Günlük arşivler: 14 Temmuz 2014

NÜSHED : Nükleere İnat Yaşasın Hayat !


Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz NÜSHED (Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre İçin Sağlıkçılar Derneği)NÜKLEER KARŞITI PLATFORM (NKP) ANKARA BİLEŞENLERİ’nden biri ve başlıcası.. Bu Platform 11.7.14 günü bir basın açıklaması yaptı. Site okurlarımızla paylaşmak istiyoruz..

Söylenecek çoook şey var ama 3 önemli noktayı da biz eklemek isteriz :

1. Her aileye 1 çocuk, Dünya 7,2 milyar nüfusu kaldıramıyor, nüfus azaltılmalı.
2. Çok daha tasarruflu bir yaşam biçimini yaşamın her alanında uygulamalıyız.
3. Türkiye’de 10 ampulden 1’inin söndürülmesi, kaçak-kayıpların azaltılması bile
Akkuyu ve Sinop Nükleer Güç Santralinden sağlanacak enerjiye bedel..

AKP hükümetinin ÇED raporu bile alınmadan nükleer santral inşaatına başlamasının
ne anlamı ve nasıl bir açıklaması olabilir?? Salt hukuksal yükümler (angajmanlar) ile açıklanabilir mi? Yalnızca politik tercihe dayandırılabilir mi bu agressif dayatma?

İnsanın aklına türlü türlü “şey” ler geliyor.. İfade etsek suç oluşturabilir.
Ama bu süreçleri dünya alem biliyor..
Nükleer lobinin siyasetçilere yüksek komisyonlarını..
Halkın sırtından ve halka karşı..
Onun sağlıklı – güvenli yaşam güvencesini belirgin, açık ve yakın risk altına sokarak..
İnsanlığın bu akıl tutulmasının, sefilliğinin… acınası açmazının nedenleri nelerdir?
İnsanlık neden kendi kurguladığı sistemin ahtopot kolları arasında eziliyor?
Yanıt çok belli :

  • Kapitalizm.. Küreselleşen, emperyalistleşen; dizginsiz para dini!
    Yeni din : Neoliberalizm; Yeni Tanrı : Dolar!
    Ve buyruğunda Atlantik ötesinden nazil olan (inen) “ILIMLI İSLAM”!
    Ehlileştirilmiş, KüreselleTİRmeye uyarlanmış postmodern İSLAM!

Sevgi ve saygı ile.
14 Temmuz 2014, Ankara


Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

=============================================

NÜSHED : Nükleere İnat Yaşasın Hayat !

Bileşenleri arasında EMO Ankara Şubesi, TTB, NÜSHED’in de bulunduğu Nükleer Karşıtı Platform (NKP) Ankara Bileşenleri; tüm dünyada nükleer santrallerle ilgili yaşanan bütün olumsuzluklara karşı Akkuyu’da kurulmak istenen nükleer santral ile ilgili olarak Akkuyu NGS Elektrik Üretim A.Ş. tarafından yapılmak istenen “Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi İçin Ürün, İş ve Hizmet Kollarında Tedarikçi Seçimi ile Rus Nükleer Sektöründe Satın Alma Sistemi’ne Uygun İhale Usulü” konulu bilgilendirme toplantısını protesto eylemi düzenledi. Basın açıklamasına TTB Merkez Konseyi’nden Dr. Deniz Erdoğdu, NÜSHED’i temsilen Dr. Özen Aşut katıldı.

Eylem sırasında

– “Nükleere inat yaşasın hayat”,
– “Nükleer santral istemiyoruz”,
– “Akkuyu Çernobil olmayacak”

sloganları atılıp;

– “Güneş var, rüzgâr var, nükleere ne gerek var?!”,
– “Nükleere hayır teşekkürler”,
– “Nükleer öldürür”,
– “Çernobil`i, Soma`yı, Fukuşima`yı unutma”,
– “Nükleer tehdidi durduralım”,
– “Gelmeyin istemiyoruz, biz bu filmin sonunu biliyoruz, nükleer öldürür!”

dövizleri açıldı. Tedarikçi toplantısı gerekçe gösterilmeden iptal edildi

NKP Ankara Bileşenleri adına basın açıklamasını EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akgün Yalçın yaptı. Yalçın açıklamada şunları söyledi :

“Ülkemizde radyasyon ithali istemiyoruz. Bilim insanlarının, çevrecilerin ve bizlerin tüm uyarılarına karşın AKP hükümeti, tam bir pervasızlıkla halkın can ve mal güvenliğini tehlikeye atmaya devam ediyor. Dünyada yaşanan başta Çernobil ve Fukuşima olmak üzere onlarca nükleer felaketten ders alan Avrupa ülkelerinin tamamının nükleer enerjiden vazgeçmesine karşın, ülkemizde ısrarla Nükleer Güç Santrali yapılmaya çalışılması, nükleer santrallerin politik bir tercih olduğu gerçeğini bir kez daha açığa çıkarmaktadır. AKP hükümetinin halkın can ve mal güvenliğini hiçe sayarak nükleer santraller üzerinden enerji planlamasına gitmesi, sözde enerji dar boğazı gerekçesi ile yerli ve yabancı sermayeye yeni yatırım araçları bulma çabasıdır.

Bugün burada tümüyle usulsüzce işletilen bir sürecin yeni bir aşamasını protesto etmek için bir araya geldik. Henüz ÇED raporu bile alınmadan inşaatına başlanan bu nükleer santralde, her şeyin ne kadar usulüne uygun hazırlandığı ortadadır (!). Bu kadar hukuksuzluğun ve usulsüzlüğün hüküm sürdüğü bir ülkede hukuka uygunluk ve adalet beklemek ülkemizde ne yazık ki bir ütopya haline getirilmektedir. Ancak, insanca yaşam ve yaşanılabilir bir dünya ütopyamız için asla susmayacak, yaşam alanlarımızı sonuna kadar savunacağız.

Olası bir iş kazası diğer iş kazalarından farklı olarak nükleer güç santrallerinde çevre faciası olarak değerlendirilebilecek kadar büyük sonuçlar doğuracaktır. Ülkemizde daha dün Soma katliamı yaşanmışken, hangi iş güvenliği ve gelecek teminatı ile bu santrale iş gücü tedarik edilmek istenmektedir? 301 canımızı toprağa yeni vermişken, dünyanın en ilkel enerji kaynağı olan madenlerde bile böyle büyük ve ölümcül katliamlar yaşanabiliyorken, nükleer santrallerde toplumsal hayat bakımından yeterli güvenlik önlemi alınabileceği sadece bir vaat olarak algılanabilir. Olası bir nükleer kaza topyekûn bir coğrafyada yaşamın imhasına yol açacakken, yüklenici ve tedarikçiler için “fıtrat” açıklamaları yeterli olacak mıdır? Kazanılan paraya mı bakılacaktır? Bu ülkede başta Karadeniz kıyılarımız olmak üzere Çernobil‘in etkileri hâlâ görülmekteyken; deprem için çok riskli bir yapıya sahipken; işçi sağlığı ve iş güvenliği sınavlarının hepsinden sınıfta kalınmışken; bütün bu hazırlık toplantıları, ihale süreçleri, atılan imzalar bizlere tek bir şeyi garanti edebilir: ÖLÜM.

Nükleer santraller sadece güvenlik önlemleri ya da çevre kirliliği açısından değil, her yönüyle dökülen bir projedir. Bu santral, ülkemizin enerji hammaddesinde dışa bağımlılığını artırmaktan başka bir şey değildir. Ekonomik açıdan uygunluğu bir kenara bırakın, kurulum, işletim ve söküm aşamalarıyla tamamen uluslararası sermayeyi kalkındırmak için hedeflenen bir araçtır. Bizler bugün burada bir kez daha uyarıyoruz. Derhal enerji politikaları ve planlamaları değiştirilmeli, yerli ve yenilenebilir enerji sistemleri ile yeniden yapılandırılmalıdır. (11.7.2014)

Radyasyon İtalatı İstemiyoruz!

NÜKLEERE İNAT YAŞASIN HAYAT!

GELMEYİN İSTEMİYORUZ, BİZ BU FİLMİN SONUNU BİLİYORUZ,
NÜKLEER ÖLDÜRÜR!

NÜKLEER KARŞITI PLATFORM (NKP) ANKARA BİLEŞENLERİ

Bilgi Üniversitesi mezuniyet töreninde bayrak ve Atatürk yok!


Bilgi Üniversitesi mezuniyet töreninde bayrak ve Atatürk yok!

“Efendiler, sırası gelmişken, aziz Milletime şunu tavsiye ederim ki; 
başının üzerine çıkaracağı adamların kanındaki öz cevheri
çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an bile geri kalmasın.”
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

Dostlar,

Bize ulaşan bir iletiyi paylaşmak istiyoruz..
Merhum Prof. Toktamış  ATEŞ ölmeden önce yazılmış..
Bizim de dostumuz olan “Tokta hoca” yı 19 Ocak 2013’te yitirmiştik.

İlgi ve bilginize sunarız..

BİLGİ ÜNİVERSİTESİ’ni de kendine gelmeye davet ederiz..

Sevgi ve saygıyla
14.7.2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

=====================================================

Değerli Dostlarım,

Bu rezilliği bildiğiniz tüm zincirlere duyurunuz lütfen.

Subject: Fw: BİLGİ ÜNİVERSİTESİ..

Sevgili Dostlarım,

Bu yıl Bilgi Üniversitesinde yapılan mezuniyet töreninde bayrak ve Atatürk olmadığını görüyorsunuz.

DTP mitinglerinde bile bayrak ve Atatürk var. Bunlar PKK’dan daha tehlikeli.

Yüce tanrı  bu ülkeyi satılmış bilim adamlarından korusun.

Biliyorsunuz “Mustafa” filminin arkasında da bunlar vardı.

68 kuşağında marş söylerdik “Morison’un uşakları ………..”.
Bunlar da “Soros’un uşakları………….”

Lütfen bir velinin feryadına kulak verin ve irtibatta olduğunuz her zincire gönderin.

Dostlarım,

Yoksa Bilgi Üniversitesi de kurtarılmış bölge mi olmuştur?

Bu ülkenin aydınları; gelin  3 şeyin tartışılmasına izin vermeyelim:

1- Bayrak,
2- Misak-ı Milli,
3- Mustafa Kemal

Prof. Dr. Bingür Sönmez

————————————————————————-

Değerli Dostlarım,

Dün, hayatımın en mutlu günlerinden birini yaşıyordum…

Vatanıma hayırlı bir evlat yetiştirmenin gururu yanında, bilinçli Atatürk, Bayrak ve Misak-ı Milli şuurunu hazmetmiş evladımın yine Türkiye’nin en güzide eğitim kurumlarından biri olan İstanbul Bilgi Üniversitesinden mezun oluşunu kutlamaya gitmiştik ailece…

İşte bu mutlu günümü zindana çeviren, benzeri yalnızca böyle özel okullarda yaşanan adına ”kep atma töreni”dedikleri Amerikan özentisi show da yaşadıklarımdı.

Üniversitenin Santral İstanbul’daki görkemli kampüsüne konuklar için özel olarak yaptırılmış tribünler ve saha ortasına Mezunlar için ve Türkye’mizin yetiştirdığı
Değerli Öğretim Görevlilerimiz için hazırlanmış bir bölüm ve bunların tam karşısına da Diplomalarını alacak yeni mezunları için hazırlanmış güzel bir sahne vardı.

Tören, Üniversite Rektörünün öğrenci ve velilere yaptığı konuşma ile başladı.
Tabii olması gerektiği gibi öncesinde İstiklal Marşımız okunmuştu.

İşte o andan başlayarak dikkatimi çeken olay, daha sonra içime sığmaz bir şekilde büyüdü.

Kendimi tutamaz olmuştum. En yakınımda Tribünlerde Sayın Av. Kezban Hatemi Hocamızı gördüm ve yanına giderek bu kurulu koskoca mekanda bir Türk Bayrağı
ve Atatürk fotoğrafının olmadığını işaret ettim.

Kendisi de şaşkınlığını gizleyememişti, bana Dekan Beye iletmemi önerdi.
Onu ben de biliyordum ama, güvenlik bariyerini aşmam gerekiyordu öncelikle.

Kafama koymuştum…yapacaktım, bu buyuk eksiği hatırlatacaktım Üniversitenin
öğretim kadrosuna.

Nitekim bir fırsatını yakalayıp ekte fotoğraflarını gördüğünüz S. Betül Mardin,
Tunca Toskay,Toktamış Ateş ve diğer Hocalarımızın bulunduğu yere giderek, Türkiye’nin bu konudaki en değerli bilim adamlarından Sn. Prof. Toktamış Ateş’e kendimce çok büyük eksiği !!! bir veli olarak gördüğümü ve canımın acıdığını ifade ettim.

Mesajımın alındığını ifade ettiler….

Konuyu daha fazla uzatmak, yarayı daha fazla kaşımak istemiyorum.

Bugün Bilgi Üniversitesi’nin internet sitesinde en azından bu gençlerden bir özür dilemelerini beklerdim. Fakat bu şu demektir bence: ‘

‘Kerameti kendinden mekul” değerli bilim adamlarımız artık TV’lere çıkp takiyye yapmasınlar… Bu ülkenin gençleri de, yaşlıları da, bu Vatan için şehit düşmüş,
ampute olmuş (AS: kol-bacakları kesilmiş)  insanları da kendilerini affetmeyeceklerdir.

Bugün değerli İlkokul öğretmenimin mezarını ziyaret ettim. Bir demet çiçekle kendisine  Atatürk ve bayrak sevgisinden uzak hocalarımı şikayet ettim. Nur içinde yatsın.!!!

Ben hala bugün tartışmaya açılan ilkokullarda okunan ”Andımız”ı okumaya devam edeceğim.

Sinasi Bingeli
sinasibingeli@yahoo.com

Ekmeleddin İhsanoğlu Hakkında 40 Yıllık Meslektaşının Mektubu..


“Efendiler, sırası gelmişken, aziz Milletime şunu tavsiye ederim ki;

başının üzerine çıkaracağı adamların kanındaki öz cevheri
çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an bile geri kalmasın.”
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

Ekmeleddin İhsanoğlu Hakkında 40 Yıllık Meslektaşının Mektubu..

Dostlar,

Türkiye 10 Ağustos’a (2014) doğru doludizgin bir geri sayım düzleminde sürüklenmekte. Ülkenin yaşamsal sorunları ana gündemde değil..
Varsa yoksa, 11,5 yıldır siyasal ihtiraslarını bir türlü doyuramayan bir siyasal kadronun yeni ve bitmeyen beklentileri ülke gündeminin ana konusu..

Sorun salt bir Cumhurbaşkanı seçimi değil..
Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilmez zaten Parlamenter rejimlerde.
Bu amaçla halkın önünde sandık konduğunda artık Parlamanter demokratik rejim başkalaştırılmış (metamorfoz) demektir. “Sandıklı Cumhurbaşkanı” da artık Başkan’dır ve ülke büyük ölçüde “Başkanlık rejimine kaydırılmış” demektir.
Siz buna dilerseniz “yarı başkanlık” da diyebilirsiniz geçiş döneminde ve kimi tepkileri yumuşatmak için..

  • Başkanlık rejimi federal devletlerin rejimidir!

Dolayısıyla ilk fırsatta Türkiye’ye dayatılacak olgu budur;
tepeden tabana indirilerek federatif yapı ülkemize de dayatılacaktır..

Bu politik stratejinin kaldırım taşlarıdır döşenen.. Ancak biz ülkenin sokulduğu
bu uğursuz rotayı unuttuk, bize unutturuldu, 3 adayı konuşur olduk sabah akşam…

Bize ulaşan bir yönlendirilmiş iletide CB adaylarından Sn. Ekmeleddin İHSANOĞLU anlatılmakta.. Prof. Dr. A. Tarık Pekel imzalı kısa yazıda, Prof. Pekel Ankara Üniv. Kimya Bölümünde uzun yıllar birlikte çalıştıklarını belirterek O’nu 40 yıldır tanıdığını
hatta daha iyi tanıyan olmadığından bu yazıyı yazmayı görev bildiğini aktarıyor..

T.C. 12. Cumhurbaşkanı adayı Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun bir BİLGE olduğunu belirtiyor.. O’na referans veriyor apaçık..

“Referans yazısı” aşağıda  (imla yanlışları düzeltilerek) :

*****

Yönlendirilmiş ileti
Kimden: Enis Akdağ 
Tarih: 13 Temmuz 2014 08:31
Konu: Good Morning

Referans yazısı 

EKMELEDDİN İHSANOGLU

Cumhurbaşkalığı seçiminin yaklaştığı bu günlerde çatı adayı olarak tanıtılan Sn. Ekmeleddin İhsanoğlu için kendisini tanıyan veya tanımıyan herkesin fikir beyan ettiği bir kaotik ortamda bulunmamız nedeni ile Türkiye’de O’nu benden daha iyi tanıyabilecek başka
hiçbir kişi olmaması, bu yazıyı yazma sorumluluğunu bana hissettirdi.
Kendisine “Ekmel” olarak hitap ettiğimiz aziz dostumu ilk olarak Türkiye’ye geldiğinde ve benim de doktora çalışmasını yürütmekte olduğum Ankara Üniversitesi Organik kimya bölümünde tanıdım.
Mısır’da aldığı kimya eğitimi ve yüksek lisans tezi Üniversitenin ilgili kurullarında denkliği kabul edildikten sonra, benim de çalışmalarımı yürüttüğüm laboratuvarda doktora çalışmasına başladı. Senelerce gece gündüz laboratuvarda birlikte çalıştık, birlikte yaz tatiline gittik, ailece birlikte yaz tatilleri yaptık, İngiltere’de bile farklı üniversitelerde doktora sonrası çalışması yaparken gene birlikte olduk.
40 yılı aşan bir birliktelik, çocuklarımız büyürken, iyi günde, kötü günde hep beraber olduk. Kendisini bu kadar yakın tanıyan bir kişi olarak
işte Ekmeleddin İhsanoğlu :

Atatürk ve Cumhuriyete inanmış (ne acı değil mi bu çağda hala bunu sorguluyoruz) pozitif bilime ve düşünceye, tertemiz bir geçmişe sahip, tutucu ve bağnaz olmayan ama öte yandan politika için değil inandığı için namaz kılan, laikliğe kesinlikle gönülden inanmış, entellektüel, janti, modern, barışsever bir BİLGEdir kendisi. Ne yazık ki toplumun %100’ünün ‘işte benim Cumhurbaşkanım’ demesi gereken kişi, adaletsiz bir seçim yarışı içinde kendini bulmuştur. Ülkesini seven herkesin oturup bir kez daha düşünmesi gereken bir andır bu an. Ekmel’in seçimi kazanması milletin kazanması, kaybetmesi milletin kaybetmesidir. Keşke dost meclislerinde vatan kurtarma sohbetleri yapmayı seven bizler, oturup bir kez daha düşünsek ve sorumluluk bilinciyle hareket etsek. Aksi takdirde hiç sızlanmaya hakkımızın olmadığını bilerek KARAR VERMELİYİZ.

Prof. Dr. A. Tarık Pekel
******************

Prof. Pekel, “Atatürk ve Cumhuriyete inanmış (ne acı değil mi bu çağda hala bunu sorguluyoruz)” diye giriş yapıyor tanıtımına..

Evet Sn. Pekel, “Atatürk ve Cumhuriyete inanmış”  olmayı çok önemsiyoruz.. Biz bu Cumhuriyeti kolay kurmadık. O’nunla sorunu olan insanları başımıza getirmek istemeyiz. Zaten O’nunla derdi olanlar da
bu görevlere soyunmasalar ne iyi ederler. Öte yandan “Atatürk ve Cumhuriyet’e inanmış” olmak, pozitif bilimin tam da içinde olmak demektir. Sn. Pekel,
ATATÜRKÇÜLÜK = KEMALİZM bilimsel akılcılık ana eksenlidir. Bu olguyu siz de tam olarak anlayamamış olmalısınız ki küçümseyerek yeriyor ve çok yaman bir çelişkiye düşüyorsunuz..

*****
Bu boyutu önemli bir çekince olarak koyduktan sonra, Prof. Pekel’in
Sn. Ekmeleddin İhsanoğlu hakkında yazdıklarını kişisel görüşü olarak saygı ile karşılıyor ve gerekçesini de dikkate alarak önemsiyor,
site okurlarımızla paylaşmak istiyoruz..
Takdir okuyanlarındır.

Biz, yazımızın başına koyduğumuz Yüce ATATÜRK’ün altın öğüdü
hiç aklımızdan çıkarmıyoruz…

“Efendiler, sırası gelmişken, aziz Milletime şunu tavsiye ederim ki; 

başının üzerine çıkaracağı adamların kanındaki öz cevheri
çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an bile geri kalmasın.”

Sevgi ve saygıyla
14.7.2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net