Türker ERTÜRK : ERGENEKON..

ERGENEKON..

portresi_sade

Türker ERTÜRK

Silivri’ye halkın toplanmasını istememişlerdi.
Çünkü kararların büyük bir infiale ve önü alınamayacak bir halk hareketine döneceğinden korkuyorlardı.
Ergenekon denen operasyonel dava daha başlarken sonucu kurgulanmıştı.
Bu nedenle gayri hukukilik, masumiyet karinesi, delil, kanıt ve adalet kimsenin umurunda değildi.

O gün orada gözlemledim, bunlar halkın üzerine ateş bile açabilirler!

Ne yazık ki, bugün ülkemiz, kindar, dinci, faşist, acıma duygusu olmayan, Cumhuriyetimize ve Aydınlanmaya düşman olan,
yaşamı bir getirim paylaşımı olarak gören, demokrasiden zerre kadar nasibini almamış ve iktidarda kalmak için
her türlü melaneti yapabilecek insanlar tarafından yönetilmektedir.

“Oh olsun” demişlerdir

Sanıyorum gözlerinizden kaçmıyordur, komşumuz Suriye’de kutsal ay Ramazan’da bile bombalar patlıyor yüzlerce masum canlar yok oluyor ama bizden bir üzüntü mesajı bile gitmiyor. Biliyorsunuz daha önce Suriye’de bir terör saldırısı sonucunda bu ülkenin
bakan seviyesinde üst düzey dört temsilcisi havaya uçurulmuştu. Fakat ne Başbakan Erdoğan, ne de başka bir yöneticimiz terörden
çok çekmiş ülke olarak komşumuza bu nedenle de baş sağlığı dilemedi ve geride kalanlar için Allah sabır versin demedi.

Ne dersiniz belki de “ Oh olsun “ demişlerdir.

Bu ruh halinin Türk’ün ve ecdadımız diye övündükleri Osmanlı’nın savaşta düşmanına bile reva görmediği ruh hali ile benzeşir durumu var mıdır?

“Ergenekon davası Cumhuriyet tarihinin en büyük hukuki hesaplaşmasının adıdır” diyen
Başbakan Danışmanı Yalçın Akdoğan

“Bu dava ile 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 27 Nisan’dan süzülüp gelen müdahale ruhundan hesap sorulmuştur. Bu Türk
demokrasisinin geleceği açısından önemli bir dönüm noktasıdır.” açıklamasında bulunmuştur.

Asker istedi diye darbe olmamıştır

Bu açıklamanın en büyük çelişkisi, demokrasiyi arzu edilen durakta inilecek tramvay olarak gören zihniyetin demokrasiye
referans yapmasıdır.

Geçmişte yapılan askeri darbelerin demokratik bir ülke olma yolunda ilerlemeye çalışan Türkiye’de acılar çektirdiği ve bu süreci olumsuz olarak etkilediği bir vakadır. Ama şu da bilinmelidir ki, bu ülkede asker istedi diye darbe olmamıştır.
Dış ve iç dinamikler Türkiye’yi belli hedeflere doğru yönlendirmek için darbelerin alt yapısı hazırlanmıştır.

Ayrıca demokrasi ve iktidarın darbe yolu ile değil normal yollarla el değiştirmesi uzun süreli bir birikimin ve kültürün işidir. Türkiye Cumhuriyeti aydınlanma ve demokrasi projesidir ama teslim aldığı miras bunun tam zıddıdır.

Tecavüz etmek bile var

Osmanlı tarihi neredeyse bir darbeler tarihidir.

Üvey ananın oğula, kardeşin kardeşe, oğulun babaya, babanın oğula darbesi vaka-i adiyedendir.

Darbelerden sonra Padişah ve Halife konumundaki insanı katletmek hatta tecavüz etmek bile vardır Osmanlı’da.

Bu açıdan bakıldığında Türkiye Cumhuriyeti çok masum kalır.

Peki, Yalçın Akdoğan’ın dediği gibi Ergenekon davası darbeler ile bir hesaplaşmadır denebilir mi?

Kesinlikle hayır!

Ergenekon, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurucu ilkelerinden, ideolojisinden, kırmızıçizgilerinden uzaklaştırmak ve rejim
değişikliği yapmak için planlanan darbe sürecine yönelik muhalif siyaseti baskı altına almak ve sindirmek gerekçesiyle
emperyalizm tarafından planlanmış ve işbirlikçisi AKP ve Cemaat vasıtası ile kotarılmıştır.

Balyoz ve Casusluk gibi davalar ise bu sürece itirazı olacak Türk Silahlı Kuvvetleri için sahneye konulmuştur.

Bugün ülkemiz, darbecilerle hukuken mücadele ediyoruz diyen gerçekte kendileri darbeci olan emperyalist işbirlikçilerle karşı karşıyadır ve gerçek darbe süreci devam etmektedir.

Bu darbenin askeri darbeler gibi kısa sürede tamamlanmamasının ve uzun sürmesinin nedeni, demokratik görünümlü ve ana operasyonel silahının hukuk olmasıdır.

AKP ve Cemaat ikilisi

Bu darbenin arkasında esas güç emperyalizmdir. Nedeni ise ülkemize ve bölgemize yönelik çıkarları ve planlarıdır.
Bu dış dinamiği görmeden olayın sorumluluğunu AKP ve Cemaat ikilisine indirgemek saflık veya en hafif deyimi ile
büyük analiz hatası olur.

O zaman bu kötüye gidiş nasıl durdurulur?

Bunun için iki çözüm var.

Birincisi emperyalizmle anlaşmak “Aynı projeleri ben de yaparım, merak etme” demek.
Adlarını şimdilik vermeyeyim ama bu seçeneğe oynayanlar var.

ABD’nin onayı var

İkincisi ise, Ekim’den sonra yükselecek halk hareketini de arkasına alan geniş cepheli bir siyasi hareketle
AKP’ye sandıkta hasar aldırmak ve süreç içinde iktidara gelmek.

Ben bu seçeneğin geçer akçe olduğunu değerlendirmekteyim.
Aksi emperyalist projenin ekmeğine yağ sürer!

Halen yaşadığımız bölünme ve iç savaş sürecini durdurmak için;

Mısır’da yaşananlar Türkiye için farklı koşulları, tarihi geçmişi ve deneyimleri nedeniyle iyi bir örnek olamaz.
Ayrıca Mursi’nin devrilmesinde bir şekilde de olsa ABD’nin onayı olduğunu kıymetlendirmek lazım.

Hiç değilse bugün size daha iyi şeyler yazabilseydim.
Ama olmadı!
Bulunduğumuz coğrafyada yaşamanın maliyeti ne yazık ki, çok yüksek.

İyi bayramlar diler saygılar sunarım.

(Not : Bu yazı sitemizde 9.8.18 günü de yayımlanmıştır.
http://ahmetsaltik.net/2013/08/09/turker-erturk-ergenekon/, A. Saltık)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir