Günlük arşivler: 24 Ekim 2012

Anayasada Türk Tanımını Yapan 66. Maddenin Değiştirilmesi Önerisi

Anayasada Türk Tanımını Yapan 66. Maddenin Değiştirilmesi Önerisi

onur-oymen

1924 tarihli anayasamızın 88. maddesinde din ve ırk ayrımı yapılmaksızın bütün vatandaşlarımızın Türk olduğu belirtiliyor.

Aynı temel yaklaşım 1961 ve 1982 anayasalarında da yer alıyor. 1982 anayasasının 66. maddesi şöyle diyor:

  • Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.

Bugün Melih Aşık’ın Milliyetteki köşesinde yazdığına göre Anayasa Hazırlık Komisyoınunun CHP’li üyelerinden biri bu maddenin değiştirilerek Türk vatandaşlığını hukuksal bir bağa indirgeyecek bir öneride bulunmuş.

Bu yaklaşım Cumhuriyetin kuruluşundan beri benimsediğimiz anayasadaki millet tanımından farklıdır. Önceki anayasalarıon hiçbirinde vatandaşlığın bir hukuksal bağdan ibaret olduğu yazılmıyor. Şimdi, yukarıda metni yazılan ve millet anlayışımızın temelini yansıtan 66. maddenin değiştirilmesine niçin gerek duyuluyor.

Bu değişikliği isteyenler kimlerdir? Kimlerin istemlerini yerine getirmek için biz Cumhuriyetin kuruluşundan beri benimsediğiimiz tanımdan uzaklaşma yolunu seçiyoruz?

Bir süreden beri önde gelen siyasetçilerin Türk milleti sözünü kullanmaktan özenle kaçındıklarını, zorunlu kalmadıkça, bu millet, bizim millet gibi sözleri kullandıklarını görüyoruz ve bunu yadırgıyoruz.

CHP’nin tarihinde hiçbir sorumlu siyasetçinin 1924 yılından beri anayasamızda yer alan Türk tanımını değiştirmeye kalkışıp vatandaşlığı bir hukuk bağından ibaret sayan yaklaşımı önerdiğini hatırlamıyoruz.

David Philips raporunda yazıldığı gibi, bazı yabancı kuruluşların yeni hazırlanacak anayasadan Türk kavramının çıkartılmasını önerdiklerini biliyoruz.

AB Komisyonu’nun son ilerleme raporunda da yeni anayasa hazırlanması çalışmaları desteklenirken bunun Kürt meselesinin çözümüne katklıda bulunacağı belirtiliyor.

Yani başkalarının niyetleri açıkça ortadadır. Biz daima ulusal konularda dış baskı ve telkinlere kararlılıkla karşı çıkmasını bilmiş bir milletiz. Şimdi de bu telkinlere kararlılıkla karşı çıkmak zorundayız.

Bence, hangi kaynaktan gelirse gelsin anayasamızın 66. maddesinin değiştirilmesi önerilerine kararlılıkla karşı çıkmalıyız.

Daha demokratik ve özgürlükçü bir anayasa hazırlayacağız diye yola çıkıp şimdi vatandaşlığı hukuk bağı ile tanımlamaya yönelme noktasına gelinmiş olması yepyeni bir anayasa hazırlanması girişimine bizim gibi başından beri karşı çıkanların haklılığını bir kez daha ortaya koymaktadır.

Büyük Atatürk’ün en büyük devrimlerinden biri Türk milleti kavramını anayasamızın temel dayanaklarından biri yapmasıdır. Şimdi bize düşen onun bu eserine sahip çıkmak ve bu temel kavramın aşındırılmasına izin vermemektir.

Onur Öymen
24.10.12 

Mümtaz Soysal : Büyük Ayıp!

Büyük Ayıp!

mumtaz soysal

BÖYLE rezalet görülmemiştir.

Bir devlet düşünün ki; vatandaşları kendilerine ne deneceğini, neyin nesi olduklarını bir türlü kestiremeyip bu yüzden birbirlerine düşsünler ve saatlerce günlerce aylarca tartışıp dursunlar.

Böyle ulus da görülmemiştir, böyle devlet de.

İnsanlar, neredeyse hangi devlette yaşamakta olduklarını, hangi ulusun bireyleri sayıldıklarını bilemez duruma düşecekler.

Böyle uygar toplum, böyle çağdaş devlet olmaz.

Bu rezaletin bitmesi, durması, durdurulması gerekir.
Durdurma görevi devletindir ve bu görevi yerine getirmek, herkesten önce devlet başkanına düşer.

Dolayısıyla, Sayın Cumhurbaşkanı açıkça resmi yayın kurumlarının birinden ulusa ve dünyaya seslenerek devlet başkanı bir vatandaş olarak “Türküm” demeli ve noktayı koymalıdır.

Cebinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kimliğini ve pasaportunu taşıyan herkesin,
yerli ya da yabancı herhangi bir resmi makam önünde demek zorunda olması gibi.

Niçin anlaşılmıyor ve anlatılamıyor?

Çok mu zor ve çapraşık? Yoksa, bütün bu şaşkınlıkların, duraksamaların, ayak sürümelerin özünde “ulus” olma isteksizliği, cemaat ya da aşiret olarak kalma ilkelliği, birtakım pişmanlıklar, yan çizişler, kırgınlıklar, kızgınlıklar, nefretler, husumetler mi var?

Bütün bunlar var olsa da, vatandaş kalındığı sürece yadsınamaz bir “hukuksal” durum söz konusudur:

Türklük kimliği”, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, resmen “azınlık” olarak tanınmış olsalar bile, vatandaş kaldıkları sürece kabul etmek zorunda oldukları “ortak kimlik”tir ve böyle olduğu için, ırkları, etnik kökenleri, dilleri, dinleri, doğum yerleri ne olursa olsun, farklılıklar birer özgürlük konusu olarak devletçe korunur, ama ulusal ve uluslararası hukukta vatandaşlara, öbür kimlikleriyle birlikte, yine de “Türk” denmelidir ve denir.

Cumhuriyetin ilk anayasa metinlerinde de “herkes” ya da “vatandaşlar” yerine hep “Türkler” denmiş ve anayasa kurallarına “Her Türk” diye başlamak yeğlenmiştir.
O zamandan beri ne oldu da, Türklük bir hukuksal kimlik olarak bile beğenilmez oldu?

Devlet babanın kucağına oturup sakalını yolmak da yeni çıktı.

Tepeniz atıp “beğenmeyen gider” demek geçmez mi içinizden?

Mümtaz Soysal
Cumhuriyet 24.10.2012

Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Tansel Çölaşan : AKP, iktidarı diktatörlük üzerine kurmak istiyor


AKP, İktidarı Diktatörlük Üzerine Kurmak İstiyor!

Ulus Gazetesi Röportajı
15.10.2012

tansel colasan
Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı
Tansel Çölaşan
AKP, iktidarı diktatörlük üzerine kurmak istiyor

ADD Başkanı Çölaşan,
“Tartışmak bile boşuna. –

– AKP, geride kalan süre içinde kapatma suçunu birçok kez işledi. 
– 10 yılda Cumhuriyeti yıkmak için her şeyi yaptı.” dedi.

TÜRKLÜKLE İLGİSİ YOK “Demokrasinin işlediği her hangi bir ülkede, AKP türünde bir partinin iş başında kalması düşünülemez. AKP’nin Türklükle, Türk milleti ile bir bağlantısıyok.”

BAŞBAKAN HALKTAN KAÇIYOR

“Başbakan Erdoğan bunca korumayla halktan kaçıyorsa, demek ki gidişi yaklaşmıştır ve halk demokratik yollardan bu gidişi sağlayacaktır.”
HAŞİM KILIÇ’IN SEÇİLMESİ “Haşim Kılıç’ın başkan olması da orada görev yapan ve ‘cumhuriyetçi’ olarak bilinen arkadaşların kendi aralarında anlaşamamalarının ürünüdür.”
Murat KANTEKİN – Ulus Gazetesi 15.10.2012

AKP iktidarı 10 yılını doldururken bazı uygulamalarda son sürat gidiyor. Kendi gündeminde olan birçok değişikliği hızla hayata geçiriyor. Peki bu durum demokrasi duyarlılığıyüksek yurttaşlar arasında nasıl görülüyor?“AKP Türkiye’yi nereye sürüklüyor?”Bu sorunun yanıtını, toplumsal bir örgütlenmenin başındaki isimle, eski Danıştay Başsavcısı, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Tansel Çölaşan’la konuştuk.

Demokrasi işlese AKP hiç olmaz

ULUS: AKP iktidarının geride kalan 10 yılını göz önüne aldığımızda Türkiye, Cumhuriyetin kuruluş ilkelerinden ne kadar uzaklaştı?

Tansel Çölaşan: “Şöyle söyleyelim: Cumhuriyetin kurucu ilkeleri nedir; çağdaşlık, laiklik, demokratik cumhuriyet. Bir iki örnek vereyim, nerede olduğunu sizin takdirinize bırakıyorum. 4+4+4’ler, kadrolaşmalar, KPSS… Demokrasi ‘Silivri’ diyeyim, siz nerede olduğunu anlayın. Türkiye üniter ilkeler, merkezi yapılanma, Atatürk ilkeleri, anayasanın başlangıç ilkelerinden çok çok geride. Tartışmak bile boşuna. AKP, geride kalan süre içinde kapatma suçunu birçok kez işledi. 10 yılı toparlarsak da, Cumhuriyeti yıkmak için her şeyi yaptı.”

ULUS: AKP, Cumhuriyeti yıktıktan sonra şeriatı hedef alan dine dayalı bir rejim kurar mı?

Tansel Çölaşan: “Şeriatı getirip getirmemesi önemli değil. Önemli olan Ortaçağ karanlığını Türkiye’ye koymak ve orada kendi diktatörlüğünü kurmak istemesi. Gelişmiş bir ülkede özgür akıl işlese AKP bir gün iktidarda kalabilir mi? Demokrasinin işlediği hiçbir ülkede AKP türünde bir partinin iş başında kalması düşünülemez. AKP’nin Türklükle, Türk milleti ile bir bağlantısı yok. Dini kullanarak Müslüman toplumlara mesaj veriyor. Üniter devlet, bölünmez bütünlük filan AKP için ilk şart değil. AKP için önemli olan Müslüman Kardeşler gibi siyasal iktidarlar oluşturmak. AKP Kongresinde de bunu gördük. Gelen misafirler, konuşmacılar ortada.”

Barzani’nin elinde şehit kanı duruyor..

ULUS: ‘AKP Kongresi’ demişken; Türkiye Barzani ile gurur duyuyor mu?

Tansel Çölaşan: “Barzani, kendi kontrolündeki bölgede PKK’yı besleyen ve şehitlerimizin kanı eline bulaşmışbirisidir. Türkiye değil ama, AKP kimlerle gurur duyuyor? İşte bunun çok iyi sorgulanması gerekir. Bunu, AKP tabanındaki vatansever seçmen ile vatansever AKP milletvekilleri iyi düşünmeli. Şehitlerin ahını taşıyanlar nasıl gururla karşılanır? Bunu Türk halkının taktirine bırakıyorum.”

ULUS: 4+4+4 yasasını da göz önüne alırsak eğitim sisteminin bu denli dinselleştirilmesinin sonucu nereye varacak?

Tansel Çölaşan: “Demokrasilerde çocukların özgür aklını geliştirecek yöntemlerle eğitim verilir. Çocukları karanlığa sürükleyecek sistemlerden uzak durulur, özgür akılı hedef alınır.

  • AKP, iktidarını diktatörlük üzerine kurmak istiyor.

Diktatörlüklerde demokrasiye yer yoktur. Demokratik ülkelerde de AKP’nin yeri yoktur. AKP kendi geleceğini sağlamak için gelecek kuşakları ortaçağ karanlığına atıyor.”

  • Atatürk’ün ordusu etkisizleştiriliyor..

ULUS: Türkiye’de hep askeri darbe ve askeri vesayet tartışıldı. Peki sivil darbe ya da en azından sivil vesayet var mı?

Tansel Çölaşan: “Darbe, bir şeyi zorla ele geçirmek ve onu keyfi olarak yönetmektir. Darbenin askerisi, sivili olmaz. Bunu asker yaparsa ‘askeri darbe’ olur, AKP yaparsa ‘AKP’nin sivil darbesi’ olur. AKP, sık sık (askeri vesayet) diye diye beyinlere işledi, öbür yandan Atatürk’ün ordusunu etkisizleştirdi.”

ULUS: “Atatürk’ün ordusu etkisizleştiriliyor” diyorsunuz. Sizce de ordu içindeki NATO karşıtıaskerler lağvedilip, NATO’cu askerler mi öne çıkarılıyor?

Tansel Çölaşan: (Gülerek) “İmamın ordusu…Vikiliks belgelerini hepimiz gördük. Orada da özellikle 1 Mart 2003 tezkeresi sürecinde Amerikalı diplomatlar Türk askeri için (Bizim demokrasi anlayışımızla uyuşmuyorlar) diyorlar. Dikkat edin tezkerenin reddedilmesinden sonra ‘Çuval Olayı’ yaşandı. Bitmek üzere olan terör yeniden tırmandı. Ordunun tezkereye karşı tutumu bu noktayı hazırladı. Vikiliks belgeleri bunu açıkça ortaya koyuyor. ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne (BOP) karşı olan ordu dağıtıldı.”

ULUS: Bir dönem gazete ilanı ile hükümet düşüren TUSİAD vardı. Şimdi iktidarın azarladığı bir TÜSİAD haline geldi. Ülkenin gidişine dönük tartışmalarda sermayeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tansel Çölaşan: “Türkiye’de sermaye hiç milli olmadı. Hep uluslararası sermaye yapıları ile birlikte hareket etti. AKP’nin iktidar olması da sermayeyi hiç rahatsız etmemiştir. TUSİAD’ın son dönemdeki vatansever çıkışları, vatanseverlikten değil, kendi yerlerini iktidara yakın sermaye yapılarının almasından ötürü yaptıkları yakınmalardır. Geleceklerini pek parlak görmedikleri için hak, özgürlük sözcükleri sarfediyorlar. Oysa AKP 2002’de iktidara geldi. Bizim yıllar önce gördüğümüz gerçeği yıllarca TUSİAD görmek istemedi. Hatta (Ülkenin ekonomisi iyi gidiyorsa, diğer sorunlar bizi ilgilendirmez) dediler. Kaldı ki, TUSİAD hiçbir zaman bir sol iktidarı istememiştir. Sermaye koalisyon iktidarını istemez, tek parti iktidarını ister. Oysa koalisyonlar farklı dengelerden oluştuğu için kimse sivrilemez ve ülkenin farklılıkları korunabilir. O açıdan koalisyonlar da yararlıdır.”

ULUS:
Deniz Feneri davasında sanıklar değil, soruşturma yürüten savcılar yargılandı.
Danıştay Başsavcılığı yapmış biri olarak yargının tümüyle iktidarın etkisine girdiği görüşüne katılıyor musunuz?

Tansel Çölaşan: “2010 referandumu tümüyle hikayeydi. Asıl amaç yargıyı iktidarın dümen suyuna sokmaktı. Yargı bağımsız olması gerekirken, referandum ile bakan, müsteşar gibi siyasi isimler ya da siyasilerin atadığı hukukçular, HSYK içine dolduruldu. Böylece yargı siyasetin güdümüne girdi. Hatta 1. sınıf hakimleri bile, kendi dönemlerinde aldıkları hakim ve savcılara seçtirdiler. Oysa 1. sınıf hakimler en az 25 yıllık hakimlerdir.”

  • Özal, etnik ve din ayrımcılığına sürükledi

ULUS: Anayasa Mahkemesi’nde ‘cumhuriyetçi’ olarak bilinen üyeler tarafından Haşim
Kılıç nasıl Anayasa Mahkemesi Başkanı seçildi?

Tansel Çölaşan:

  • “Turgut Özal, Türkiye’de bir misyonla görevlendirildi; milli devleti yok edip, 12 Eylül darbesinin ürünü liberal bir yapıyı yaşama geçirmek. 

Memlekete ne kadar hizmet edip etmediğinin sorgulanması gereken kişiler bugün bizlere ‘özgürlükçü, demokrat’ diye anlatılıyor. Özal eşiyle, çocuklarıyla çok açık bir hayat sürerek başka bir imaj verdi, arkada ise Türkiye’yi etnik dini ayrımcılığa sürükledi. İşte, Haşim Kılıç’ın Anayasa Mahkemesi’ne üye olarak atanması da Özal’ın bu icraatlarından biridir. Haşim Kılıç’ın başkan olması da orada görev yapan ve ‘cumhuriyetçi’olarak bilinen arkadaşların kendi aralarında anlaşamamalarının ürünüdür. 11 kişilik Anayasa Mahkemesi üyeleri arasında Haşim Kılıç’la birlikte 3 aday çıktı. Oylar birleşemediği için Özal’ın mahkemeye atadığı Kılıç, aradan başkan seçildi. Bu da o mahkeme üyeleri arasında kendilerine ‘cumhuriyetçi, aydın’ diyenlerin bir sorunudur.”

ULUS: Turgut Özal’dan bahsettiniz. Bu günlerde de ‘öldürülmüş olabileceği’ şüphesi ile mezarı açılıp adli tıp incelemesi yapıldı. Sizce de Özal öldürülmüş müdür?

Tansel Çölaşan: 1.50 boyunda, 100 küsur kilo adam. Ağır kahvaltı, koşu bandı… Açıkçası ben ölümünde bir şüphe görmüyorum. Zaten Amerika’da da tedavi olurken sağlığına dikkat etmesi konusunda doktorlar sürekli uyarmış. Ben bu tartışmalarda ailesinin bir nemalanma peşinde olduğunu düşünüyorum. “Öldürdüler” diye kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar. Rahmetli Özal’ın son günlerdeki fiziki yapısını göz önüne alırsak ben bu araştırmalardan bir şey çıkacağını sanmıyorum. Tabii özel bir maksat yoksa.

ULUS: Yargının en üst görevlerinde yer almış biri olarak devletin içinde Ergenekon türü yapılanmalar olduğu görüşüne ne diyorsunuz?

Tansel Çölaşan: Her şeyden önce böyle tartışmalarda ‘Ergenekon’ ismini kullanmamak lazım. Bu ismi Türkiye’nin milli değerleri ile sorunu olanlar kasıtlı kullanıyor. Ama ‘Derin Devlet’ derseniz o tartışılabilir. Çünkü Susurluk kazası bu yönde işaretler veriyor. Çıkarsınlar Susurluk’un arkasındaki ilişkileri, Türkiye görsün. Bunun üzerine gitmiyorlar.‘Ergenekon’ davaları ile kendi derin devletlerini kurmak istiyorlar. Emniyetin içindeki Fetullahçı yapılanma Türkiye’nin yeni derin devletidir ve ülkeyi onlar yönetiyor.

  • Cumhuriyetçi güçler birleşmek zorunda

ULUS: Pek de parlak olmayan bir Türkiye manzarası çizdiniz. Ülkeyi bu noktadan kurtarmak için Cumhuriyet güçlerine ne görev düşüyor?

Tansel Çölaşan: “Cumhuriyetçi güçler parçalı oldukları için Cumhuriyet karşıtları güçlü durdu. Aslında onlar güçlü değil, biz parçalıydık. Bundan ders çıkarmamız gerekir. Bundan da ders çıkarıp birleşemiyorsak sonuçlarına katlanırız. AKP kendi gündemini hayata geçirmek için yoğun çaba gösteriyor.

  • Artık Türkiye AKP’nin gerçek yüzünü görüyor.
    Ben Türkiye’nin bu badireyi atlatacağını düşünüyorum. 

Bakın, başbakan halkın arasına katılamıyor. Onlarca koruma ile geziyor.

Rahmetli Bülent Ecevit başbakanken halkın içinde geziyordu, Kemal Kılıçdaroğlu keza öyle. Eğer Başbakan Erdoğan bunca korumayla halktan kaçıyorsa, demek ki gidişi yaklaşmıştır ve halk demokratik yollardan bu gidişi sağlayacaktır.”

ULUS: Bu demokratik yollardan birisi de ‘istifa’ mekanizması olabilir mi? HSYK ve TSK’da yaşanan bazı istifaları böyle değerlendirebilir miyiz?

Tansel Çölaşan: “Yargıyı ele geçirdikleri 2010 yılında önemli bir eylem oldu. Bir demokratik ülkede gündemi sarsacak olan bir gelişme dikkat çekmedi. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyeleri istifa etti. Benzer şey^, orduda da oldu. Geçen yıl Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları topluca istifa etti. Bu birbirinden ayrı her iki olayda, demokratik ülkelerde hükümet düşürecek gelişmelerdir. İktidar bu olayların üzerinde durmuyor, halkta hiç ilgi duymuyor.”

ULUS: Peki halk neden yeterli ilgiyi ve tepkiyi göstermiyor?

Tansel Çölaşan: “Batı ülkelerinde kurumlar yerleşmiştir ve demokrasi işler. Kendi içlerinde demokrasilerini denetlerler. O ülkelerde toplumda demokrasi bilincine sahiptir. Demokrasi kültürü olmayan insanlar bu tür olaylara yeterli tepkiyi vermezler. Demokrat bir toplum, laik, çağdaş eğitimle yetişir. Türkiye’de Köy Enstitüleri bunu amaçlamıştı.”

ADD’den Cumhuriyeti Kutlama Gecesi, 30 Ekim 2012, 19:30, Gazi Üniversitesi Kültür Merkezi- Beşevler/ANKARA


ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ

Cumhuriyeti Kutlama Gecesi..

 addlogo

Cumhuriyet Bayramı kutlama etkinliklerimiz kapsamında

30 Ekim Salı saat 19.30’da, Gazi Üniversitesi Kültür Merkezi- Beşevler/ANKARA’da,

Cumhuriyeti Kutlama Gecesi” düzenledik.

Konuk sanatçı olarak sayın Faruk Demir‘in ve çok değerli Devlet Tiyatrosu, Devlet Opera ve Balesi, Devlet Halk dansları topluluğu sanatçılarının sunum yapacakları gecenin;
Davetiyeleri, Genel Merkezimizden veya ADD Ankara Şubelerimizden alınabilir.
Ankara dışından gelmek isteyenler 0 505 299 69 32 numaralı telefondan Selçuk UÇAL’a ulaşıp kimliklerini ve katılım sayısını bildirmelidir. Katılımınız durumunda davetiyeleriniz muhafaza edilip 30 Ekim akşamı girişte kendilerine sunulacaktır.

BAŞVURULARIN 23 EKİM 2012 SALI GÜNÜ AKŞAMINA KADAR YAPILMASI ÖNEMLİDİR.

ADD GENEL MERKEZİ

davet1

davet2

29 Ekim 2012, 1. TBMM Önünde Buluşma Çağrısı…

 

29ekim afis

Dostlar,

Çağrıya katılıyoruz..

Orada olacağız..

Ankara Valiliği’ni sağduyuya davet ediyoruz.

Ağır ve riskli bir karar ile halkı karşınıza almanın anlamı ve yararı yoktur.

Devlet olarak görevinizi yapın; programın güvenliğini sağlayın..

Hepsi bu..

Sonra siz de buyurun, birlikte kutlayalım..

Sevgi ve saygı ile.
23.10.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

İstanbul Barosu : ANKARA VALİLİĞİNİN CUMHURİYET KUTLAMALARINI YASAKLAMA KARARI HUKUKA AYKIRIDIR, HALKIN CUMHURİYETİ KUTLAMASI YASAKLANAMAZ !


Dostlar,

İstanbul Barosunu gönülden kutluyor, son derece değerli olan bu açıklamasnı çok iyi zamanlanmış ve cesaret verici buluyoruz.

İstanbul Barosu’nun açıklamasına bütünüyle katılıyoruz.

Barolar Birliği, TMMOB, TTB, TOBB gibi öneml, ve büyük ölçekli örgütleri de bu kritik dönemde göreve açğırıyoruz..

Hem de gecikmeden..

Öta yandan, Yönetsel (İdari) yargıya taşınan (Nöbetçi İdare Mahkemesi) Ankara Valiliği’nin talihsiz yasağı hakkında verilecek kararın “ANKARA’da YARGIÇLAR VAR” dedirtecek nitelikte olması umudumuzu da bir yurttaş olarak dillendirmekten kendimizi alıkoyamıyoruz. (Anayasa’nın 138. maddesine saygı kusuru aklımızdan geçmeden..)

Sevgi ve saygı ile.
24.10.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

========================================================

Haber » Güncel
Son Güncelleme: 24.10.2012 13:14:44
Etkinlik Tarihi: 23.10.2012

ANKARA VALİLİĞİNİN CUMHURİYET KUTLAMALARINI YASAKLAMA KARARI HUKUKA AYKIRIDIR, HALKIN CUMHURİYETİ KUTLAMASI YASAKLANAMAZ ! 

Basına yansıyan haberlere göre Ankara Valiliği, 29 Ekim yürüyüş ve kutlamasının yasal olmadığı gerekçesiyle engelleneceğini duyurmuştur. Valilikçe yapılan açıklamada kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenmek istenildiği,  yapılmak istenen yürüyüş ve kutlamanın 2911 Sayılı Toplantı Ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa aykırı olduğu, kanunsuz eylemin güvenlik güçlerince engelleneceği ve eylemi organize edenler ile katılanlar hakkında gerekli yasal işlemlerin yapılacağı ifade edilmektedir.

Öncelikle belirtmek gerekir ki 29 Ekim 2012 günü Ankara’da yapılacağı ifade edilen buluşma, 2911 Sayılı Kanun kapsamına giren bir toplantı ve gösteri yürüyüşü değildir. Nitekim anılan Kanunun 2. maddesine göre Toplantı; belirli konular üzerinde halkı aydınlatmak ve bir kamuoyu yaratmak suretiyle o konuyu benimsetmek için gerçek ve tüzel kişiler tarafından bu Kanun çerçevesinde düzenlenen açık ve kapalı yer toplantılarını, Gösteri yürüyüşü ise; belirli konular üzerinde halkı aydınlatmak ve bir kamuoyu yaratmak suretiyle o konuyu benimsetmek için gerçek ve tüzelkişiler tarafından bu Kanun çerçevesinde düzenlenen yürüyüşleri ifade etmektedir. 

  • Oysa gerçekleştirilecek olan buluşma Kanundan açıkça anlaşılacağı üzere 2911 Sayılı Kanun kapsamında bir toplantı yahut gösteri yürüyüşü olmayıp,
    89 yıllık bir geleneğe dayanan Cumhuriyet kutlaması, töreni, şenliğidir.

Kaldı ki, anılan Kanunun 4. maddesinde, “istisnalar” başlığı altında maddede belirtilen toplantı ve faaliyetlerin 2911 Sayılı kanunun hükümlerine tabi bulunmadığı açıkça belirtilmektedir. Maddenin (b) bendinde Kanunlara uymak, kendi kural ve sınırları içinde kalmak şartıyla kanun veya gelenek ve göreneklere göre yapılacak toplantı, tören, şenlik, karşılama ve uğurlamalar’ın bu Kanun kapsamında olmadığı yoruma ihtiyaç göstermeyecek şekilde belirtilmektedir.Cumhuriyet kutlamalarının 89 yıllık bir gelenek kapsamında yapılan tören ve şenlik olduğu tartışmasızdır.

Nihayet her durumda,

2911 sayılı Kanunun 3. maddesine göre;

  • “Herkes, önceden izin almaksızın, bu Kanun hükümlerine göre silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.”

Bu Kanuni düzenlemeler dikkate alındığında, yasaklama kararının kanuni bir dayanağı ve makul/meşru bir sebep ve gerekçesinin bulunmadığı, dolayısıyla kararın kanuna, hukuka aykırı olduğu açıkça görülmektedir.

Emperyalizme karşı Türk Ulusunun yazdığı bir destan,

  1. ulusal varlığımızın ve bütünlüğümüzün harcı, olan Cumhuriyetimizin kitlesel bir coşku içinde kutlanmasının bu şekilde yasaklanması geldiğimiz noktayı göstermekte, acı ve üzüntü vermektedir. Tarih ve toplumsal vicdan bu konuda gerekli yargıyı her zaman olduğu gibi verecektir.Ne yazıktır ki, Ulu Önder Atatürk’ün, Cumhuriyetin kurucu ilke ve değerlerinin toplumsal bellekten silinmesi yönündeki çabalar hız kazanmıştır.

  2. Bilinmelidir ki, Cumhuriyet ve Atatürk sevgisi bu toplumun yüreğine, belleğine kanun veya kararlarla konulmadığı gibi bu şekilde de silinemez.

  3. Türk mucizesi Cumhuriyetin kutlanmasını da hiçbir güç engelleyemez!

Bu vesile ile İstanbul Barosu olarak bir kez daha ve güçlü bir şekilde;

* Cumhuriyetin kazanımlarını,
* Atatürk ilke ve devrimlerini,
* üniter devleti,
* ülkenin bölünmez bütünlüğünü

savunma ve koruma kararlılığımızı kamuoyuna saygı ile duyururuz.

İSTANBUL BAROSU
24.10.12,
http://www.istanbulbarosu.org.tr/Detail.asp?CatID=1&SubCatID=1&ID=7423 

ANKARA NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIĞI’NA


ANKARA NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ 
SAYIN BAŞKANLIĞI’NA

*YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEMİ VARDIR*

DAVACI : Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezi
(0990016151 Maltepe VD)
GMK Bulvarı No:102/7-8 Maltepe Ankara

VEKİLİ : Av. A.Kutlay ALPUĞAN

DAVALI : Ankara Valiliği, Ankara

D.KONUSU : Ankara Valiliğinin 16.10.2012 tarih ve 20160 sayılı İzin Verilmediğine ilişkin idari işleminin Yürütmesinin Durdurulması ile iptali istemine ilişkindir.

AÇIKLAMALAR :

Müvekkil Dernek,16.04.1993 tarih ve 21554 Sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan Bakanlar Kurulu’nun 28.03.1003 tarih ve 93/4239 sayılı kararı ile “Kamuya Yararlı Çalışan Dernekler” statüsündedir.

Bu amaçla, tüzüğünde belirtilen amaçlar doğrultusunda çalışmalarda bulunan ve bu çalışmaları ile kamu oyunun takdir ve beğenisini de kazanmış olan müvekkil dernek, Cumhuriyetimizin ve Ulu Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün değerlerine sahip çıkmakta ve bu doğrultuda da Ulusal günlerde ve bayramlarda bir takım anma ve toplantılar yapmaktadır.

Yine bu amaçlarla bu yıl kutlanacak olan Cumhuriyet Bayramı kutlamaları çerçevesinde düzenlenen birtakım etkinlikler içinde, 29 Ekim 2012 günü Saat 11.00’de, Cumhuriyetimizin ilan edildiği Ulus semtindeki 1. Meclis önünde, bir takım kitle örgütleri ile birlikte ortak basın açıklaması yapmayı amaçlamış ve bu basın açıklamasının ardından da Ulu Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün manevi huzuruna çıkmak üzere ANITKABİR ziyaretinde bulunmayı kararlaştırmıştır.

Bu durumu belirtir dileğimiz, Ankara Valiliği’nie 01.10.2012 tarih ve 2012/1813 sayılı Müvekkil dernek evrakından çıkmış yazı ile bildirimde bulunulmuştur

Müvekkil dernek tarafından, davalı mülki amirliğe gönderilen bu bildirime yanıt olarak Davalı idare, 16.10.2012 tarihli yazısı ile; söz konusu toplantı ve gösteri yürüyüşü eyleminin, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanuna’na, aykırı bir faaliyet olduğu ve 5442 sayılı İl idaresi Kanununun 11/c maddesi gereğince Valilik Makamının 16.10.2012 tarih ve 20160 sayılı olurları ile İZİN VERİLMEDİĞİ, bildirilmiştir.
Bunun üzerine müvekkil dernek, diğer kitle örgütleri ile birlikte imzaladıkları bir yazı ile, herhangi bir yürüyüşten söz etmeyerek sadece basın açıklamasında bulunulacağını, davalı mülki amirliğe bildirmiştir.

Davalı Mülki Amirlik, müvekil derneğin talebini, yürüyüş yapılacağı gerekçesi ile kabul etmemiş ancak müvekkil derneğin talebinde yürüyüş yapılacağına ilişkin bir talep olmamıştır. Bunun diğer kitle örgütlerince yapılan başka bir faaliyet ile ilişkilendirilerek reddedilmesi üzerine müvekkil dernek 18.10.2012 tarihinde, diğer kitle örgütleri ile birlikte imzaladıkları bir dilekçe ile sadece Basın Açıklaması yapılacağı ve etkinliğin adının da “ VATAN VE CUMHURİYET İÇİN HALK BULUŞMASI “ olduğu bildirilmiştir.
Ancak bu yazıya karşı, davalı Mülki Amirliğin 22.10.2012 tarihinde İnternet Basın Bürosundan yapılan bir açıklama ile müvekkil derneğin yaptığı başvuru ve müvekkil dernek önderliğinde düzenlenen Vatan ve Cumhuriyet İçin Halk Buluşması etkinliğinin, kanuna aykırı olduğu ilan edilerek izin verilmeyeceği bildirilmiştir.

Davalı idare izin vermeme gerekçesinde müvekkil dernek hakkında “Ana cadde ve meydanlarda yürümek sureti ile kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenmek istendiği”, “resmi niteliği bulunmayan oluşumlar “ olarak beyanlarda bulunmuş olmakla, izin vermeme gerekçesini, niyet okuma yöntemi ile illegal bir dernek olarak ilan edilmiştir.

Müvekkil dernek, yasalara göre kurulmuş ve kamuya yararlı dernek statüsü almış, saygın bir dernektir. Davalı idareye yapılan başvuru gayet açık ve nettir. 29 Ekim 2012 günü Saat 11.00’de 1.Meclis Önünde Basın açıklaması yapılacağı ve sonra da Anıt Kabir ziyareti yapılacağı bildirilmiştir.

Ancak davalı idare, yürüyüş talebimiz olmamasına rağmen yürüyüşe izin vermediğini, basın açıklamasında bulunulamayacağını ve Cumhuriyet Bayramının kutlayan ve bu amaçla etkinlik düzenleyen müvekkil derneği yasal olmayan bir kuruluş olarak ilan etmek sureti ile tamamen Anayasaya ve yasalara aykırı olarak, talep ile bağdaşmayan eylemler bahane edilmek sureti ile reddedilmiştir.

Müvekkil dernek sadece basın açıklaması yapmak istemiştir. Basın Açıklaması, izne tabi olmadığı bilinen bir hukuki gerçekliktir.2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 4/b maddesi, “ kanunlara uymak, kendi kural ve sınırları içinde kalmak şartı ile kanun veya gelenek ve göreneklere göre yapılacak toplantı, tören,şenlikx karşılama ve uğurlamalar, bu kanun hükümlerine tabi değildir.

Davalı idare ise kamu oyuna yaptığı açıklama ile güvenlik güçlerince başvurulacak olan yaptırımlar belirtilerek, bu güne kadar yasal zeminde kalmış olan ve kalmaya da devam edecek olan, ülkemizin en saygın kitle örgütlerinden olan müvekkil dernek üyelerinin, suç işleyecekleri peşin hükmü ile adeta tehdit edilmesi de, hoş olmamıştır. Müvekkil dernek alelade bir örgüt değildir. Bu şekilde davranılmış olması da davalı idarenin tamamen peşin hükümlü ve Ulusal bayramı, resmi kutlamalar dışında kutlanmasına izin vermeyen bir zihniyet ile hareket ettiğinin bir göstergesi olmuştur.

Bu nedenlerle müvekkil derneğin 01.10.2012 tarih ve 1813 sayılı yazı ile bildirimde bulunduğu 29 Ekim 2012 tarihinde Saat 11.00’de, Ulus’da 1.Meclis önünde yapacağı Cumhuriyetimizin ilanına yönelik Basın Açıklaması ve sonra da Anıt Kabir ziyaretine yönelik etkinliğine izin vermeyen 16.10.2012 tarih ve 20160 sayılı işleminin iptal edilmesini ve konunun aciliyeti ve kutlanmasına izin verilmeyen Cumhuriyet Bayramının tarihine az bir süre kalması nedeni ile idari işlemin Yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesini öncelikli olarak talep etmekteyiz.

HUKUKİ NEDENLER : Dernekler Kanunu, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkındaki Kanun, vs. yasa hükümleri ile ilmi ve kazai içtihatlar.

DELİLLER : Dilekçeler, basın açıklamaları, afişler vs. deliller.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ettiğimiz nedenler ile, müvekkil derneğin 01.10.2012 tarih ve 1813 sayılı yazı ile bildirimde bulunduğu 29 Ekim 2012 tarihinde Saat 11.00’de, Ulus’da 1.Meclis önünde yapacağı Cumhuriyetimizin ilanına yönelik Basın Açıklaması ve sonra da Anıt Kabir ziyaretine yönelik etkinliğine izin verilmemesine yönelik davalı idarenin 16.10.2012 tarih ve 20160 sayılı işleminin iptal edilmesini ve konunun aciliyeti ve kutlanmasına izin verilmeyen Cumhuriyet Bayramının tarihine az bir süre kalması nedeni ile idari işlemin Yürütmesinin, davalı idare savunması alınmadan önce durdurulmasına karar verilmesini, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davalı idareye yükletilmesine karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederim.

Davacı
Atatürkçü Düşünce Derneği
Genel Merkezi Vekili
Av. A. Kutlay ALPUĞAN

==============================================================

ANKARA VALİLİĞİ BASIN AÇIKLAMASI

Basın yayın kuruluşları münteşir haberlerinden bazı dernekler ve resmi niteliği bulunmayan oluşumlar tarafından yapıldığı anlaşılan duyurular ile vaki başvurulardan “29 Ekim Seferberlik Yürüyüşü” ve “Vatan ve Cumhuriyet için Halk Buluşması” adı altında illerden Ankara’ya gelerek 29 Ekim 2012 Pazartesi günü Ankara’da Ulus 1. TBMM önünde kitlesel basın açıklaması yapılması ile ana cadde ve meydanlarda yürümek suretiyle kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenmek istendiği öğrenilmiştir.
2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu hükümleri uyarınca, Ankara İlinde toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılacak yerler önceden belirlenmiş ve ilan edilmiştir. Kanunların işbu açık hükümleri karşısında, Ulus 1. TBMM önü ile ana cadde ve meydanlarda gerekçesi ne olursa olsun hiçbir eylemin gerçekleştirilmesi yasal olarak mümkün değildir.

Ankara ilinde 2911 Sayılı Kanun hükümlerine göre bildirimde bulunulması ve daha önceden ilan edilen yasal meydan, açık alanlar ile kapalı yerlerde yapılmak istenen toplantı ve gösteri yürüyüşleri demokratik ve hukuki anlayış içerisinde elbette değerlendirilmektedir.

Bu duruma göre, Ankara ilinde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı günü bazı dernek ve resmi niteliği bulunmayan oluşumlar tarafından organize edileceği duyurulan yürüyüş eylemi, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na açıkça aykırıdır. Anayasa ve Kanunların açık olarak yasakladığı durum, tutum ve eylemler demokrasinin güvencesi altında olamaz ve Ankara İlinde hiçbir kanunsuz eylem, gerekçesi ne olursa olsun, kabul edilemez.

Kaldı ki, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşunun 89. yıldönümü; 29 Ekim 2012 tarihinde Ankara İlinde tüm Ankara’lıların katılımıyla engin sevinç ve coşku içerisinde kutlanacaktır. İnsanlık tarihinin, milletlerin sarsılmaz ortak iradesi ile kaderlerini böylesine kendi elleriyle ve kanlarıyla yazdığına çok nadir şahit olduğu ve Türk Milletinin tarih sahnesinde yeniden dirilişini sembolleştiren Cumhuriyet Bayramı, ulusal anlam ve estetiği içerisinde Ankara’da Ulusal ve Resmi Bayramlar Yönetmeliğine uygun olarak belirlenmiş etkili ve yaygın programlarla kutlanacak olup 29 Ekim 2012 Pazartesi günü Ankara ilinde başkaca herhangi bir program uygulaması da yapılmamaktadır.

Ankara ilinde işbu yasal olmayan eyleme tevessül edilmesi halinde, meydana gelebilecek her türlü olaylardan ve doğabilecek zararlardan; organize edenler ile söz konusu eyleme katılanların sorumlu olacağı, kanunsuz eylemin güvenlik güçleri tarafından engelleneceği ve eylemi organize edenler ile katılanlar hakkında da gerekli yasal işlemlerin yapılacağı hususu kamuoyuna saygıyla duyurulur.

29 Ekim 2012 Buluşması için ANKARA VALİLİĞİ’ne Dilekçe..

ANKARA VALİLİĞİ
İl Dernekler Müdürlüğüne

İlgi:
a)01.10.2012gün ve 1813 sayılı yazımız.
b)16.10.2012 gün ve 20160 sayılı tebligatınız.
c)TGB dergisinin 17.10.2012 tarihli (örneği ekli) başvurusu
d)18.10.2012 tarihli Demokratik Kitle Örgütleri ile birlikte yeniden yapılan bildirim.
e)22.10.2012 tarihli Ankara Valiliği basın açıklaması.

Derneğimiz; Birleşik Kamu İş Federasyonu, Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit, Dul ve Yetimleri Derneği, Eğitim İş Sendikası, Cumhuriyet Kadınları Derneği, Türkiye Gençlik Birliği, Tüketici Hakları Derneği, Ulusal Eğitim Derneği, Engelliler Konfederasyonu, Devlet Tiyatro Balesi Çalışanları Yardımlaşma Vakfı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Müzik Eğitimcileri Derneği… gibi demokratik kitle örgütleriyle birlikte 29 Ekim 2012 günü saat 11.00 da Ulus, I. Meclis önünde ortak basın açıklaması yapacağına ilişkin bilgi yazısını ilgi (a) yazımızla Valilik Makamına bildirmiş, ilgi (b) yazınızda belirtilen gerekçelerde etkinliğe izin verilmediği derneğimize tebliğ edilmiş, bunun üzerine Demokratik Kitle Örgütleri olarak ilgi (d) de kayıtlı yazımızla herhangi bir yürüyüşten söz edilmeyerek, basın açıklaması yapılacağı bildiriminde bulunulmuştur.

Ancak ilgi (a) ve (d) de kayıtlı yazılarımız kanımızca yanlış anlaşılmıştır. Zira her iki yazımızda sözü edilen etkinlikte bir yürüyüşten söz edilmemiştir. Kaldı ki yapılacak ortak basın açıklamasının 2911 sayılı yasa gereğince izne tabi olmayan bir etkinlik olduğu gözardı edilerek ilgi (e) de kayıtlı Ankara Valiliği basın açıklamasıyla ve katılmadığımız kimi gerekçelerle bir anlamda yapılacak cumhuriyet kutlamaları etkinlikleri tümüyle yasaklanmıştır.

TGB dergisinin ilgi (c) de kayıtlı başvurusuyla yapılacak yürüyüşten vazgeçildiği bildirilmesine ve basın açıklaması izninin zorunlu olmamasına, yapılan başvuru yazılarımızda hiçbir yürüyüşten söz edilmemesine karşın Valilik basın açıklamasında “ Ana cadde ve meydanlarda yürümek suretiyle kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenmek istendiği öğrenilmiştir” cümlesine yer verilerek resmi açıklamalarda seçilmemesi gereken “niyet okuma” yöntemi seçilmiştir.

Yine söz konusu basın açıklamasında “resmi niteliği bulunmayan” oluşumlar ifadesine yer verilerek yasalara uygun kurulmuş, çalışmalarını yürüten ve tüzüklerinde yazılı amaçlara uygun hareket eden, toplumumuzda saygın yer edinmiş aşağıda yazılı tüm dernekler anlaşılmaz biçimde illegal ilan edilmiştir.

