CUMHURBAŞKANI DEDİĞİN BÖYLE OLMALI


Dostlar
,

Değerli arkadaşımız Sn. Zeki Sarıhan, yakın tarihimize ışık tutan değerli yazılar yazmakta.

Yukarıdaki de bunlardan biri..

Ancak Sn. Sezer’in 10. CB olarak görevini tamamladıktan sonra 7 yıldır neden
hiç ağzını açmadığını anlamış değiliz.. Türkiye bunca badire içinde iken,
bir eski CB’nın bu katı ve sürgit suskunluğu hangi gerekçenin arkasında
savunulabilir ki??

Yine de kendisine yaptıkları için çok teşekkür borçluyuz.
Özellikle, AKP iktidarını ve RTE’yi 5 yıl dolayında önemli ölçüde frenlediği için..

Sevgi ve saygıyla.
11.8.2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

=============================================

CUMHURBAŞKANI DEDİĞİN BÖYLE OLMALI

portresi

 

 

Zeki Sarıhan

 

Öğretmen Dünyası Dergisi öncülüğünde millî ve halkçı eğitim isteklerimizi geniş kitlelere mal etmek ve en geniş kesimle ortak hareket etmek için 1996’da Eğitim Hakkını Savunma Komitesi kuruldu. Önce eğitim örgütleriyle sınırlı olan komite zamanla genişledi ve halk örgütlerinin desteğiyle yabancı dille eğitim ve paralı eğitim
başta olmak üzere çeşi
tli kampanyalar yürüttü.

73 kuruluş adına Komitenin yürütme kurulu ve destekçilerinden kimi aydınlarla 3 Ekim 2000’de Çankaya Köşkü‘ne gittik. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, bizi her zamanki inceliğiyle karşıladı. İsteklerimizi
dört madde olarak kaleme de almıştık. Bunları tek tek anlattık ve desteğini istedik.

Sayın Cumhurbaşkanı, hiçbir tereddüde yer bırakmayacak biçimde ve açıkça bu isteklerimizi desteklediğini söyledi.

Dedi ki:

 

  • “Eğitim yabancı dille yapılamaz. Eğitim parasız olmalıdır.
    Bazı bankalarda yapılan yolsuzluklar eğitime ve tarıma aktarılsaydı bugün daha iyi bir durumda olacaktık.
    Özel vakıf üniversitelerine karşıyım. 1980 öncesinde
    bunlar Anayasaya aykırı bulunarak kapatıldı.
    Millî eğitimde laiklik ilkesine titizlikle uyulmalıdır.”


Böyle bir demeci, başka hangi cumhurbaşkanından alabilirdik?
Hepimiz çok memnunduk. İşte milletin cumhurbaşkanı böyle olmalıydı.
Bu görüşmeyi yayımlama izni istedik. Kabul etti.
Mücadelemizde devletin en yüksek makamından destek almıştık. 

Ayılmadan önce, kendisine 80 kuruluşun imzası bulunan “Yabancı Dille Öğretime Hayır” bildirisini, yüzlerce kitle örgütünün ve aydınının imzasını taşıyan “Paralı Eğitime Hayır” kitapçığını, Prof. Dr. Aydın Köksal’ın “Türkiye’nin Büyük Yanılgısı Yabancı Dille Öğretim” kitabını,
Öğretmen Dünyası ve Abece dergisinin yayınlarını, öğretmen olan eşine vermesi için Sıdıka Avar’ın Dağ Çiçeklerim kitabını sunduk.

Görüşmenin özetini Öğretmen Dünyası’nın Kasım 2000 sayısında da yayımladık.

