Günlük arşivler: 30 Temmuz 2012

Doğanehir’de Alevilere tehdit.. / Threats to Alevi population in Dogansehir

Aman hükümet!
Benzer acıları yaşamayalım.. Geçmişin ciddi birikimi / acısı var.. Aman aman aman.. sakın bu tür girişimlere izin vermeyelim.. Düşüncesine bile.. Hükümet en yüksek perdeden ısrarla ve yineleyerek kararlılık sergilemek zorunda.. Bu kaçınılmaz ve ertelenemez bir görev.. Dış operasyonlara, PROVOKASYONLARA çook dikkat! Ahmet Saltık. 30.7.12

Dikkat; en uçtaki provokatörler kukla, ipleri birilerinin elinde.. Bu ara kademenin de ipleri daha yukarılarda.. Üstelik porovokasyon malzemesi de bu “üst merkez” in cebinde.. Dış provokasyona çok dikkat
Malatya Doğanşehir’de Alevi aileye dönük linç girişimi bir kıvılcım olmasın..
Başbakan çıkıp, “.. her kürtaj bir Uludere’diiiiir..” diye bağırırken yaptığı gibi bu olayı kınasın, hemen, gecikmeden, inandırıcı olarak, en az 100 dB ile haykırarak..
Haydi bakalım Diyanet İşlerinin sahaya inen aktivist başkanı.. Kalk Doğanşehire git
ve yıllardır kışkırtılmış kitleleri kararlılıkla, içtenlikle yatıştır nasıl yapacaksan.. Söz ve davranışlarınıza önce siz inanın ama ki başkaları da ikna olsun.. Hemen, gecikmeden.. Ahmet Saltık, 30 Temmuz 2012, www.ahmetsaltik.net

SURİYE’Yİ YEMEK.. Eating Syria.. / By Suay Karaman

Suay Karaman.. 27 Mayıs Devrimcisi Suphi Karaman’ın oğlu, İLK KURŞUN Gazetesi yazarı, eski ADD Genel Sekreteri, Gazi Üniv. Öğr. Görevlisi, TÜMÖD Genel Sekreteri. Yiğit kalem, yürekli Atatürkçü.. Yalpalamayan kişilik. Sağolasın! Ahmet Saltık. 30.7.12

SURİYE’Yİ YEMEK..

Suay Karaman
TÜMÖD Genel Sekreteri
http://www.ilk-kursun.com/haber/112874, 30.7.12

ABD’nin eski dışişleri bakanlarından Condoleezza Rice, 7 Ağustos 2003’te The Washington Post gazetesinde Fas’tan Çin sınırına dek 22 ülkenin siyasal ve ekonomik coğrafyasının değiştirilmesini amaçladıklarını söylemişti. ABD ordusunun NATO Avrupa Müttefik Birlikleri Başkomutanı olarak görev yapan generali Wesley Clark, 2 Mart 2007’de bir TV konuşmasında şunları söylemişti:

“Beş yıl içinde yedi ülkeyi ele geçireceğiz: Irak, Suriye, Lübnan, Libya, Somali, Sudan, İran.”

Emperyalist devletlerin yemek istediği Suriye, her türlü olumsuzluğa karşı mücadele etmektedir. En geç 2 ayda düşeceğine kesin gözüyle bakılan Suriye, bütün bu karışıklık ve olumsuzluk içinde 18 aydır direnmektedir. ABD’nin emperyalist yönetimi, aylardır Beşşar Esad rejiminin devrilmesinden yana bir politika izlemektedir. Emperyalizmin isteği üzerine, bölgedeki güçlü İran ile Suriye bloğunu parçalamak ve İran yönetimi tümüyle yalnızlaştırmak için Esad rejiminin devrilmesi gerekmektedir. Suriye’nin ele geçirilmesinin ardından İran’a da ‘demokrasi getirmek için’ (!) müdahalede bulunulması, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) adı verilen büyük işgal planı kapsamında gündeme getirilecektir.

877 km2’lik sınırımız bulunan Suriye’ye yapılan bu kirli tuzaklara karşı emperyalist devletlerin işgal projelerinin eş başkanı olmakla övünenlerden kurulu siyasi iktidar, tutarlı davranış ve ulusal çıkarlarımız için dik duruş sergileyememiştir. “Deliğe süpürmeyin, kullanın” denilen BOP’un eş başkanı; “sabrımızın sonuna geldik, Suriye bizim iç meselemiz.. Suriye aynı zamanda bizim eski bakiyemiz olan bir toprak..” diyerek, diplomasi ve akılla çatışan ciddiyetsiz söylemlerde bulunmuştu. “Kardeşim” dediği bir ülkeye, saldırganlık içinde bulunan BOP’un eş başkanı, yaptığı yanlış söylem ve tutumlarla ateşle oynadığını fark edemedi. Şu anda gelinen durum karşısında, ne yapacağını bilmez bir halde dolanmaktadır.

BOP’un eş başkanı, Suriye’yi Esad’dan kurtarmaya çalışırken, geleceğe dönük tehlikeleri göremeyen niteliksiz bir siyaset izledi. Esad karşıtı muhaliflere verilen lojistik destek sayesinde PKK terör örgütü ile mücadelenin aleyhimize bir ivme kazanmasına yol açılmış oldu. Bizim topraklarımızda üslenen PKK terör örgütünün dışarıdan destek aldığı tek yer, Mesut Barzani’nin Irak’ın kuzeyindeki Bölgesel Kürt Yönetimiydi. Barzani, PKK terör örgütünü kendi topraklarında barındırmakta, beslemekte ve ülkemize saldırtmaktadır.

BOP’un eş başkanının Suriye’nin iç işlerine ilişkin kargaşayı körükleyen konuşmaları ve eylemlerinin ardından, Esad’ın PKK terör örgütünü anımsatan sözleri üzerine eş başkanlar, şimdi Suriye politikası hakkındaki yanlışlarını anlamışlar mıdır? Esad yönetimi, Suriyeli Kürtlerin üzerindeki baskıyı kaldırarak, silahlanmalarına göz yumdu. PKK terör örgütüne yakınlığıyla bilinen Suriye’deki Demokratik Birlik Partisi, Suriye’nin sınırımıza yakın
kimi kentlerindeki binalara PKK terör örgütünün bayraklarını ve terör örgütünün başının posterlerini astı. 12 Kürt örgütünü bir araya getirerek Kürt Ulusal Konseyi’ni kurduran, Suriyeli Kürtleri eğiten Barzani, AKP hükümetini uyutarak Irak’ın kuzeyinden sonra Suriye’nin kuzeyinde de
söz sahibi oldu. Hemen sınırımızın aşağısında yeni bir Kürt oluşumu kurulmaktadır.

Bölge Kürtlerinin ortak bir devlet olma yolundaki öngörüleri, bir federatif devlet modeline doğru biçimlenmektedir. Kürtlerin olası federatif bir devlet altında toplanmalarının tek sorumlusu ise BOP’un eş başkanıdır. BOP’un eş başkanının isteğiyle sınıra yakın bölgelerde yaklaşık elli bin sığınmacı için kurulan çadır kentlerde sağlanan olanaklara isyan eden, Türk bayrağını indiren, güvenlik güçlerini rehin alan, polislerimizi döven, kamyonlarımızı yakanların olması düşündürücüdür. Ama bunları BOP’un eş başkanı ve çevresi hiç düşünmemiştir. Yapılan yanlışların sonucunda Irak’ın kuzeyindeki
PKK terör örgütü, Suriye’nin kuzeyine de yerleşmiştir.

Komşularla “sıfır sorun” derken, Suriye ve Irak sınırı olmak üzere, toplam 1208 km’lik geniş bir terörle mücadele alanı yaratılmıştır. Suriye sınırındaki kara mayınların temizlenmesi ile ilgili ihale çalışmalarının da yürütüldüğü bilinmektedir. BOP ilerledikçe, hedefin Türkiye’nin bölünmesinin olduğunu göremeyenler, şimdi Suriye’nin kuzeyindeki yapılanma
ortaya çıkınca, durumu anlayabilmişler midir?

Suriye’deki iç savaştan doğrudan ve en kapsamlı biçimde etkilenecek ülke Türkiye’dir. Kürt konusu ise bu etkilenmenin belki de en karmaşık ve zor bölümüdür. Diyarbakır Anakent Belediye Başkanı da bu gelişmelere koşut olarak Türkiye’de yeniden özerk Kürdistan özlemini dile getirmiştir. Bu sıkıntılı süreçten kısa sürede kurtulmanın yolu, Rusya ve Çin birliğinin küresel emperyalizme direnerek, BOP’a geçit vermemesidir. Eğer bu birliktelik olmazsa, böyle eş başkanlarla yönetilen ülkemizde yüz yıl sonra yeniden Sevr haritasının hayata geçirilme olasılığı bulunmaktadır.

Emperyalist devletlerin kuyruğuna takılanların, sıranın bir gün kendilerine de geleceğini görmeleri gerekir. BOP’un işgal planları için taşeronluk hizmeti verenlerin, emperyalist oyunlara alet olanların, CIA eski çalışanlarından Philip Burnett Franklin Agee’nin (1935-2008) “Şirket İçinde: CIA Günlüğü” adlı eserini okumaları gerekir. Philip Agee’nin şu sözleri
birçok olaya açıklık getirmektedir: “CIA için demokrasinin bir anlamı yoktur. Eğer bir ülkede seçilmiş bir hükümet varsa ve bizimle işbirliği yapıyorsa her şey normaldir. Eğer işbirliğini reddediyorsa, demokratikmiş, değilmiş umurumuzda değildir, icabına bakılır.”

Üç yüz yıldır dünyayı sömüren emperyalizme karşı ilk kez utku kazanan büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesini anlayamamış beyinler, ülkemizi çok büyük sorunlarla karşı karşıya getirmişlerdir. Akılcı düşünce ile birlik ve beraberlik ile bütün sorunların aşılacağı tam bağımsız, demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti hepimizin özlemidir, dileğidir.

İlk Kurşun Gazetesi
30 Temmuz 2012

Bodrum’da eski ARGE’ler..

Prof. Dr. Selçuk Erez

Cumhuriyet Dergi 29.07.2012

Prof. Dr. SELÇUK EREZ

Bodrum’da eski ARGE’ler

Bu günlerde, “İstanköyaltı Bodrum” başlıklı kitabımı, üçüncü baskısı için gözden geçirmekteyim. Bazı konuları hatırladım:

Bodrum’un eski süngercilerinden Ali Cengiz anlatmıştı:

– Gangava nedir? Eskiden süngerciler, denizin dibine dikdörtgen kesitli demir çerçeveye bağlı bir ağ indirip çekerlerdi. Denizin dibi genellikle dümdüz olmadığından bu çerçeve, çoğu kez dibe tam oturmazdı. Biz gangavanın çerçevesinin altına gevşekçe bir zincir gerdik ve ağın altını bu zincire bağladık. Böylece, alttaki zincir,
her türlü araziye uyduğundan verim yüzde yetmiş arttı.

Çevresindekilerden farklı düşünebildiğinden “Gâvur” olarak anılan Ali Reis ile Ali Cengiz, dalgıç makinesinde de önemli bir değişiklik yapmışlar:

– Eskiden dalgıçlara hava veren pompa, iki kişi tarafından elle çalıştırılırdı. Belli derinlikten sonra hava basmak çok güçleşirdi. Yunanlılar, bu işi, tekneye ikinci bir motor ekleyerek halletmişlerdi. İkinci bir motor edinmek, masrafa yol açıyordu.

Biz, hava basma sistemini, geminin asıl motorunun kasnağına bir ekleme yaparak buraya sarılacak ikinci bir kayışla çalıştırmayı düşündük. Sonuç, başarılı oldu. Artık hem ikinci bir motorun alınması gerekmedi,
gider de kısılmış oldu.

Böyle önemli araştırmaların ve geliştirmelerin (ARGE’lerin) gerçekleştirildiği Bodrum, nasıl bir Bodrum’du? Henüz turistlerce keşfedilmemiş, mavi yolcularca istila edilmemiş fakir bir kasabaydı.
Durumunu bir dörtlük iyi anlatır: “İstanköy altı Bodrum-İki dükkân bir fırın-peynir ekmek yiye yiye-kalmadı
ağız burun.”

Türkiye’de ARGE’ye ne kadar az yatırım yapıldığını, yeterince ARGE olmadan da- birilerinin ikide birde iddia ettiği gibi büyük ve önemli bir devlet olamayacağımızı, gelen geçenin, hatta Irak Başbakanı’nın bile posta koyduğu bir ülke olarak kalacağımızı biliyoruz.

ARGE nasıl yapılır, kim yapar, nerede yapar bunu?
ARGE, imam kökenli müdür atadığımız kurumlarda değil, araştırmaya yatkın kafa yapısına sahip insanlara fırsat verilen yerlerde yapılır. Aklı, ambargolarla engellenmemiş, kafası dünyaya açık kimselerce yapılır.
Bu insanları, ikibin kişinin yaşadığı fakir mi fakir bir kasabaya bıraksanız bile onlar işte böyle ne yapar yapar ARGE’nin dikalasını yaratırlar! l

www.selcukerez.com

=====================================

Teşekkürler Selçuk hocam, 30.7.12

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Rusya’dan kritik uyarı / Critical warning from Russia

Rus Dışişleri Bakanı uyardı : Suriye’deki karışıklıkların arkasında
Batılı ülkeler var..
Türkiye’nin, Batı emperyalizminin maşalığını yaparak sahibinin sesinden öte Suriye’de iç isyanı kışkırtması, bölücü isyancıları ülkemizde konuk etmesi, silahlandırıp Suriye’ye suç işlemeye gönderip döndüklerinde barındırması,
Batı ağzı ile konuşması… beni utancımdan kahrediyor..
Büyük Atatürk’ün tam bağımsız onurlu dış politikası bu mudur?
Ata’nın 12 yıl kesintisiz dışişleri bakanı (1925-37) Dr. Tevfik Rüştü Aras, ülkemizin Atatürk dönemindeki dış politikasını şöyle açıklıyordu :
“Bizim dış politikamız basit ve doğrudur. Herkesle dostluk kurmak isteriz.
Ama hiç kimseyle ittifak veya bloklaşma yapmayız..”
İktidar, Batı yönlendirmesine neden bu denli ölçüsüz açık, adeta mutlak itaat içinde?
Kritik soru budur.. Yanıtı da bilinmektedir..
AKP’li vekiller nereye dek?
Quo vadis AKP’liler ??
Ahmet Saltık, 30.7.12

Rusya’dan kritik uyarı

Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov’dan

“Halep’te bir trajedi yaşanabilir” uyarısı geldi.

Lavrov, Şam Yönetimi’nden çözüme yönelik bazı ön girişimlerde bulunmasını istediklerini belirtti ve kritik bir noktaya dikkat çekti.

Lavrov, “Silahlı gruplar Halep gibi koca bir şehri işgal ederken Şam yönetiminin
bunu kabul etmesi beklenemez.” dedi.

“Silahlı gruplar Halep gibi koca bir şehri işgal ederken Şam yönetiminin operasyonlara son vermesi beklenemez.”

Bu sözler Rus Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov’a ait.
Rus Dışişleri Bakanı Halep’teki durumun kritik aşamaya ulaştığını belirtti.

Basın mensuplarının karşısına geçen Lavrov, Halep’te ciddi bir trajedinin yaşanabileceğine dikkat çekti. Lavrov, “Süreçte batılı ülkelerin önemli bir rolü var” dedi.

Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, bazı ön girişimlerde bulunması için Şam Yönetimi’yle görüştüklerini dile getirdi.

Lavrov, “Ancak silahlı gruplar saldırılarını sürdürürken Esad’ın bunu kabul etmesi beklenemez.” ifadesini kullandı.

Ergenekon’da zulüm sürüyor! / Tiranism continues through with Ergenekon trial..

Ergenekon’da zulüm sürüyor! Ergenekon davasında, kamuoyunda “3. Yargı Paketi” olarak bilinen 6352 sayılı kanun kapsamında yapılan tahliye taleplerini değerlendiren mahkeme heyeti kararlarını açıkladı: Tahliye yok! Sanıklar
DAĞ BAŞINI DUMAN ALMIŞ marşını hep birlikte söylediler. Doğu Perinçek, “Burası mahkeme değil Fetullah divanı!” dedi. (www.ulusalkanal.com.tr, 30.7.12)

ATATÜRK : Yurtta barış, dünyada barış! / Peace at home peace in the world! By Ataturk

ATATÜRK : “Milletlerin yaşamı tehlikeye düşmedikçe savaş bir cinayettir!”
Komşularımızla ve yurt içinde en geniş anlamda BARIŞ istiyoruz..
BOP, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da kanlı savaşlar zinciridir. Başbakan RT Erdoğan, Türkiye’yi de bölme planını yayımladığı haritalarla açık açık belirtmiş olan bu hain planın eşbaşkanlığından çekilmek zorundadır. BOP Eşbaşkanlığı ile T.C. Başbakanlığı birbiriyle bağdaşabilecek görevler değidir; yüce divanlık suçtur!
Sağduyulu ve yurtsever AKP’li dostlarımız, bu bile bile lades oyununa artık daha fazla tahammül gösteremezler. Ülkenin yazgısı rastlantılara bırakılamaz.. Ahmet Saltık

Kadın-Erkek eşitliği bu mu? Tanrı böyle birşey emredebilir mi, düşünelim! / Is woman-men equity is this picture, could God order such a mess?

Dincilere ve dinidarlara sormak gerek : Yüce Tanrı fotoğraftaki gibi bir kurgu öngörmüş olabilir mi? Adem ve Havva anadan üryan değiller miydi? Aydın din bilginlerinin daha çok çalışarak Kuran’da türbanın olmadığını halka duyurmalarını bekliyoruz. Medya da görevini yapsın. Diyanet ayak bağı olmaktan çekilsin.. Halkımız böylelikle bölünüyor ve enerjimizi gereksiz tüketiyoruz. Bu, Atlantik ötesi kökenli bir iğrenç oyun, politik!
Kadınlar, kendilerini aşağılayan, kara çarşaflara saran, dinde yeri olmayan, dini siyasete alet eden bu çöl şeriatını reddetmeli.. Erkekler de.. Gerçek kadın-erkek eşitliği istemeliyiz.. Bunun güvencesi LAİKLİK!