Yukarıda değindiğimiz gibi basın açıklamalarının izne tabi olmadığı bilinen bir gerçek olmakla birlikte 2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununun 4. Maddesi b bendi “kanunlara uymak, kendi kural ve sınırları içinde kalmak şartıyla kanun veya gelenek ve göreneklere göre yapılacak toplantı, tören, şenlik, karşılama ve uğurlamalar” da

BU KANUN HÜKÜMLERİNE TABİ DEĞİLDİR. 

Ankara Valiliği basın açıklamasının son paragrafında da güvenlik güçlerince başvurulacak yaptırımlar belirtilerek, bugüne kadar yasal zeminde kalmış ve kalmaya devam edecek ülkenin en saygın örgütlerinin suç işleyecekleri tahminiyle adeta aba altından sopa gösterilmiştir.

Sonuç olarak aşağıda isimleri bulunan Demokratik Kitle Örgütleri 29 Ekim 2012 Pazartesi günü saat 11.00’de Ankara’da Ulus 1. TBMM önünde Anayasal hakkı olan, izne tabi olmaması nedeniyle yasaklanmaması gereken kitlesel basın açıklamasını yasaların çizdiği sınırlar ve kendilerine yakışır sorumluluk duygusu içinde yapacaktır.
Örgütlerimizin bu eylem sırasında ne kadar sorumluluklarının bilincinde iseler, Ankara Valiliği görevlilerinin de yetki ve sorumluluklarını aynı biçimde bildiklerine inanıyoruz.

Bilgilerine saygıyla sunulur. 23.10.2012

VATAN VE CUMHURİYET BİRLİKTELİĞİ BASIN AÇIKLAMASI

Dostlar,

Basın açıklamasına katılıyoruz..

Orada olacağız..

  • Ankara Valiliği’ni sağduyuya ve hukukun özüne uygun davranmaya
    davet ediyoruz.

Çok ağır ve çok riskli, hukuku eğip bükerek zorlama bir karar ile halkın meşru istemlerini karşınıza almanın hiçbir anlamı ve yararı yoktur.

Tarih sizler lanetler..

Devlet olarak görevinizi yapın; programın güvenliğini sağlayın..

Hepsi bu..

Sonra siz de buyurun, birlikte kutlayalım, birlikte yürüyelim..

Şenliğimiz olsun..

En büyük bayramdır, KUTLU OLSUN!

Bizi dünya aleme rezil rüsva etmeyin.. diyoruz Ahmed Arif’e saygı ile..

Sevgi ve saygı ile.
23.10.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

SALI, 23 EKIM 2012 15:13, www.add.org.tr

Vatan ve Cumhuriyet Birlikteliği Basın Açıklaması

 addlogo

 VATAN VE CUMHURİYET BİRLİKTELİĞİ BASIN AÇIKLAMASI

Ankara Valiliğinin basın bürosundan 22.10.2012 tarihinde yapılan basın açıklamasında;
Cumhuriyet ve Vatan Birlikteliği adı altında bir araya gelen ve bugün itibariyle 33 Demokratik Kitle Örgütünün yapmayı planladığı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını kutlama amaçlı ortak basın açıklamasının, 2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına aykırı olduğu ileri sürülmüş ve devletçe hipodromda düzenlenen resmi geçit töreni dışında Ankara’da başkaca yapılacak her çeşit kutlamaya izin verilmeyeceği belirtilmiştir.

Kamuoyuna şunu duyururuz k; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 89 Yıl önce verilen milli mücadelenin cumhuriyetle taçlandırılmasının kutlanmasıdır ve milli bayramlarımızın kutlanmasının önünde hiçbir yasal engel yoktur.

Engel gibi gösterilen 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’nın 4. maddesinin b bendi “Kanunlara uymak, kendi kural ve sınırları içinde kalmak şartıyla kanun veya gelenek ve göreneklere göre yapılacak toplantı, tören, şenlik, karşılama ve uğurlamalar BU KANUN HÜKÜMLERİNE TABİ DEĞİLDİR demektedir.

Yasanın bu açık hükmü karşısında bugüne kadar yasal zeminde kalmış ve kalmaya devam edecek kuruluşlarımızın suç işleyecekleri kanısına kapılmak ve bu konuda yasak getirmek açıkça hukukun ihlali niteliğindedir. Bu konudaki görüşlerimizi valilik makamına belirtmek üzere, kendilerine yazılı başvuruda bulunduk. İstemimize henüz yanıt gelmedi. Ancak, idarenin hukuk sınırları içinde gerçekleştirilecek bir ulusal bayram kutlamasını yanlış değerlendirerek yasak getiren tavrından vazgeçeceği inancındayız.

Esasen devletin görevi gerekli önlemleri almak, halkın milli bayramlarını kutlamasını sağlamak ve kolaylaştırmaktır.

Bu inançla ve esas olarak bir hakkın kullanımı olan bayram kutlaması etkinliğimizi, bize bu hakkı tanıyan ilk TBMM önünde, ilk meclis üyelerine duyduğumuz saygıyı da ifade ederek kutlama kararındayız.

Bu kararlılıkla, cumhuriyet değerlerine inanan ve o değerleri savunan tüm yurttaşlarımızı 29 Ekim 2012 günü saat 11:00’de Ulus Birinci Meclis önüne, bayramımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz.

VATAN ve CUMHURİYET BİRLİKTELİĞİ

Atatürkçü Düşünce Derneği 
Alevi Kadınlar Birliği
Ankara Bölgesi Veteriner Hekimleri Odası
Ankara Kız Lisesi mezunları Derneği
Ankara Kültür Merkezi
Ankara Seymenler Kulübü
Birleşik Büro –İş
Birleşik Kamu İş Konfederasyonu
Cem Vakfı Ankara Kadın Kolları
Cumhuriyet Kadınları Derneği
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği
Çağdaş Kadın ve Gençlik Vakfı
Dil Derneği
Eğitim –İş Sendikası
Engelliler Konfederasyonu
Genel Sağlık-İş
Hacı Bektaş Eğitim ve Kültür Derneği
Halk Ozanları Kültür Derneği
Kız Teknik Öğretmenler Derneği
Kültür Sanat –İş
Memleket Sevdalıları Derneği
Müzik Eğitimcileri Derneği
Tarım Orman-İş
Tüketici Hakları Derneği
Türkiye Gençlik Birliği
Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği
Ulaşım-İş
Ankara İtfaiyecileri Kültür ve Dayanışma
ASKİ Su ve Kanal Çalışanları Derneği
Türkiye Polifonik Korolar Derneği
Ulusal Eğitim Derneği
Veteriner Hekimler Derneği
Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği
Yerel-İş