Günlük arşivler: 23 Ağustos 2014

ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR ?? İSLAMDA REFORM KAPIYA DAYANDI


Türker ERTÜK :
ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR ??

Çanlar Kimin İçin Çalıyor

Dostlar,

İSLAMDA REFORM KAPIYA DAYANDI!

Sözde İslam Dünyasından gelen yeni bir “fetva” ya bakar mısınız??
Erkeğin “niyeti iyi” ise, bir kadın ile evlenecekse, kadının kendisine göstermediği yerlerini gizlice, duş alırken dikizleyebilir ve kararını buna göre verebilirmiş!?..

Bu insancıklar – insan müsvetteleri akıllarını uçkurları ile bozmuşlar anlaşılan.
Nerede aklı başında İslam bilginleri?
Nerede Laik T.C.’nin muazzam parasal kaynaklarını tüketen devasa
Diyanet İşleri Başkanlığı örgütü ve onun Din İşleri Yüksek Kurulu??
Neden ağızlarını açıp yüksek perdeden bu tür saçmalığın saçması zırvaları yalanlayıp, kaynağını da dışlayıp – lanetleyip açık karşı tutum almazlar??
Sayıları 30’u geçen İlahiyat Fakülteleri neden gıkını çıkarmaz?

Yobazların kalleşçe katlettiği aydın din bilgini rahmetli Turan Dursun soruyordu :
Din Bu mu? Ve yanıtını da veriyordu : DİN BU!

Biz de bilelim, Din bu mu?

Peygamberden önce Arabistan çöllerinde egemen kültür olan Vahabi gelenekleri ile Muhammet Peygamber az mı uğraştı bu ilkelliği bir parça olsun düzeltmek için ?
1400 yıl sonra Vahabi gelenekleri İslam dini adına Muhammed’in dinini bastıracak mı?
Tehlikeli alametler belirdi ve çoğaldı :
Bu yobaz ve tarih öncesinden kalma kafalar, Suriye’de “ulül emr”e (Esad yönetimine) isyan eden cihadcıların cinsel gereksinmelerini karşılamak üzere
Suriyeli kadınlara ciğer söken kanlı katillerle yatmalarını fetvalamadı mı?
Aynı iğrenç kafalar, taaa Tunus’tan bu amaçla Türkiye üzerinden genç kızlar
getirtmedi mi? Bu kızlar / kadınlar gebe kalıp, canlarını kurtarabilirlerse,
babaları belirsiz biçimde Tunus’a dönmediler mi??

********

Anlatması bile kasvet veriyor..
AYDIN DİN BİLGİNLERİ;
İHANETİNİZE ARTIK BİR SON VERİN
VE
İ S L A M D A   R E F O R  M U N   K A P I S I  N I   A Ç I N !..

İSLAMDA REFORM KAPIYA DAYANDI!

Yoksa bu bataklık sizi de yutar, ne din bırakır ne de iman..

Sevgi ve saygıyla.
23.8.2014, Çanakkale

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Susuzluğa karşı biz ne yapabiliriz?


Dostlar
,

Su sorunu – kıtlığı ciddi düzeyde..

Hükümet kendi derdinde.. Ülke sahipsiz..

 

Önerilere çookk dikkaaaat lütfen..!

 

Sevgi ve saygıyla.
23.8.2014, Çanakkale

 

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

=======================================

Susuzluğa karşı biz ne yapabiliriz?

Melis Alphan
melisalphan@hurriyet.com.tr
Hürriyet, 23.08.2014

İSTANBUL, 2013 sonunda 14 160 467 kişiye ulaşan nüfusuyla mega kente dönüşürken, yaklaşık 3 Ankara, 6.5 Antalya, 187 Bayburt ediyor ve dünyadaki
130 ülkeden daha kalabalık.

Ülkedeki her 100 kişiden 18’i İstanbul’da ikamet ediyor.
Nüfusunun 2023’te 16.5 milyonu bulması bekleniyor.
Nüfusun hızla artmasıyla beraber, İstanbul gibi büyük kentlerde, suyun büyük miktarlarda tarımsal ve endüstriyel üretimde kullanılması büyük sıkıntılara neden oluyor.

Türkiye’nin yıllık toplam kullanılabilir su miktarı 112 milyar m3. 44 milyar m3 kadarını tüketiyoruz. Tüketilen bu suyun %74’ü sulamada, %15’i içmede, %11’i ise sanayide kullanılıyor.

Gelişmiş ülkelerde tatlı su kaynaklarının %30’u tarımsal üretimde kullanılırken
bizdeki %74 oranı suyun üzerindeki baskıyı artırıyor.

Malum, ülkemizde son 20 yıldır sıcaklıklar ortalamanın çok üzerinde.
Son 30 yılda su havzalarına düşen yağış miktarında %25 azalma gördük.
İklim değişikliğiyle beraber, kış ve bahar aylarının mevsim normallerinin dışında aşırı kurak geçmesi ve buna bağlı olarak barajlardaki su seviyesinin azalmasıyla su sıkıntısı çekmeye başladık.

Falkenmark Su Kıtlığı İndeksi’ne göre, yılda ortalama kişi başına düşen su miktarı 1000 m3 altında olan ülkeler ‘su yoksulu’ olarak nitelendiriliyor. Bir ülkenin
yeterli miktarda suya sahip sayılabilmesi için yılda kişi başına düşen su miktarı
1700 m3’ün üzerinde olmalı.

Türkiye’de kişi başına düşen miktar 1519 m3. Yani, su bizim için halihazırda sıkıntı. Nüfusun 100 milyona ulaşacağı 2030 yılında Türkiye, 1168 me3 ile su yoksulu ülkeler arasına katılmaya çok yaklaşacak.

Bu anlamda, özellikle tarımsal üretimde farklı düzenlemeler ile denetimde hükümete büyük iş düşüyor. Ama su kaynaklarımızın daha verimli kullanılmasını sağlamak için
biz vatandaşların bireysel çabaları da çok önemli. Bunun ne denli etkili olabileceğini göstermek için TEMA 2007’de ‘Suyunu Boşa Harcama’ kampanyası
ilk kez yaşama geçirmişti. Bireylerin gereksiz su tüketimini azaltmasına yönelik
basit önlemlerle aylık su tüketiminde %10-12 tasarruf sağlanmıştı.

6 basit öneriyle 3 ayda 18 milyon ton su tasarruf edildi.
Elmalı Barajı’ndan İstanbul’a bir yılda verilen su miktarının üzerine çıkıldı.

Bu yıl yine ciddi bir su sıkıntısı çekiyoruz. Kurak geçirdiğimiz 2007’nin
Ağustos ayında barajlardaki doluluk oranı %24 iken, 2014 Ağustos ayında su düzeyimiz %17.6.

Bireysel çabalarımız yine büyük önem taşıyor.

u tasarrufu için TEMA’nın 6 basit önerisini anımsamanın ve
uygulamanın zamanıdır :

1. Musluğu açık bırakmayın. Sebzeleri akan suda değil, su dolu kapta yıkayın.
2. Bulaşıkları elde değil, makinede yıkayın.
3. Diş fırçalarken suyu kapayın.
4. Tıraş olurken suyu kapayın.
5. Daha kısa duş alın.
6. Gereksiz yere sifonu çekmeyin.

Bu basit önlemlerle evlerimizde bir yılda 140 ton suyu kurtarabiliriz.
İnanın, artık bu işin şakası yok. Susuzluğa doğru tez elden gidiyoruz.

=======================================

Dostlar,

Su sorunu – kıtlığı ciddi düzeyde..

Hükümet kendi derdinde.. Ülke sahipsiz..

Önerilere çookk dikkaaaat lütfen..!

Sevgi ve saygıyla.
23.8.2014, Çanakkale

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

Prof. STIGLITZ : Yolun Sonuna Geldiniz!


Dostlar
,

Prof. Joseph STIGLITZ önemli bir kişilik..
NOBEL Ekonomi (İktisat) ödüllü. (2001, Bilgi Asimetrisi Kuramı ile..)
ABD Kabinesinde Başkan Bill Clinton döneminde Ekonomi Bakanlığı yapmış ve kendisinin kabulü ile asıl kendisini pişiren ve gözünü açan görevi ise Dünya Bankası Başekonomistliği olmuş.. 3.5 yıl üstlendiği bu görevi hakkında anılarını kitaplarında aktardı. KürelleşTİRme bağlamında yazdığı 4 kitaptan 2’si Türkçe’ye çevrildi :

– Küreselleşme ve Büyük Hayal Kırıklıkları
90’ların Yükelişi (1990’larda SSCB’nin çökertilmesinen sonra merkez kapitalist ülkelerde yaşanan hızlı yükselmeler…)

Birkaç kez Türkiye’ye geldi ve TV programları yaptı. NTV’de Mithat Bereket ile programında çok çarpıcı saptamalar yaptı (28 Nisan 2004, saat 22:00, Anahtar programı) ADAM SMITH NE YAZDIYSA GERÇEKLEŞMEDİĞİNİ… söyledi!

Bereket’in şaşkınlıktan gözleri yuvalarından fırladı..

“Ne diyorsunuz yani siz şimdi?? Adam Smith’in kuramı boşa mı çıktı??!”

derken dehşet içinde idi.. Sanki 10. kuşaktan Adam Smith’in torunu, dünyayı yıkıma sürükleyen Liberalizm öğretisinin çöpe atılacak olmasından büyük endişe duymuştu!

Prof. STIGLITZ”in önemli 2 saptamasını da biz aktaralım, Hoca, IMF ve Dünya Bankası‘nın Türkiye gibi ülkelerin yaşamlarını mahvettiğini belirterek uyguladıkları programları reddediyor ve şöyle özetliyor :

  • “Küçük ülkeler, başlangıçta gelişme sürecinde olan ufak tekneler gibidir.
    IMF’nin buyurduğu biçimde hızla liberalleştirilen (?!) bu ülkeler, hasarlarını onarmadan, kaptanlarına mesleklerini öğretmeden ve can yelekleri verilmeden büyük denize açılan teknelerin yazgısına tutsak olurlar.

    (AS: Ba-tar-lar!) 
  • Liberalleşme programı, batılı ülkelerce salt kendi çıkarları için organize edilmiştir. IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü (WTO) gibi kuruluşlar; yoksul ülkelerin katilleridir!  IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşlar tarafından yoksul ülkelere dikte ettirilen programlar,
    çağdaş savaşın araçları’dır!
    (Küreselleşme ve Büyük Hayal Kırıklıkları adlı kitabından.)

Türkiye’ye uyarısı bu kez de çok ciddi..
Fakat Kraldan daha çok kralcı medya – iktisat hocaları bunu da görmezden gelecekler..
RTE – AKP diktatörleştiği için olağan yollarla iktidarı bırakmayacak gözüküyorlar..
Ağır bir ekonomik bunalım bu kadroyu da tasfiye eder 57. hükümet partilerini ve liderlerini olduğu gibi (DSP, MHP, ANAP; B. Ecevit, D. Bahçeli, M. Yılmaz)
fakat korkarız, ülkemize zaten çok ağırlaşan çok yönlü faturayı iyice büyütür..

Sevgi ve saygıyla.
23.8.2014, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

=================================================

Prof. STIGLITZ : Yolun Sonuna Geldiniz!

ABD’li Nobel ödüllü ekonomist Prof. Joseph Stiglitz,

Türkiye’nin zor bir dönemden geçtiğine dikkat çekerek;

  • Cari açığınız kronik bir sorun, hep inatla ‘istisna’ diyordunuz, Arjantin’e de böyle bakılıyordu. ABD’ye de krizden önce böyle bakılıyordu.” dedi.

Türkiye ekonomisinin halihazırda pek çok problemle boğuştuğunu vurgulayan Stiglitz, bunlardan bazılarının siyasal zorluklar olduğunu belirterek şöyle konuştu:

  • “Türkiye zor bir dönemden geçiyor. Bunlardan biri de politik zorluklar.  Uluslararası toplumun, bir CNN muhabirine televizyonda saldırılınca duyarlığı artar. Bu Türkiye için kötü bir reklam.”

Türkiye ekonomisinin halihazırda yavaşladığına dikkat çeken Stiglitz, Türkiye’nin çevresinin riskli olduğunu belirterek Ortadoğu ve Rusya’daki sorunlara işaret etti.
“Bu ülkeler Türkiye’nin ticari ortakları.” diyen Stiglitz, “Avrupa ekonomisi de resesyona gidiyor. Avrupa, Ortadoğu ve Rusya’nın içinde bulunduğu zorluklar Türkiye ekonomisini de etkileyecek.” diye konuştu.

Stiglitz Türkiye ekonomisiyle ilgili diğer zorlukları şöyle anlattı :

“Türkiye’de enflasyon %9’un üzerine çıktı, yükseliş eğilimi sürüyor ve kronikleşmiş
cari açık sorunu var. Bunlar uluslararası toplumda endişelenmek için uyarı sinyalleridir. Türkiye’nin karşılaştığı başka bir zorluk da cari açığın sıcak para akımlarıyla finanse edilmesi. Klasik bir sorun olan ‘ani durma’, denilene maruz kalma riskini artırıyor. Birden yatırımcılar fikrini değiştirirse ve sermaye girişi durursa, cari açığı finanse etme problemi başlar. Dövizde ani yükseliş başlar. Sermaye piyasaları işler iyi giderken endişeleri görmezden gelir. Endişeler karşısında ‘ama burası bir istisna’ derler. Sonra birden rakamlara bakmaya başlarlar. Zaten orada olan rakamları artık görmeye başlarlar. Birden rakamlar olduğundan da kötü görünür. Bu kez de “ani durma” yaşanır. İstisna olma durumunuzu yitirdiniz. Cari açığınız konusunda inatla hep ‘istisna’ diyorlardı. Bugüne dek hep istisnaydınız. Arjantin’e de böyle davranılıyordu. ABD’ye de krizden önce böyle bakılıyordu. Artık Dünya, emlak balonunun güçlü bir ekonomi yaratmadığını anladı. Her krizden önce de emlak balonu yok denir.”

Merkez Bankası bağımsızlığının toplumun yapısıyla ilgili olduğunu vurgulayan Stiglitz, bir hükümetin para politikasını siyasal amaçlar için kullanmasının çok tehlikeli olduğunu vurguladı. Stiglitz,

“Kimi ülkelerde bağımsız olmadığı halde bağımsızca hareket edebilen ve hükümetin de bunu kabullendiği merkez bankaları vardır. Ancak bir hükümetin
para politikasını siyasal amaçlar için kullanması çok tehlikeli bir durumdur. Fakat bir merkez bankasının salt bankacılık sektörüne hizmet etmesi de çok tehlikeli bir durumdur. ABD’de FED, Wall Street’in emrine girmişti. Türkiye’de durum
tam tersi.”
 diye konuştu.

Faiz tartışmaları ile ilgili ise Stiglitz,

“Türkiye’de faiz oranları yüksek değil. Türkiye’de şu anda reel faizler negatif.” dedi.

(http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/107247/Stiglitz__Yolun_sonuna_geldiniz.html)

SICAK HAVANIN ZARARLI ETKİLERİNDEN KORUNMAK İÇİN TEMEL ÖNERİLER


Dostlar
,

Sıcak havalar sürüyor..
Bilindiği gibi bir “KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLĞİ” (Global Climate Change) dönemindeyiz ve bu sürecin temel türevlerinden biri olarak KÜRESEL ISINMA
(Global Warming)
süreci yaşıyoruz.

Yüzeysel sularda ciddi bir azalma var. Yağış alımı da kar – yağmur olarak oldukça azalmış durumda.. Son 1 ayda ülkemizin pek çok yerinde gördüğümüz tablo;

– akarsuların debisinin çooook azaldığı,
– birçok dere yatağının tümden kuruduğu ve buraların otopark yapıldığı,
– kuyularla giderek daha derinden çekilebilen yeraltı sularına yönelindiği,
– barajlarda elektrik enerjisi üretiminin düşürüldüğü,
– tarımda vahşi sulama döneminin bittiği, çok su isteyen şeker pancarı
  vb. ürün ekiminin azaltıldığı, 2.ürün ekiminin sınırlandırıldığı….
– Birçok bahçe, ağaç ve meyve ürününün susuzluktan telef olduğu..

Öte yandan Dünyanın kliması denebilecek Kutuplardaki buzullar hızla eriyerek kütle yitirmekte, deniz su düzeyi yükselmekte..

Özetle Dünya, bunca çooook ve gereksiz nüfuun kendisine bunca hoyrat yülenmesine – abanmasına dayanamayarak alarm vermekte..

Bizler de “AŞIRI SICAKLARDAN NASIL KORUNALIM?” bağlamında acı sonuçlarla kısır biçimde ilgilenmek durumunda kalıyoruz.. Aşağıda, HÜTF (Hacettepe Üniv. Tıp Fak.) Halk Sağlığı Anabilim Dalı’ndan değerli meslektaşlarımızın hazırladığı kısa ve yararlı bir bilgilendirme notu var..

23 Ağustos’tayız ve “aşırı sıcaklar” (!?) sürüyor..
Bu bilgilere giderek daha çok gereksinim duyacağız.
Ayrıca KÜRSEL ISINMA hızı, insanoğlunun ve öbür ekolojik varlıkların
uyum sağlayamayacağı bir tempoda sürüyor..

O hayran olunası – şaşılası EVRİM de imdadımıza yetişemeyecek!

Köklü önlemleri bu sitede çooook yazdık.
En başta hızlı – gereksiz- yersiz – anormal – akıl dışı nüfus artışının hızla frenlenmesi ve HER AİLEYE 1 ÇOCUK!

Sonra da yaşamın her alanında en üst düzeyde tasarruflu bir yaşam biçimi..

– Açık renk güneş siperli şapka takmayı, açık renk ve bol giysiler giymeyi,
Hafif tuzlu ayran içmeyi (mutlak tuz yasağı yok ise) ve
IR – UV filtreli güneş gözlüğü kullanılmasını da biz ekleyelim..

Sevgi ve saygıyla.
23.8.2014, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

===========================================

SICAK HAVANIN ZARARLI ETKİLERİNDEN KORUNMAK İÇİN TEMEL ÖNERİLER

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HALK SAĞLIĞI ANABİLİM DALI TOPLUM İÇİN BİLGİLENDİRME DİZİSİ-1 / 10.7.2014

Bu doküman Dr. Müsenna Arslanyılmaz, Dr. Can Keskin, Dr. Tahir Metin Pişkin,
Dr. Songül Vaizoğlu ve Dr. Dilek Aslan’ın katkılarıyla hazırlanmıştır.

1. Aşırı sıcak havalarda vücutta neler olur?

İnsanların vücut sıcaklığını düzenleyen sistemlerini aşırı zorlamaları sonucunda
sıcağa bağlı hastalıklar görülebilmektedir. Normal koşullarda insan vücudu, terleme ile sıcaklığını denetim altında tutabilmektedir. Ancak, bu dengenin korunabilmesi için yalnızca terleme mekanizması yeterli olmayabilir. Dış ortamdaki sıcaklık artışlarının uyum sağlanamayacak ölçüde yüksek olması durumunda ya da organizma uyum sağlamakta zorlanıyorsa, hastalıklar ortaya çıkabilir, varolan hastalıklar ağırlaşabilir. Dikkat edilmediğinde vücut sıcaklığı çok yükselebilir ve beyin ve öbür yaşamsal organlara zarar verebilir. Nem oranı yüksek olduğunda terin buharlaşması engellenir.

2. Sıcak havalardan en çok kimler etkilenir?

Aşağıdaki gruplar sıcak havalardan en çok etkilenen kişi ya da gruplardır.

 Aşırı sıcak havadan en çok etkilenen kişiler küçük çocuklar (0-4 yaş), yaşlılar, özürlüler, bakıma gereksinimi olanlar ve gebeler.

 Aşırı kilolu bireyler, açık alanda çalışanlar, kalp ve damar hastalıkları, beyin ve damar hastalıkları, psikolojik hastalıklar, solunum sistemi hastalıkları, böbrek hastalığı, şeker hastalığı olanlar

 Özellikle tansiyon düşürücü, idrar söktürücü, depresyon ve uyku ilaçlarını sürekli olarak kullananlar

 Alkol ve madde bağımlıları,

3. Sıcakların zararlı etkilerinde korunmak için neler yapalım?

 Vücut aşırı sıcaklarda susuz kalabilmektedir, bu nedenle su içmek için susamayı beklememek gerekir. 2-2,5 lt / gün (10-12 su bardağı).

 Sıvı alımı doktor tarafından kısıtlanmışsa sıvı alımının düzenlenmesi için sürekli izleyen doktora başvurulmalıdır.

 Sıvı alımında su içmek esastır. Ancak, tuz kısıtlanmasını gerektiren bir sağlık sorunu yoksa su dışındaki sıvı alımında kahve, çay ve gazlı içecekler yerine süt, ayran ve meyve suyu gibi içecekler tercih edilmelidir.

  Vücut ter yoluyla sürekli sıvı yitirir. Bu nedenle normalden daha çok su içmek önerilir.

 Çalışırken ya da dışarıda bedensel etkinlik yaparken her saat başı 2 – 4 su bardağı su içilmesi önerilir. Günlük alınması gereken sıvı (tuz içeren sıvılar da dahil) miktarı özellikle açık havada görev yapanlarda 5-8 litreye dek çıkabilir.

 Alkol veya yüksek miktarda şeker içeren sıvılardan kaçınmak gerekir.

 Yağlı besinler ve kafeinli içecekler tüketilmemelidir.

 Özellikle sağlık sorunu olanlar, çok sıcak saatlerde dışarıya çıkmamalıdır.  Toplantı, açık hava etkinlikleri gibi faaliyetlerin günün sıcak olmayan saatlerinde yapılması önerilmektedir.

Vücut sıcaklığının denetimi amacıyla sık sık duş alınmalıdır. (AS: aman su tasarrufuna azami dikkat!) Duş yapılamıyorsa ayaklar, eller, yüz ve ense soğuk suyla ıslatılmalı ya da silinmelidir.

****
Kaynaklar :

1 Güler Ç. Çevre Sağlığı Cilt 1 içinde Güler Ç. Sıcaklık, Bölüm 56, s 819-836,
Yazıt Yayıncılık 2012.
2 Levy BS, Wegman DH, Baron SL, Sokas RK. Occup And Environ Health. 6th Ed. içinde Extremes of Temperature, Oxford, 2011, pp 240-57. 3 http://www.cdc.gov/extremeheat/index.html. Erişim:9.7.2014. 10.7.2014