Günlük arşivler: 10 Haziran 2013

RT Erdoğan ve Yorumsuz 14 görsel…


Dostlar
,

RT Erdoğan ve Yorumsuz 14 görsel…

Yorumsuz olarak 14 görsel sunuyoruz…

Bir parça “iletişim” becerisi olanlar beden dilini çözeceklerdir.

Azıcık NLP bilenler ise çok daha fazlasını çıkarsayacaklardır..

Bütün yollar RT Erdoğan’ın politik özekıyımınz (itiharına) çıkyor..

  • Batı’da ve de Atlantik ötesinde Hemingway’in çanları,
    RT Erdoğan’ın deliğe süpürülme seremonisine fon oluşturuyor..

Sevgi ve saygı ile.
10.6.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

The_Economist_RTE_Democrat_or_Sultan_June_2013

Ankara Üniversitesi Rektörlüğü Basın Açıklaması

Dostlar,

Az önce bir küme yurtsever ve yürekli Ankara Üniversitesi çalışanının kamuoyuna açıklamasını verdik. Üniversite rektörlüğünün de açıklamasını sunacağımızı orada belirtmiştik.

Evet, bir de Ankara Üniverstesi Rektörlüğünün basın açıklaması var…
Son derece ortadan bir metin.. Ne şiş yansın ne de kebap..

Aşağıda..

******************************

Ankara _Univ._logosu2.png

Ankara Üniversitesi Rektörlüğü Basın Açıklaması

Yayınlanma tarihi 04 Haziran 2013

Değerli Kamuoyunun Bilgisine,

Demokrasilerde şiddet ve hakaret içermeyen, ifade özgürlüğünün kullanılması amaçlı protestolar anayasal bir haktır. Unutulmamalıdır ki; temel hak ve özgürlüklerin korunması da, kamu görevlilerinin en önemli sorumlulukları arasında yer alır. Bu bağlamda güvenlik güçlerinin görevlerini yerine getirirken insani değerlere ve ifade özgürlüğüne saygılı ve uzlaştırıcı bir yaklaşım sergilemeleri, orantısız güç kullanmamaları esas olmalıdır. Aynı şekilde, anayasal haklarını kullanan bireylerin de kamu düzenini bozan eylemlerden kaçınmaları hukuk devletinin bir gereğidir.

Bu sorumlu yaklaşım, demokratik gösteri şeklinde başlayan ve yer yer
şiddet içeriği ile sürmekte olan olayların istenmeyen boyutlara ulaşmasını ve ülkemizdeki toplumsal barış ve istikrar ortamının daha fazla zedelenmesini önlemek açısından yaşamsal bir öneme sahiptir.

Ankara Üniversitesi Rektörlüğü olarak; toplumun her kesiminin şiddet içeren ve ötekileştiren davranışlardan ve söylemlerden uzak durarak; farklılıklara saygı, özgürlük ve diğer demokratik ilkeler temelinde birlik ve beraberlik ortamını korumasını ve sağduyulu olmasını temenni ediyoruz.

Ankara Üniversitesi Rektörlüğü

***********************

Rektörlük makamı, ülkemizde “toplumsal barış ve istikrar ortamı” varolduğunu düşünüyor ve bunun zedelendiğinden bile kaygılanarak “daha fazla zedelenmesini önlemek için..” dilek ve temennide bulunuyor..

Metin kurumsal değil.. Örn. Senato kararı değil.. Salt Rektörlük makamının..

27 Mayıs 1960 öncesinin 4936 sayılı üniversiteler yasasında bile, topu topu
birkaç devlet üniversitemiz şimdikinden çok daha özerk ve çok daha üniversite idi..

Cumhuriyetin ilk üniversitesi, görkemli Ankara Üniversitesi’nin bile sesi
bu denli cılız çıkabiliyor!

Çok yazık..

Sevgi ve saygı ile.
10.6.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
Ankara Üniv. Tıp Fak.
www.ahmetsaltik.net

Ankara Üniversitesi Öğretim Üyelerinin Basın Açıklaması

Ankara _Univ._logosu

Ankara Üniversitesi Öğretim Üyelerinin Basın Açıklaması

Biz aşağıda imzası olan 150 Ankara Üniversitesi öğretim elemanı ve çalışanı Taksim Gezi Parkı’nı korumak adına başlayan ve devam eden gösterilerde demokratik gösteri haklarını kullananlara şiddet uygulanmasını kınıyoruz.

Başbakan ve hükümetin farklı siyasi görüşlere, hayat tarzlarına yönelik tahammülden uzak yaklaşımlarını ve bunu devletin şiddet tekelini kullanarak bastırmaya çalışmalarını Türkiye’de demokrasinin gelişimi açısından kaygı verici buluyoruz. Bu olaylarda sorumluluğu bulunanların derhal görevden alınmalarını ve yaptıkları hak ihlalleriyle orantılı bir şekilde cezalandırılmalarını talep ediyoruz.

A. Ezgi Ünlü Büyüktopcu, Afsun Ezel Esatoglu, Ahmet Akçam, Ahmet Haşim Köse, Ahmet Makal, Akın Usupbeyli, Alev Özkazanç, Ali Fıkırkoca, Alper Demirdöğen, Alper Özer, Anıl Akçağlayan, Arcan Tuzcu, Arif Kocaman,Arzu Aksakal, Arzu Atalay, Aslı Ceren Saral, Aslıcan Kalfa Topateş, Aycan Tekin, Aydın Ördek, Ayhan Yalçınkaya, Aylin Aydoğan, Ayşe Güler, Ayşe Ünal, Banu Yılmaz, Barış Teksoy, Barış Ünlü, Benan Eres, Bengi Çınar Kul, Berna Aslan, Burcu Sümer, Burça Kızılırmak, Bülent Duru, Can Giray Özgül, Cenk Yiğiter, Ceyhun Gürkan, Çiğdem Berna Kocaman, Deniz Çalışkan, Derya Hasta, Devrim Kılıçer, Dilber Ulaş, Dinçer Demirkent, Eda Dursun, Elçin Aktoprak, Emel Memiş, Emine Gül Kapçı, Emine Olhan, Emrah Demir, Emrah Er, Ersin Embel,Eyüp Akarsu, Fatma Yıldırım, Fatma Türe, Fehmi Ekmekçi, Ferda Dönmez Atbaşı, Fethi Açıkel, Figen İlke, Filiz Zabcı, Funda Başaran Özdemir, Funda Keskin, Funda Şenol Cantek, Gaye Burcu Yıldız, Gökhan Erdem, Gönül Akçamete, Gözde Çolak, Gülay Toksöz, Gülin Amasya, Gürol Seyitoğlu, Hakan Topateş, Halil Karşı, Hasan Hüseyin Aksoy, Hayrunnisa Gürel, Hilal Özdağ, Hüseyin Özçelebi, Işık Demirel, Işıl Ünal, İbrahim Dizman, İlhan Uzgel, İlkay Savcı, İnci Özgür İlhan, İnci Solak Akman,Kamran Polat, Kerem Altıparmak, Kurtuluş Küllü, Levent Ünsaldı, M Volkan Yılmaz, M.Lütfü Çakmakçı, Mehmet Yetiş, Meltem Kayıran, Metin Baştuğ, Metin Özuğurlu, Mine Gencel Bek, Murat Efe, Mustafa Kemal Coşkun, Nail Dertli, Nazan Bedirhanoğlu, Nazile İrem Yeşilyurt, Nejat Bora Sayan, Nejat Ulusay, Nejla Kurul, Nesrin Algan, Nilgül Karadeniz, Nilgün Erdem, Nilüfer Vural, Nimet Özbek Hadimoğlu, Nisan Kuyucu, Nur Betül Çelik, Nuray Arı, Nuri Yiğit, Nurmelek Demir, Nuşen Pelin Dalgıç Atabaş, Onur Karahanoğulları, Onurcan Taştan, Orhan Ahıskal, Ozan Değer, Ozan Zengin, Özge Özkoç, Özlem Albayrak, Özlem Candan Cengiz, Pınar Yelsalı Parmaksız, Recep Akdur, Recep Aydın, Remzi Demir, Sarp Balcı, Seçil A. Bahçe, Seçkin Özsoy, Seda Canpolat Bıçakçı, Sema Gün, Sema Taşpınar Ayvaz, Serdal Bahçe, Serdar Şahinkaya, Serpil Nebioğlu, Serter Oran, Sevgi Eda Tuzcu, Seyhan Erdoğdu, Şengül Kuru, Taylan Akman, Taylan Bali, Tülay Efe, Tülin Bedük, Tülin Öngen, Umut Öneş, Utku Balaban, Ülkü Doğanay, Ünal Dikmen, Yeşim Doğan Alakoç, Yetkin Çınar, Yiğit Karahanoğulları, Zeliha Hacımuratlar

=========================================

Dostlar,

Bu açıklamaya biz de aynen katılıyor ve imzamızı veriyoruz. (e-ileti ile dileğimizi ilettik..)
Daha önceden bilgimiz olsaydı, adımız listede yer alacaktı kuşkusuz.

Duyarlı Ankara Üniversitelilere teşekkür ederiz.

Üniversite rektörlüğünün basın açıklamasını da sunacağız

Sevgi ve saygı ile.
10.6.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
Ankara Üniv. Tıp Fak.
www.ahmetsaltik.net

Cumhuriyet Gazetesi’nin 09 Haziran 2013 günlü sayısı..


Dostlar,

Cumhuriyet‘in bu günkü kapağı aşağıdaki gibi..

  • MEYDANLAR TAŞTI!
  • Halk Atatürk Orman Çiftliği’ne sahip çıkıyor..
  • Ve de AKP’den karşı miting..
  • CHP’den Emine Ülker Tarhan : Halkı halka mı kırdıracaksınız??

Silivri zindanından Mustafa Balbay : GENÇLİK BUGÜNÜMÜZDÜR!

İyi okumalar..

Sevgi ve saygı ile.
9.6.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

TÜRKİYE’yi SARSAN 10 GÜN..


Dostlar
,

AYDINLIK, ülkemiz ve dünya tarihi açısından büyük önem taşıyan Taksim direnişini belgeselleştirdi.. 10 Haziran 2013 günü (bu gün) tümü renkli 16 sayfalık ek olarak veriyor.

  • TÜRKİYE’yi SARSAN 10 GÜN..

Barikatları yıkan büyük direnişin öyküsü

Alınıp okunmalı, paylaşılmalı ve de arşvlenmeli..

Dileriz yakında kamera çekimleri de DVD – Blue Ray yapılır..

Ve yine dileriz, namuslu biçimde sinema sanatçıları filimini yaparlar..

Taksim_eylemleri_AYDINLIK_eki

 
Sevgi ve saygı ile.
10.6.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Mehmet Şevket Eygi’den : Tüm Mü’minlere Uyarılar

Dostlar,

Üstad-ı azamlardan muhterem Mehmet Şevket Eygi hazretleri Milli Gazete’de
neler yazmış bakın..

Haberli olmakta yarar var..

Sevgi ve saygı ile.
10.6.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===========================================

Mehmet Şevket Eygi’den : Tüm Mü’minlere Uyarılar

portresi

Tüm Mü’minlere Uyarılar
Mehmet Şevket Eygi tüm Mü’minlere esaslı uyarılarda bulundu.
Tamı tamına 19 uyarı. İşte o uyarılar…
 
Bu gürültücü vurup kırıcı kalabalıklar ne istiyor?
Demokrasi ve laiklik mi? Bildikleri gibi yaşamak mı? Hürriyet mi?
 
Bunların hepsi yok mu Türkiye’de?..
 
İçki yasaklanacakmış… Yalan yalan yalan…
Türkiye şu anda kocaman bir meyhanedir sanki.
 
Zina mı istiyorlar? Türkiye şu anda M. Kemal devrinden bile ileridir zina konusunda, çünkü yeni Ceza Kanunu’nda zina suç değildir artık.
 
Muhalefet yapmak hürriyeti mi istiyorlar? Bol bol yapılıyor zaten.
Bir Cumhuriyet alın, bir de Sözcü, okuyun. Bundan daha sert muhalefet olur mu?
 
Çoğulculuk mu istiyorlar?.. Bizde âlâsı var onun.
 
Millet Meclisinde herkes konuşuyor, bazen havada küfürler uçuşuyor.
 
Atatürk, İsmet, Celal Bayar zamanında yasak olan Komünist Partisi bile kuruldu.
 
Atatürk’ü devirmek isteyen Nazım’ı en çok Atatürkçüler seviyor.
 
Öyle bir demokrasi var ki bizde dinsizlik, densizlik, donsuzluk bile serbest.
 
1924’ten bu yana Türkiyede bugünkü kadar demokrasi, çoğulculuk, serbestlik olmamıştır.
 
Bir adamla bir kadın beraber yaşamaya karar veriyorlar. Nikah mikah yapmadan yaşıyorlar. Çocukları oluyor, nüfusa kayd ediliyor… M. Kemal, İsmet zamanında böyle bir şey olabilir miydi?
 
M. Kemal ve İsmet zamanında bira bile ruhsatla satılabiliyordu.
Şimdi limonata, gazoz, çay gibi satılıp içiliyor serbestçe.
 
Göklerde vızır vızır uçaklar, otoyollarda seller gibi akan lüks otomobiller,
her yer beş yıldızlı otel dolu. Beş yıldızlısını beğenmeyen yedi yıldızlıda yatıyor. AVM’ler pıtrak gibi açılıyor. Lüks, israf, sefahat… Daha ne istiyorlar?
Türkiye’nin Küba gibi olmasını mı?
 
Ülkemizde yasaklar da var ama ilericiler, çağdaşlar, ateistler için değil.
 
– Başörtülü kadın avukatlara, öğretmenlere, memurelere hala baskı yapılıyor.
 
– İslam medreseleri hala kapalı.
 
– Tasavvuf tekkeleri hala kapalı.
 
– Müslümanların devletten bağımsız bir Din İşleri İdaresi yok,
Yahudilerin hahambaşısı gibi bir din liderleri yok.
 
Bu yaygaracılar daha ne istiyor? Müslüman Türkiye’de Yahudiler cumartesi, Hıristiyanlar pazar günü tatil yapabiliyorlar ama
 
Müslüman çoğunluk cuma günü yapamıyor.
 
Daha ne istiyorlar?
Anıtkabir bir Sezar tapınağı gibi.
Müslümanı ve münkiri hepsi orada baş eğiyor, bel kırıyor..
Sadece Suudîler ve İranîler bunu yapmıyor.
 
Daha ne istiyorlar? Paraların pulların üzerinde Atatürk, her yerde Atatürk heykelleri, resimleri… Atatürk okulları, Atatürk üniversiteleri… Atatürk caddeleri…
Sağa bak Atatürk, sola bak Atatürk…
 
Evet, daha ne istiyorlar?
 
Evet, tekrar açık açık soruyorum  :Bu memlekette içki, fuhuş, zina, dinsizlik, densizlik, heykel, resmî ideoloji,
açık saçıklık, bikini mayo, dans, bale, nikahsız karı koca hayatı, her şey varken, bunca hürriyet ve serbestlik içinde daha istiyorlar, niçin ortalığı velveleye veriyorlar?

 
Türkiye diktatörlüğe kayıyormuş… Kuyruklu yalan!..
Bendeniz çocukluğumda yaşadım, bizde diktatörlük İsmet zamanında vardı.
Hani şu nâm-ı diğer Millî Şef. 1946’ya kadar tek parti vardı.
Seçimlerde oylar açıkta verilirdi, gizli sayılırdı ve % 99,9 tek parti kazanırdı.
Bunu tenkit edeni ne yaparlardı x? Anasını ağlatırlardı.
 
Fazla arpa merkepleri azdırırmış.
Fazla demokrasi ve hürriyet de birilerini azdırıyor.

(Milli Gazete, 8.6.13)

BİR KOLLEKTİF POLİTİK KAMİKAZE ÖRNEĞİ : R.T. Erdoğan ve AKP; Çoklu Kurban Mitosu


BİR KOLLEKTİF POLİTİK KAMİKAZE ÖRNEĞİ : 
R.T. Erdoğan ve AKP; Çoklu Kurban Mitosu

Dr. Ahmet SALTIK
ADD Bilim – Danışma Kurulu Yazmanı

www.ahmetsaltik.net, 9.6.13

Kendi yurttaşlarına “Çapulcu”, Ata’ya ve İnönü’ye haşa huzurdan “ayyaş” diyebilen bir anlayış..
Dinci-baskıcı politikalarına karşıt insanları aşağılama, küçük görme, alaya alma ve kibirle dayatma.

İHL’nde verilen “demokrasi eğitiminde” (!?) demek bu içerikte eğitim yapılıyor..
Oysa bunların hiçbirinin sembolik düzeyde Patagonya demokrasilerinde bile yeri yok.. Değil ki gelişmiş Batı demokrasilerinde.. Ama siyasal iktidarın apaçık demokrasi dışındaki işlem ve eylemleri için iktidarın takiyyesinin (retorik) adı çoook ilginç :
İLERİ DEMOKRASİ.. Ne hazin ve derin bir ironi eğitimsiz seçmenlerine ..

Bu jargon ve tutumla da Türkiye, dünya siyaset bilimi literatürüne “tam rezil” örnekler sunmakta..

4 insanımız öldü (1’i komiser), 5 bin dolayında yaralı ve 10’u aşkın gözünü yitiren yurttaş..

Bir hukuk profesörünün analojisi ile “Anayasa ile amel eyleyerek” helal toplantı – gösteri yürüyüşü hakkını kullanmak isteyen, meşru direnme hakkı zemininde şiddete başvurmayan halka hedef gözeterek ölçüsüz polis şiddeti..

Kırılan kafalar, kaburgalar, bacaklar, yitirilen gözler, kalıcı yaralanmalar..

Bedensel travmalar belki onarılacak zamanla ama ruhsal zedelenmeler
şifa bulamayacak yıllar hatta kuşaklar boyu.
Psikolojik abseler insanların ruhsal derinliklerinde zonklayan bir azap olarak sürecek.

Tüm sabrımız ve iyi niyetimizle söyleyelim :

  • RTE kendisini ve partisi AKP’yi topyekün şiddet sarmalına
    toplu kurban etmekte
    ..

Tek bir sağduyulu AKP yöneticisi kalmadı mı bu acı gerçekleri “KRAL ÇIPLAK” edasıyla – misyonuyla haykıracak?? Kolektif politik kamikazeyi öngörebilecek sezginlikte (temyiz gücü olan) ?? Hiç kuşku yok çıkacaktır, hem de pek çok..
1 Mart 2003 -Türkiye’nin ABD tarafından İşgali- Tezkeresi’nin TBMM’de 100 dolayında yurtsever ve sağduyulu AKP milletvekilinin gizli oylamada “red” vermesiyle
engellendiği gibi..

RT Edoğan, giderek Robinson’laşıyor.. “Cuma” sı bile olamayabilir!
10,5 yıldır Türkiye’ye hınçla yapıp ettiklerinin “mazlumun ahı” örneği bedelini ödüyor – ödeyecek.. “İlahi adalet” bir kez daha tecelli edecek, milyonlarca mazlumun alınan ahı, çıkacak aheste aheste.. Dizinin dibinde rahle-i tedris ettiklerinin de..

Faturayı hafifletmenin tek yolu ise halktan özür dileyerek bir özeleştiri ile geri çekilmek, affını dilemek..

Türk Ulusu haydi bağışladı ama kul hakkını Tanrı bile bağışlamaya yetkin değil? Bizim pek çok sorumuz da yanıtsız kaldı, biri :

RTE neden İsviçre Bankalarına hesaplarını açıklama talimatı veremedi?

S. Arabistan’da Kabe manzaralı bir malikanede dilerse şeriat hükümleri uyarınca haremini de kurarak sonbahar yaşamını sürdürmek RT Erdoğan’a iyi gelebilir.. Kavurucu nedametini rehabilite etmek için yoğun manevi iklim ve dahi antidepressife çook gereksinimi olacak. Emineanımın şefkati yeter mi ki?
BOP Eşbaşkanlığı ve Suriye’de emperyalizm adına taşeron savaşının
onbinlerce kurbanı mahşerde?

Sevgi, saygı sabır ve kaygı ile;
dinmeyen celalli RT Erdoğan’a hidayet dualarımızla.
9.6.2013, Ankara.

Onur Öymen : Halkın yarısının oyunu gerçekten aldılar mı?


Dostlar
,

Sn. Onur Öymen son derece önemli bir soruna yeniden işaret etmekte :

SEÇİM GÜVENLİĞİ ya da SEÇİM HİLELERİ..

Sn. Prof. Dr. D. Ali Ercan da pek çok kez bu irdeledi.
Özellikle TÜİK’in sorumsuzluğunu – ciddiyetsizlğini sorguladı.
Doğallıkla sorumluluk zincirleme : YSK (Yüksek Seçim Kurulu) da bu denli anormal  seçmen sayıları dalgalanmalarını sorgulamadan seçmen kütüklerini hazırladı.

…………………….

Bu konuyu biz de ayrı bir makale olarak ele alacağız..

Teşekkürler Sayın Onur Öymen..


Sevgi ve saygı ile.
9.6.2013, Ankara


Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

========================================

Onur Öymen

portresi2

 

Halkın yarısının oyunu gerçekten aldılar mı?

 

 

Sayın Başbakan, son seçimlerden AKP’nin halkın yarısının oyunu aldığını söyleyerek her söyleminin ve icraatının halkın çoğunluğunun desteğine sahip olduğunu
ileri sürüyor. Ayrıca seçimlerin demokrasinin kurallarına uygun olarak yapıldığını belirtiyor. Önce şunu düzeltelim: 2011 seçimlerinde AKP’nin aldığı oy oranı
% 46,66’dır. Yani halkın yarısından çoğu AKP’ye oy vermemiştir.
Sandık sonuçlarının kaydında, oy sayımının yapılmasında, bilgisayar sisteminin çalıştırılmasında bazı usulsüzlükler yapıldığı iddialarını bir an için bir tarafa bırakalım. Esas üzerinde durulması gereken nokta şudur:

Son yıllarda yapılan seçimlerde seçmen sayısında olağan dışı oynamalar olmuştur. Örneğin 1987 seçimlerinde seçmen sayısı 26.424. 868’di.
1991 seçimlerinde 30.025.531’e çıkıtı. Yani 3.600.663 kişi arttı
1995 seçimlerinde 34.243.595 oldu. Yani 4.218.064 kişi arttı.
1999 seçimlerinde 37.495.217’ye yükseldi. Yani 3.251.622 kişi arttı.
2002 seçimlerinde 41.407.027 oldu. Yani 3.911.810 kişi arttı.
2007 seçimlerinde 42.799.303’e çıktı. Yani 5 yıllık seçim dönemine karşın
artış yalnızca 1. 392.276 oldu.2011 seçimlerinde ise 50.237.343’e yükseldi. Burada seçmen sayısında birden bire olağanüstü artış var: tam 7. 448. 040 kişi. Görüldüğü gibi, 2007 yılına kadar,
nüfus artışına paralel olarak seçmen sayısında yaklaşık 3,5 ila 4 milyonluk bir artış oluyor. 2007 yılındaysa iki seçim arasındaki süre 5 yıl olmasına karşın seçmen sayısındaki artış birden bire 1,5 milyonun altına iniyor. 2011 seçiminde olağanüstü bir artışla 7,5 milyona fırlıyor. Burada dikkat çeken bir nokta da şu:

İlk kez 2011 seçimlerinde oy kullananların parmağına boya sürülmesinden
vaz geçilmiş!

Üzerinde durulması gereken önemli bir nokta da şu: 2007 seçimlerinin yapıldığı yıl
bir de nüfus sayımı yapıldı. O sayım sonuçlarına göre 18 yaşından büyük nüfusumuz 48.286.261 kişi. 18 yaşın üzerindeki vatandaşlarımızın seçmen olma hakkı bulunduğuna göre 2007 seçimlerinde ilke olarak 5.486.958 kişi seçmen olmaya hak kazandığı halde seçmen olamamış. Ben bu rakamları evvelce Meclis’te ve medyada dile getirdim. İkna edici bir açıklama veren çıkmadı. Ne yazık ki, bunun üzerine giden siyasetçi, gazeteci ve iç politika uzmanının sayısı da pek az kaldı ve onların sesini de pek duyan olmadı.Şimdi Başbakanın, halkın yarısının oyunu aldık, iddiası üzerine acaba,
gerçekten ciddi kuşkular uyandıran bu verilerin Mecliste ve basında
dile getirilmesi doğru olmaz mı?

GÖZALTINA ALINMADA YAPILABİLECEKLER.. YASAL HAKLAR


GÖZALTINA ALINMADA  YAPILABİLECEKLER.. 

YASAL HAKLAR..

İNTERNET YOLU İLE PAYLAŞIMLAR KONUSUNDA GÖZALTILAR BAŞLADI,
BUNU GENELLEYEBİLECEKLERİNİ DÜŞÜNMESEM DE HEM BU KONUDA,
HEM DE HERHANGİ BİR ŞEKİLDE GÖZALTINA ALINIRSANIZ:
KESİNLİKLE AVUKAT İSTEYİN.
AVUKAT GELİNCEYE DEK SUSMA HAKKINIZI KULLANIN.;-

KANIT YOKSA TUTUKLAMA OLMAZ

POLİSLE MUHABBET ETMEYİN, AGZINIZDAN ÇIKANLARLA KANIT TOPLAMAYA ÇALIŞIYOR OLABİLİRLER.

HİÇBİR EVRAĞA İMZA ATMAYIN.

BULUNDUĞUNUZ İLLERDEN AVUKATLARIN TELEFONUNU KAYDEDİN

AVUKATINIZLA YALNIZ VE DİNLENMEDEN GÖRÜŞME HAKKINIZ VAR,
BUNU KULLANIN.

AVUKATINIZLA OLSANIZ BİLE SUSMA HAKKINIZI KULLANABİLİRSİNİZ,
BU HAK KAYBI DEĞİLDİR, SUÇLAMALARI KABULLENMEK DEĞİLDİR.

DOKTOR SİZE SAĞLAM RAPORU VERİYOR AMA JOP İZLERİNİZ VAR İSE
HEMEN YANINIZDAKİLERE GÖSTERIN, DELİL TOPLAYIN MÜMKÜN OLDUĞUNCA

SAVCILIĞA GÖNDERİLDİĞİNİZDE, İFADENİZ ALINMADAN ÖNCE AVUKATINIZA DOSYANIZI İNCELEMESİ İÇİN ISRAR EDİN, TAM OLARAK
NE İLE SUÇLANDIĞINIZI BİLİN.

GÖZALTINA ALINSANIZ DA NEREDE HANGİ MALA ZARAR VERDİĞİNİZ KONUSUNDA KANIT YOKSA SERBESTSİNİZ

POLİSTEN KORKMAYIN,

HAKLARINIZI BİLİN, TAKİPSİZLİK VE BERAAT OLDUKTAN SONRA
İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA DAVA AÇIN.

HÜRRIYETİ TAHDİT SUÇTUR!

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 10.6.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net