Aylar sonra, bu görüşmeyi haber alan büyük bir gazetenin eğitim muhabiri, Cumhurbaşkanının yabancı dille öğretim konusunda yanıldığını (danışmanlarının kendisini yanılttığını!) yazdı. Bu ünlü muhabir, özel okulculuğun hararetli bir savunucusu idi! Çok geçmeden MİT’in talimatıyla Ankara emniyetindeki bir grup harekete geçti. Eğitim Hakkını Savunma Komitesi’nin yasa dışı bir örgütlenme olduğunu ileri sürerek Komiteyi destekleyen hemen bütün sendika ve dernekler hakkında soruşturma başlattı. Yöneticilerinin ifadelerini aldı ve bir bölümüne para cezası verdi.

Oysa sendikalar arasında bunun gibi platformlar vardı ve bu nedenle suçlanmıyorlardı. İçişleri Bakanı Sadettin Tantan böyle bir soruşturmadan haberi olmadığını söyledi. Fakat bunu önleyemedi! Polisin “Siz Zeki Sarıhan’ın kim olduğunu biliyor musunuz?” gibi korkutmaları sonucunda kimi kitle örgütlerinin yöneticileri Komiteyi desteklemekten vazgeçtiklerini bildirdiler. Bu operasyon aynı zamanda ve herhalde, esas olarak Sezer’e karşı yapılmıştır.

Komite yürütme kurulu, 2003’te kendisini feshederek bunun yerine çeşitli kitle örgütlerinden katılan 43 eğitimciyle Ulusal Eğitim Derneği kuruldu.

Çankaya Köşkü’nde yapılan görüşmenin bende bıraktığı izlenim şudur:

“Bir cumhurbaşkanı işte böyle olmalıdır.”

CUMHURBAŞKANI DEDİĞİN BÖYLE OLMALI</p>
<p>Zeki Sarıhan</p>
<p>Öğretmen Dünyası Dergisi öncülüğünde millî ve halkçı eğitim isteklerimizi geniş kitlelere mal etmek ve en geniş kesimle ortak hareket etmek için 1996’da Eğitim Hakkını Savunma Komitesi kuruldu. Önce eğitim örgütleriyle sınırlı olan komite zamanla genişledi ve halk örgütlerinin desteğiyle yabancı dille eğitim ve paralı eğitim başta olmak üzere  çeşitli kampanyalar yürüttü.</p>
<p>73 kuruluş adına Komitenin yürütme kurulu ve destekçilerinden bazı aydınlarla 3 Ekim 2000 tarihinde Çankaya köşküne gittik. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, bizi her zamanki inceliğiyle karşıladı. İsteklerimizi  dört madde halinde kaleme de almıştık. Bunları tek tek anlattık  ve desteğini istedik.</p>
<p>Sayın Cumhurbaşkanı, hiçbir tereddüde yer bırakmayacak biçimde ve açıkça bu isteklerimizi desteklediğini söyledi.</p>
<p>Dedi ki:</p>
<p>“Eğitim yabancı dille yapılamaz. Eğitim parasız olmalıdır. Bazı bankalarda yapılan yolsuzluklar eğitime ve tarıma aktarılsaydı bugün daha iyi bir durumda olacaktık. Özel vakıf üniversitelerine karşıyım. 1980 öncesinde bunlar anayasaya aykırı bulunarak kapatıldı. Millî eğitimde laiklik ilkesine titizlikle uyulmalıdır.”</p>
<p>Böyle bir demeci, başka hangi cumhurbaşkanından alabilirdik? Hepimiz çok memnunduk. İşte milletin cumhurbaşkanı böyle olmalıydı. Bu görüşmeyi yayımlama izni istedik. Kabul etti. Mücadelemizde devletin en yüksek makamından destek almıştık. </p>
<p>Ayılmadan önce, kendisine 80 kuruluşun imzası bulunan “Yabancı Dille Öğretime Hayır” bildirisini, yüzlerce kitle örgütünün ve aydınının imzasını taşıyan “Paralı Eğitime Hayır” kitapçığını, Prof. Dr. Aydın Köksal’ın “Türkiye’nin Büyük Yanılgısı Yabancı Dille Öğretim” kitabını, Öğretmen Dünyası ve Abece dergisinin yayınlarını,  öğretmen olan eşine vermesi için Sıdıka Avar’ın Dağ Çiçeklerim kitabını sunduk.</p>
<p>Görüşmenin özetini Öğretmen Dünyası’nın Kasım 2000 tarihli sayısında da yayımladık.</p>
<p>Aylar sonra, bu görüşmeyi haber alan büyük bir gazetenin  eğitim muhabiri, Cumhurbaşkanının yabancı dille öğretim konusunda yanıldığını (danışmanlarının kendisini yanılttığını!) yazdı. Bu ünlü muhabir, özel okulculuğun hararetli bir savunucusu idi! Çok geçmeden MİT'in talimatıyla Ankara emniyetindeki bir grup harekete geçti. Eğitim Hakkını Savunma Komitesi’nin yasa dışı bir örgütlenme olduğunu ileri sürerek komiteyi destekleyen hemen bütün sendika ve dernekler hakkında soruşturma başlattı. Yöneticilerinin ifadelerini aldı ve bir kısmına para cezası verdi. Oysa sendikalar arasında bunun gibi platformlar vardı ve bu nedenle suçlanmıyorlardı. İçişleri Bakanı Sadettin Tantan böyle bir soruşturmadan haberi olmadığını söyledi. Fakat  bunu önleyemedi! Polisin "Siz Zeki Sarıhan'ın kim olduğunu biliyor musunuz?" gibi korkutmaları sonucunda bazı kitle örgütlerinin yöneticileri komiteyi desteklemekten vazgeçtiklerini bildirdiler.</p>
<p>Komite yürütme kurulu, 2003’te kendisini feshederek bunun yerine çeşitli kitle örgütlerinden katılan 43 eğitimciyle  Ulusal Eğitim Derneği’ kuruldu.</p>
<p>Çankaya Köşkü’nde yapılan görüşmenin bende bıraktığı izlenim şudur: Bir cumhurbaşkanı işte böyle olmalıdır.</p>
<p>Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nin daha sonra gönderdiği fotoğrafındakiler soldan sağa:<br />
Ülker Özer (Eğit-Der), Talip Apaydın, Yusuf İpekli (Aydos Vakfı), Şahver Karasüleymanoğlu (Ankara Halkla İlişkiler Derneği), Zeki Sarıhan (Komite başkanı, Öğretmen Dünyası), Prof. Dr. Sina Akşin, Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer, Göksel Olcaytu (Cumhuriyet Kadınları Derneği), Feyziye Yalçın (Bilim ve Ütopya), Prof. Dr. Cahit Kavcar, Bahtiyar Aksu (Kız Teknik Öğretmenler Derneği), Prof. Dr. İ. Ethem Başaran, Ali Dündar (Dil Derneği)</p>
<p>(Bu yazı, 10 Ağustos 2014 Pazar günü cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını beklerken yazılmıştır!)

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nin daha sonra gönderdiği fotoğraftakiler soldan sağa:
Ülker Özer (Eğit-Der), Talip Apaydın, Yusuf İpekli (Aydos Vakfı),
Şahver Karasüleymanoğlu (Ankara Halkla İlişkiler Derneği), Zeki Sarıhan (Komite başkanı, Öğretmen Dünyası), Prof. Dr. Sina Akşin, Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer, Göksel Olcaytu (Cumhuriyet Kadınları Derneği), Feyziye Yalçın (Bilim ve Ütopya), Prof. Dr. Cahit Kavcar, Bahtiyar Aksu (Kız Teknik Öğretmenler Derneği), Prof. Dr. İ. Ethem Başaran, Ali Dündar (Dil Derneği)

(Bu yazı, 10 Ağustos 2014 Pazar günü cumhurbaşkanı seçim sonuçlarını beklerken yazılmıştır!)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir