Günlük arşivler: 5 Temmuz 2014

Aziz Nesin’i 19 Yıl Sonra Anmak..


Dostlar
,

4 Temmuz 2014, Aziz NESİN ustanın aramızan ayrılışının 19. yılı idi..
Vakıftan gelen 2 genç, Usta’nun kitaplarını bize tanıtılar.. ve 20’yi aşkın kitaptan oluşan bir paketi edindik.. Bizim okumadıklarımız da var aralarında..
Okuduklarımızı eş – dosta çam sakızı olarak sunacağız..

Aziz Nesin, biyolojik ölümünden 19 yıl sonra bize kocaman bir armağan verdi!
Bir kez daha görüyoruz ki, geçici olan insanın biyolojik varlığı..
Yapıtları ise O’nu ölümsüz kılyor..
Ya da “gerçek insan” insalığa yararlı kalıcı yapıtlar üretip bırkıyor..

Aziz Nesin

Türker Paşa, onca yoğunluğunun içinde bir vefa örneği sergileyerek Aziz ustayı kısaca anıyor. Biz de O’nun bir şirini ekleyerek vefa borcumuzu bir ölçüde olsun ödemek isteriz. Genç kuşakların O’nun çok değerli yapıtlarını okumalarını, Çatalca’daki Vakfına destek vermelerini dileriz…

Sevgi ve saygı ile.
5.7.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net 


divider_cizgi

SON İSTEK

Bitki olacaksam
çayır çimen olayım
aman baldıran değil

Yol altında kalacaksam
gelin arabaları geçsin üstümden
çelik paletler değil

Üstümde çocuklar koşuşsun
ne kaçan, ne kovalayan
askerler değil

Kerpiç yapacaksanız beni
okullarda kullanın
cezaevlerinde değil

Soluğum tükenmez de kalırsa
ıslık öttürsünler
aman ha düdük değil

Kalem yapın beni kalem
şiirler yazan, sevi üstüne
ölüm kararı değil

Ölünce yaşamalıyım defne yapraklarında
sakın ola ki
silahlarla değil

Aziz NESİN, 1981

divider_yesil_fiyonk

 

 

 

Soma’da madenciler eylemde; Erdoğan’ın ve AKP’sinin kan ve ateşle tangosu sürüyor !?


Soma’da madenciler eylemde;
Erdoğan’ın ve AKP’sinin kan ve ateşle tangosu sürüyor !?


Dostlar
,

Soma dramı bütün ağırlığıyla sürüyor…

13 Mayıs’tan bu güne 53 gün geçti.. 1 hafta sonra da 2 ay bitmiş olacak..
Yüce Meclis‘te konuya ilişkin bir “torba yasa” yolda..

Gerçekten bu yasa tasarısı / teklifi de, AKP’nin dünyada örneği görülmemiş opportünizmi (fırsatçılığı!) nedeniyle tanınmaz bir içerik zenginliği – çeşitliliği kazandı (!).
AKP’nin kurumsal olarak ve de vekillerinin –şimdiye dek her nasılsa karşılanmayan– kişisel olarak ne beklentileri – çıkarları varsa, bu vesile ile,

SOMA kurbanlarına verilmesi gereken olağan yasal haklarının arkasına sığınarak, torba – çorba – kırkambar yasanın (!) içine doldurdular..

Üstelik bundan da önce, Cumhurbaşkanı seçimine giderken, AKP – RTE elinde
HDP – PKK ile pazarlık gücü olsun – artsın diye bir başka yasal düzenleme yapıldı..
Böylelikle RTE hükümeti, yargı ve yasamayı dışlayarak neredeyse ülkenin artık fiilen bölünmesi aşamasına dek uzanabilecek yaşamsal ödünler verme yetkisi kazandı!

Burada olağanüstü yetkilerin AKP – RTE hükümetinde toplanarak hem Anayasa’nın güçler ayrılığı ilkesinin (md. 6-9) apaçık çiğnendiğini görüyoruz hem de ülkemizi – ulusumuzu bölebilecek son derece tehlikeli, “artık son aşama” Yürütme yetkilerinin
R.T. Erdoğan’ın eline verilişini..

  • Cumhuriyet ve temel kurumları 2 yanı keskin kılıçla
    çift taraflı olarak adeta doğranmakta..

Tayyip bey bu kez, kendisi için yaşamsal olarak tanımladığı bir başka hedef olarak Cumhurbaşkanı seçimine kilitlenmiş durumda.. Hedefe giden yolda her şey ama her şey mübah.. %1’in %49’dan daha önemli – büyük olabileceği bir kritik seçime daha gidiyor..
2. turda, hatta 1. turda, göstermelik HDP adayı üzerinden Kürt yurttaşların oylarını almak.. Bu amaçla da yaman bir pazarlıkla, gözünü karartmazsa,
KRİTİK DENGELERİ GÖZETEREK gıdım gıdım ödünleri sürdürmek..
Turbun büyüğünü ise 2105 genel seçimleri öncesine saklayarak :

Öcalan’ın salıverilmesi ve Güneydoğu’ya belli sınırlarla başlangıç olarak “özerklik” !

Yani apaçık, BOP eşbaşkanlığının vazgeçilmez gereği olarak ülkesini bölmek!

  • Erdoğan’ın ve AKP’sinin kan ve ateşle tangosu sürüyor !?
  • Quo vadis Erdoğan, quo vadis AKP; quo vadis TÜRKİYE!?

*****

Soma kurbanlarının olağan yasal haklarının arkasına sığınarak utanılası bir duygu sömürüsü ile gerçekte amacının ne olduğu belirsizleşen, Dünya hukukliteratüründe örneği bulunmayan bir “torba – çorba – kırkambar yasa”ya daha Yüce Meclis
yol vermekte.. Ortada ağır, ciddi bir demokratik etik – moral cinayetiyle birikte..

Soma’da madenciler eylemde!

06somaEylem

Manisa’nın Soma ilçesinde 301 işçinin yaşamını yitirdiği maden katliamının ardından AKP hükümeti tarafından verilen sözlerin tutulmaması işçileri isyan ettirdi.
Madenciler önceki gün Soma Kültür Parkı’nda başlattıkları oturma eylemini dün de sürdürdü. Eylemde, “Verilen sözler tutulsun, sorumlular yargılansın, madenler kamulaşsın”, “Taşeron çalıştırma yasaklansın – iş güvenliği sağlansın” yazılı pankartlar dikkat çekti.

SÖZLER TUTULMADI

AKP hükümetinin madencilere verdiği sözler özetle şunlardı:

* Devlet tarafından denetimler yapılana ve denetim raporları tamamlanana dek
kimse madenlere inmeye zorlanmayacak.

* Kimseye bu süre içinde çıkış verilmeyecek.

* Aylıklar eksiksiz ödenecek.
Koşullar düzelene dek gerekirse 7-8 ay Devlet maaşları ödeyecek.

* Aylıklar en az 2000 TL olacak.

* 6 aylık ikramiye verilecek.

* Haftalık çalışma saati 36 saati asla geçmeyecek.

* Emeklilik yaşı 55’ten 49’a düşürülecek.

* 1400 TL-1500 TL arasında ölüm aylığı bağlanacak.

* Ölen madencilerin yakınlarına TOKİ’den ev verilecek.

* Ölen madencilerin yakınlarından 1 kişiye istihdam (iş) sağlanacak.

* Taşeron – altişveren sistemi kaldırılacak. (4.7.14, Basından..)

Nur SERTER : Tabanın sessizliği çığlığın habercisi!


Nur SERTER : Tabanın sessizliği çığlığın habercisi!

Dostlar,

CHP İstanbul Milletvekili sevgili arkadaşımız Sn. Prof. Nur SERTER‘in aşağıdaki açıklaması çok öğretici, yapıcı ve düşündürücü.

Dileriz CHP yönetiminde hakettiği karşılığı bulur ve elzem bir eksen değişikliği
geç de olsa sağlanır..

Sevgi ve saygı ile.
5.7.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==============================================

CHP İstanbul Milletvekili Prof. Nur Serter’den sert açıklama:

Tabanın sessizliği çığlığın habercisi!

nuraciklama

Ekmeleddin İhsanoğlu’na imza vermeyen ve Emine Ülker Tarhan’ı destekleyen
Prof. Nur Serter, ‘CHP inanç üzerinden siyaset üreten parti konumuna sürüklendi’ diyerek tabanda biriken tepkiye işaret etti

CHP İstanbul Milletvekili Porf. Dr. Nur Serter, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı için sert bir açıklama yaptı. “CHP’ye gönül verenlerin suskunluğu bir çığlığın habercisidir.” diyen Sertel şöyle devam etti:

“Cumhurbaşkanlığı adaylık süreci tamamlandı. CHP, sürece “çatı aday” la katılıyor. Pekiyi, CHP seçmeni ne düşünüyor?

Halkı kucaklayacak, dürüst, saygın, halka yalan söylemeyen, inançlı (ne demekse?)
bir adayın, CHP dışından aranması ve bunun Partinin genel başkanı tarafından
ilan edilmesi CHP yönetiminin CHP’yi inkârı olmuştur. CHP bir kitle partisi değil midir?

DÜRÜSTLÜK CHP’DE BULUNMUYOR MU?

CHP’li bir aday, halkı kucaklayamıyorsa, CHP’nin, kitle partisi olduğu
açıkça inkâr mı edilmektedir?

CHP ilkelerine bağlı kalarak, uzun yıllar süre gelen muhalefetin yıpratıcı etkilerine karşın partisinin ideallerinden ödün vermeden mücadele eden her CHP’li,
siyasetteki konumu ne olursa olsun “saygın” değil midir?

– Siyasal İslam’a boyun eğmeyen,
– Ulus devletten ödün vermeyen,
– Atatürk’ün ışığından güç alan ve “
– Altı Ok”a gönül ve ömür vermiş

özverili onurlu CHP’liler en büyük saygıyı hak edenler değil midir?

CHP, “inançlı” adayları, kendi dışında mı aramak zorundadır?
Bu arayışın, CHP’lilerin “inkârcı” olduklarını iddia edenlere destek anlamı taşıyacağı
hiç mi düşünülmemiştir? CHP, “inanç üzerinden siyaset üreten bir parti” konumuna
nasıl sürüklenmiştir? Dürüstlük, CHP içinde çok zor bulunan bir değer haline mi dönüşmüştür?

Bu nedenle mi “dürüst” adayın ithal edilmesine gerek duyulmuştur?

CHP seçmeni bu soruları sormakta ve uzunca bir süredir, CHP yönetiminin aldığı kararlar nedeniyle, “bağrına bastığı taşın” ağırlığı altında ezilmektedir.

CHP İÇİN ‘YENİ YÖNETİM’ MESAJI

CHP’liler AKP ile tehdit edilerek, ilkelerinden ödün vermekten yorulmuşlardır.

İlkelerine bağlılıklarını ifade ettiklerinde “hain” ilan edilmekten yaralanmışlardır. Tepkilerinin dikkate alınmamasından umutsuzluğa düşmüşlerdir.

CHP’lilerin iç dünyalarında yaşanan fırtınaları görmek ve feryatları duymak istemeyenler artık CHP seçmenine kulak vermek, onlara en az CHP’li olmayan seçmenler kadar saygı göstermek zorundadır.

  • Unutulmamalıdır ki, CHP’ye gönül verenlerin partilerine duydukları bağlılığın yarattığı saygı dolu suskunluk, bir çığlığın habercisidir.

Halkı kucaklamak isteyenlere, CHP’lilerin de kendilerini kucaklayacak ve 90 yıllık mücadeleleri için bağrına basacak bir yönetim özlemi içinde olduklarını hatırlatmak için, umarım çok geç kalınmamıştır.” (AYDINLIK, 4.7.14)

SABAHATTİN ÖNKİBAR : Abdullah Gül böyle tehdit edildi!

