Günlük arşivler: 6 Haziran 2013

Doğu Perinçek’in Ergenekon Davasında Son Savunması : 06.06.2013


Doğu Perinçek’in Ergenekon Davasında Son Savunması : 06.06.2013

portresi-2

Perinçek’ten Gezi Park’lı savunma

Ergenekon davasında savunma yapan Doğu Perinçek,

 

Atatürk’ün Nutku’nu yerine getirecek gençlik ortaya çıktı.
Zekasıyla, yeteneğiyle ve dinamizmi ile gücüyle ‘Cumhuriyeti yıkamazsın ben seni yıkarım’ diyor.
Halk, tavayla, tencereyle eylemlere destek veriyor.
2 sene içinde bu hükümet yıkılacak..”


ifadelerini kullandı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’de görülen 66’sı tutuklu 275 sanıklı Ergenekon Davası’nın 310. duruşması başladı.

Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi‘nin yanında bulunan büyük salonda yapılan duruşmada
CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal,
CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay,

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek,
Gazeteci Tuncay Özkan
ve
eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin’in de aralarında bulunduğu
52 tutuklu sanık hazır bulundu.

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ ve emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un da  aralarında bulunduğu 14 tutuklu sanık ise duruşmaya katılmadı.
Bu davadan tutuksuz, başka davadan tutuklu yargılanan Sami Hoştan ve Yalçın Küçük de duruşmada hazır bulundu.

Perinçek savunma yaptı

Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, esas hakkındaki mütalaaya ilişkin
son savunmasını yapması için tutuklu sanık İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’i kürsüye çağırdı.

Savunmasında mütalaayı eleştiren Perinçek, mütalaada hakkında ‘Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasının talep edildiğini söyleyerek, “İddianame, Ergenekon Terör Örgütü omurgasına oturtulmuştu ancak bu tutmadı.
Bu sefer de iddia makamı örgüt iddiasını arka plana çekti cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüsü ön plana çıkardı.

Bu sefer de mütalaada iddia makamı ‘bizde pantolon kayışı yok, size vantilatör kayışı verelim’, gibi darbeye teşebbüsü öne çıkardı. Çünkü örgüt ortaya çıkarılamadı.” diye konuştu.

2 bin 271 sayfalık mütalaada kanunlar tarafından tanımlanan suçu oluşturan fiil olmadığını söyleyen Perinçek, mütalaada, tarih ve fiil olmadığını belirtti.
Perinçek, 31 Mart ayaklanmasından sonra 2. Abdülhamit’in tahtan indirilmesine değinerek, “31 Mart ayaklanmasında irticanın ezildiği 14 Nisan 1909’da Abdülhamit’in Topçu Kışlası’nda devrilmesi bir fiildir dedi. Perinçek, tarih gösterilemediği için suçun oluşmayacağını söyleyerek, “Suç tanımlanmadığı için arkadaşlarımız da bu tuzağa düştüler. ‘Bundan dolayı şöyle oldu, selam vermiş, vermemiş, andıç yazmış, telefonla aramış, aramamış, komutan selam verdin mi, vermedin mi, görmedim’ gibi. Aslında ortada suç yok” dedi.

“Örgütün nefesini duyan yok”

“İddia edilen örgütün organı, programı, belgesi, toplantısı, eylemi yok” diyen Perinçek davada kapsamında tanık olarak dinlenen eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök‘ün de aralarında bulunduğu tanıkların iddia edilen “Ergenekon Terör Örgütü” diye bir örgüt duymadıklarını söylediklerini belirtti. Tanık olarak dinlenen Eski MİT Kontr-terör Daire Başkanı Mehmet Eymür’ün de Ergenekon isimli bir örgüt duymadığını belirten Perinçek, “Bu iddia edilen Ergenekon terör örgütünün elinden tutan yok. Örgütün nefesini duyan yok. Çünkü örgüt yok” ifadelerini kullandı.

2002-2003 yılları arasında darbe girişimi olduğu iddiasının olduğunu söyleyen Perinçek, “Yok efendim Ecevit’i hastaneye götürmüşler, Ecevit’i hastaneden getirmişler, hastanede de şunları yapmışlar gibi sözlerle suçlamalar yapıldı. Bunun darbeye teşebbüs ile ne alakası var. 2002-2003 yıllarında Hilmi Özkök darbe girişimini engellediği iddia ediliyor. Darbeyi önleyen adam geldi, ‘Hayır öyle bir şey olmadı’ dedi” diye konuştu.

“Biz bu hükümeti yıkacağız”

Doğu Perinçek, “Anayasa Mahkemesi 30 Temmuz 2008’de AKP’nin yasadışı olduğunu ve Cumhuriyetin yıkıcısının odağı olduğuna karar verdi ama infaz edemedi. Bunun karşılığı para cezası olabilir mi?

Ama şuan halk AKP’yi yıkmaya başladı.
Bu, iki yılda sonuçlanacaktır.
Bu hükümet yasadışıdır.
Biz de  İşçi Partisi ve halk olarak yasadışı olan AKP iktidarını ortadan kaldıracağız.
Biz bu hükümeti yıkacağız.
Türk milleti bu hükümeti yıkıyor. ‘Türk milletini Anayasadan sileceğiz’ dediler.
TC’yi kaldırmak istiyorlar bundan büyük suç olabilir mi?
Siz burada Türk milleti adına yargılama yaptığınızı söylüyorsunuz,
onlar da bu milleti silmeye çalışıyorlar.” ifadelerini kullandı.,

Gezi Parkı eylemleri

Taksim Gezi Parkı’ndaki eylemlere de atıfta bulunan Perinçek sözlerini
şöyle tamamladı:

  • “Atatürk’ün Nutku’nu yerine getirecek gençlik ortaya çıktı.
  • Zekasıyla, yeteneğiyle ve dinamizmi ile gücüyle ‘Cumhuriyeti yıkamazsın ben seni yıkarım’ diyor.
  • Bugün halk cezayı kesiyor. Eylemlere bakın.
    Muazzam bir gençlik var. Atatürk’ün Nutku’nu, ruhunu ortaya koyan bir gençlik var.
  • Halk, tavayla, tencereyle eylemlere destek veriyor.
  • 2 sene içinde bu hükümet yıkılacak”
    (DHA, 6 Haziran 2013)

ADD Rize Şubesi saldırı altında.. Hükümeti acilen tüm yurtta can güvenliğini sağlamaya çağırıyoruz..


ADD Rize Şubesi saldırı altında !? 

Hükümeti acilen tüm yurtta can güvenliğini sağlamaya çağırıyoruz.. 

Rize_ADD_subesi_saldiri_altinda_acil_can_guvenligi_6.6.132 can yitiği

Taksim_Gezisi_Eylemleri_sehitleri.5.6.13Binlerce yaralı..

10 kişi gözünü yitirdi!

Artık yeter..

AKP’nin ayrıştırıcı politikalarına kesin son!

Siyasal İktidar Türkiye’yi adım adım dönüştürürken;
yaşamın her alanına faşizan bir anlayışla müdahale etmeye devam ediyor.

Çevreye, kültüre, sanata dolayısıyla çağdaş yaşama bağlı yurttaşlarımızın
demokratik istemleri ve tepkileri tarihin en karanlık diktatörlerini aratacak biçimde vahşice, insanlık dışı müdahalelerle ile bastırılmaya çalışılmaktadır.

Bölgesindeki ülkelere demokrasi havası atan iktidarın maskesi
Taksim Gezi Parkında düşmüş, gerçek yüzleri orataya çıkmıştır.

Taksim Gezi Parkı Direnişi
,

Türk Demokrasi için bir dönüm noktasıdır.

Haklarımızı,
özgürlüklerimizi,
insanlık onurumuzu,
yaşam biçimimizi..
korumak adına

HER YER TAKSİM,
HER YER GEZİ PARKI,

TEK YOL DİRENİŞ..

Tüm Ulus bir arada, bir orman gibi kardeşçesine
Barış içinde yaşamak istiyoruz..
Bu hasret ve memleket bizim..
Ülkesiyle ve milletiyle bölünmez bir bütün..

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 6.6.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Atatürk devrimi devam ediyor..


Atatürk devrimi devam ediyor!

portresi

 

Afet ILGAZ
YENİÇAĞ
, 5.6.13

 

 

Bir şey bekliyordum ama bu kadar çabuk olacağını sanmıyordum. Hatta bundan önceki yazımda Münevver Ayaşlı’nın kitabından bir hatıra anlatmıştım, isteyen bakar.
Bizler, tecrübe sahibi aydınlarız. Bazı şeyleri görebiliyoruz, ama işi yapanlar gençler. Resimlere bakıyorum da güzel kızlar, yakışıklı çocuklar; hepsinin ellerinde bayraklar, dimdikler.

***

Sökülmüş ağaçları kucaklayarak yerine koymaya çalışanlar ve
sökülmesinler diye ağaç gövdelerine sarılanlar da onlardı. Hayırlı bir başlangıçtı,
hayırla devam ediyor.

Üzüntüm;

– beyninden kurşun çıkarılamayan OSTİM’li işçi,
– TOMA altında kalan sendikacı,
– göz ameliyatı olan 3 kişi.

Daha çok olduğu söyleniyor ama teyit edilmiş bir bilgi yok.

Halkımızın gücünden hiç ümidimi kesmedim, zekasından da.
Pankartlarda ne espriler yapıyorlar. Bir tanesi çok hoşuma gitti:

  • “Tayyip’i yıkalım yerine AVM yapalım…”

– Atatürk devrimleri bitti diyenler,
– Cumhuriyet eskidi diyenler,
– “Altı Ok”un bir hükmü yoktur diyenler,
– T.C.’yi tabelalardan kaldıranlar,
– milli bayramları yasaklayanlar,
– 10. Yıl Marşı yerine Mehter Marşı koyalım diyenler (ki Mehter Marşı’nın kökeni de Hun Türklerine dayanır),
– Öcalan ile pazarlık edenler, federasyon, bölücü Anayasa yapanlar,
Atatürk’ün anıtlarına çelenk koymayı bile yasak edenler,
– Meclisin askerlerini değiştirip yerine polis koyanlar,
– TSK üniformalarını Suriyeli katillere giydirenler;
– subayları, gazetecileri, milletvekillerini Silivri’ye tıkanlar,
– Reyhanlı faciasını Suriyeli katilleri korumak için ört bas edenler,
– sınırlarımızı delik deşik edenler,
– vatanını korumaktan başka derdi olmayan Esad’a çemkirenler,
ayyaş benzetmeleri,
– tarihi sinemaları yıkanlar, AKM’yi de yıkacağız diye meydan okuyanlar,
– başları sıkıldıkça cami yaptırmaya kalkanlar, camilerde siyaset yapanlar,
– kul hakkı yedikleri halde alnı secdeli diye halkın oyunu çalanlar,
– limanlarımızı, havaalanlarımızı, madenlerimizi, yabancılara peşkeş çekenler, 
– fabrikalarımızı kapatanlar, kotalar koyarak, tarımımızı mahvedenler,
– topraklarımızı türlü numaralarla satanlar ve kiraya verenler…

  • İyi bilsinler ki Atatürk Devrimi kaldığı yerden başlamıştır. 

Artık orada Cumhuriyet’in ilk yıllarında olduğu gibi tam bağımsız, başı dik, çalışkan
ve üretken bir Türkiye oluşmaya başlayacaktır. O kadar biber gazına, gaz bombalarına, 4 günlük yorgunluğa rağmen ertesi gün dimdik meydanlara koşan Türk halkına
ve gençliğine güveneceğiz.

***

Ben Cerrahpaşa’da oturuyorum, burası sessiz, sakin, dindar insanların çoğunlukta olduğu bir semttir. Hadiselerin başladığı ilk gece pencereden baktım, sokakta in cin
top oynuyor. İkinci gece tanıdık sesler gelmeye başladı, tencere, tava sesleri ve yürüyen kadınlarla erkekler. Fındıkzade taraflarından daha yoğun bir gürültü geliyordu.
Bir saat sonra bir de baktım ki daha başka sesler geliyor, meğer liseli, olduklarını sandığım genç çocuklar sıra olmuşlar

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye tempo tutarak yürüyorlar.

Oysa buralarda en çok asker uğurlarken ve maç kazanılınca bağırışırlardı.
Bayraklarla hoplar, zıplar arabalara doluşur geçerlerdi. Bu vesile ile bayrağımıza yeniden kavuştuğumuzu söylemek isterim. Artık o, oradan buradan indirilen, üstü örtülen bir şey olmaktan çıktı. Akif’in ‘Nazlı Hilal’i olarak çok şükür nazlı nazlı dalgalanıyor. Akif ’in dediği gibi hiddetlenmiyor, celallenmiyor, çehresini çatmıyor.

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=27008, 5.6.13

DÜNYA TABİPLERİ BİRLİĞİ Başkanından Başbakan Erdoğan’a Mektup

Dostlar,

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Dünya Hekimler Birliğ’ne (WMA- World Medical Association) başvurarak Başbakan RT Erdoğan’a bir mektup yazılmasını ve
basın açıklaması ile çağrıda bulunulmasını sağladı.

Bu metinleri aşağıda sunuyoruz.
Bizim de meslek örgütümüz olan TTB’ye teşekkür edeirz bu anlamlı çabaları için.
(http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/dtb-3845.html, 5.6.13)

Umarız siyasal iktidara sağduyu egemen olur ve serinkanlılıkla değerlendirilir.

Metnin özgün biçimini İngilizce olarak görmek için pdf dosyası erişkesi (linki) aşağıda..

WMA_Letter_to_RTErdogan

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 6.6.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=====================================

DÜNYA TABİPLERİ BİRLİĞİ Başkanından Başbakan Erdoğan’a Mektup

WMA

 

 

 

 

 

 

Sayın Recep Tayyip Erdoğan,

Başbakanlık,
06573 Ankara, Türkiye
Faks: +90 (312) 422 1899
E-mail: ozelkalem@basbakanlik.gov.tr
4 Haziran 2013

Sayın Başbakan Erdoğan,

Size bu mektubu tüm dünyada milyonlarca hekimi temsil eden ve ülkelerin
tabip birliklerinin küresel federasyonu konumundaki Dünya Tabipleri Birliği (WMA) adına yazıyorum.

Hastalar ve hekimler adına hareket eden WMA’nın amacı, tüm insanların mümkün olan en üst düzey tıbbi bakım, etik, eğitim ve sağlıkla ilgili insan hakları standartlarına ulaşmasıdır. Bu çerçevede WMA örnek uygulamaların, tıp etiğinin ve tıpta
hesap verebilirliğin uluslararası ölçekte yaygınlaştırılmasında temel rol oynamaktadır. Ayrıca kuruluş, tüm dünyada risk altındaki hekimlere destek vermektedir.

Bu mektubun amacı, 27 Mayıs günü İstanbul Taksim Gezi Parkı’nda barışçı biçimde başlayan gösterilerle ilgilidir. Türk Tabipleri Birliği (TTB) göstericilere karşı uygulanan kaygı verici ölçülerdeki aşırı şiddete dikkatimizi çekmiştir.
TTB tarafından verilen bilgilere göre ayrıca Ankara’da, Adana, Eskişehir ve Gaziantep gibi öbür illerde polisin göstericilere müdahalesi sonucunda yüzlerce kişi yaralanmış ve gözaltına alınmıştır. Kaynaklarımıza göre yaralanmaların büyük bölümüne basınçlı su ve gaz bombası yol açmıştır.

WMA, kalabalıkların denetiminde ya da gösterilerin önlenmesinde kullanılan
gaz bombası ve basınçlı su gibi teknolojileri şiddetle kınamaktadır. Bu teknolojiler, insan hakları ihlallerini kalıcılaştırma sonucunu verecek şekillerde kullanılmakta, kullanımda gerekenin çok ötesine geçilmekte ya da özel durumları olan
toplum kesimlerine uygulanmaktadır.

Dolayısıyla size, barışçı gösterilere karşı aşırı güç kullanımına derhal son verme, toplantı ve ifade özgürlüğü hakkını güvence altına alma çağrısında bulunuyoruz.
Ayrıca, aşırı güç kullanımı durumlarıyla birlikte, gerek göstericilere gerekse halktan kişilere kötü muamelede bulunduğu tespit edilen görevlilerin yargı önüne çıkarılması için bağımsız ve tarafsız bir araştırma yürütülmesini talep ediyoruz.

İlginiz için teşekkür ederim.

Dr. Cecil Wilson
Dünya Tabipleri Birliği Başkanı


DÜNYA TABİPLERİ BİRLİĞİ

Basın Açıklaması

5 Haziran 2013

WMA,
TÜRKİYE’DEKİ YETKİLİLERİ AŞIRI GÜÇ KULLANIMINA SON VERMEYE ÇAĞIRDI

Dünya Tabipleri Birliği (WMA) Türkiye’deki yetkililere barışçı gösterilere karşı aşırı güç kullanımına derhal son verme, toplantı ve ifade özgürlüğü hakkını güvence altına alma çağrısında bulundu. WMA ayrıca aşırı güç kullanımı durumlarıyla birlikte, gerek göstericilere gerekse halktan kişilere kötü muamelede bulunduğu saptanan görevlilerin yargı önüne çıkarılması için bağımsız ve tarafsız bir araştırma yürütülmesini istedi.

WMA Başkanı Dr. Cecil Wilson tarafından Başbakan Erdoğan’a iletilen mektupta ifadesini bulan müdahalesi, Türk Tabipleri Birliği’nin istemi ile gerçekleşmiştir.

Daha fazla bilgi için:

Dr. Cecil Wilson
WMA Başkanı
1 407 647 1461 (iş)
1 312 543 1173 (cep)

Dr. Otmar Kloiber
WMA Genel Sekreteri
+33 4 50 42 6757 (iş)
+33 6 73 90 7686 (cep)

Hesap hatası


Hesap Hatası!

Hâlâ devam eden ve kırılamayan yakın tarihimizin en görkemli halk direnişi nedeniyle AKP iktidarının ezberi bozuldu. Yatıştırıcı olarak öne sürdükleri Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “taşra kurnazlığı” ile yaptığı açıklamada,
bir yandan özür diler ve alttan alır gibi görünürken, gerçekte halkı tehdit ediyor.

Direnişe Türkiye genelinde katılan milyonlarca insanı -ki sayının 10 milyonu aştığı belirtiliyor- korkutarak bölmeyi deniyor. Öyle ki, “marjinal” ya da “yasa dışı” olduğunu
ileri sürdüğü bazı örgütlerin de bu eylemlere katıldığını belirterek, yurttaşları evlyerine dönmeye zorluyor.

Öyle anlaşılıyor ki, halk isyanını en önünde yer alan, polis terörünü püskürten gençleri yalnızlaştırarak ezmeyi, böylece direnişi kırmayı planlıyor.

Durumu değerlendirdiklerini belirten Arınç, AKP Hükümeti’ne karşı isyanın büyümesini, polisin aşırı güç kullanmasına bağlıyor. Doğru da aynı polis 1 Mayıs’da da aşırı güç kullanmıştı. İsyanın başka ve daha önemli nedenleri de var :

– Halkın çok büyük bir bölümü 11 yıldır kendilerine hakaret edilmesine karşı çıkıyor.
– Yaşam tarzlarına müdahale edilmesine,
– değerlerine saldırılmasına,
– görüşlerinin dikkate alınmamasına,
– yağma düzenine, gelir adalatsizliğinin büyümesine isyan ediyor.

İktidar sarhoşluğu içindeki AKP ve Erdoğan bozguna uğradı.

Bir hesap hatası yaptılar.

Onlar laik Cumhuriyeti bir avuç seçkinin rejimi sanıyordu.
Dolayısıyla milletin cumhuriyetle kavgalı olduğunu öne sürüyorlardı.
Oysa Cumhuriyetin toplumsal tabanı tahminlerinin çok ötesinde geniş ve büyüktü. Yanıldılar.

(YURT Gazetesi, 05 Haziran 2013)

==============================

Biz de ekleyelim :

Pablo Neruda‘nın ünlü dizelerini..

  • Halkın gerçek gücü…

Pablo_Neruda_Halkin_gercek_gucu

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 6.6.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Direnişin Utanç Veren Tablosunu AKP’ye Esefle Sunuyoruz : Acil Can Güvenliği İstiyoruz!

