TUTSAKLARDAN BİR DEMET


TUTSAKLARDAN BİR DEMET

portresi_kucuk

 

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

 

 

Tutsak mektuplarından bir demet derledim.

Hadımköy’den yazan Hv.Kur.Alb. Mehmet ERKORKMAZ tam mektubuna başladığında SOMA’nın acı haberini almış.

“…Bir kuru ekmek karşılığında yaşamını yitiren insanların ve yakınlarının yaşadığı acıyı, kendi yaşadığım acılarla nasıl kıyaslayabilirdim ki? Hırsızın, uğursuzun
itibar gördüğü, gençlerin ve çocukların neredeyse zevk için öldürüldüğü Türkiye’de, kendi mağduriyetimi anlatmaktan utandım.”

1800’lü yıllardan örnekler verilmesini ironik olarak eleştiren Alb. ERKORKMAZ,
o dönemde Avrupalıların sözde mahkemelerle insanları öldürdüğünü bizde ise
ölüm cezası yerine sabırla tutsakların eceliyle ölümünün beklendiğini yazmış.

AYM’ye TARİHSEL FIRSAT

Hasdal’dan Dz.Kur.Alb. Derya ÖN beklentisini özetlemiş.

BALYOZ Davası’nda gelinen son noktada, en doğru yolun;
AYM’nin adil yargılanma hakkının ihlali kararına dayanılarak yapılacak
bir yeniden yargılanmanın olduğunu düşünüyorum.

Ayrıca AYM’nin, artık ayyuka çıkmış bu hukuk ihlallerini görmezden gelme sorumluluğunu alabileceğini beklemiyorum.

Eski ÖYM’ler ve şu anki Yargıtay gibi bağımsızlığını yitirmiş, hukuk dışı bir iradenin oyuncağı olmuş bir konuma düşmeyi ve meşruluğunun tartışılmasını
isteyeceğini de sanmıyorum.

AYM’nin önünde hukuksal olduğu ölçüde tarihsel bir görev ve fırsat var.
Bu da, bireysel başvurularımızın sonuçlanması için yapması gerekeni
bir dakika bile gecikmeden yapmasıdır.”

HASTA RUHUN LEKESİ

Mamak’tan J. Kur. Alb. Ahmet HACIOĞLU, J. Gn. K.lığında Terörle Mücadele
Daire Başkanı iken terörist suçlamasıyla tutuklanmış.

Başlangıçta,  silah arkadaşları ve TSK’nın BALYOZ davasında adil yargılama beklediğini, ENGİZİSYON mahkemesi kurulduğunun farkına varamadıklarını vurgulamış.

“ Oysa biz, sözde yargılama sürecinde polis görünümlü – savcı ve hakim görünümlü şeytanlarla mücadele ettik.

Kendi ordusunu düşman gören hastalıklı bu zihniyet; her türlü ulusal ve uluslar arası temel hukuk ilkelerini hiçe sayarak, suçsuz olduğumuzu bile bile,
50 kuruşluk CD’lerle bizlere 16-20 yıl hapis cezası hükmünü verebilmiştir.

Ama en son 17 Aralık 2013 sürecinde, bu yapının maskesi düşmüş,
artık T.C. ve Türk milleti için önemli bir tehdit olduğu açıkça görülmüştür…

…İnsanın özgürlüğü alınırken hukuk kuralları uygulanmazken,
insanlara özgürlüğünü geri vermeye gelince aylarca hukuksal formül aranmasına anlam verememekteyiz.

237 insanın bir gün bile özgürlüğünün elinden alınması bir hukuk cinayeti,
bir insanlık suçu değil midir?

…Başta AYM olmak üzere Türk Yargı Sistemi, bu hasta ruhlu yapı tarafından kendisine sürülen lekeyi bir an önce yine kendisi temizlemek zorundadır.

Aksi takdirde hiçbir yargı mensubu bu toplumda başı dik gezemez.

Adalete olan inancın bittiği yerde de toplumsal huzur ve barış ortamından
hiç söz edilemez…”

ACELE ADALET

Her üç mektupta da SESSİZ ÇIĞLIK ve ADALET NÖBETİ’ne katılanlara teşekkür var.

Duyarsızlıklara sitem var.

Alb. Murat ÖZENALP’in ölümünden ve SOMA’dan duyulan hüzün var.

AYM’den acele çözüm beklentisi var.

Haksızlar mı?

Daha ne bekleniyor?

Lütfen adalet.

Ama gecikmeden…

*********************************

ÇARŞAMBA İĞNELERİ

SAĞLIK

Kemal ANADOL, “Cumhurbaşkanı adaylarından sağlık raporu istenmeli..

Bir aday kesin eksilir…

DENETİM

TKİ yönetim kurulu üyeliğine, kurumu denetlemekle görevli daire başkanı atandı.

Denetle-me!…

SABIR

 RTE, “Polis nasıl sabrediyor, şaşıyorum”

Şaşkın, sabretmiyor öldürüyor!…

BİTKİSEL

Sağlık Bakanı MÜEZZİNOĞLU, “Biber gazı tümüyle bitkisel, zararı yok”

Siz önden buyurun…
(AYDINLIK, 28.5.14)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir