Mübarek Gidince Devrim Mursi Gidince Darbe

Mübarek Gidince Devrim Mursi Gidince Darbe

portresi2

 

ONUR ÖYMEN

 

 

Mısır’daki son gelişmeler:rle ilgili olarak bazı siyasetçilerin gösterdikleri tepkiler 
şu soruları akla getiriyor :

Diyorlar ki, darbenin her türlüsüne karşıyız.
Soru: Doğru. Peki, Hüsnü Mubarek’in devrilmesinden sonra Mısır’da ordunun yönetimi ele geçirmesine ne tepki gösterdiniz? Askeri yönetimle ilişkilerinize mesafe
koydunuz mu?

Cvap: Hayır koymadınız. Sayın Başbakan 13 Eylül 2011’de Mısır’a gitti. Cuntanın lideri Tantavi’yi Savunma Bakanlığında ziyaret etti. Cunta hükümetiyle Stratejik İşbirliği antlaşması ve bazı ekonomik antlaşmalar imzaladı. ABD Dışişleri Bakanı Clinton da
16 Mart 2011’de Kahire’yi ziyaret ederek Cunta yönetimine siyasi ve ekonomik destek vaat etti.

Diyorlar ki, Mursi demokratik seçimle işbaşına gelmişti, demokratik seçimle gitmeliydi.

Soru: Mursi askeri yönetimin hazırladığı koşullarda düzenlenen ve seçmenlerin yarısının katıldığı bir seçimde oyların % 51’ini kazandı. Yani toplam seçmenlerin % 25’inin oyunu aldı. Peki, seçim koşulları demokratik miydi?Cevap: Bazı siyasi partiler seçimlerin demokratik olmadığını, bir kısım seçmenin
oy vermesinin engellendiğini, Mursi’nin yurt dışındaki aşırı İslamcılardan büyük miktarda para yardımı aldığını ileri sürdüler. Askerler evvelce yüksek düzeyde görev yapmış olanların seçimlere katılamayacağını ilan etti. 10 aday veto edildi. Muhalefetin adayı
El-Baraday, bu kadar anti demokratik seçim olmaz, diyerek adaylığını geri çekti.
Bütün bu iddialara rağmen Mursi’nin Mısır’ın ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı olduğu
ilan edildi.Diyorlar ki, askerlerin hedefi Müslüman Kardeşler iktidarıydı.Soru: Müslüman Kardeşler yasal bir siyasi parti miydi?Cevap: Hayır evvelce değildi. Geçmişinde çeşitli suikast girişimleri (Başkan Nasır’a yönelik girişim de dahil), kundaklama eylemleri, silahlı eylemler vardı. Demokrasi ilkelerine karşı olan bu parti (Müslüman Kardeşler) cihat yöntemini savunuyordu. 1954 yılından beri yasaklıydı. Mubarek’ten sonra iş başına gelen Cunta,
Müslüman Kardeşleri meşrulaştırdı. Kendi partilerini kurmalarına olanak sağladı.

Diyorlar ki, Mursi demokrasiye inanan bir liderdi.

Soru: Mursi gerçekten çağdaş demokratik değerleri savunuyor muydu?

Cevap: Pek söylenemez. Mursi, örneğin kadınların ve Hıristiyanların Cumhurbaşkanı olamayacağını söylüyordu. Cumhurbaşkanının dini görevleri olduğunu ve kadınların bu görevi yerine getiremeyeceğine inanıyordu.

  • Yani demokrasinin vaz geçilmez şartı olan din, mezhep ve cinsiyet eşitliği ilkesine karşı çıkıyordu.

Mursi’nin iş başında olduğu dönemde Mısır demokratik ülkeler sıralamasında 109., Basın özgürlüğü sıralamasında 158. sırada geliyordu. Mursi kendine aşırı yetkiler sağlayan ve şeriatçı özellikler taşıyan bir anayasayı muhalefetin itirazlarına rağmen dayatmış, muhalefet anayasa hazırlık çalışmalarından çekilmişti. Öyle anlaşılıyor ki, Mursi’nin hedefi otoriter bir din devleti kurmaktı. Büyük halk kitlelerinin protestosuna rağmen, arkasında halkın yarısının oyu olduğunu ileri sürerek
demokratik uzlaşma yoluna gitmedi.

Diyorlar ki, Mursi başarılı bir yönetim sergiliyordu. Kendisine yeterince zaman verilmedi.

Soru: Mursi döneminde Mısır’ın ekonomik durumu nasıldı?

Cevap: Ekonomi hızla geriye gidiyordu. Merkez Bankası dövizleri % 60 gerileyerek 2004’ten bu yana en düşük düzey olan 15,2 milyar dolara düştü. İşsizlik % 13,2’ye ulaştı. 2010 yılından bu yana 1 milyon kişi işini kaybetti. Açlık sınırının altındakilerin oranı 2009’da % 14 iken % 17’ye çıktı. Küçük çocuklarda beslenme yetersizliği %27’den
% 31’e yükseldi. Turizm hızla geriledi. Halkın beşte ikisinin günlük geliri 2 doların altındaydı.

Diyorlar ki, bütün dünya Mısır’daki darbeyi kınadı.

Soru: Hangi ülkeler kınadı, hangileri destekledi?

Cevap: Amerika kaygılarını belirtti ama darbe sözünü kullanmadı. İngiltere ve
bazı Avrupa ülkeleri kınadı. Türkiye’de AKP sözcüsü halkı direnmeye çağırdı.
Arap ülkelerinin çoğu ile Arap Ligi askeri müdahaleyi yapanlara destek verdi.

Soru: Bundan sonra ne olabilir?

Cevap: Şimdiden kestirilemez. İlk haberler iç açıcı değil. Bugün bazı aşırı sağcı grupların saldırısı sonucunda Sina yarımadasında bir asker öldü. İki asker yaralandı.
Uluslararası toplum Mısır’ı bir an önce sadece sivil yönetime değil, aynı zamanda gerçek bir demokrasiye kavuşması için desteklemelidir. Bunun yolu da laiklikten geçer.

  • Halkı Müslüman olan ülkelerde laiklik olmadan demokrasi olmaz.

Mısır’da Şark tipi, kısıtlı bir demokrasiyi savunmak ileride yeni sorunlar ve çatışmalar yaratabilir.

Soru: Türkiye ne yapmalı?

Cevap: Bence Türkiye de Mısır’ın bir an önce çağdaş, demokratik ve laik bir devlet haline gelmesini teşvik etmeli, Mısır halkını karşısına almaktan kaçınmalıdır.
Bir askeri müdahaleyle iş başına gelmesinden sonra Kahire Büyükelçimizin
Nasır’a karşı gösterdiği ölçüsüz ve gereksiz tepkiler üzerine Mısır’la ilişkilerimizin
uzun yıllar düzeltilemeyecek biçimde bozulduğu unutulmamalıdır. Türk Hükümeti,
Mısır’ın Müslüman Kardeşlerden ibaret olmadığını fark etmeli ve
Müslüman Kardeşlerin Mısır’da ve onun etkisiyle Orta Doğu’da zemin kaybetmesini Türkiye açısından bir yenilgi gibi görmemelidir.

Çağdaş, laik, özgürlükçü bir demokrasi anlayışının Orta Doğu’da yaygınlaşmasının Türkiye’nin çıkarlarına da hizmet edeceğini unutmamalıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir