SES PROBLEMİ

Dostlar,

Sayın Prof. Dr. D. Ali Ercan (Nükleer Fizik uzmanı) nefis bir derleme ulaştı bize.

Matematik, üstelik çok temel düzeyde böylesine ustalıkla kullanılır ve işe yarar sonuçlara varılır..

Yaşamın temeli, matematik..

Keşke okullarımızda Matematik dersleri sevdirilerek, uygulamalı olarak, matematik eğitimi formasyonu olanlarca (Matematikçi değil Matematik öğretmeni!) verilse..

Keşke insanlarımız, kendilerini sürekli sorgular sorumlulukla yetiştirileseler..

Keşke gerçek müslümanlar, kendilerine ve başkalarına eziyet boyutuna ulaşan
bu anormal yüskek sesli Ezan okuma terörüne bir son verseler..

Ve son keşke :

Din ve Ahlak Bilgisi dersleri eğer zorunlu olarak kalacaksa -ki insan haklarına aykırılığı kezlerce AİHM kararlarıyla hükme bağlanmıştır- “GERÇEK DİNİ” öğretse
ve erdemli insanlar yetiiştirilmesine katkı sağlayabilse..

31 yıldır (12 Eylül Anayasası) zorunlu din dersleri var bu ülkede..
Yüzlerce İHL ve yüzbinlerce hatta birkaç milyon mezunu..

  • Her taraf “imam” dolu.. Şeriatla yönetilen hiçbir ülkede olmadığı kadar!
    Ama imamlık yapmıyorlar.. 

Ama ahlaksızlık – hırsızlık – yolsuzluk – rüşvetçilik – devlet malını talan -kadına şiddet – insest… diz değil gırtlak boyu..

Niye acaba? Sorun nerede? Adı “Din ve Ahlak Bilgisi” olan zorunlu derslerde salt
bir dinin bir mezhebinin abartılı ve büyük ölçüde yanlış ritüellerini felsefesinden soyutlayarak, salt ezberleterek robotça uygulatarak nereye varılabilir ki?

Yoksa bu vahim tablo, her nasılsa, aktarılan yollar üzerinden “istendik” midir??

Vah Türkiye, vah Türk insanı ve vah Tanrı’nın gerçek dini..

İlahiyat Fakültelerinde, Diyanet İşleri Başkanlığı’nda bu gerçekleri haykıracak
gerçek din ehli – vicdan ve ahlak sahibi bilim insanları – uzmanlar neden susarlar??
Aldıkları eğitim tam da burada işe yaramayacak mı?

Sevgi ve saygı ile.
18.6.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

==========================================

SES PROBLEMİ

portresi

 

 

Prof. Dr. D. Ali ERCAN

 

 

İlahiyatçı yazar Prof. Yaşar Nuri Öztürk minarelerde okunan ezanın rahatsız edici derecede yüksek sesle okunduğundan yakınıyor (basından)..

Hele şükür, Din konusunda uzman biri sonunda bu konuya parmak bastı..
Kendisini başka bir konuda eleştirdiğim Prof. Öztürk’ü,
medeni cesaretinden dolayı bu kez kutluyorum.

Ses ne zaman rahatsız edici olur?

Bunun fiziksel açıklaması ve ölçüsü vardır.

  • Kirlilik fiziksel anlamda, madde veya enerjinin yanlış zamanda ve/veya
    yanlış yerde bulunuşu olarak tanımlanır.

Ses, enerji taşıyan dalga olduğuna göre, ses kirliliğinden de bahsedilebilir.
Ses dalgalarının taşıdığı enerjinin birim zamanda birim yüzeye basıncını (Watt/m2)
olarak tanımlayan şiddet birimi desibel (dB) olarak adlandırılır.

0 dB, (Io≡10-12 Watt/m2) insan kulağının duyum sınırı olarak tanımlanmıştır:

dB≡10.log(I/Io) 120 dB (≡1 Watt/m2) insan kulağı için rahatsızlık sınırıdır;
160 dB ise kulakta kalıcı hasar meydana getiriyor.

Sivrisinek sesi 30 dB, rahatsız olmadığımız düzeyde
normal konuşmaktaki ses düzeyi 60 dB kadardır.Yakındaki bir Jet motorunun ses düzeyi 150 dB,
maksimum erişilebilir ses düzeyi ise (ses duvarının aşıldığı an, 25 MW/m2)
194 dB’ dir.
Sıfır Referans düzeyi olarak alınan (10-12 Watt/m2) değeri ile kıyaslandığında,
bir çibin gücünün nano watt (10-9 Watt) düzeyinde olduğunu görürüz.***
Türkiye’deki 86 bin caminin her birinin 500 m çapında dairesel bir ‘ses alanı’ kapsadığını düşünürsek, tüm alan 17 bin km2 olur ki, yerleşim alanlarımız üzerinde, hatta dışında, ezan sesi duyulmayan nokta bırakılmamış demektir.DİB’i (Diyanet İşleri Başkanlığı) bu başarısından ötürü kutlamak gerekir.

Minarelerde genelde 100 Watt’lık hoparlörler (çoğu kez 4 adet) kullanılıyor.
250 m mesafede metre kareye (100 Watt/4.p.2502=) 127,3 mikroWatt gelir,
bu da 81 dB demektir.

Oysa 100 Watt yerine, bunun onda biri 10 Watt kullanılsa
71 dB fazlasıyla yeterli olabilecektir.Bu bakımdan Prof. Öztürk haklıdır;Minarelerden yayınlanan ezan sesi,
normal işitilebilecek düzeyden en az on kez daha yüksek şiddette yayınlanıyor. æ

***
İlahiyatçı yazar Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, bir televizyon programında

  • Türkiye’de cuma namazı farz değildir. Birçok İslam ülkesinde de değildir. Cuma namazı cemaatle kılınan bir namazdır. O cemaatin vücut bulması,
    o cemaatin o namazı kılmak için toplandığı mekanın hassasiyetleri önemlidir. Fıkıhtan dikkate alındığı zaman bu dediğim doğrulanır.” dedi
    ve 2013’ün dinsel konulardaki ilk tartışmasının fitilini ateşledi.

Türkiye’de hoparlörle okunan ezan sesinin çok yüksek olduğunu da belirten
Prof. Öztürk,

  • “Cihazla namaz ilan edemezsiniz; İslam bunu yasaklamıştır.
    Güzel sesli insanlara ezan okutacaksınız. Ezan, insan sesiyle okunacak.
    Bunu tartışamazsınız. Bir de hoparlörlerin sesini sonuna kadar açanlar var. ‘

    Ben namaz kılacağım, siz de ayağa kalkın’ diyor. Böyle bir yetkin yok ki senin. Bunun çocuğu var, hastası var, vardiya işçisi var. Kalkın diye sanki insanlara ceza veriyorlar. Kalkıp kılacaksa zaten kalkar, kılar.
    Bu cihaz sesine boğulmuş
    inat gösterisi. Buna bütün Müslümanların karşı çıkması lazım. İbadette o teknolojiyi kullanmak dine aykırıdır.
    diye konuştu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir