Günlük arşivler: 29 Kasım 2012

Cumhuriyet Gazetesi’nin 29 Kasım 2012 günlü sayısı ve yorumlarımız..

Dostlar,

Cumhuriyet Gazetesi’nin 29 Kasım 2012 günlü sayısının kapağını paylaşalım..

Pankart açtığı için “hücrede” tutuklu gencin annesinin feryadı yürek yakıyor :
Oğlumu ger verin..

PKK’nın kaçırdığı askerlerin aileleri de..

  • AKP yönetiminde Türkiye’de, aylardır,
    terör örgütünün kaçırdığı kamu görevlilerini bulamıyor ve kurtaramıyor..

Oysa Hükümet, “hükmeden” demektir. AKP hükümeti hükmedebiliyor mu? Hüküm hükümetin mi, adını koymayalım, başkalarının mı?

İlk habere dönersek : 4 bin yıl öncesinin (- 1700’ler) Hammurabi  yasaları bile bu denli taraji-komik değildi.. dersek suç olur mu?

* Ekonomik bunalım dünyayı sarıyor..

* TBMM Darbeler… Komisyonu sağı koruyan içerikli rapor üretti..

* Mersin’de çiftçilere biber gazı.. hem de cömertcesine..

Böylesi bir tablo olsa olsa RT Erdoğan’ın kendine özgü İLERİ DEMOKRASİSİNDE yaşanabilir..

Bu durum sürdüdülebilir değildir ve halk gereğini yapacaktır ilk seçimlerde..

Sevgi ve saygı ile.
29.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

HAÇLI SİYOİSLAMO

 

TÜRKER ERTÜRK

HAÇLI SİYOİSLAMO

Barack Obama’nın tekrar ABD Başkanı seçilmesi ile seçimler öncesinde kısmen gaz kesen Suriye’ye karşı 20 aydır sürdürülen örtülü savaşa yeniden hız verildi.

Bu yeni dönemin en yeni gelişmesi ise kuzeyden Türkiye’den Suriye topraklarına doğru açılan düşmanca ateşe ilave olarak İsrail’de batıdan ve güneyden ateş açmaya başlamasıdır. Amaç Suriye’yi karşılık vermeye zorlayarak onu mütecaviz durumuna düşürmek, hır çıkarmak ve müdahale etmektir.

AKP yönetiminde Türkiye’nin en büyük müttefiki ve kankası (kan kardeşi) olan İsrail, Suriye’ye karşı ateş açmasının bahanesi olarak Golan bölgesine düşen havan mermilerini göstermektedir.

İsrail’in Suriye’ye karşı bu saldırısı 6 Eylül 2007’de 8 F-16 savaş uçağı ile El Kibar nükleer santralini vurmasından sonra bir ilkti. Fakat İsrail böyle bir saldırı yaptığını o zaman deklare etmemişti. Resmi söylemi esas alırsak o zaman Golan’a düşen havan mermilerine misilleme olarak yapılan bu saldırı 1973’te Dördüncü Arap-İsrail Savaşı olarak da bilinen Yom Kippur Savaşı’ndan sonra bir ilk olur.

İşin garibi İsrail tarafından topraklarına ateş açıldığını iddia ettiği topraklarda esasında Suriye’nindir. İsrail 1967’de Üçüncü Arap-İsrail Savaşı veya Altı Gün Savaşı denen savaşta zengin su kaynaklarına sahip olan ve yaklaşık 1200 km² olan bu bölgeyi
ele geçirmiş ve 1981’de ilhak ettiğini ilan etmişti. Bu bölge hala iki ülke arasında sorundur.

Türkmenler de mağdur

Golan’ın İsrail tarafından işgali ile birlikte burada yaşayan insanların çok büyük bir bölümü vatanlarından uzaklaştırılmıştır. Aynen Filistin’de olduğu gibi! Bunlar arasında soydaşlarımız olan Türkmenlerin olduğunu, şimdi bu insanların muhacir olarak Şam’ın güney mahallerinde yaşadığını, Erdoğan, AKP’liler ve Milliyetçi olduğunu söyleyenler biliyorlar mı?

Suriye’ye karşı sürdürülen örtülü savaşın amacı; Esad’ı devirmek, rejim değişikliği yaparak ülkeyi bölmek, İran’ı kolay ham yapabilmek için yalnızlaştırmak, BAAS’ın son kalesini yıkarak Arap milliyetçiliğini yok etmek, ılımlı (taşeron) İslam’ın önünü açmak, kukla Kürt Devleti’ne giden yolda bir engeli daha ortadan kaldırmak, İsrail’i bölgesel güç yapmak ve Golan ile Filistin sorununu İsrail lehine çözmektir.

ABD artık taktik değiştirmiştir. Rusya’nın şiddetli olarak direnç göstermesi nedeniyle ABD Suriye’ye karşı Libya’da olduğu gibi direkt müdahale seçeneğini gündeminden çıkarmıştır. ABD ana üssü Türkiye olan örtülü savaşı hızlandırarak vekilleri Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar olan vekalet savaşında vekillerini verdiği görevleri daha iyi yapması için sıkıştırarak Suriye’yi çökertmek istemektedir.

Bu taktik değişikliği ile birlikte ABD muhalefet denen terörist organizasyonu genişletmeye, yeniden teşkilatlandırmaya ve aralarında süren anlaşmazlıkları çözerek yapılandırmaya çalışmaktadır.

Çünkü adına Suriye Ulusal Konseyi denen üssü Türkiye’de kontrolü CIA’da olan ve Müslüman Kardeşler ağırlıklı bu organizasyonun performansından ABD memnun değildi. Bu örgütün bugüne kadar yaptığı acımasız terör faaliyetleri nedeniyle kötü şöhrete sahipti ve Suriye içinde halk desteği yoktu.

Teröre tam gaz devam

İçine Kürtleri ve Hıristiyanları da alan daha geniş bir muhalefet hareketi başlatmak isteyen yeni oluşumun adı Suriye Ulusal Koalisyonu merkezi ise Katar’ın başkenti Doha’dır. Konsey oldu koalisyon! Anlayacağınız ha Ali Veli ha Veli Ali, esasında değişen bir şey yoktur. Teröre tam gaz devam edilecektir.

Bu oluşuma bir hafta süren Katar toplantıları sonunda karar verildi. “Bu başarı“da
en büyük pay ABD Dışişleri Bakanı Hilary Cilinton’a aittir dersek yanlış olmaz. Toplantılarda Suriye Ulusal Koalisyonu’nun ABD Dışişleri Bakanlığı, Pentagon
(ABD Savunma Bakanlığı), CIA’dan direkt olarak direktif alması, Türkiye, İsrail,
Suudi Arabistan
 ve Katar ile eşgüdüm içinde çalışmasına kararı verildi.

Yeni oluşuma verilen görevler çok açık. Suriye’de Esad sonrası geçiş dönemi için geniş tabanlı platform olmak ve Esad’ı devirmek için plan yapmak. Amaçları arasında görüşmeler yolu ile çözüm aramak ve akan kanın durdurulmasını sağlamak yoktur.

Suriye Ulusal Koalisyonu kendine lider olarak ABD’de eğitim almış (Indiana Üniversitesi) komünist bir Hıristiyan olan George Subra’yı seçti. ABD seçtirdi dersek belki daha doğru olur!

Sevgili okurlar, görüyor musunuz kimin eli kimin cebinde belli değil. Suriye’de Allahu Ekber nidası ile Müslüman boğazı kesen ve Müslümanları infaz eden El Kaide militanı Baba, oğul ve kutsal ruh” üçlemesi ile öne çıkan Hıristiyan George Subra’dan emir olacak, koordinasyonu iseMüslüman olduğu iddiasında bulunan Türkiye’deki AKP yönetimiyle ve İsrail Başbakan’ı Binyamin Netanyahu ile yapacaktır.

Erdoğan’ın çocukları ve akıl yaşı çocuk düzeyinde olan büyükleri kandırmak için görünürde kavga eder gibi gözüktüğü aslında iliklerine kadar işbirliği içinde olduğu İsrail, geçtiğimiz Çarşamba günü Gazze’de korunmasız halka karşı hava operasyonları başlatmıştır. Bu operasyonlar şimdilik 10’larca insanın ölmesine neden olmuştur. Netanyahu yaptığı açıklamada “Bu daha başlangıç” diyor.

İşte Atatürk bunun için çok büyük! Eğer din inanç ve itikat düzeyinden siyasetin ve ticaretin bir aracı olması seviyesine indirilirse buradan ne ahlak, ne şeref ne haysiyet çıkar. Çıksa çıksa emperyalist işbirlikçiliği çıkar.

Böyle Müslümanlara söylenebilecek tek söz;

Allah akıl ve fikir ihsan eylesin ve doğru yoldan ayırmasın.

Saygılar sunarım.
İLK KURŞUN
(17.11.12)

===========================================

Teşekkürler değerli Türker Ertürk amiralimiz..

Sevgi ve saygı ile.
29.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Tutuklu tıp öğrencilerini bırakın, okusunlar..

Dostlar,

Ankara Tabip Odamız ve Türk Tabipleri Birliği’nin 6 aydır tutuklu 13 tıp ve sağlık bilimleri öğrencisi hakkında TBMM önünde yaptıkları basın açıklaması ve TBMM’ye sundukları, bizim de imza koyduğumuz 1488 imzalı dilekçe hakkında web sitelerinde yer verdikleri haberi paylaşmak istiyoruz.

Sevgi ve saygı ile.
29.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==============================================

Değerli Meslektaşımız,

Ankara Tabip Odası olarak, öğrencilerimiz için başlattığımız
Bırakın. Okusunlar” kampanyasına imzasıyla katkı veren tüm üyelerimize
içten te
şekkürlerimizi sunarız.

Konuyla ilgili haber ve fotoğraflar için tıklayınız.

Tutuklu 13 tıp ve sağlık öğrencisinin tutuksuz yargılanması ve eğitimlerinden daha fazla geri kalmaması amacıyla “Bırakın. Okusunlar.” sloganıyla başlatılan kampanyada toplanan imzalar Ankara Tabip Odası tarafından 28 Kasım’da TBMM Başkanlığı’na teslim edildi.

ATO Yönetim Kurulu ve TTB Merkez Konseyi temsilcileri, Meclis Başkanlığına hitaben yazılan ve öğrencilerin tutuksuz yargılanması için gerekli düzenlemelerin yapılması talebinde bulunulan dilekçe ile birlikte toplam 1488 imzayı TBMM Başkanlığı, Meclis Grup Başkanlıkları ve Adalet Komisyonu Başkanlığına iletmek üzere TBMM Dikmen Kapısı önünde bir araya geldi. ATO Başkanı Dr. Özden Şener, Yönetim Kurulu Üyeleri Dr. Selçuk Atalay ve Dr. Ebru Basa’nın yer aldığı basın açıklamasına
TTB Genel Sekreteri Dr. Bayazıt İlhan, TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Pelin Yargıç,
Dr. Feride Aksu Tanık, SES Ankara Şube Başkanı İbrahim Kara ve SES Genel Merkez Yöneticisi Hasan Kaldık katıldı.

Meclis’e girmeden önce kısa bir konuşma yapan ATO Başkanı Dr. Özden Şener yaklaşık altı aydır parmaklıklar ardında özgürlüklerine kavuşacakları günü bekleyen
13 tıp ve sağlık öğrencisinin toplumun sağlık hakkı ve temel insan hak ve hürriyetleri için hassasiyet gösterdiklerini belirtti. Türkiye’de kimsenin sağlık hakkı veya temel insan haklarını savundukları için yargılanmamasını dilediklerini aktaran Şener, bu öğrencilerin bir eğitim metodu olan “komite”den bahsetmek gibi gerekçelerle yargılanmalarının kamuoyunda buruk tebessümlere yol açtığını söyledi.

İlk duruşma 05 Aralık’ta

İlk duruşmaları 05 Aralık’ta görülecek olan öğrencilerin mahkeme tarafından
serbest bırakılmalarını ve tutuksuz yargılanmalarını beklediklerini ifade eden
ATO Başkanı, bu amaçla yaklaşık üç ay önce başlattıkları imza kampanyasına hekimler, sağlık çalışanları, tıp ve sağlık öğrencileri, her meslekten yurttaşlar, işsizler olmak üzere
pek çok kesimden destek geldiğini duyurdu. Şener, “Çok temel, çok açık bir şey
talep ediyoruz: Bırakın okusunlar. Yargılayacaksanız tutuksuz yargılayın.
Yasal düzenleme gerekiyorsa yasaları değiştirin. Bu, sizin elinizde.” diye konuştu.

Latin Amerika’dan destek

Tutuklu tıp ve sağlık öğrencilerine Latin Amerika’daki hekimlerden de destek geldiğini aktaran Şener, XII. Latin Amerika Sosyal Tıp ve Toplum Sağlığı Kongresi’nde
Dr. Feride Aksu Tanık tarafından konunun gündeme getirilmesinin ardından
pek çok ülkeden 200’e yakın hekimin, öğrencilerin derhal serbest bırakılmaları için
imza gönderdiklerini anlattı.

Fransız rektörden örnek davranış

Benzeri bir hassasiyeti bu öğrencilerin okudukları Hacettepe, Gazi ve Ankara üniversiteleri rektörlerinden de beklediklerinin altını çizen Şener, Fransa’daki Lyon 2 Üniversitesi Rektörü Jean Luc Mayaud’un, Erasmus programıyla geldiği Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde okumaktayken tutuklanan öğrencisi Sevil Sevimli’ye verdiği desteği örnek gösterdi. Yurt dışına çıkış yasağı konan hem Türk hem Fransız vatandaşı Sevil Sevimli’nin Bursa’daki duruşmasını izlemeye gelen Rektör’ün “Yirmi yaşında biri bazen dünyayı değiştirmek isteyebilir. Sevil dönemezse sınavlarına giremeyecek,
bu senesini kaybetti.” şeklindeki sözlerinden alıntı yapan Şener, “Bizim öğrencilerimiz de bu seneyi kaybettiler. Bu çocuklar doktor olacak, sonra siz onlara güvenip yüzbinlerce yurttaşın sağlığını emanet edeceksiniz ama bugün güvenemiyorsunuz. Bu çocukları bırakın, okusunlar.” diye konuştu.

Okul forması eşitliktir.. ve çağrışımlarımız..

 

Teşekkürler Sayın Hüseyin Öner Taşçı..
Bir küçük düzeltme : Henüz yasa değil “yönetmelik” değişikliği ile bu işlem yapıldı.
Yönetmelik Danıştay’dan dönerse, ne yazık ki, adına “TBMM” denen AKP onay organına dönüştürülmüş yasama organından bir torba yasa içine gizlenerek
ya da uyarsa bir Yasa Gücünde Kararname (Kanun Hükmünde Kararname) ile direnilecektir. Bu aşamada Çankaya Noterliğinin hiç sorun çıkarmayacağı bilinmektedir. Bu metin eğer CHP tarafından Anayasa Mahkemesi’ne götürülürse,
Yeni Anayasa Mahkemesi’nin de Başbakan RT Erdoğan hazretlerini üzecek
hiçbir eyleminin ol(a)mayacağı çok iyi bilinmektedir, bilinmelidir.
Milli (?) Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, AKP’nin en militan aktörlerinden biri,
belki de başta gelenidir. Son (61.) AKP hükümetinde Milli (?) Eğitim Bakanı olduktan sonra son derece köktenci adımlar atmıştır ve atmaktadır.
Başbakanlık Müsteşarlığından bu yana 10 yılda muazzam bir icraat..
Siyasal tarihçiler Ömer Dinçer için çok sayfa ayıracak anlaşılan…
Milli (!) Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, 19-21 Mayıs 1995’te Sivas’ta yapılan
21. Yüzyıla Girerken Dünya ve Türkiye Gündeminde İslam” konulu toplantıda
ne demişti ?
  • “…Yine başlangıçta kurulurken ortaya atılan cumhuriyet ilkesinin zayıfladığını ve işlevini kaybettiğini görüyoruz. Halk için ve halk adına yönetim diye tarif edilen cumhuriyet kavramının aslında  bizim için çok fazla bir mâna ifade etmediğini söylememiz de mümkündür. Türkiye’de cumhuriyet ilkesinin yerini katılımcı bir yönetime devretmesi gerektiği ve nihayet laiklik ilkesinin yerine islam ile bütünleşmenin gerekli olduğu kanaatini taşıyorum. 
  • Böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkelerin, laiklik, cumhuriyet ve milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin yerini
    daha ademi merkezî, daha müslüman bir yapıya devretmesi zorunluluğu
    ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum.” 
Evet, Ömer bey, bu sözlerden sonra 17 yıl geçti.. Sabrettiniz ve gücü ele geçirdiniz.
Ne diyordunuz ?
  • “… artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum..”  
Gazanız mübarek olsun..

İcraatınız hayırlara versile olsun.. dieyelim..
Ve de sonu hayırlı olsun !?

Sevgi ve saygı ile.
29.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

SESSİZ ÇIĞLIK Eylemine Çağrı..

Değerli Dostlarımız,

Bundan önceki haftalarda yanımızda olan, bize destek veren herkese
çok teşekkür ediyoruz.
1 Aralık 2012 Cumartesi günü SESSİZ ÇIĞLIK Eylemi Ankara Sakarya Caddesinde Taş Ankara Heykeli’nin altında saat 13.00-14.00 arasında yapılmaya devam edecektir.
Bu hafta ADD Genel Başkanı Sayın Tansel ÇÖLAŞAN bizimle birlikte olarak
eyleme destek verecektir.
Tüm dostlarımızı yakınları ve Türk Bayraklarıyla birlikte bekliyoruz.

Sevgiler, saygılar. 
Ümit GÖNÜLDAŞ

NOT 1 : 24 Kasım haftasına ait fotoğraflar ektedir. 
NOT 2 : Ayrıca eş-zamanlı olarak İstanbul’da Beşiktaş Özgürlük Anıtı önü, İzmir’de Kıbrıs Şehitleri Caddesi ve Gölcük’te de Anıtpark’ta
SESSİZ ÇIĞLIK Eylemi yapılacaktır.
Dostlar,
* Adil yargılama istiyoruz.. diyorlar..
* Sahte CD’leri kim üretti?? Diye soruyorlar..
Bu eylemleri desteklememek olanaklı mı??
1 Aralık 2012 Cumartesi günü 13:00 – 14:00 arasında 1 saatimizi bu meşru eyleme ayırmalıyız.
SESSİZ ÇIĞLIK Eylemine omuz vermeliyiz....

Sevgi ve saygı ile.
29.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

AYDINLIK Gazetesi 28 Kasım 2012 tarihli sayısı

Dostlar;

AYDINLIK tarihe not düşüyor :

* Ergenekon davasında “Deliller kenara, karara gidiyorlar..
* Esrarengiz anlaşma; Patriot yalanları dökülüyor..
Biz de merak ediyoruz :

  • AKP sözcüsü Hüseyin Çelik mi yalan söylüyor,
    NATO Genel  
    Sekreteri Rasmussen mi?
  • İkisi de, patriot füzesavar sistemlerinin anahtarının kendisinde olduğunu
    savlıyor (iddia ediyor)..

* 31 Mart Taksim’de hortluyor..
* Türban ve markayla büyüyecekler (ilköğretim ve lise öğrencileri)
* KKK Org. Kıvrıkoğlu Silivri’yi ziyaret etti.. Ne iyi etmiş.. Çoook de geç değil mi?

Sevgi ve saygı ile.
29.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Musa Kart karikatürü; Cumhuriyet 28Kasım 2012

Musa Kart, Cumhuriyet, 28.11.12

Başbakan RT Erdoğan, İspanya’dan Muhteşem Yüzyıl dizisine salvolar yolluyor..
Biz de ekleyelim : Milli Eğitim’in türbanı ilkokullara sokan yönetmeliğini de savundu
taa İspanya’dan..

Hazret İspanya’yı Türkiye’nin bir eyaleti, Türkiye toprağı olarak mı görüyor acaba??

Teşekkürler, usta çizer Musa Kart..

Sevgi ve saygı ile.
29.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net