Günlük arşivler: 29 Ağustos 2014

Soner Yalçın : Davutoğlu’nun bilinmeyenleri

Dostlar,

Sevgili Soner Yalçın‘dan güncel, müthiş bir yazı daha..

Kendisine teşekkür ederek okuyalım..

Ama SÖZCÜ Gazetesi almayı da ihmal etmeyelim..

Sevgi ve saygıyla.
29.8.2014, Uzungöl – Trabzon

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

=============================================

Davutoğlu’nun bilinmeyenleri

portesi

Soner Yalçın
http://sozcu.com.tr/2014/yazarlar/soner-yalcin/davutoglunun-bilinmeyenleri-588762/, 29.8.14

30 Mart 2014 yerel seçimine üç gün vardı.

Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in Dışişleri Bakanlığı’nda
Suriye politikası üzerine yaptıkları “beyin fırtınası” medyaya sızdırıldı.
Amaç, “Erdoğan ve Davutoğlu’nun kurmayları Suriye ile savaş çıkarmak istiyor” mesajıyla AKP oylarını düşürmek miydi?

Başka amacı var mıydı?

Yerel seçimden başarıyla çıkan Erdoğan, Cumhurbaşkanı adayı olmaya karar verdi.
Ve başbakanlık koltuğuna oturacak adı da o günlerde belirledi: Ahmet Davutoğlu!

Dikkat ediniz Davutoğlu’nun adını açıklayan Erdoğan, hep bir konunun altını çizdi:
Davutoğlu, Paralel Yapı ile mücadeleye devam edecek!”

Davutoğlu, Erdoğan’a bu güveni vermek için yaşamında bir ilke imza attı.
“Din ve Siyaset” adlı kitabın yazarı Zaman gazetesinden Ali Bulaç’a 10 bin TL
tazminat davası açtı! Tarih: 29 Mayıs 2014!

Kitapta yer alan sözler 11 Ocak 2014’te hükümete yakın Sabah, Star, Haber 7 olmak üzere birçok gazetede yayınlanmıştı! Entelektüel Davutoğlu’nun tavrı herkesi şaşırtmıştı. Oysa bilmiyorlardı ki…

Başbakanlığa giden yol, Cemaat yazarlarıyla kavgadan geçiyordu..!

Erdoğan yalnızca Paralel Yapı’yla mücadele için mi Davutoğlu’nu başbakan yaptı? Ya da…

Eşi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Sare Davutoğlu’nun, Erdoğan’ın kız kardeşi Vesile İlden’in yakın arkadaşı olması veya Erdoğan’ın kızı Esra Albayrak’ın doğumunu yaptırması mı bu yolu açtı?

Çocuk olmayınız…

Davutoğlu’yla ilk çalışan politikacı bilinen aksine Süleyman Demirel idi…

Sinirlioğlu faktörü

Davutoğlu’nu tanımanız için bir adı bilmeniz gerekiyor: Feridun Sinirlioğlu!

İstanbul Erkek Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi’nden tanışıyorlar. Sinirlioğlu
çalışma yaşamına 1982’de Dışişleri Bakanlığı’nda başladı. 1996-2000 arasında Cumhurbaşkanlığı başdanışmanı yapıldı. Sinirlioğlu, Demirel’e İsrail-Filistin gerilimine çözüm konusunda rapor hazırlayacak tek kişinin Davutoğlu olduğunu söyledi.
Davutoğlu devletle ilk kez bu aracılıkla tanıştı; raporu yazdı.
Sinirlioğlu’da 2002’de büyükelçi olarak İsrail’de görevlendirildi. 5 yıl kaldı.

Davutoğlu’nun yaşamındaki Sinirlioğlu gibi ayrıntılar hep dikkatimi çekti.
Örneğin yazdığı kitabının önsözünde ilk cümle şuydu:

Prof. Dr. Bernard Lewis’e şükranlarımı sunarım. Bu kitabı yazmamı O sağladı.”

Prof. Lewis’in siyonist olduğunu bilmeyen var mı?

Kitabını çeviren Prof. Dr. Norman Vuckoviç de Yahudi idi.

Bir gün yazarım;

Davutoğluların “Neo Osmanlı” (Yeni Osmanlıcılık) tezi bir İsrail projesidir.

Boğaziçi Üniversitesi’nde tez hocası Prof. Dr. Şerif Mardin idi.
“Alternatif Paradigmalar” adlı doktora çalışması için üç ay Mısır’daki Amerikan Üniversitesi‘nin kütüphanesinde çalıştı!
Ders vermesi için hem ABD’den hem de Malezya’dan davet aldı.
Malezya International Islamic University’yi tercih etti.

İsrail ile ilişkilerin en iyi olduğu 28 Şubat döneminde “Silahlı Kuvvetler Akademisi” ve
“Harp Akademileri”nde öğretim üyesi olarak ders verdi!

Erdoğan’ı ele geçirdiler

Tarih: 16 Kasım 2002.

Abdullah Gül hükümeti kurma görevini aldıktan sonra aradığı ilk isimlerden biri Davutoğlu oldu. Gül’ün, Refah Partisi’nin dış politikasından sorumlu olduğu ve Erbakan’ı ABD’ye götürdüğü o dönemlerde akıl hocası Davutoğlu idi. Ancak Davutoğlu RP çatısı altında çalışmayı kabul etmemişti; dışarıdan destek veriyordu. Başbakan Gül’ün başdanışmanlık teklifini kabul etti. Gül’ün makam odasının arkasındaki iç odada çalışıyordu.

Davutoğlu sonra Başbakan Erdoğan’la çalıştı…

Siyasete dair hiçbir pratiği yoktu ve buna rağmen Davutoğlu, AKP’nin dış politikasını belirleyen birinci adam oldu. The Economist dergisi O’nu “perde gerisindeki etkili adam” diye boşuna yazmadı (17.11.2007). AKP hükümetinin parlamento dışından kabinede görev alan ilk bakan da Davutoğlu oldu.

Peki tüm bunları nasıl becerdi?

Fikri donanımı olmayan Erdoğan, olayları kavramsal yöntemlerle açıklayan Davutoğlu’yla eksikliğini giderdiğini düşündü. “Hoca” biliyordu. Oysa…

Kitaplardaki soyut ile yaşamın somut gerçekleri karşı karşıya gelince Davutoğlu’nun çuvalladığını herkes gördü. Soyutlaştırılan dış politika Türkiye dış politikasını gerçeklerden uzaklaştırdı.
Erdoğan bilmiyordu ve ne yazık ki bilmediğini de bilmiyordu; bildiği sandığı “Hoca”ya sarıldı.

Ve eklemeliyim:

Davutoğlu, Erdoğan’ın emanetçisi-kuklası filan olmaz.
Davutoğlu, Sinirlioğlu ve Hakan Fidan, Erdoğan’ın zihinsel dünyasını ele geçirdiler. Bakmayınız afra tafrasına, “Paralel Yapı bizi kandırdı” diyen saf bir Erdoğan var karşınızda. Cüneyt Zapsu’nun “lağıma sürmeyin kullanın” sözünü hatırlatırım.

Erdoğan Başbakanlığı yalnızca “belediye hizmetleri” sanıyor ve dış politika ya da ekonomiyi bilmiyor; ihaleler konusunda uzman!

Cumhurbaşkanlığı sürecinde buna devam edecektir.

Parantez açmalıyım: Davutoğlu’nun Konya’nın ve Anadolu Kaplanları’nın temsilcisi olduğu söyleniyor. Davutoğlu’nun en büyük kızı Sefure, Yıldız Holding’in kurucusu
Sabri Ülker’in torunu Ahmet Özokur ile ve ortanca kızı Meymune ise İstanbul Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Dursun Topçu’nun oğlu Talha Topçu ile evli. AKP döneminde Anadolu Kaplanları yalnızca bir efsanenin adıdır; Türkiye’nin 70 yılda kazandıklarını İstanbul ve Ankara’daki “havuzcu” şirketler yemektedir. Geçelim…

Bu arada:

Davutoğlu’nun emanetçi olup olmayacağı umurumda da değil. 12 yıllık dış politikasıyla Türkiye’yi ateş çemberinin içine atan maceracı Davutoğlu’nun başbakanlık koltuğuna oturması tehlikenin devam ettiğini gösteriyor.

Şunu demiştir:

“Dedelerimizin coğrafyası bizim kuşağımızın coğrafyasından çok daha genişti. Torunlarımızın coğrafyası da bizim coğrafyamızdan çok daha geniş olacaktır.”

Maceraya devam…

Bülent ESİNOĞLU : “Yol haritaları ve kriz sarmalı!” ve çağrışımlarımız..



Dostlar
,

Sn. Bülent Esinoğlu aşağıdaki yazısında gerçekten “kritik” değerlendirmeler yapmakta.

AKP iktidarda kalarak –ABD ve AB’nin tüm istemlerine uyarak- örtük dinci – faşist gündemini yaşama geçirmenin, iktidar olanaklarından sonsuza dek her türlü yolsuzluk dahil yararlanmanın peşinde. ABD’nin Davutoğlu ile çalışmak için sabırsızlandıklarını açıklaması ne anlama gelmektedir?

HDP dışı muhalefet de ABD-AB’nin gözünden düşmemek,
iktidar sırasının gelmesi için tam bir teslim oluş içinde..
Yıllarca kanlı savaşım verilen Batı maşası PKK’yı yasallaştırmak ne demektir?

2015 seçimleri için -öne alınmazsa- şimdiden ABD-AB diyeti tahsil etmiş;
iktidar – muhalefet de peşinen ödemiştir.

Acı faturayı da ülke ve halk ödüyor..
Artık son dönemece ya da son hamleye sıra gelmiştir.

Batı emperyalizmi, SEVR’den 92 yıl sonra Türkiye’ye “Şah” demektedir!

“ŞAH”, Misak-ı Milli kutsalına dokunulması ve özyurt Anadolu toprağından güneydoğuyu kopartarak Sevr’in eylemli olarak uygulamaya geçilmesidir.

Muahalefet – yurt savunması “doğrudan” halkın sırtındadır.
PKK’yı terör örgütü olmaktan çıkaran altı maddelik yasa‘nın (6551sayılı) RG’de yayımından sonraki 60 gün içinde AYM’ne götürülmesi için 110 milletvekilinin bulunması zorunludur. Yurtsever milletvekili Sn. Prof. Dr. Süheyl BATUM,
bu bağlamda da ilk imzayı vermiştir.. Sn. Emine Ülker Tarhan’ın adaylığında olduğu gibi..

  • AKP, CHP, MHP hatta HDP’den VATAN BÖLÜNMESİNE RAZI OLMAYAN, 
  • “TEK VATAN” içinde çözüm arayan 110 imza Türkiye için “kritik” ve
    ivedi duruma gelmiştir.

Söz konusu yasa 16.7.2014 günü, 29062 sayılı RG’de yayımlanarak yürürlük almıştır.
Bu sitede o günlerde de uyarı yazılarına yer verilmiştir

Bölücü yasanın adı da tam bir tuzaktır : (6 maddelik yasa metni en alttadır..)

“TERÖRÜN SONA ERDİRİLMESİ VE TOPLUMSAL BÜTÜNLEŞMENİN GÜÇLENDİRİLMESİNE DAİR KANUN”..

Bu gün 34. gündür.. 26 gün kalmıştır 110 milletvekilinin imzası ile AYM’ne
(Anayasa Mahkemesi) iptal başvurusu için.

Herkesi ivedi yurt göreve çağırıyoruz..

Sevgi ve saygıyla.
26.8.2014 (07.25), Maçka – Trabzon

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

===========================================

Yol haritaları ve kriz sarmalı!

portresi

Bülent ESİNOĞLU
bulentesinoglu@gmail.com, 28.8.204

PKK’yı terör örgütü olmaktan çıkaran altı maddelik yasa (6551sayılı)
Meclis’ten geçince, siyasal iktidar, CHP’yi kendi suçuna ortak etmiş olmanın mutluluğunu yaşadı.

Bu sevinçle, bu yasaya dayanan yeni yol haritaları ve yeni kurul ve kurumlar oluşturma çabasına girdi. İzleme Komitesinin belirleneceğini açıkladı.

Bu yasa nedeniyle, gerek CHP’nin tabanında, gerekse MHP’nin tabanında öncülerde, çok yoğun bir huzursuzluk başladı.

  • PKK’yı terör örgütü olmaktan çıkaran yasayı,
    CHP Anayasa Mahkemesine götürmeyeceğini bildirince
    ,
    tüm umutlar Meclis dışı muhalefete kalmış oldu.

PKK’nın güneydoğuda devlet gibi davranıyor olmasını Anayasal zemine oturtmanın adı; “yol haritası” olarak isimlendirildi.

Bu yolun sonunda, Birleşik Kürdistan’a varacağını uman PKK,
gidişattan çok memnun.

Aslında yol haritasını PKK önceden çizmişti. Şimdi AKP ve CHP o yol üzerinden yürümeye devam ediyor. PKK’nın yol haritası ise; biraz müzakere biraz silah olduğundan, güvenceye alınmış bir yoldur.

Yazımın başlığına “Kriz sarmalı” adını vermiştim.
3 krizi bir arada yaşayacağımızı söylemek gerekir.

Birinci kriz vatan krizidir. Çünkü ülkemiz, toprak yitirmekle karşı karşıyadır.

İkinci kriz; Siyasal iktidarın IŞİD’a verdiği desteğin ülkemize yayılıyor olmasıdır.
Bu krizin, sosyal krizi de, bünyesine alacağı kesindir.

Üçüncü kriz ise; içinde bulunduğumuz bu karmaşa nedeniyle, çok yüksek faiz bile versek, Batıdan sermaye akışının duracağı veya azalacağıdır.
Avrupa’nın yaşamakta olduğu krizi de, buna eklersek, sıcak para akışının
daha da sıkıntılı olacağı anlaşılır.

Vadesi gelmiş borçların, yeni borç alınmaksızın ödenmesi olanaksızdır.
Zaten ekonomik kriz de buradan başlar. 60 milyar $ cari açık, 230 milyar $
2014 yılında ödenmesi gereken borç var.

Cari açık döviz açığıdır. Yani yabancı paradır.
Dışa bağımlı sanayinin sürmesi, yarı mamul alınması içim döviz gerekir.

Ülke bu krizlerin içine, şu 3 saldırı sonucunda geldi :

1. Cumhuriyete saldırı
2. Laikliğe saldırı,
3. Güneydoğuyu Türkiye’den koparma saldırısı yani
“Açılım ve Ordu’ya Ergenekon saldırısı”

Amerika, Avrupa ve iktidarın birlikte hazırladıkları yol haritası,
bu 3 saldırı ile yaşama geçirildi.

Muhalefetin iktidara, hem program hem de uygulamalar açısında çok benziyor olması, umutsuzluğun artmasına neden olmaktadır.

Umutsuzluğun asıl nedeni; bu siyasal iktidarın yarattığı sorunları çözebilecek bir seçeneğin olmamasıdır.

Varolan partilerin programlarıyla Türkiye bu çıkmaza girmiştir.
Aynı programla çıkmazlardan çıkılamaz.

Borç almadan borç ödeyebilecek düzeni oluşturmaya mecburuz.
Aksi takdirde, toprak kaybına uğrayacağız. Zaten Bulamaç ve Eşek adaları başta
olmak üzere, 16 adamıza Yunan bayrağı ve Yunan askeri yerleşmiş durumdadır.

Öyle bir muhalefet ile karşı karşıyayız ki, bu adaların iktidarın göz yumması sonucunda işgal edildiğini dahi gündeme getirmemektedirler.
Çünkü onlar da olaya aynı göz ile bakmaktadırlar.

AKP iktidarından önceki yıllarda böyle bir durum olsa,
Genelkurmay açıklama yapardı.

AKP böyle durumlara Ordu’nun vesayeti dediğinden,
Genelkurmay da, hükümetten izin almadan açıklama yapamıyor.

Anlayacağımız, toprak ayağımızın altından çekilecek, ama haberimiz olmayacak.
Bu kadar AKP propagandasının arasından gerçeği görmek ve onu açıklamak
artık büyük bir mücadeleyi gerektiriyor.

***********************************

16 Temmuz 2014  ÇARŞAMBA Resmî Gazete Sayı : 29062
KANUN

TERÖRÜN SONA ERDİRİLMESİ VE TOPLUMSAL BÜTÜNLEŞMENİN GÜÇLENDİRİLMESİNE DAİR KANUN

Kanun No. 6551                                            Kabul Tarihi: 10/7/2014

Amaç ve kapsam

MADDE 1  (1) Bu Kanunun amacı, terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesi için yürütülen çözüm sürecine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

Uygulama, izleme ve koordinasyon

MADDE 2  (1) Hükümet, çözüm süreci kapsamında aşağıdaki hususlarda gerekli çalışmaları yürütür.

a) Terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine yönelik siyasi, hukuki, sosyoekonomik, psikolojik, kültür, insan hakları, güvenlik ve silahsızlandırma alanlarında ve bunlarla bağlantılı konularda atılabilecek adımları belirler.

b) Gerekli görülmesi hâlinde, yurt içindeki ve yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlarla temas, diyalog, görüşme ve benzeri çalışmalar yapılmasına karar verir ve bu çalışmaları gerçekleştirecek kişi, kurum veya kuruluşları görevlendirir.

c) Silah bırakan örgüt mensuplarının eve dönüşleri ile sosyal yaşama katılım ve uyumlarının temini için gerekli tedbirleri alır.

ç) Bu Kanun kapsamında yapılan çalışmalar ile alınan tedbirlere ilişkin kamuoyunun doğru ve zamanında bilgilendirilmesini sağlar.

d) Alınan tedbirlere ilişkin uygulama sonuçlarını izler ve ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlar.

e) Gerekli mevzuat çalışmalarını yapar.

Yetki ve sekretarya

MADDE 3  (1) Bakanlar Kurulu, çözüm sürecine ilişkin gerekli kararları almaya yetkilidir.

(2) Çözüm süreci kapsamında yapılan çalışmaların koordinasyonu ve sekretarya hizmetleri Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı tarafından yürütülür.

Kararlar ve yerine getirilmesi

MADDE 4  (1) Bu Kanun kapsamında verilen görevler, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca ivedilikle yerine getirilir.

(2) Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki görevleri yerine getiren kişilerin bu görevleri nedeniyle hukuki, idari veya cezai sorumluluğu doğmaz.

Yürürlük

MADDE 5  (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 6  (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

15/7/2014