Günlük arşivler: 17 Eylül 2014

Kılıçdaroğlu’dan Davutoğlu’na açık mektup

Kılıçdaroğlu’dan Davutoğlu’na açık mektup

Dostlar,

Türkiye’nin en önemli sorunu Cemaat’in bankası BANK ASYA olsa gerek..

CHP Genel Başkanı K. Kılıçdaroğlu da durumdan görev çıkararak Cemaatin bankasını savunmayı öncelikli görev ediniyor ve kamuoyunda gündem oluşturabilecek bir yöntem, BAŞBAKANA AÇIK MEKTUP, özenle seçilerek yazılıp gönderiliyor ve basına da bilgi verildiğinden, mektup fiziksel olarak alıcısına erişmeden içeriği ulaşmış oluyor..

Oysa bu saatlerde MGK toplantıda ve ABD’nin IŞİD odaklarına hava saldırısı sürerken, Türkiye nasıl çark ederek “terbiyeli – uslu ABD müttefiki” olabileceğini ve “IŞİD unsurlarına” dönük askeri operasyona destek verebileceğin değerlendirmekte..

Belki de bu BANK ASYA’dan sonra 2. derecede önemli konu için de yeni bir açık mektup yazılmaktadır.. Ya da yaratıcı bir başka yöntem bulunacak ve MGK toplantısı sonunda uygulamaya konacaktır.. (Örn. çArşı Grubu ile Beşiktaş maçını izleme gibi..)

Y-CHP bu..
Hikmetinden sual olunmaz ki??

Güneydoğuda devlet okulları yakılıyor; itfaiye ve kolluk engelleniyor..

Eminiz bu konuda da Y-CHP yepyeni postmodern yöntemlerle etkili muhalefetini kamuoyuna gecikmeden sunacaktır..

*****

KK’nın Başbakana Açık Mektubu aşağıda..
“Kolay gelsin” diye bitiriyor Kemal bey..

Biz de Y-CHP ve KK’na “Kolay gelsin” diyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
17 Eylül 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

============================================

Kılıçdaroğlu’dan Davutoğlu’na açık mektup

AA, 17 Eylül. 2014

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na açık mektup yazdı. Kılıçdaroğlu, mektubunda şu ifadeleri kullandı:

  • “Sizi peşinen uyarıyorum, bankacılık sektöründe yaşanabilecek yeni bir krizin sorumlusu olmaya adaysınız. Yüksek rakımlı tepede oturan beyefendinin,
    Türk bankalarından birisini hedef alan ve açık suç oluşturan sözleri karşısında sessiz kalıyorsunuz. Yeniden uyarıyorum, O zat Anayasal açıdan sorumsuzdur, siyaseten hesaba gelmez.
    Türk bankalarını korumak, kollamak, denetlemek sizin ve hükümetinizin işidir,
    bu sorumluluk kanun karşısında da seçim sandığında da paylaşılamaz.
    Türkiye gibi açık toplumlarda suç ve ceza süreci şeffaftır.

    ‘Şuradan yakalayamadık, buradan ceza keselim’ olmaz. Bir bankayı sermayedarı, mevduat veya kredi müşterisine göre ödüllendirme veya cezalandırma hakkına, yetkisine kimse sahip değildir. Böyle bir keyfilik mali sistemin ortasında pimi çekilmiş el bombası bırakmaya benzer. Bu oyunun kazananı olmaz,
    herkes kaybeder.”

Bankalar Kanunu’nun açık olduğunu da vurgulayan Kılıçdaroğlu, sorunlu bankaya önce 68’nci maddenin uygulanarak önlem almasının isteneceğini, bir sonraki adımda 70’nci maddeye göre de yönetimin değişeceğini ve atama yapılacağını belirtti.

‘BAŞBAKAN OLARAK GÖREVE BAŞLAYIN’

Bu adımlar olmadan 71’nci maddeye göre bankaya el konulamayacağını bildiren Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:

  • “Son kez uyarıyorum; Türk ekonomisi bankacılık kesiminde bugünkünü andıran bir dedikodu ve karalama kampanyasının bedelini ağır ödedi. 25 banka battı, milli gelirin üçte biri kadar zarar edildi. Eğer Başbakan iseniz lütfen gereğini yapın. Hedefteki bankada sorun varsa, yasal çerçevede kalarak çözün. Yok, sorun bankada değil, yüksek rakımlı tepenin sakinindeyse, kendisini önce bir
    sükûnete davet edin.
    O beyefendiye sorumsuzluğunun size ve Türkiye’ye ödeteceği bedeli de hatırlatın. Bankayı, sermaye piyasasındaki yerli ve yabancı yatırımcıyı tedirgin ve mağdur edenleri, kanunun açık hükümlerine göre cezalandırın. Tavsiyem bunları yapın ve Başbakan olarak göreve başlayın. Kolay gelsin.”

AİHM Türkiye’den zorunlu din dersi uygulamasına derhal son verilmesini istedi

AİHM’den Türkiye’de ‘zorunlu din dersi’ne son verilmesi kararı..


Dostlar
,

Kanayan yaradır.. 1982 Anayasası ile birlikte 32 yıldır zorunlu din dersleri tam bir İSLAMCI faşist baskı İLE SÜRDÜRÜLÜYOR.. AİHM kezlerce bu konuda kararlar verdi ama özellikle AKP hükümetleri hukuka karşı hile ile AİHM kararlarının arkasından dolanarak (hile-i şeriye) kararları özüyle uygulamadılar. Söz konusu derslerin içeriklerinde yüzeysel ve kandırmaca amaçlı değişikliklere gidilerek
AİHM kararlarının içi boşaltıldı, pişkinlikle AİHM aldatılmaya çalışıldı!

Ciddi ölçüde zaman kazanıldı.. Bu arada “12 yıllık zorunlu kesintisiz” eğitim sistemi 4 + 4 + 4 ile parçalanarak ve İHL’ler sayıca ezici biçimde artırılarak İmam hatip Ortaokulları (IHO) da açıldı. Yetmedi, kimi derslerin İngilizce verilmesi bahanesiyle
İHL ve IHO’nın başına bir de “Anadolu” sözcüğü getirilerek var olan okul binaları
bu kayırmalı okullara verildi.

Yetmedi, bir de haremlik – selamlık ayrımı ile kızlar için IHO – IHL açıldı..
Oysa İslam dini kaynaklarında kadınlar İmam – Hatip olamıyor.
Bu gerçeğe karşın kızlar için ayrı İHO – İHL açmak, apaçık beyin yıkama,
Başbakan iken RTE’nin itiraf ettiği üzere “inançlı” nesil yetiştirmektir..

Bu neyin “inancı” dır?? Başka inanç sahipleri ve sistemleri yok mudur Türkiye’de?
Salt Hıristiyan ve Museviler bağışık tutuldu bu zorunlu derslerden
(Lozan Antlaşması güvenceleri ve Batı korkusu!).

Yetmedi; bilinçli TEOG rezaletiyle (TEOG : Temel Eğitimden Ortaöğrenime Geçiş) öğrenciler utanç verici biçimde seçeneksiz bırakılarak İHL’lere yerleştirildiler.. IHO – IHL yapılanması 4 + 4 + 4 sistemini son 2 bölümünde başlıca sistem ve omurga oldu.. Laik bir ülkede yapıldı bunlar.. Anamuhalefet partisi başkanı “Türkiye’de laiklik tehlikede değil” dediğinden olacak..

Yetmedi, İHL bitirenleri (mezunları) meslek sahibi olmak üzere eski Yüksek İslam Enstitüleri – yeni İlahiyat Fakülteleri’ne (sayıları 30’dan çok!) yönlendirilmek yerine
tüm eğitim alanlarına girebildiler. Ezici çoğunlukla AKP kadroları bu okullardan mezun.
Farklı inançtan, örneğin Alevi, tek 1 orta- yüksek bürokrat 12 yıldır atanmıyor!

Yetmedi, Harpokulları için zorlama yapılmakta..
Polis okulları, Hukuk ve Mülkiye zaten öncelikle tercih edildi.
Fethullah Gülen’in hedefleri doğrultusunda Devletin can damarlarına girildi..

Yeter mi? Bilmiyoruz??

20 – 25 milyon Alevi insanımız İslamı çok farklı yorumluyor ve Sünni İslamın devlet eliyle – kendi vergileriyle kendilerine dayatılmasına çoook haklı olarak isyan ediyorlar.
Cemevleri tapınç (ibadet) yerleri olarak kabul edilmiyor, tek kuruş devlet desteği görmüyor. Ama cami sayısı yüz bini aştı, ayrıca ilkokullarda bile mescitler doldu.
Bu bağlamda ağzını açanlar çok merkezli ve sistematik biçimde linç edildi, susturuldu, vuruldu.. Ama hoparlörlerden sanal ezan kayıtları 5 vakit çok yüksek sesle dinletiliyor.

DİB (Diyanet İşleri Başkanlığı) muazzam bir İmparatorluk oldu.
Bütçesi çok sayıda bakanlığın ödeneğini aşıyor. TÜBİTAK bütçesinin 4 katı! Ayrıca Diyanet Vakfı çok ciddi parasal kaynaklara hükmediyor. İki yüz bin dolayında Sünni imam – vaiz -mele vb. nin aylıklarını tüm vatandaşlar ödüyor ama DİB’de Alevilik ve başka inançlara yer yok! DİB SÜNNİ İSLAMIN Dükalığı! Oysa “Diyanet” sözcüğü salt “Sünni” İslam demek değil ki!

Başbakan Davutoğlu bu gün hemen savunmaya geçti ve terör örgütlerini örnek göstererek Ortadoğuda din eğitiminin zorunlu olduğunu.. savundu. “İslamcı terör” ü engellemek için bu dersler gerekliymiş.. Hatta uygulamalı, Kilisede veriliyormuş yer yer.
Oysa hiçbir AB ülkesinde 12 yıllık kesintisiz zorunlu temel eğitim tamamlanmadan zorunlu din eğitimi yok’

Yine bu gün 12. CB – Yarıbaşkan RTE de Esnaf Birlikleri toplantısında “İslami terör” diye bir kavramı kesinkes reddetiklerini söyledi. RTE de Davutoğlu da “IŞİD unsurları” demeyi sürdürürken, tüm dünya “kanlı IŞİD terörü” diyerek şiddetle lanetliyor,
kendi yarattıkları canavarla başetmek için çabalıyor….

Büyük atasözüdür.. “Zırva tevil götürmez..”
Ne yaparsanız yapınız, bu politikayı artık daha fazla sürdüremezsiniz.

AİHM’nin kararı oybirliği iledir. Temyiz etme pişkinliğine girilmez umarız.
Çünkü tazminat istemi de hükmü de yoktur kararda.
Uluslararası Yüksek Mahkeme, kararının nasıl uygulanması gerektiğini de açıkladı.

Eh artık yeter..
Bu dinci faşizme son verin..
Zaten okullarda Arapça, Peygamberin Yaşamı gibi dersler de koyarak dinci içerik
iyice zenginleştirildi..

İnsaf artık..

  • Toplum bo-ğu-lu-yor, bo-ğu-lu-yor, bo-ğu-lu-yor..
    anlıyor musunuz, duyuyor musunuz, görüyor musunuz?

Yoksa kör ve sağır mısınız?

Bu yaptıklarınızın İslam’a uyan neresi var? Kuran’da karşılığı var mı??
Kuran’ın neresinde insanlara zorla din öğretmek, Arapça sure ezberletmek yazıyor? Zorla abdest, namaz, oruç.. Hangi ayette, hangi ayette??
Tek bir ayet gösterebilir misiniz herkese ZORUNLU DİN DERSİ için??
Yoksa tam tersine “tebliğ” den öteye geçmek Kuran’da yasak, değil mi!?

AİHM kararını kıvırtmadan artık uygulayın..
Mahkeme uyarıyor; Türkiye’de sorun “yapısal” diye!
(Karar özeti aşağıda.. dikkatle okunmalı..)

Sevgi ve saygı ile.
17 Eylül 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

=================================

AİHM’den ‘zorunlu din dersi’ kararı..

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 
Türkiye’den zorunlu din dersi uygulamasına derhal son verilmesini istedi!

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM),eğitimde zorunlu “Din Bilgisi ve
Ahlak Kültürü Derseri” ne karşı Ankara’dan davacı olan 14 Türk vatandaşının
2011 yılında açtığı davada kararını bugün açıkladı.

AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) eğitim hakkıyla ilgili maddesinin ihlaline hükmetti.

Mahkeme, oy birliğiyle aldığı kararda,
Türk hükümetinden

Zaman geçirmeden öğrencilerin zorunlu din ve ahlak kültürü derslerinden
bağışık (muaf) tutulmalarını da sağlayacak yeni bir sisteme geçmesini.”
istedi.

Kararda, Türkiye’de din ve ahlak kültürü kitaplarının içeriğinde yapılan son değişikliklerin“yetersiz” olduğu belirtilip; Devletin dinsel konularla ilgili düzenlemelerde “yansız ve tarafsız olma yükümlülüğü” anımsatıldı.

AİHM, kullanılmakta olan “Din ve Ahlak Kültürü” kitaplarında Türkiye’de çoğunluğun
ait olduğu Sünni İslam’a daha çok yer ayrılmasının “beyin yıkamak” anlamına gelmediğini belirtmekle birlikte;

Alevi inancının özellikleri dikkate alındığında, anababaların çocuklarında
okul ile kendilerine özgü değerler arasında bir “bağlılık çatışması” 
yaratabileceğini
düşünmekte haksız olmadıklarına kanaat getirdi.

Türk eğitim sisteminin yalnızca Hıristiyan ve Musevi öğrencilere zorunlu din derslerinden bağışık (muaf) tutulma hakkı tanıdığına işaret eden AİHM’nin gerekçeli kararında,

“Bu durum, çocukları okulda gördükleri eğitim ile ailelerinin dinsel veya
felsefi inançları arasında çatışmaya itebilir..
” sonucuna vardı.

Avrupa ülkelerinin çoğunluğunun öğrencilere din derslerine girmeme veya
bu ders yerine başka bir derse girme hakkı tanıdığını da anımsatan AİHM,
Türk eğitim sisteminin anababaların (ebeveynlerin) inançlarına saygı konusunda
hâlâ Avrupa standartlarında olmadığı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi‘nin
eğitim hakkıyla ilgili maddesini ihlal ettiğine hükmetti.

AİHM, sorunun “yapısal” olduğunu da belirterek, kararın nasıl uygulanması gerektiği konusunda Ankara’ya mesaj da verdi.

Mahkeme, en kısa sürede “Din ve Ahlak Kültürü” derslerinin zorunlu olmaktan çıkartılıp, öğrencilerin bağışık tutulabilecekleri bir sisteme geçilmesi
gerektiğine hükmetti.

Davacılar maddi veya manevi tazminat talep etmediğinden,
bu konuda herhangi bir hükümde bulunulmadı.

Karar, benzer olası davalar için örnek oluşturması (emsal teşkil etmesi)
bakımından önem taşıyor. (Kaynak: Ntvmsnbc, 16.9.14)

***********

Bu dosyanın tümünü pdf olarak okumak – indirmek için lütfen tıklayınız…

AİHM’den_Turkiye’de_‘zorunlu_din_dersi’ne_son_verilmesi_kararı

Bu ülke sahipsiz değil!

Dostlar,

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Etiği Anabilim Dalı Başkanı değerli meslektaşımız
Prof. Dr. Nesrin ÇOBANOĞLU‘ndan kısacık bir ileti var..

Murathan Mungan‘ın bir sözünü alıntılayarak..

  • “Haklı olduğunu bilmenin güveniyle sakin, sabırlı, inançlı ve diri, dipdiri olmak gerekiyor. Bu ülke her şeye karşın o denli sahipsiz değil.
    Ölülerin hatırasına, yaşayanların geleceğine borcumuz var.”

Teşekkür ederek paylaşıyoruz bir sonbahar sabahında..

Sevgi ve saygı ile.
17 Eylül 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net