Dostlar,

Aşağıdaki utanç tablosunu;

AKP hükümetine ve Başbakan RT Erdoğan‘a esefle sunuyoruz..

Bu saniyeden başlayarak, tek 1 kişinin bile burnunun kanamayacağı biçimde
ülke genelinde can ve mal güvenliğinin sağlanmasını istiyoruz..

  • Rize’deki ADD Şubemiz ve orada kuşatılan 60 dolayındaki insanımız
    başta olmak üzere..

Yapamayacaksanız bırakın gidin..

Türkiye çaresiz ve size mahkum asla değildir!

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 6.6.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=====================================

Türk Tabipleri Birliği ‘Taksim Direniş’inin Bilançosunu Açıkladı
http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/veriler-3842.html, 5.6.13

TTB_logosu
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Taksim Gezi Parkı eylemleri ve sonrasında ülke geneline yayılan eylemlerde polisin uyguladığı şiddet sonucu;

– Yaralananların sayısının 43’ü ağır, 4 bin 177 olduğunu,
– 2 kişinin de yaşamını yitirdiğini açıkladı.

Taksim_Gezisi_Eylemleri_sehitleri.5.6.13TTB’nin Tabip Odalarından ve hekimlerden elde ettiği verilere göre, 4 Haziran 2013 Salı günü saat 21.00 itibariyle eylemlerde polisin uyguladığı şiddet sonucu

  • 43’ü ağır, 4 bin 177 kişi yaralandı.

Göstericilerin Sağlık Durumları-Tabip Odaları ve Hekimlerden Derlenen Veriler

05 HAZIRAN 2013

2 kişinin yaşamını yitirdiği, 2’si Ankara’da, 1’i Eskişehir’de 3 kişinin durumunun kritik olduğu, 15 (ağır / kırıklı) kafa travması ve 10 kişinin gözünü yitirdiği bildirilen verilere göre İstanbul’da 1505, Ankara’da 1088, İzmir’de 800, Adana’da 117, Eskişehir’de 300, Muğla’da 50, Bursa’da 2, Balıkesir’de 155, İzmit’te 10, Antalya’da 150 yaralı bulunuyor.

Türk Tabipleri Birliği olarak Taksim Gezi Parkı eylemleri ve sonrasında
ülke geneline yayılan eylemlerde hemen tümü polisin uyguladığı şiddet sonucu oluşan sağlık sorunlarını Tabip Odalarımız ve meslektaşlarımızın ilettiği verilerden
derlemeye çalışıyoruz.

4 Haziran 2013 Salı saat 21:00 itibarıyla elde ettiğimiz veriler aşağıdadır.
Günlük olarak verileri yenilemeye çalışacağımızı da belirterek kamuoyuna saygılarımızla iletiriz.

Türk Tabipleri Birliği
Merkez Konseyi

Toplam  Yaralı Başvuru

Ağır yaralanma

(yoğun bakım dahil)

Ölüm

Açıklamalar

İstanbul

1505

(880 hastane +
625 gönüllü revirler)

12

1

Yatan 26

Yoğun bakım 5,

Hayati tehlike 2 (kafa travması)

5 kişi kör olmuş.

Ankara

1088

(788 hastane +
300 gönüllü

revirler )

19

(6 kafa travması,
3 görme kaybı),

1 kişi durumu kritik)

İzmir

800

2

Antakya

Veri gelecek

1

Adana

117

5

5 kafa travması

Eskişehir

300

3

2 yoğun bakım,
1 kafa travması

Muğla

50

1

1 Görme kaybı riski

Mersin

Veri gelecek

Denizli

Malatya

Bursa

2

Kafa travması,

Balıkesir

155

Amasya

Erzurum

Sivas-Erzincan

Trabzon

Bartın

Diyarbakır

Zonguldak

Samsun

Veri gelecek

Kocaeli

10

Tekirdağ

Manisa

Antalya

150

1

1 kişi gözünü kaybetmiş.

Mardin-

Batman

Çanakkale

Veri gelecek

afyon

Edirne

Çanakkale

Bolu

Çorum

Aydın

– 12 ilde yaralılar olduğu bildirildi (Mersin, Antakya, Çanakkale rakamları bildirilecek).

Toplam 4177 kişi yaralı olarak başvurdu.

2 Kişi yaşamını yitirdi.

43 Ağır yaralı var.

– 2’si Ankara’da, 1 Eskişehir’de 3 kişinin durumu kritik.

– 15 (Ağır/Kırıklı) Kafa Travması.

10 Kişi gözünü yitirmiş durumda.

TARİHE GEÇECEK DİRENİŞ


TARİHE GEÇECEK DİRENİŞ

portresi

 

Prof. Dr. Ayhan FİLAZİ
ADD Genel Başkan Yardımcısı
http://add.org.tr/tarihe-gececek-direnis.html, 5.6.13

Kepçe girdi, ağaçları sökecekler!

Tarihe geçecek direnişin öyküsü işte bu cümle ile başladı…

27 Mayıs’ta (2013) Taksim Gezi Parkı duvarının 3 metrelik bölümü gece saat 22.00 sıralarında yıkılıp aynı zamanda 5 ağaç da yerinden sökülünce önce bir grup gönüllü
iş makinalarının önüne geçerek daha fazla yıkım yapılmasını engelledi. Ardından
bu gruptan 50 kişi parkta çadır kurarak sabaha kadar nöbet tuttu. 28 Mayıs sabahı parka çevreye duyarlı daha fazla insan gelmeye başladı ve öğlen saatlerinde yıkıma devam etmek isteyen ekip protestocularla tartışmaya girdi ve hiç bir arbede olmamasına karşın polisin biber gazlı müdahalesi geldi.

İşte park protestolarının simgesi olan ve yüzüne doğru biber gazı püskürtülen Kırmızılı Kadın fotoğrafı da o anda çekildi. Ancak sağduyulu hareket eden
Taksim Dayanışmasına uygulanan şiddet çok yoğundu. Ama bilmedikleri bir şey vardı ve 29 Ekim’de (2012) barikatlarla birlikte yıkılan korku duvarları da aşılmıştı. Neyse ki bir türlü sansür uygulanamayan sosyal medya aracılığıyla fotoğraflar ve çağrılar hızla yayıldı ve daha kalabalık gruplar toplanmaya başladı.

Sonunda Gezi Parkı direnişi, ünlüsüyle ünsüzüyle, genciyle yaşlısıyla, dindarıyla ateistiyle, sağcısıyla solcusuyla bir toplumun ortak noktası oldu. Gezi Parkı şimdiye dek, çınarlarının altında, çimlerinin üstünde, omuz omuza duran barış dolu binlerce insanı ağırlamıştı. Herkes kararlıydı, halk burada oldukça ağaçlar da rahat edecekti. Sabaha kadar şarkılar söylendi, kitaplar okundu. İnsanların gözünde umut, ellerinde inançları vardı. Ancak sabah 5’te Gezi Parkı’nı dolduran kalabalık tam uykuya dalacakken, bir ses duyuldu.

Birden ortalık duman içinde kaldı. Biber gazı çadırların içini doldurdu, halk kendine ait yerden zorla çıkarıldı. Bundan sonra, Türkiye tarihinde eşi görülmemiş bir hareket başladı: İnsanlar, yaşam hakkı ve ifade özgürlüğü için sokaklara döküldü. 31 Mayıs’tan sonraki olaylar bu hakları geri almak için insanların ne kadar kararlı olduğunu gösteren günlerdir. Uygulanan şiddet, insanları sindirmek yerine, sağduyularını ve özgürlük inançlarını canlandırıyor.

  • Bu uğurda canlar da feda ediliyordu. 

Gezi Parkı Direnişi Yalnız Çevreyi Korumak Amaçlı Bir Eylem Değildir!

Yıllardır iliklerine kadar baskıyı hissetmiş olan insanların gösterdiği bu tepkiyi yalnızca “birkaç ağacın kesilmesine karşı koyma” olarak göstermek ayağa kalkmış bu toplumu tanımamaktır.

  • Bu direniş 31 Mart gerici ayaklanmasının simgesi olan Topçu Kışlası’nın yeniden yapılmasına karşı bir duruştur.
  • Bu direniş yıllardır Türklerin gurur kaynağı olmuş İstanbul’un siluetini yıkan bir zihniyete karşı koyuştur.
  • Bu direniş Atanın yadigârı Atatürk Orman Çiftliğine padişah sarayı yapılmasına karşı bir tepkidir.
  • Bu direniş %50 oy alarak öbür %50’ye yapılan zulme karşı bir başkaldırıdır.
  • Bu direniş Atatürk ve milli mücadele kahramanlarını küçük görmeye karşı gösterilen bir tepkidir.
  • Bu direniş Cumhuriyetin ve kazanımlarının yıkılmasına karşı bir duruştur.
  • Bu direniş ulusal bayramların iktidarla kavga ederek kutlanmasına karşı bir tepkidir.
  • Bu direniş yıllardır derin devletle hesaplaşacağız diyerek kendi derin devletini yaratan bir zihniyete karşı bir duruştur.
  • Bu direniş 2023’ü hedef göstererek önce Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti
    yok etmeye ve 2071’i hedef göstererek Türklerin Anadolu’ya geçişinin yıldönümünde onları Anadolu’dan atmayı hedef koyan hastalıklı yapıya karşı bir yanıttır.
  • Bu direniş doğayı katledecek üçüncü köprüye adı Alevi-Türkmen katliamının baş sorumlusu olan ve halifeliği getiren bir padişahın
    adının (Yavuz Sultan Selim) verilmesine duyulan bir tepkidir.
  • Bu direniş milliyetçiliği ayakları altında alan ümmetçi bir kafaya verilen yanıttır.
  • Bu direniş uyguladığı yanlış politikalarla komşularımızla
    bizi emperyalist savaşın eşiğine getirenlere karşı duyulan bir tepkidir.
  • Bu direniş yaşama hakkı ve ifade özgürlüğünün elinden alınmasına karşıdır.
  • Bu direniş yasa ve kural tanımaz, ağzından çıkan her sözü kanun olarak gören bir zihniyete karşı verilen bir mücadeledir.

Atatürk Gençliği Görevinin Başındadır..

Atatürk’ün Cumhuriyetin korunmasında görev verdiği gençler 12 Eylül 1980 darbesinin apolitik gençlik yetiştirme projesini yırtmış ve vatan müdafaasında ön saflarda yerlerini almışlardır. Sınavlarına girmeme ve mezuniyetlerini yakma pahasına kendilerini sokağa atmışlar ve büyüklerine de örnek olmuşlardır. Hiç kimse boş yere önder aramasın.

Gençlik geleceğine sahip çıkmaktadır.

Bu direnişin önderleri gençlerdir.

Demokratik Kitle Örgütleri ve Muhalefet Partilerine Düşen Görev

Halk ayaklanmıştır.

Artık bu şekilde yönetilmek istememektedir. Gençlik görevi başındadır.
Sırada demokratik kitle örgütlerinin tüm yurtta genel grev ilan ederek gençliğe destek çıkmaları ve en önemlisi de Meclisteki

  • sağduyulu milletvekillerinin istifa ederek sine-i millete dönmeleridir.

Çünkü mevcut iktidarın sorumluluğu kabul ederek
istifa etmeye gönlü yoktur. O halde sizler seçenek bir mücadele örneği ortaya koyun ve sonunda bu başımızdaki hastalıklı zihniyetten kurtulalım.

Aksi takdirde yarın çok geç olacaktır.

Bir İdare Hukuku Profesörü’nün Son Olaylar Hakkındaki Özlü Yorumu

Dostlar,

Sayın Prof. Dr. Onur KARAHANOĞULLARI, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde, ünlü adıyla Mekteb-i Mülkiye‘de genç ve yetenekkli bir İdare Hukuku Profesörüdür. Alanına çok egemendir ve İDAREYİ HUKUKLA KAVRAMAK adlı
600+ sayfalık edebi değeri de olan bir yapıtın sahibidir (Profesörlük takdim tezi).

Ankara Üniversitesi çalışanlarının sanal iletişim ortamında aşağıdaki iletisini gördük ve biz de kızaca yanıtladık..

Paylaşalım ve dayanışalım..

Teşekkürler Onur hocam..

Halka İdare Hukuku uzmanlığınız ile yol göstermeye lütfen devam ediniz..

Olayları, gelimeleri, sorunları yorumlayıp hukuksal yollar göstererek..

Biz de web sitemizde elimizden geleni yapıyoruz..

Son gelişmelerle ilgili 3 makalemiz var sitede..

5.6.13, Datça
Halk haklarını alıyor.
Anayasada hak olarak düzenlenmiş şeyleri, örneğin toplantı ve gösteri yürüyüşünü halk gerçekleştiriyor. Tam koşullarına uygun olarak.
Suç varsa, kolluk makamları ve birimlerinin.
Halk anayasa ile amel eyliyor.
Kırılan dökülenlere gelince, bugüne kadar idarecilerin keyfi kararları ile yarattıklarıkamu zararı karşısında devede kulak değil, kıldır. Kırılan dökülenler kamu gideri ise buna misliyle katılmıştır kıranlar.
Direnenlere, direnmek isteyenlere sevgilerimle.
Prof. Dr. Onur Karahanoğulları_______________________________________________
> Ank-club mailing list
> Ank-club@list.ankara.edu.tr
> http://list.ankara.edu.tr/cgi-bin/mailman/listinfo/ank-club
>

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 6.6.13  

 

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

 

PKK ile Müzakere, Mütareke ve Kirli Barış Sürecinin Analizi


Dostlar
,

Türkiye gündemi öylesine mahir (!?) yönlendiriliyor ki (manuple ediliyor ki),
olağan sorunlarımızı unuttuk!

Yıllardır tutsak alınan asker – sivil yurtseverlerimizi zindanlarda unuttuk!

Bu oyuna gelmemeli ve konuşulup – yazılması gerekenleri de ihmal etmemeliyiz.

Aşağıda tam da böyle bir konuya değineceğiz..

21. Yüzyıl Enstitüsü Müdürü Sayın Prof. Dr. Ümit Özdağ‘ın 29 sayfalık
kapsamlı bir raporunu paylaşmak istiyoruz.. Dosyanın adı :

  • PKK ile Müzakere, Mütareke ve Kirli Barış Sürecinin Analizi

Okumak için aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklamak gerekecek..

PKK ile Müzakere, Mütareke ve Kirli Barış Sürecinin Analizi

Sayın Özdağ’ın bu konulardaki uzmanlığı ve stratejik derinlii iyi biliniyor.
Rapor, adı geçen Enstitü’nün web sitesinde yayımlandı (www.21yyte.org).

Dr. Özdağ’a özverili ve yıllardır süregelen hizmetleri için şükran borçluyuz.
Bu raporun okunması ve okutulması gerek..

Böylece AKP hükümetinin içyüzünü de, halkımızı nasıl kandırdığını da…
acı biçimde bir kez daha öğrenmiş olacağız..

Prof. Özdağ, 4.6.13.günlü Yeniçağ’daki BÜYÜK SANSÜR başlıklı makalesinde
şunları kaydediyor :

  • “…Tarihin en büyük çarpıtmalarından birisi olan “PKK’ya taviz vermedik” çarpıtmasına halkı inandırabilmek için Türk Milletine yönelik kapsamlı bir sansür uygulaması gerçekleştiriliyor. Halkın büyük bir çoğunluğu PKK ile sürdürülen müzakerelere karşı. Bunu ortaya koyan araştırmalar ancak Türkçe gazetelerde yayınlanamadığı için İngilizce yayın yapan gazetelerde yayınlanabiliyor. Metropoll Kamuoyu Araştırma Şirketi tarafından yapılan araştırma, AKP Hükümetinin bunca çabasına ve çok boyutlu baskısına rağmen Türk Milletinin sürdürülen psikolojik savaşa direndiğini gösteriyor.  Ancak Türk Milletinin sürdürülen psikolojik savaşa karşı direnmesi için muhalefet partileri, aydınlar, sivil toplum örgütleri tarafından sürekli bilgilendirilmesi gerekiyor…”

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 6.6.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

NE OLDUĞUNU BİLMEYEN ADAM : RTE


Ne Olduğunu Bilmeyen Adam: RTE

 

 

 

 

 

Hani kendini büyük sananlar sıkışınca der ya,
“Sen benim kim olduğumu biliyor musun?”
Akıllı biri de çıkar, “Polis çağırın, burada kendini bilmeyen biri var” der, şapa oturtur.

  • RTE de ne olduğunu, kimin, neyin başbakanı olduğunu bilmiyor.

11 yıldır oturduğu makama karşın.
Bir bilse, ben de kendini başbakanım kabul edeceğim ama olanaksız görülüyor.
Ümitsiz vaka.
Bir yandaş kanalda, istediği gibi rahatça konuştuğu programda ve bugün Fas’a giderken söylediklerini duyunca bir kez daha anladım.

– Ben sizin hayatınıza karışmıyorum, siz de benim karımın kızımın başörtüsüne karışmayın.

– Tabanımı zor tutuyorum. Sen 100 bin kişi toplarsan ben bir milyon toplarım.

Arkadaş, siz kim, biz kim?

Hani 76 milyonu kucaklıyordun? Senin tabanın da mı var?
Türk milleti tabansız mı?
Sen hala muhalefette bir parti başkanı mısın?
Tabanını kimin karşısına çıkarıyorsun?
Çıkarıp ne yaptıracaksın?
Senin tabanın; benim komşum, arkadaşım, şehirlim, yurttaşım, tasada ve kıvançta
bir olduğum insanlar değil mi?
Sana oy verenlerin hepsini gerici, dinci, kinci,vurguncu, soyguncu mu sanıyorsun?
Onlara beni mi dövdüreceksin?

  • İç savaş mı istiyorsun?
  • Birbirimizi kıracağız sen de seyir mi edeceksin? ABD öyle mi dedi?

Bu kadar da densizlik olmaz ki.

O, tabanım dediklerinin %90’ı seni dinlerse ne olayım. Tabanın delindi ayırdında değilsin. Yakındır yalın ayak tabanları yağlaman.
Esad’a “Halkının sesini dinlemeyen diktatör!” diyorsun ya, bayılıyorum.
Milyonlar sokağa dökülmüş, üç-beş kendini bilmez bir şeyleri yaktı yıktı diye
hepsini “marjinal” yaptın gitti.

Suriye’dekilerin sayısını mı aldın da onlara hak veriyorsun, halk diyorsun?
Sade hak versen neyse, eğitim, silah, cephane, para, konaklama olanağı…
Birazcık toplum psikolojisi öğrenmiş olsaydın, “Ne yaparsanız yapın, biz kararımızı verdik” demezdin, tepkiler başlayınca.

Onu duyan 16 yaşındaki oğlumu üç gündür evde tutamıyorum.
“Git” diyemiyorum. Çünkü beni korumakla görevli polisin yaptıklarını görüyor ve
can güvenliğinden endişe ediyorum.

“Gitme” de diyemiyorum. O, bu vatanın çocuğu. Vatanında olanlara duyarsız kalamaz.
Borsayla, Antartika’daki pelikanlarla, evde kalmış karı-koca arayanlarla ilgilenemez
böyle bir günde.

O, bir marjinal parçası, çapulcu, CHP’li, TGB’li, ulusalcı, aşırı uç yani.
Alkolik babanın evladı, kızların elinden tutan ahlaksız, belki öpüyordur bile namussuz.

Anası da tencere-tava çalıyor gece saat 21.00’de. Hep aynı hava, ” tak,tak,tak”
Ne oluyorsa?
Ne demiş 1 Nisan 2013’te?
– Kendi halkına zulmeden bir rejimin iktidarda kalmasını sağlayacak bir planı desteklemek söz konusu olamaz.
Başbakan gibi konuşmuş.
Bir haftadır sokaklarda olanlara bakın.
Bugün ikinci ölüm haberi geldi.
Yaralanın haddi hesabı yok.
Dayak, gaz, basınçlı-boyalı su ödül gibi.
AKP iktidarını destekler mi dersiniz?

RTE diye biri, ne olduğunu kendi de bilmeyen, nerenin ve kimin başbakanıysa bilmiyorum, benim hiç olmadı, olamaz da.
Ulusal bayramlarda, ülkede olay çıktığında kapağı yurt dışına atan adam.
Türk Vatandaşı ve geçici çapulcuhttp://add.org.tr/ne-oldugunu-bilmeyen-adam-rte.html, 4.6.13