SURİYE BATAĞI VE KAPIMIZI ÇALAN FELAKET


SURİYE BATAĞI VE KAPIMIZI ÇALAN FELAKET

portresi

Prof. Metin Feyzioğlu
TBB Genel Başkanı

Suriye’de zarlar atılıyor, Pandora’nın kutusu açılıyor.

Sınırlı tutulmak istense de koalisyon güçlerinin yapacağı bir hava saldırısı sonrasında neler olacağını bugünden bilmek mümkün değil.

– Devrileceğini gören Esad güçleri kimyasal silahlarla Türkiye’ye bir misilleme yapar mı?

– Savaş İran’a sıçrar ve bir bölge felaketine dönüşür mü?

– Koalisyon güçleri El Nusra’yı da hedef alırsa, El Kaide Türkiye’yi bir terör cehennemine çevirir mi?

– Türkiye harekata hava gücüyle katılmak yönündeki ısrarlı talebini kabul ettirmeyi başarırsa, Suriye’deki gelişmiş hava savunma sistemleri karşısında ne kadar
zayiat veririz?

-Harekat kontrolden çıkar ve uzarsa Türkiye sıcak savaşa kara kuvvetleriyle katılmak zorunda kalır mı?
Böyle bir durumda TSK’nın harp imkan ve kabiliyetleri ve özellikle Balyoz davasıyla ağır yara aldığı ifade edilen komuta kadrosunun yetkinliği milli menfaatlerimizi korumaya elverişli mi?

– Bu kaotik ortamda yaklaşık 900 km’lik Suriye sınırımızda PKK/PYD egemenliğinde bir devlet kuruluverir mi?
Böyle bir durumda PKK, açılımın tıkandığından bahisle, Güneydoğu’da fiilen bağımsızlık veya en azından konfederasyon ilan eder mi?

– PKK bağımsızlık veya özerklik ilan ederse, Türkiye korkunç bir iç savaşa sürüklenmez mi?

– Bu halde Türkiye bir yanda iç savaş diğer yanda El Kaide terörü öbür yanda
Suriye batağı olduğu halde bundan sağsalim nasıl çıkar?

-Hamaset edebiyatı; kitlesel saldırılar, yaygın terör ve katliamlar karşısında savaş çığırtkanlığı yapanların takipçilerini avutmaya yeter mi?

– Türkiye etnik temelli bir savaşa sürüklenirse, bunu mezhepsel bir iç savaş da
izlemez mi?

– İç savaşta ve/veya sıcak savaşta ekonomik ve siyasal istikrar olur mu?

– Bir tek yurttaşımız ölürse, bunu herhangi bir siyasal menfaat haklı gösterebilir mi?

Bütün bunlara, hatta bunları yaşama tehlikesine değer mi!

İşte bunlar bir anda aklıma gelen sorular.

Ve işte bütün bu riskler değerlendirilmeden bir cehenneme adım atılmaması için demokrasiye ihtiyaç var.

Şimdi herkes anlamış mıdır acaba
– basın özgürlüğünün,
– düşünceyi açıklama özgürlüğünün,
– toplantı ve gösteri özgürlüğünün,
-özgür üniversitenin,
-etkili sivil toplumun,
– bağımsız ve tarafsız yargının..

bir milletin kaderinin belirlenmesindeki önemini.

Son sözü Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk söylesin:

  • “Milletin hayatı tehlikeye düşmedikçe harp bir cinayettir.”

Dilerim insanlık galip gelir, cinayet işlenmez; cinayete ortak olunmaz.

Metin Feyzioğlu (İLK KURŞUN)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir