Günlük arşivler: 8 Ağustos 2014

Dr. Taner Özek çizimi : GAZZE’li Annenin Gözyaşları


Dr. Taner Özek çizimi :
GAZZE’li Annenin Gözyaşları..

Gazze'nin_gozyaslari

Dostlar,

Meslektaşımız Sayın Dr. Taner Özek‘in harika bir çizimini daha paylaşalım…

GAZZE’li Annenin Gözyaşları..  adını biz uygun bulduk..
Daha doğrusu kompozisyondan esinlendiğimiz öz bu oldu…

Teşekkürler değerli Dr. Özek…

Ve İsrail Siyonizmini bir kez daha kınıyoruz..

Acaba İsrail’de ve dünyanın başka yerlerinde yaşayan “tüm” İsrailliler,
Gazze’ye uygulanan soykırım – etnik temizlik ve göçe zorlama
(compulsory deportation)
politikasını onaylıyor mu?

Eğer reddi –  çekincesi olanlar varsa, ki Siyonist olmayan hepsinin ayağa kalkarak
isyan etmeleri gerekir; İsrail’in vahşetini durdurmak için sonuç alıcı girişimleri beklenir. Bunu yapmıyorlarsa zulmün ortağı ve sorumlusudurlar..

 

Sevgi ve saygıyla
8.8.2014, Kastamonu

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Aşağıdaki bilançodan memnunsanız 10 Ağustos’ta sandığa gitmeyin!


Dostlar,

Emre hocanın yazısında sorduğu sorulara yanıtlarınız var mı??
Bu tablonun sürdürülmesi olanaklı mı?
Kişisel olarak katlanmak bir yana, ülke nereye sürükleniyor?
Bu karabasandan (kabustan) kurtulmak asıl sorun değil mi?
O zaman ayrıntıları, çekinceleri bir yana koyup, asıl sorunun çözümüne odaklanmak ve bu ağır tablonun yaratıcısından kurtulmak yakıcı bir öncelik olmuyor mu??

O halde;

– 10 Ağustos’ta mutlaka oy kullanalım
– Oyumuzu boş ya da geçersiz atmayalım
– RTE karşısında kazanma olasılığı olan tek adayda birleşelim..
Sevgi ve saygıyla
8.8.2014, Amasya

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

================================================

Aşağıdaki bilançodan memnunsanız 10 Ağustos’ta sandığa gitmeyin!

portresi_resmi

Emre KONGAR
Cumhuriyet, 8.8.14

1) İktidar uğruna, insan yaşamının hiçe sayılması: 

Başbakan’ın emriyle yapılan polis müdahalesi sonunda öldürülen gençler…
Haksızlık ve hukuksuzluk sonucu, hapiste veya dışarda, ölen ve intihar edenler…
İşyerlerinde her türlü kaza, inşaatlarda, tersanelerde, madenlerde yüzlerce işçinin yaşamını yitirmesi.

2) İktidar uğruna, ayaklar altına alınan,
 paramparça edilen hukuk ve adalet:

Özel yetkili mahkemelerin kurulması, kaldırılması, yeni mahkemeler kurulması…
Hallaç pamuğu gibi atılan yargıç ve savcılar, tasfiyeler ve yandaş atamalar…
KCK ve Silivri davaları…
Haksız ve hukuksuz olarak yıllarca hapis yatanlar…
Parasız eğitim pankartı açtıkları için terör örgütü üyeliğinden içeri atılan, yaşamı karartılan gençler…
Üstü örtülen uluslararası ve ulusal çaptaki rüşvet ve yolsuzluk soruşturmaları…
Bu soruşturmaları yapanların görevden alınması ve cezalandırılması.

3) Temel hak ve özgürlüklerin
 sınırlanması ve kısıtlanması:

Herkesin her an, her yerde dinlenmesi, izlenmesi, kayda alınması, bunların doğrudan veya montajlanarak kötüye kullanılması…
Medya ve ifade özgürlüğünün çeşitli gerekçelerle sınırlandırılması ve kısıtlanması, muhaliflerin ve özgür medyanın hukuksuz baskılarla, cezalarla, satın alınarak susturulması, insanların hapse atılması…
Bilim ve sanatın ipotek altına alınışı, üniversitelerin susturuluşu.

4) Toplumun düşman kamplara
 bölünmesi, nefret söyleminin
yaygınlaştırılması: 

Muhalif görüşte olanların “milli irade” dışında sayılması, yandaşların gözünde düşmanlaştırılması…
Çeşitli kesimlere ve özellikle azınlıklara karşı kullanılan nefret söyleminin olağan hale getirilmesi.

5) Adam kayırmanın, doğa, tarih ve kent yağmasının doruğa tırmanması: 

Maddeleri yüzlerce kez değiştirilen ihale yasası, Sayıştay denetiminin sınırlanması
ve kısıtlanması…
İhaleler yoluyla zenginleştirilen aile ve yandaşlar…
Kentlerin yaşanamaz hale gelişi, tahrip edilen doğa ve tarih…
Kayrılan yandaşların ve ailenin medya patronu yapılması…
Evlerdeki kasalar, ayakkabı kutuları, az bulunduğu için reddedilen milyonlarca Dolar rüşvet.

6) Ekonomide, artan gelir adaletsizliği,
 zenginin daha zengin,
yoksulun daha 
yoksul yapılması, katlanarak büyüyen iç ve dış borçlar. 


7) Dış politikada, mezhep çizgisi, radikal
 İslamcı katillere ve teröristlere destek, ülkenin sınır güvenliğinin kalmayışı, yalnızlaşma, itibarsızlaşma, ciddiye alınmama ve tam bir başarısızlık.  

Rifat Serdaroğlu : SAĞIR MISINIZ KÖR MÜSÜNÜZ??

Dostlar,

AKP kurucularından, genel başkan yardımcılarından, eski Mersin Milletvekili dışsatımcı (ihracatçı) Dengir Mir Mehmet Fırat bile sonunda “hidayete erdi” !
AKP hakkında yenilmez yutulmaz savlar ileri sürdü TV canlı yayınında..

Cumhuriyet’in Başsavcılık makamından “tık” yok..

Sayın Rifat Serdaroğlu da adeta isyan ederek bu muhterem zevata soruyor :

  • SAĞIR MISINIZ KÖR MÜSÜNÜZ??   

AKP’den yolsuzluklar nedeniyle istifa edenler yavaş yavaş da olsa artmakta.
Seçilmiş ve görevde 9 milletvekili bunlara dahil..
Basına baskılar yüzünden hepsini öğrenemiyoruz..

Ancak 12. Cumhurbaşkanı seçiminde RTE’nin ilk turda seçilme olasılığını
oldukça düşük olarak değerlendiriyoruz. 2. tur için ise “Allah kerim”!

– 10 Ağustos’ta mutlaka oy kullanalım
– Oyumuzu boş ya da geçersiz atmayalım
– RTE karşısında kazanma olasılığı olan tek adayda birleşelim..

Günümüzün 3 kalemlik kurtuluş reçetesi –biraz acı da olsa– budur..

Sevgi ve saygıyla
8.8.2014, Amasya

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

=======================================================

SAĞIR MISINIZ / KÖR MÜSÜNÜZ??

Rifat Serdaroğlu

Ey Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı,
Ey Hukuk Devleti İlkesine inandığını söyleyen Cumhuriyetin Başsavcıları,
Ey maaşını Türk Devletinden alıp çoluk çocuğunun rızkını temin eden,
Cumhuriyetin Savcıları!

Sizler gazete okumaz, televizyon seyretmez, bilgisayar kullanmaz,
haber okumaz mısınız?
Sizlerin gücü yalnızca Türkiye Cumhuriyeti’nin sade vatandaşlarına mı yeter?
Sizler hepiniz, Recep Tayyip Erdoğan’ın “suç işleme” özgürlüğü olduğuna mı inanıyorsunuz? O’nu, yasaların üzerinde mi görüyorsunuz yoksa O’ndan ve adamlarından korkuyor musunuz?

Erdoğan her gün anayasayı, siyasal partiler yasasını çiğniyor, YSK kararlarını takmıyor, “nüfuz kullanmak- nedensiz sülalece zenginleşmek- ihale verdiklerinden
pay almak- yargıya müdahale etmek” gibi Türk Ceza Yasasında ceza karşılığı olan suçları korkmadan işliyor, mezhepsel ve etnik farklılıkları kaşıyarak ülkeyi felakete götürüyor sizler hepiniz seyrediyorsunuz!
Yapılanları görmüyor, duymuyor musunuz?

Diyelim ki, 12 senedir mesleğinizi, cübbenizi astığınız askıya bıraktınız ve
hep başınız önde yaşadınız!

Peki, çocuklarınız başka bir ülkede mi yaşayacaklar?
Sizler, çocuklarınızın-torunlarınızın geleceğini IŞİD- El Kaide- El Nusra gibi ortaçağdan kalma canilerin eline mi bırakacaksınız?
Hukuktan, adaletten, çağdaşlıktan, Atatürk’ten, Türkiye’den vazgeçtiniz diyelim!
Gözlerine bakarken içinizin titrediği çocuklarınızdan, onların geleceğinden de mi vazgeçtiniz? Ahirete intikal ettiğinizde, babalarınızın- dedelerinizin-Cumhuriyetin Kurucularının yüzlerine nasıl bakabileceksiniz?

Bakın Sayın Savcılar;

Sizler gibi HUKUKÇU olan Dengir Fırat adlı biri dün bir şeyler söyledi. Dedi ki:

  • CEMAATİ; EMNİYET’E, ASKER’E ve MİT’E KARŞI BİZ YERLEŞTİRDİK!

Bu sözler kendisi de sizler gibi hukukçu olan, AKP’yi kuran, yıllarca Erdoğan’ın yardımcılığını yapan biri tarafından söyleniyor.
Üstelik köy kahvesinde değil, televizyon canlı yayınında söyleniyor.
Bahsedilen Cemaat elemanları, ya Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla ilgili Bakan tarafından atanmıştır, ya da üçlü kararname dediğimiz, Bakan-Başbakan-Cumhurbaşkanı imzalarıyla görevlendirilmişlerdir!

Erdoğan’la SİYASAL SORUMLULUĞU yıllarca paylaşan Dengir Fırat bir şey daha söyledi :

  • “AKP; YOLSUZLUK ve SUÇ ÜRETEN BİR YAPI HALİNE GELDİ!”

Bir siyasal parti Genel Başkan Yardımcısının, Anayasamızın özüne-ruhuna aykırı uygulamaların yapıldığını, suç işlendiğini iddia etmesi, sizleri ilgilendirmez mi?
Böyle bir işe devletin hangi birimi bakar? Tapu-Kadastro Müdürlüğü mü,
Siirt’ten ve Maldivlerden sorumlu Jet Fadıl mı, yoksa yeni Milli Eğitim Bakanı
Bilal Oğlan mı?

Israrla ve sabırla helal süt emmiş bir CUMHURİYET SAVCISININ, Dengir Fırat’a
“Gel bakalım arkadaş, senin bu söylediklerin çok ağır ithamlardır.
Ver bakalım elindeki belgeleri, anlat bakalım bildiklerini..
” demesini bekliyorum.

Umarım boşuna beklemem. Sizler hiçbir şey yapmasanız bile “Kamu Görevlisi Başbakan’a hakaret” suçu işlediğim iddiasıyla yine bana dava açarsınız,
değil mi?

Sağlık ve başarı dileklerimle
07 Ağustos 2014

Der Spiegel : Erdoğan Yeni Padişah – Sultan..


Dostlar
,

Ünlü Alman Dergisi Der Spiegel‘in özel yazısı..

RTE Yeni Padişah – Sultan..

  • Türkiye Başbakan Erdoğan demokratik reformlarla çıktı yola,
    ancak eski dönemin 
    seçkinleriyle ve Gezi Parkı direnişçileriyle
    mücadelesinde hükümdara dönüştü. Şimdi kendisini
    Cumhurbaşkanı seçtirmek niyetinde. Despot mu olacak bu kez de?

Almanca ve Türkçe yan yana 2 kolonda..
Okumak için lütfen tıklar mısınız??

Yeni Padisah – Der Spiegel

Sevgi ve saygıyla
8.8.2014, Amasya

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net