Abdullah Gül böyle tehdit edildi!

sabahattinonkibar

SABAHATTİN ÖNKİBAR 
AYDINLIK, 4.7.2014

Üç dönemdir AKP milletvekili olan eski tanıdıkla tesadüfi karşılaşma sohbeti.
-“Sabahattin Bey, Sayın Gül’ün tehdit edilmesi olayının üstüne yeterince gitmediniz!
-Başbakan’ın onun da kaseti var demesinin mi?
-“Bir Başbakan üstelik üç kere öyle bir söz ediyorsa bu açık bir tehdit değil mi?”
-Bunu sizin söylemeniz önemli. Yazacağım!..
-(Gülümseyerek) “Söylediklerimi yazın ama adımı verirseniz yalanlar ve bir de
tazminat davası açarım.”
-Tamam anlatın, söz, adınızı yazmam.
– “Yok bir şey anlatmayacağım yalnızca bu ülkede tehdidin Çankaya Köşküne bile dayandığını ifade ediyorum.”
-Bu yorum mu bilgi mi?
– “Yahu Ankara’da bunu bilmeyen mi var. Siz bilmiyor musunuz?”
-Lütfen biraz ayrıntı verin!

– “Cemaat Tayyip Bey’i dinledi deniliyor. Şunu iyi bilin, Ankara’da herkes birbirini dinletti… Biz Ak Partili milletvekilleri bile hem Cemaat hem de Başbakan tarafından dinletildik. Türkiye son birkaç yıldır Telekulak Devleti haline dönüştürüldü.”
-Abdullah Gül diyorduk!

  • – “Şu kadarını söyleyeyim, kardeşinden damadına kadar yakın çevresinin bütün ticari işleri dosyalanıp bir aracı vasıtası ile önüne kondu.
    O gün bugün çıkış yapacak diye beklediğimiz Abdullah Bey yetim gibi boynunu eğdi ve teslim oldu… Daha fazla bir şey söylemem ama memleket hiç iyi değil… Çok üzülüyorum. Tayyip Bey’i artık biz bile tanıyamıyoruz.”

HALK TV’DE EKMEL REZİLLİĞİ

Önceki akşam…
Halk TV’de tam bir rezillik yaşandı.
Tarihçi Sinan Meydan, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun yazdığı kitap üzerinden
somut eleştiriler getirirken önce sesi kesildi ardından ekran karartıldı.
Gerekçe net, Ekmeleddin’in plastik karizması hakikatlerle çizilsin istenmedi.
İyi ama yakıştı mı bu tavır Halk TV’ye? Hani Halk TV alternatif medyaydı ve
özgürlüğün sesi olacaktı? Her şey ortada, Tayyip için havuz medyası ne ise
Kılıçdaroğlu için Halk TV odur!

Düşünün Atatürk mü, Ekmel mi tartışmasına bile sansür getiriliyor ve
Ekmel’den yana tavır alınıyor.

ÖRTÜLÜ ÖDENEK İLE KAMPANYA!

Yalnızca geçen yıl Başbakanlığın örtülü ödeneğinden harcanan para 1 milyar doların üstünde.
Peki bu rakam Tayyip Erdoğan öncesi Başbakanların döneminde ne kadar mıydı?
Dolar olarak yazıyorum hiçbiri bir yıl içinde 50 milyon doların üstünde bir harcama yapmadı!
Peki 20 misli bu artış niçin ve nereye sorusu sorulabilecek mi?
Yasa ortada sorulamayacak!
Realite bu ise soruyorum Başbakan kendisi için olmak ya da olmamak anlamında olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde örtülü ödenekten birkaç yüz milyon dolar harcasa bir müeyyidesi (AS: yaptırımı) var mı?
Yasalara göre hiçbir şekilde bu harcamalara hesap yok!

Durum bu ise Yüksek Seçim Kurulu dürüst ve şaibesiz bir seçim için sırf bu sebeple bile Erdoğan’ın Başbakanlıktan istifasına hükmetmelidir.

İŞTE EKMELEDDİN, İŞTE TAYYİP!

-İkisi de Nakşibendi!
-İkisi de Sünnici!
-İkisi de Avrupa Birlikçi!
-İkisine göre de ABD ve Suud Hanedanı yoldaş!
-İkisi de Osmanlıcı!
-İkisi de ümmetçi.
-İkisi de Cumhuriyet ve Atatürk’e önyargılı.
-İkisi de serbest piyasacı.
-İkisi de imam-papaz ve haham misali ilk olarak din ya da inancı çağrıştırıyor.

Özetle ikisi birbirinin kopyası ya da Ekmel Bey Tayyip Erdoğan’ın sakin olanı!

Olanaklı değil ya diyelim ki İhsanoğlu seçildi, söyleyin ne değişecek?