büyük ekonomisi olan Hindistan’ın 2014’te 5,6 ve 201’te %6,4 büyümesi bekleniyor.

Gelişme yolundaki ekonomiler içinde en yüksek enflasyon beklentisi eski Sovyet bloku ülkelerine ait. Bu gruba ait 2014 yılsonu enflasyon beklentisi %9,2, 2015 kestirimi ise %7. Rusya için yapılan enflasyon tahminleri 2014 için %8,3’ü gösteriyor. 2015’te
bu oranın gerileyerek % 6,5’e düşmesi bekleniyor. Kanımca bunun gerçekleşebilmesi Rusya’nın ambargo ortamından çıkmasına bağlı görünüyor. Gelişmekte olan Asya ekonomilerine ilişkin enflasyon beklentisi biraz daha düşük düzeyde bulunuyor.
Yüksek enflasyona alışık olan Hindistan’da 2014 beklentisi %7,6. 2015 tahmini de
yine aynı düzeylerde bulunuyor (%7,3.) Buna karşılık küresel sistemin en hızlı büyüyen ekonomisi durumunda olan Çin’de beklenen enflasyon 2014 yılsonu için % 2,3 ve
2015 için %2,5.

Değerlendirme

Kestirimler bize küresel sistemin uzunca bir süre sıkıntılı kalmaya devam edeceğini gösteriyor. ABD’nin toparlanmasına karşılık Euro bölgesinin resesyona (AS: durgunluğa) gidişi ve Japonya’nın bir türlü toparlanamaması, dengelerin bozuk kalmasına yol açıyor. Bu dengeleri daha da bozacak bir gelişme Japonya’nın her türlü çabaya karşın bir türlü durgunluktan çıkamaması.

Küresel ekonomik sistemi bir otomobile benzetirsek, lastiklerden birisi (ABD) onarılmış ve sağlam görünüyor. 2. Euro bölgesi) ve 3. sü Çin ve Japonya) patlak ama içindeki hava yavaş yavaş kaçtığı için dönmeye devam ediyor. 4. lastik (gelişme yolundaki ekonomiler) sağlam ama 2. ve 3. lastik inerse o da patlayabilir. Küresel ekonominin bugünkü görünümü aşağı yukarı böyle.

=======================================

Dostlar,

Yetkin ekonomist, eski Hazine Müsteşarı Sn. Dr. Mahfi Eğilmez’in irdelemesi pek
iç açıcı değil. Türkiye’nin de makro-ekonomik verileri aynı nitelikte.. 2014 yıl sonu büyümesi %3’ün hemen üzerinde kalabilirse sevindirici olacak! (Babacan, OVP basın toplantısı) Enflasyon hedefi ise, 2 katına revize edilmişken, %10’ların altında kalması sürpriz..

Cari açık gene 50 Bn (milyar) $’ın altında değil, gene GSMH’nın %6’sının üzerinde. Dolar kurundaki son ayda gerçekleşen hızlı artış TUG’i (toplam ulusal gelir – GSMH) 820 Bn $’lardan aşağıya çekti 798’lere gerileyerek 16 milyonluk Hollanda’nın altına,
18. sıraya indik. AKP Hükümeti panikte ve 2015-17 arası 3 yıllık dönem için OVP’ın (Orta Vadeli Program) ana hedefi ne büyüme, ne kalkınma ve gönenç (refah) artışı – gelir dağılımında iyileşme, ne istihdam artışı, ne cari açığı azaltma ne de dış borcu düşürme.. Varsa yoksa enflasyonu aşağılara çekme.. Çünkü %10’lar üstünde seyredecek enflasyon hızının AKP oylarında belirgin % puanlarla gerileme olacağının ayırdındalar. Denebilir ki, %5’i aşan her 1 puan enflasyon, AKP oylarından 1 puan götürecektir.

78 milyar TL’yi bulan kredi kartları borcu (geçen yıla göre 6 milyar TL azalmış olsa bile), bankacılık sisteminin dönmesi için kritik bir rakamdır. Ve artan kredi faiz oranlarının yatırımlara -özellikle KOBİ’lere- olumsuz baskısı..

Ne var ki 2002’den bu yana esen küresel rüzgarlar artık durdu.
Türkiye’nin cılız ekonomisinin yelkenlerini bu konjonktürel esintilerle doldurma şansı kalmadı. Hatta rüzgarlar tersine esmeye başladı..
2015 Haziran genel seçimlerini ne yapıp edip birkaç ay öne almak bile
bir can simidi durumuna geldi..

Ekonomide masallar ve balonlarla süslü 10+ yıllık konjonktürel balayı dönemi bitti..
Artı Türkiye’nin olumsuz iç konjonktürü.. Beklenir ki; bu 2 kulvardaki negatif enerjinin bileşkesi (sinerjisi) AKP’ye Haziran 2015’te tek başına iktidar olanağı vermesin..

Hani 2023’te Türkiye 10. büyük ekonomi olacaktı??
Hani dışsatım (ihracat) 500 Bn $’ı aşacaktı??
80 milyona masallar.. Matematik bilmeyen ve hiiç sorgulamayan..
2017 sonunda dışsatım iyimser 300 milyar $ bekleniyor. (OVP, Babacan)
2023’e kalan 6 yılda da “dev adımlarla” yarım trilyon doları aşması!?
Bu hesabın açmazını sitemizde daha önce örneklerle yazmıştık..

Sevgi ve saygı ile.
19.10.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

 

Hüsnü Mahalli : Gizli savaş

Gizli savaş
Hüsnü Mahalli
hmahalli@hotmail.com, YURT Gazetesi, 18 Ekim 2014

Portresi

Vahabi mezhebinin kurulduğu 1747 yılından sonra Suud aşireti Osmanlıya karşı ayaklanıp durdu. Osmanlı başka aşiretleri yanına çekerek Suudleri yenmeye çalıştı ama başaramadı. Osmanlı müttefiki Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın orduları da Mısır’dan kalkıp gitti ama bunların kökünü kazıyamadı. Sonunda Suud aşireti İngilizlerin de yardımı ile Hicaz topraklarını ele geçirerek Suudi Arabistan Krallığını ilan etti. Bu Krallığı yöneten Suudiler başlangıçta İngiltere ama 1945 sonrasında ABD’nin kölesi oldular. ABD onları hep pis işlerde kullandı. Özellikle İslamı bağnazlaştırıp radikalleştirme projesinde. Kâide ve şimdi IŞİD bu projenin iki somut ürünüdür. Çünkü başta Müslüman Kardeşler olmak üzere dünyadaki İslami parti, örgüt, okul, cemaat, tarikat ve derneklerin ezici çoğunluğu Suudi parası ile beslenmiştir.
AKP ise kurulduğu ilk günden itibaren Suudi yönetim ile dost olmuştur.
Suriye krizi bu dostluğun her alanda gelişip güçlenmesi, detaylanması ve derinleşmesi için bir bahane oldu. Türkiye; Suudi Arabistan, Katar, Mısır, Kuveyt, BAE ve başka Arap ülkelerin yanı sıra Batılı ülkeleri de yanına alarak Suriye’de savaşan tüm silahlı gruplara sınırsız destek sağladı. Suudi generaller ve istihbarat şefleri sık sık Türkiye’ye gelip gidiyordu.
Biden bile ‘Suudi Arabistan ve Türkiye Esad’ı devireceğiz diye radikal silahlı gruplara destek verdi. IŞİD ve Nusra gibi terör örgütleri böyle ortaya çıktı’ dedi.
Dedi ama geç dedi.
Çünkü Biden bu tespiti yaparken Türkiye ve Suudi Arabistan artık dost değil düşman olmuştu.
Ortak düşman Esad’ın devrilmemesine rağmen.
Peki aralarında su ve dolar sızmayan bu iki dost arasında düşmanlık neden ?
‘Kara kedi’ General Sisi.
3 Temmuz 2013’te Erdoğan’ın en stratejik müttefiki Müslüman Kardeş Mursi’yi deviren kişi.
O akşam Suudi Kral Abdullah Sisi’yi arayarak ‘Arkandayım ne dilersen dile benden’ dedi ve hemen 6 milyar dolar gönderdi. Küçük kardeş BAE, Kuveyt ve Bahreyn benzer bir tavır aldı.
Erdoğan çok ama çok kızmıştı ama yapacak bir şey yoktu.
Çünkü her iki taraf karşı tarafın ‘Arap Baharı’ ve özellikle Suriye konusunda nelere bulaştığını çok iyi biliyordu.
İki taraf arasında sessiz ve derin bir savaş başlamıştı.
Türkiye’nin arkasında zengin Katar Şeyhi, Suudilerin arkasında BAE ve Bahreyn vardı.
Kuveyt ise bu kavgada tarafsız kalmaya çalışıyordu. Bundan cesaret alan Kuveyt elçiliğinin görevlileri Türk subayını Ankara’nın göbeğinde tartaklayabilmişlerdi. Türkiye ise Suudiler ile savaşında Kuveyt’i kaybetmemek için olayı örtbas etmişti.
Ama kavga devam ediyordu.
Örneğin Suudiler Türkiye ve Katar’ın tüm engellemelerine rağmen Suriye muhalefet örgütü Suriye Ulusal Koalisyonu yönetimini ele geçirdi. Suudiler ayrıca Türkiye’nin kurup kontrol ettiği Özgür Suriye Ordusu ve ona bağlı gruplar karşısında kendilerine bağlı silahlı gruplar oluşturdu.
Her iki taraf yani Katar destekli Türkiye ve Mısır destekli Suudiler ABD ve Batıya ‘Suriye dosyası bizden sorulur’ demeye ve kanıtlamaya çalışıyordu.
Bunun için Biden çıkıp ‘ Türkiye ve Suudi Arabistan IŞİD ve Nusra gibi terör gruplarının ortaya çıkmasından sorumludur’ dedi.
Yani Biden ya piyasa kızıştırıyordu ya da ‘ İkiniz de benim için aynısınız’ demek istiyordu.
Ankara ile Riyad rol kapma ve büyük patron Obama’nın gözüne girme yarışına hız verdi.
Hamleler karşılıklı geliyordu.
Örneğin Katar, Türkiye ve Sudan Libya’daki İslami grupları desteklerken Arap medyası BAE ve Mısır uçaklarının bu grupları bombaladığını anlatıyordu.
Örneğin Suudi Arabistan KKTC’nin İslam İşbirliği Örgütü için göndermek istediği temsilciyi reddetti. Bu da yetmedi Suudi Kral Abdullah Sisi ile anlaşarak Müslüman Kardeşler Örgütü’nü terörist ilan etti. Karar direkt olarak Türkiye’ye bir mesaj idi. Çünkü AKP dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman Kardeşlere kucak açmış ve Osmanlı’nın başkenti İstanbul onların kalesi olmuştu.
Bu ve benzeri hamlelere sessiz kalmayan Ankara yanına Doha’yı da alarak Irak ve Suriye’deki Sünni aşiretlere sahip çıkıyordu. O Sünniler ise IŞİD’i Musul’a soktu. Arap ve özellikle Suudi yandaşı medyada bu konuda çok ilginç hikayeler yayınlandı.
Sonrası herkesin bildiği hikaye : IŞİD denilen ruh hastası yaratıklar topluluğu ortaya çıktı.
Hem de ‘Sünni’ İslam Devleti olarak.
Suriye’nin %20’si ile Irak’ın %40’nı kontrol ediyorlar.
Herkes ama öncelikle Katar destekli Türkiye ile Mısır destekli Suudiler ince hesap yapmaya başladı. IŞİD her tarafı yakıp yıkarken Süleyman Şah Türbesine dokunmuyor ve Türk rehinelerini serbest bırakıyor. Tüm bu hikayelere kuşku ile bakan Suudi yandaşı medyaya göre arabulucu Katar. Katar ise deyim yerindeyse tam bir dansöz. Suudi Arabistan ve yandaşı Körfez Ülkelerinin tehditlerinden korkan Katarlı Emir önce gitti Suudi Kralın elini öptü sonra da ülkesindeki Mısırlı Müslüman Kardeşler yöneticilerini Türkiye’ye sepetledi. Bu da yetmedi Sisi’yi bayramda arayarak saygılarını sundu. Bu da yetmedi Emir Hazretleri ABD’nin IŞİD’e karşı oluşturduğu Uluslararası Koalisyona katıldı ve Amerikan uçaklarının ülkesindeki üsleri kullanmasına izin verdi.
Ama Emir hazretleri bunları yaparken sahibi olduğu Elcezire televizyonu IŞİD ve yandaşlarına ‘Devrimci Sünni Müslümanlar’ diyordu.
Peki Türkiye ve Suudi Arabistan ne yaptı?
Tabii ki çekişme ve çatışmaya devam etti.
Nasıl mı ?
Yanıtını çok ilginç detaylarla yarına bırakalım.

ANADİLİNDE EĞİTİM…


ANADİLİNDE EĞİTİM…

Dostlar,

Bu gün, Eğitimciler Evinde (Ankara, Sümer Sokak 10/1)
“ANADİLİNDE EĞİTİM”
başlıklı açık oturumumuzu gerçekleştirdik.

Bizim de üyesi olduğumuz EĞİTİMİŞ Ankara 1 No’lu Şube ile yine üyesi olduğumuz
Ulusal Eğitim Derneği‘nin ortak etkinliği olarak önerimiz üzerine gerçekleşen toplantı
2 saati aşkıN sürdü.

Ulusal Eğitim Derneği Genel Başkanı Sayın Nazım Mutlu‘nun yönettiği açıkoturuma Dilbilimci Dr. Kemal Ateş, Eğitimci – Yazar Zeki Sarıhan ve biz konuşmacı olarak katıldık. Katkı ve tartışmalarla 2,5 saati aşan oturumda Dr. Ateş ve biz 2. resmi dilin Türkiye’de sakıncalarını ve olanaksızlığını savunduk kanıtlara dayanarak.
Sn. Sarıhan ise Kürtçe’nin 2. resmi dil olmasından yana görüş belirttiler.
Uygun bir zamanda söylediklerimizi özetleyebilmeyi umuyoruz.

Toplantıyı düzenleyen ve katılanlara şükranlarımızı sunarız.

IM000931.JPG

Fotoğrafları gönderen dostumuz Duran Aydoğmuş’a teşekkür ederiz..

Yorumlar altta….

Sevgi ve saygı ile.
18.10.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Dünya Yoksullukla Savaşım Günü


Dünya Yoksullukla Savaşım Günü

Dostlar,

Hacettepe Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı’ndan meslektaşlarımız,

17 Ekim “Dünya Yoksullukla Savaşım Günü” günü nedeniyle bir metin hazırlayarak dağıttılar..

Bu metni sizinle paylaşalım…

Prof. Beaglhole ve Prof. Bonita (İngiltere) 2004’te yayımladıkları çok önemli bir kitapta (Public Health at the Crossroad) Yoksulluğu, Küre genelinde, halk sağlığı için
süregelen en büyük tehdit olarak” tanımladılar.

KüreselleşTİRme YoksullaşTIRma getiriyor.
Yatay (daha çok insan yoksullaşıyor) ve dikey (yoksul daha yoksul oluyor) düzlemde yoksulluk yayılıyor, derinleşiyor; Küreselleşiyor!

Kanada’dan Prof. Chossudovsky bu sorunun kitabını yazdı :

Yoksulluğun Küreselleşmesi

Söz konusu metni okumak için lütfen tıklar mısınız??

DUNYA_YOKSULLUKLA_MUCADELE_GUNU17_Ekim_2014

Sevgi ve saygı ile.
17.10.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

ADD Genel Merkezi 2014 Yılı Prof.Dr. Ahmet Taner Kışlalı Anma Programı


ADD Genel Merkezi 2014 Yılı Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı Anma Programı

portresi_siah_beyaz

 

 

 

 

 

 

 

 

Saat 9:30, 21 Ekim 2014, Salı 

Evinin önü               Saygı duruşu ve  İstiklal Marşı

Evinin önü               Sn. Tansel ÇÖLAŞAN     ADD Genel Başkanı

Evinin önü               Sn. Işık KANSU               Gazeteci-Yazar

Evinin önü               Sn. Mustafa BALBAY      CHP İzmir Milletvekili

Evinin önü              Sn. Levent GÖK               CHP Ankara Milletvekili

Evinin önü              Sn. Alper TAŞDELEN      Çankaya Belediye Başkanı

Ahmet Taner Kışlalı Parkına  Ulaşım:  

Prof.Dr.A. Taner Kışlalı Parkı Sn.Necati YILMAZ CHP Ank.il Bşk.

Prof.Dr.A. Taner Kışlalı Parkı Sn. Ayfer YÜKSEL ÇYDD Ankara Şb. Bşk.

Prof.Dr.A. Taner Kışlalı Parkı  Sn. Leyla ALKIROĞLU ADD Ümitköy Çayyolu Şb.Bşk.

Tören bitiminde Prof.Dr.Ahmet Taner KIŞLALI  gömütü ziyaret edilecektir.

======================================================

Dostlar,

Biz Edirne’de olacağız… Kongremiz var..
Önceki yıllarda bu törenlere katıldık, Park’ta okunan metni hazırlayıp sunduk..

19.10.14 günü Denizli Sarayköy’de bu amaçla bir görsel konferansımız olacak..
(Belki Edirne’de de ADD anma etkinliği yapar..)

Başlığı aşağıda.. duyurusu web sitemizde var..

ADD Genel Merkezi isterse bu sunuyu (power point) kendilerine veririz, web sitelerine koyabilirler..

“Aramızdan koparılışının 15. yılı.. Ne Yapmalı ??”

Vurulduğunda ADD Genel Başkan Yardımcısı idi A. Taner Kışlalı.
Yekta Güngör Özden de Genel Başkan.
Biz de ADD Edirne Şubesi Başkanı idik.
Dostumuzdu, ağabeyimizdi, Edirne’ye de konferansa çağırmıştık.

Ardından çoook konferanslar verdik fakat alçak cinayet çözülmedi, çözülemedi.

Canileri lanetliyoruz, cinayeti aydınlatmayanları da kınıyoruz.

Hiç kimsenin canına kıyılmasın, sorunlarımızı barışçı biçimde konuşarak çözelim istiyoruz.

Rahmetlinin vurulmasından sonraki günlerde, biz de dönemin Edirne’de Valisi
Koru Engin’in gerek görmesiyle yakın korumaya alınmıştık. 1 yıl böyle yaşadık.
Sıkıntıları biliyoruz. Koruma polisimiz Naim Başar‘a rahmet diliyoruz.

Kışlalı hocayı şükran ve özlemle anıyoruz.

Bu arada O’nun yapıtlarını büyük özverilerle kitaplaştırarak bize kazandıran vefalı ve çalışkan damadı (eski) Gazeteci – Yazar Sıtkı Uluç‘a da çook ama pek çok teşekkür borçluyuz.

http://www.anadolu.eu
/

adresli web sitesini mutlaka ziyaret etmelisiniz..

Sevgi ve saygı ile.
17 Ekim 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net