ÇANAKKALE KAZANILMASAYDI DUMLUPINAR KAZANILAMAZDI


Dostlar,

Sayın Hüsnü Merdanoğlu kardeşimizin enfes

ÇANAKKALE KAZANILMASAYDI DUMLUPINAR KAZANILAMAZDI

yazısını da bir gün sonraya bıraktık.. Bu ziyafet ve anma 1 günde bitsin istemedik..

Sayın Merdanoğlu’nu da çok başarılı makalesi için içtenlikle kutlayarak
ve paylaşımı için teşekkür ederek..

Sevgi ve saygı ile.
19 Mart 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

==========================================

ÇANAKKALE KAZANILMASAYDI DUMLUPINAR KAZANILAMAZDI

PORTRESI_husnu_merdanogluHüsnü MERDANOĞLU
ADD Yazı Kurulu Üyesi

Takvimler 1915 yılı 18 Mart’ı gösteriyordu. Sabahın erken saatleri idi. Düşman gemileri Çanakkale Boğazı’nın önünde namlularını; Rumeli Mecidiye, Namazgâh ve Hamidiye Tabyalarına çevirerek bu hedefler yoğun topçu ateşi altına alınmış, göz görü görmüyordu. Savaş yalnız karada değil, yer altında hendeklerde, tünellerde, denizde ve deniz altında sürüyordu.

Savaşa neden olan devletlerin başında İngiltere ve Fransa geliyordu. İngiltere,
28 Ocak 1915’te Osmanlı Devleti’ne karşı savaşmaya karar verince, bu karara
Fransa da ka­tılmış, birlikte Osmanlı Devletini Osmanlı’nın müttefiki Almanları yok etmeyi,
kendi müttefikleri Rusya’ya yardım etmeyi, İstanbul’u ele geçirmeyi planlıyorlardı.
18 Mart’tan önce İngiliz donanması, 19 Şubat 1915′te deniz harekâtına başlamış,
13 Mart 1915′e dek Türk siperlerini bombardıman altında kalmıştı. 18 Mart saldırısı, düşman ve Türk güçleri için kader anı idi.

Yer altında (tünellerde) süren savaş daha da çetin geçiyordu.

  • Buralarda (yeraltı tunellerinde!) savaşan asker zaman zaman, kendi günlük ihtiyacı için kazdığı atık ve kirli sular içine düşerek yaşamlarını yitiriyorlardı.

Yer üstünde ise kan, duman ve çığlık birbirine karışmış mermi yağmurundan ve çıkan yangınlardan kurtulma uğraşı yanında düşmana göz açtırmamak için olağanüstü çaba sürüyordu.

“Yardım” anlamına gelen “Nusret” adlı mayın gemisi çok gizli bir çalışmayla
son mayınları Çanakkale Boğazı’na döşemeyi başarmıştı. Bu mayınlara isabet eden
İngiliz ve Fransız savaş gemilerinin kaptanları, gemileri birer birer batmaya başlayınca Çanakkale’nin geçilemeyeceğini, Boğazların elde edilemeyeceğini anlamaya başladılar. Vurucu gücünü mayınlara çarparak yitiren düşman güçleri, Türk topçusunun yerinde atışlarının hedefi olarak, güçten düşmeye başladılar. Ak­şama doğru bir tansık (mucize) gerçekleşti; o dönemde en güçlü silahlara sahip düşmanlar gemilerinin geri kalanları, yenilgiyi kabul ederek geri çekilmek durumunda kaldılar.

İleri yıllarda Ulusun, yazgısını değiştirecek Mustafa Kemal’in askere verdiği;

  • “Ben size taarruzu emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum.
    Biz ölünceye kadar geçe­cek zamanda yerimize başka kuvvetler,
    başka kumandanlar ge­çebilir!”
    (18 Mart sonrası Gelibolu kara savaşlarında, 25 Nisan 1915, Conkbayırı)

içerikli emri, ilahi bir emir gibi işe yaradı. Askerlik tarihinde örneği olmayan bu emri alan Türk askeri, asker olma onurunu taşıyanlarda olması gereken; yurt savunması için ölümü göze aldı, öldü.. öldü..

O tarihte Osmanlı’nın müttefiki olan Alman General Liman Von Sanders,
Yarbay Mustafa Kemal ile birlikte savaşta yaralandıktan sonra iyileştirilip cepheye gönderilecek askeri teftiş ediyorlardı. Bu teftişte şöyle bir olay gerçekleştir:

Teftiş sırasında, Ordu Kumandanı Liman Von Sanders, dikkatini çeken bir erin önünde durdu askerin göğsüne bir yumruk attı. Bu hazırlıksız darbeyle karşılaşan er,
sırtüstü yuvarlanıverdi. Alman Generali, Mustafa Kemal’e

“Bunlarla mı savaşacağız, bunları mı cepheye göndereceğiz?”

diyerek sert bir sesle bağırıyordu.

Mustafa Kemal geride kalarak, yere düşen ere yaklaştı. Sessizce kulağına

“Sen nasıl düşersin? O bizden değil yabancı bir kumandandı.” dedi.

Er “Bilmiyordum kumandanım.” dedi.

Mustafa Kemal, Liman Von Sanders’e yetişip;

Paşam, aynı hareketi aynı ere yeniden yapabilir misiniz?

diye sordu. Kendinden emin olarak Liman Paşa askere yaklaşıp, aynı hareketi yapmak için kolunu havaya kaldırmıştı ki, Mehmet umulmadık bir kıvraklıkla Liman Von Sanders’in göğsüne tekmeyi indiriverdi.

Neye uğradığını şaşıran Liman Von Sanders tepetaklak yere düştü.
Mustafa Kemal, Paşa elinden tutup O’nu kaldırırken, bir yandan da teskin ediyordu.

“Paşam, biraz önce harp etmez dediğiniz er, dostunun karşısında olduğu için
yere düştü. Şimdi de size yaptığı bu hareketle Türk askerinin düşman karşısında
nasıl çelikleşeceğini göstermiş oldu.” dedi.

General Sanders hem mahçup, hem de memnun olarak Mehmet’in alnından öpmüştü.

Mehmetçiğin alnından öpülmesini sağlayan, O’na yön vermeyi bilen komutanlar olmuştur. Çanakkale’de Türk erinin alnından öpülmesini sağlayan Mustafa Kemal (Atatürk), Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda önceki savaşlardan geri kalan erler ile
tarih yazmayı başardı. Yurdumuzu işgal edenlere karşı son tokat Dumlupınar’da
(22 Ağustos 1922) atıldı ve yurdun kurtuluş yolu açıldı. On binlerce şehidimizin yattığı Çanakkale’de on binlerce düşman askeri, Türk askeri ile yan yana yatmaktadır.
Bu savaş, son yıllarda Osmanlı’nın yenilgiler yaşadığı Balkan felaketi, Sarıkamış bozgunu karşısında Türk’ün halen ayakta olduğunu kanıtladı. Moralleri düzeltti.

Ulusal Kurtuluş Savaşına, bu moral ve Çanakkale’de üstün nitelikleri ile kendini kanıtlayan Mustafa Kemal’in komutasında girildi. Çanakkale Savaşı kazanılmasa idi, önce başkent İstanbul, daha sonra tüm yurt ele geçirilmiş olacağı ve bozuk bir moral ile genel bir savaş yapılamayacağı için, Dumlupınar kazanılamayabilirdi.

Ulusumuzu yok etme planının ilk aşaması olan Çanakkale Savaşı, Türk askerinin gerektiğinde yurdunun ve ulusunun özgürlüğü için canını seve seve verebileceğinin
en bü­yük kanıtlarından biri olmuştur. Kazanılan utku, Ulusumuzu yok olmaktan kurtardığı gibi, ulusumuzun kurtarıcısı Mustafa Kemal’in üstün başarılarını öne çıkararak
lider olmasını da sağlamıştır. Bu nedenle Çanakkale Savaşı tarihimizin en önemli savaşla­rından biridir.

Mustafa Kemal (Atatürk) başta olmak üzere, Koca Seyit Onbaşı’dan,
Mehmet Çavuşa ve on binlerce kahramanlara yarışır yurttaş olmak için,
onları saygı ve rahmetle anmak yanında, onlar gibi yurtsever olmak gerekir.

Ne mutlu ülkesinin bağımsızlığı için canını feda eden kahramanlara
ve onlara yaraşır olma çabası içinde olanlara.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir