Günlük arşivler: 27 Temmuz 2012

No smoking ! Türkiye Sanatçılar Birliği

Kapitalizmin doymak bilmez kör ihtirası dünyayı yaşanmaz kıldı.. “Sürdürülebilir kalkınma” masalları iflas etti. “Sürdürülebilir yaşam” tek seçenek kaldı.. Ahmet Saltık.

Ankara Tabip Odası, tutuklu tıp öğrencilerini ziyaret etti..

Tabip Odaları, Türk Tabipleri Birliği’nin temel organlarıdır. Ülkemizde 66 tanedir. Anayasa’nın 135. maddesi bağlamında, 6023 sayılı yasa ile kurulmuş, KAMU KURUMU NİTELİĞİNDE MESLEK KURULUŞLARIDIR. Devletten hiçbir maddi yardım almazlar, kaynaklarını kendileri üretirler ve organları seçimle işbaşına gelir. Önemli, bir anımsatma : 400 dolayında TSK mensubu da yıllardır tutuklu, değerli ATO yöneticisi meslektaşlarım çok dikkatli insanlardır ve herkesin sağlığı için eşit düzeyde sorumluluk duyarlar.. Bu nokta her nasılsa gözden kaçmış açıklamada..

Değerli Meslektaşımız,

Ankara Tabip Odası olarak tutuklu bulunan tıp öğrencilerimizi ziyaret etmek için bir süre önce başvuruda bulunmuştuk. Bürokratik süreçlerin tamamlanmasının ardından çıkan izin sonrasında, Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu olarak tutuklu öğrencileri dün ziyaret ettik. Ziyarette öğrencilerimizin morallerinin
gayet yerinde olduğunu görmekten memnun olmakla birlikte, daha iki ay öncesine dek aramızda olan,
tıp eğitimlerini sürdüren bu genç insanlarla bu kez parmaklıklar ardından karşılaşmak bir kez daha yüreklerimizi burktu. Sürecin hızla tamamlanması, öğrenci kardeşlerimizin bir an önce okullarına dönebilmeleri ortak dileğimizdir.

Türkiye’de şu anda 700 dolayında öğrenci, 100 dolayında gazeteci, öğretim üyeleri, sendikacılar, milletvekilleri, aydınlar tutuklu bulunuyor. Hekim örgütü olarak her birimizin vicdanını rahatsız eden, ülkemizde kişi hak ve özgürlüklerine yönelik, artık zulme dönüşmüş bu tablonun değişmesi için tüm ilerici güçlerle birlikte çalışmaya devam edeceğiz.

Özgürlükleri elinden alınan, eğitimlerinden alıkonulan tıp öğrencisi kardeşlerimizi buradan tekrar selamlıyor ve her zaman yanlarında olduğumuzun altını bir kez daha çiziyoruz. 27 Temmuz 2012.

Ankara Tabip Odası
Yönetim Kurulu
www.ato.org.tr

E. Amiral Ertürk TÜRKER’in Ulusal Kanal Programı ve çağrışımlarımız..

E. Amiral Ertürk TÜRKER’in Ulusal Kanal Programı ve çağrışımlarımız..

Dostlar.

Bu erişkeyi (linki) mutlaka tıklayınız ve baştan sona izleyiniz.

26/27 Temmuz 2012 gecesi, ULUSAL KANAL’da Can Karadut’un konuğu idi Sayın Em. Tuğa. Ertürk Türker paşa.

Çok önemli iletiler verdi..

Son derece akıllıca,

Tutarlı, cesur ve açık..

Türkiye’nin Suriye politikasının denizci deyimiyle tam anlamıyla karaya oturduğunu söyledi.

Gerekçelerini sıraladı..

Mutlaka yanıtlanması gereken sorular sordu AKP’ye ve Başbakan RT Erdoğan’a..

Lütfen izleyiniz ve kayıt alınız, eş – dosta izletiniz.. Arşivleyiniz..

Israrla öneririm..

Türker Paşa’yı AYDINLIK Gazetesindeki ve İlk Kurşun Gazetesindeki yazılarıyla, TV diyemeyeceğim
Ulusal Kanal programlarıyla, konferanslarıyla izlemek gerek..

Bu çok zeki, birikimli ve yürekli Türk Paşasının geleceğini karartan AKP’ye hakkımı asla helal etmeyeceğim. Gencecik yaşında böylesine zor yetişen en değerli insangücümüzü sorumsuzca ve hovardaca harcamaya hiç kimsenin hakkı olamaz. Başbakanın da elbette.
Başbakan RT Erdoğan, Türker paşaya bağışlanmaz ve telafi edilemez adaletsizlik yaptı

Ağır, çok ağır kul hakkı yemişlerdir..
Kendilerini Allah bile bağışlamayacak, bağışlayamayacaktır..
Çünkü Kuran’da açık açık yazılı :

BANA KUL HAKKIYLA GELMEYİN..

Türker Paşa’yı izliyordum.. Yargımı vermiştim.. Geleceğin Deniz Kuvvetleri Komutanı..
Bir yurttaş olarak benim de en nitelikli, en donanımlı, en yaraşırın en üst düzey görevlere gelmesini isteme hakkım var..

Yazıklar olsun Türker Paşa ve O’nun gibi yetenekli (örn. Org. Bilgin Balanlı vd.) komutanlarımızı, aydınlarımızı harcayanlara.. RT Erdoğan ve AKP’lilerin Yüce Tanrı’nın ilahi adaletinden
asla kurtulamayacaklarına gönülden inanıyorum.

AKP başına iş açtı aynı zamanda..
Şimdi buyurun, mertçe, komplolara girmeden, Türker Amiralimizin son derece akıllı ve SIKI muhalefetiyle başedin bakalım. Ne zekasına yetişebilirsiniz ne birikimine..

İlle de yürekliliğine..

Vira Amiralim, vira!

web sitemiz

www.ahmetsaltik.net

yazı, duyuru, dosya vb. çalışmalarınıza açıktır..

Dostlar,

Lütfen tıklar mısınız ???

Sevgi ve saygı ile..
27.7.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Teravih namazı, kandiller, kefaret orucu diye birşey yok.. / İlahiyatçı Prof. Bayındır’dan..

İslam Dini kuralı diye bin yıldan beri yapılanların yanlış olduğu bir bir ortaya çıkıyor.. Aydın din bilginlerinin bu hizmetini çok önemsiyoruz.. Doğrudan İslam dinine en büyük hizmettir.. Teşekkürler Prof. Bayındır hocamıza.. Ahmet Saltık.

Teravih_Kandiller_Kefaret_orucu_yok

CEP TELEFONLARI ve BAZ İSTASYONLARI MERAK EDİLEN SORULAR ve YANITLARI

Tabip Odaları, Türk Tabipleri Birliği’nin temel organlarıdır. Ülkemizde 66 tanedir. Anayasa’nın 135. maddesi bağlamında, 6023 sayılı yasa ile kurulmuş, KAMU KURUMU NİTELİĞİNDE MESLEK KURULUŞLARIDIR. Devletten hiçbir maddi yardım almazlar, kaynaklarını kendileri üretirler ve organları seçimle işbaşına gelir.

Dostlar,

Ankara Tabip Odası Halk Sağlığı Kolu olarak,
cep telefonları ve baz istasyonları hakkında
halka dönük özlü biz bilgilendirme notu hazırladık.

Naçizane bizim de katkı verdiğimiz bu metni okuyarak
cep telefonu ve baz istasyonları kaynaklı elektromanyetik radyasyon hakkında temel düzeyde bilgi edinmek ve
korunma yöntemlerini öğrenmek yerinde olacaktır.

Cep telefonu kullanımı son derece yaygın ve yoğun.
Ülkemizde 66 milyon dolayında cep telefonu abonesi var..
İletişim şirketleri rekabet ile konuşma sürelerinde teşvike (promosyona) girişiyorlar. Sorun bir boyut daha kazanıyor yaygın kullanımın yanı sıra..

Bu bakımdan önemli bir halk sağlığı sorunu..

HALK SAĞLIĞI KOMİSYONU – Güncel Bilgi Notu

CEP TELEFONLARI ve BAZ İSTASYONLARI MERAK EDİLEN SORULAR
ve YANITLARI

Ankara Elektrik Mühendisleri Odası’nın da katkı verdiği bu metne ulaşmak için Ankara Tabip Odası’nın web sitesini ziyaret etmeniz gerekecek…..

Bu sitede sağ tarafta 2 kutucuk yan yana

Halk İçin Güncel Sağlık Bilgileri

ve

Hekimler İçin Güncel Bilgiler..

Ankara Tabip Odası’nın bir üyesi ve uzmanlık alanım bakımından da Halk Sağığı Komisyonu’nun üyesi olarak
bu ürünlere bizim de mütevazi katkılarımızı olabiliyor.
Ortak çalışıyor, imece yapıyor ve adlarımızı koymuyoruz.

İzlemenizi öneririm.

Cep telefonları… yazısı için:

Erişke (link) aşağıda.. Lütfen tıklayınız..

http://ato.org.tr/#/bilgi/halk-icin-guncel-saglik-bilgileri/1 (tıklayınca ekranın sol alt köşesinde pdf dosya adı görülüyor, orayı tıklayıp dosyayı açınız..)

Özellikle gençlerimizi elektro manyetik radyasyondan korumak için onları eğitmeliyiz..

Cep telefonu kullanımının kurallarına uymalıyız..

Baz istasyonlarını yoğun oturma alanları dışına çıkarmalıyız..

Sevgi ve saygı ile..
29 Temmuz 2012, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Çocuk Gelin Dövülerek Öldürüldü..

26.7.12, Cumhuriyet

İşkence gören ‘Melek’ yaşam savaşını yitirdi!

Eşi ve onun ailesi tarafından kapatıldığı tuvalette 3 ay boyunca tutulan ve sürekli şiddete sunuk (maruz) kalan 24 yaşındaki Melek Karaaslan, kendi ailesince kurtarılıp kaldırıldığı hastanede verdiği yaşam savaşını yitirdi. Bir hastane çalışanı,
“Kızı ölüme terk etmişler; doğrudan öldüremedikleri için böyle bir yol seçmişler..” dedi.

Ağrı Devlet Hastanesi’ne geçen hafta babası ve polisler eşliğinde ölmek üzereyken getirilen Melek Karaaslan hayatını kaybetti. 24 yaşındaki Melek Karaaslan, 8 yıl önce evlendiği eşinin ailesi tarafından 3 ay önce tuvalete kapatıldı. Gördüğü şiddet sonucu bir çocuğunu da yitiren ve bu nedenle psikolojik sorunlar yaşayan Melek, kapatıldığı tuvaletten babası ve polisler eşliğinde kurtarıldı.

Hastaneye getirildiğinde 30 kg olan Melek için ağrı Valiliği Sağlık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı devreye girdi. Ağrı Devlet Hastanesi’nden Ankara’ya ambulans uçakla sevk edilen Melek, yoğun bakımda bir haftadır verdiği yaşam savaşını yitirdi. Sabah gazetesinden Müjgan Halis’in haberiyle gündeme taşınan olay şöyle:

16 yaşında evlendirildi

Melek Karaaslan, 8 çocuklu ailesinin en büyük 2. çocuğu. 1988 doğumlu. 8 yıl önce,
16 yaşında evlendirildi. Ağrı’nın Hamur ilçesinde eşinin ailesiyle birlikte yaşamaya başladı. İddialara göre, eşinden ve ailesinden sürekli şiddet görüyordu. Evliliğinden
3 yıl sonra ilk çocuğu oldu. Yine dayak yediği bir gün dışarı atıldı. Gebe olan
genç kadının evin dışında tek başına doğurduğu çocuk öldü. Melek o saatten sonra psikolojik bunalıma girdi. Davranışları bozulmaya başlayan Melek, eşinin ailesinden daha çok şiddet görmeye başladı.

Aile büyükleri “namustur” deyip geri gönderdiler

Sonraki yıllar Melek’in 2 çocuğu daha oldu. Ancak şiddet hiçbir zaman bitmedi.
Melek’in babası birkaç kez kızını alıp eve geri götürdü. Ancak ailelerin büyükleri kızı ‘namustur’ diyerek eşinin evine geri gönderdi. Bu durum en son 6 ay önce yaşandı. Eşinin evine dönen Melek, gördüğü şiddet karşısında tuvaletini bile tutamaz duruma geldi. Ailesi kızı Melek’i en son 3-4 ay önce görmüş, o saatten sonra da bir daha haber alamamıştı.

İstanbul’da çalışan Melek’in ağabeyi Reis, Ağrı’ya döndü. Ailesinin haber alamadığı Melek’i iki hafta önce görmeye gitti. Melek’in bir düğünde olduğunu söylediler.
Evde 15 dakika kalan Reis, kardeşini tuvalette yatarken buldu. Türkçe konuşmakta zorlanan Reis, Melek için ‘Mahvolmuş’ ifadesini kullanabildi:

“Melek’lere gittim. Baktım kapıyı çekmişler. ‘Düğüne gitti’ dediler. 15 dakika oturdum. Kapıyı açtım. Lavaboda gördüm. ‘Neden orada’ diye sordum. ‘Hasta’ dediler.
Altına kaçırıyormuş. ‘Kayınpederi burada bıraktı’ dediler. Ben kardeşimi görünce dayanamadım. Karanlık bir yerde. Yatıyor. Tuvalete bırakmışlar. Babama söyledim.
Çok üzüldüm. Ağladım. Annem perişan, herkes perişan. Ben en son 8 ay önce gördüm.
O zaman çok normaldi, hafif bir hastalığı vardı. Şimdi hastanede. Sadece yatıyor, konuşamıyor. Tüm vücudu yara içinde. ”Reis, Melek’in eşinden ve ailesinden yakınmacı olduklarını da anlattı.

Ölüme terk edilmiş…

Melek’in babası Kasım Levent Türkçe bilmiyor. Reis aracılığıyla durumu şöyle anlatıyor:

“Kız ölüyormuş. Şikâyet ettim. Bir ay mı, bir sene mi orada bilmiyoruz. En son 3 – 4 ay önce gördüm. O zaman normaldi.” Anne Hanım Levent ise, ağlamaktan konuşamıyor…

Ağrı Devlet Hastanesi çalışanlarından bir yetkili ise şunları söyledi:

“Kızı ölüme terk etmişler. Doğrudan öldüremedikleri için böyle bir yol seçmişler. Tuvalette tahta bir zeminde yatmış. Kendi tuvaletinin içinde olduğu için de yaralarını kurt kaplamıştı. Sağlık raporu çıkarıldı. Ailesinin durumu iyi değil. Ailesi bakamayacağını söyledi, bu nedenle sosyal hizmetlerde bakılması konusunda raporlar hazırlanıyor. Melek’in eşi ve eşinin babası polis tarafından gözaltına alındı.
Ancak ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı. Melek’in eşi Ferdi, eşinin babasının adı ise Kudbetin Karaaslan. Radikal, Ağrı’nın dağlarında hayvan otlatan Kudbettin Karaaslan’a ulaştı. Kayınpeder Karaaslan ise iddiaları reddetti:

Kayınpederi: “Hastaneye sonbaharda götürdüm!”

“Ailesi gelmeseydi zaten biz onu hastaneye götürecektik. En son sonbaharda götürdük” diyen kayınpeder Karaaslan durumu şöyle anlattı:

“Kadın, bizim gelin hastaydı. Hanım bakıyordu. Tuvalete götürüp getiriyordu.
Tuvaleti geldiğini söylemiyordu. Hastadır, felçtir. Erzurum’a götürdüm.
Sonbaharda. İyileşecek dediler. Ha bugün ha ayarın iyileşmedi. Biz de baktık babası emniyete bizi şikayet etmiş. Kızını verdik götürdük, yoksa yine doktora götürecektim.”

Kudbettin Karaaslan, Melek’in kardeşi geldiği sırada tuvalette olduğunu, her zaman orada tutmadıklarını belirterek şunları söyledi: “Romatizması vardı. Gittikçe eriyordu. Doktor bile sağlamdır diye rapor verdi. En son sonbaharda götürdük. Yürüyordu.
Tuvalete gidiyordu. Ama 15-20 gün içinde eridi bitti. Götürecektik babası bırakmadı. Götürmese bir gün içinde biz de doktora götürecektik.”

İlk gelin aldığımızda da konuşmadığını söyleyen Karaaslan, Melek’in hocaya götürdüklerini şöyle anlattı:

“Hocaya götürdük. 4-5 yere götürdük. Hoca, ‘bu kız 9 yaşındayken korkmuş’ dedi.
‘Keşke babası vermeseydi’ dedi. Biz gezdirdik iyileşmedi. İlk çocuğu öldü. Bizim evde doğurdu öldü. Doktora götürdük, doktor kurtaramadı. Diğerlerini hastanede doğurdu.
Hiç dayak olayı olmadı. Hasta olduğu için kocasını göremiyor. Yatağına 2 senedir gitmiyordu. Kocası alıp götürüp getiriyordu, yatmıyordu beraber. Kız kendi istemiyordu. Bilseydik böyle olacağını diğer 2 çocuğu da dünyaya getirmezdik.”

Melek, geçen hafta Cuma günü Ağrı Devlet Hastanesi’nden önce ambulansla
Erzurum’a sevk edildi. Ağrı Valiliği, Sağlık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın duruma müdahil olmasıyla Melek, ambulans uçakla Ankara Dışkapı
Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Melek hastanenin
yoğun bakımında dün (Çarşamba) saat 15.00 sularında vefat etti.

Ağrı Devlet Hastanesi çalışanlarından biri şunları söyledi:

“Kızı ölüme terk etmişler; doğrudan öldüremedikleri için böyle bir yol seçmişler”
26 Temmuz 2012

http://www.cumhuriyet.com.tr/medya.php?mn=104944

====================================================================
Çocuk gelini döverek delirttiler!
Cumhuriyet Haber Portalı, 21.7.12

16 yaşında evlendirilen, 18’ine girmeden hamile kalıp -30 derecede dışarıda doğum yapmak zorunda bırakılan ve bebeği ölü doğduğu için yıllarca şiddet gören Melek Karaaslan, 8 yıllık evliliğinin sonunda bir tuvalette bağlanmış olarak bulundu.

Bulunduğunda 30 kiloya düşmüştü, yürüyemiyordu ve akıl sağlığını yitirmişti!

Çocuk gelini döverek delirttiler!

Ağrı’nın Hamur ilçesinde yaşayan Melek Levent (24), Ali Karaaslan ile evlendirildiğinde
16 yaşındaydı. İşkence dolu hayatı evliliğin ilk günlerinde başladı. Kocasından, kayınpederi Kutbettin Karaaslan’dan ve kayınvalidesinden gördüğü psikolojik ve fiziki şiddet her geçen gün arttı. Melek Karaaslan, henüz 18 yaşına girmeden hamile kaldı. Ancak gebeliğinin son günlerinde kocası ve ailesi onu Ağrı’nın -30 derece soğuğunda dışarı attı.

O gece sokakta tek başına kar altında ölü bir bebek doğurdu.

Ölü bebeğini sağ sanarak kucağına alarak kocasının evine geri döndü.
Döndüğü evde bu kez ölü doğum yaptığı için daha fazla şiddet yaşamaya başladı.
Hem bebeğinin ölü doğması hem evde yaşadığı şiddetin giderek artması,
akıl sağlığını giderek yitirmesine neden oldu.

Kızlarının yaşadıklarından haberdar olan Levent ailesi, onu alıp hastaneye yatırdı ve tedavi olmasını sağladı. Ancak aile büyüklerinin araya girmesiyle Melek Karaaslan kocasının evine
geri dönmek zorunda kaldı, ne de olsa kadının yeri kocasının yanıydı. Ama eve geri dönmek de sorunları çözmedi. Melek Karaaslan’ın babası en son altı ay önce kızını alıp kendi evine götürdü. Fakat daha sonra kocasının evine gitmek zorunda kalan kızından aylarca haber alamadı, kızını görme çabaları sonuç vermedi. Bunun üzerine baba Levent, polise haber vererek kızının hayatından endişe ettiğini bildirdi.

Tuvalete bağlanmıştı!

Karaaslan ailesinin Hamur’daki evine baskın yapan polislerin gördüğü manzara korkunçtu:

Tuvalete oturmuş pozisyonda bağlanmış ve açlıktan ölmek üzereydi.
Üstünde giysi niyetine yalnızca beyaz bir bez sarılıydı. Bundan altı ay önce neredeyse
70 kg dolayında olan Melek Karaaslan neredeyse bir çocuk cüssesindeydi, 40 kg vermiş
ve 30 kiloya düşmüştü. Sürekli oturmaktan vücudunun her yeri kireçlenmişti.

Kollarını hareket ettiremiyordu.

Üstelik vücudunun pek çok yerinde oluşan yaralar kurtlanmıştı.

Bu haldeyken kafasına aldığı darbelerden akıl sağlığını tümüyle yitirmişti.

Melek Karaaslan, artık yatalak bir şekilde Ağrı Devlet Hastanesi’nin İntaniye Servisi’nde yatıyor. Sağlık Kurulu tarafından verilen ön raporda, hiç düzelmeyeceği ve ömrünün sonuna dek ‘yatalak’ kalacağı belirtildi.

Ailesi sağlığı bu derece bozulmuş yatalak kızlarına bakamayacaklarını bildirince,
sosyal hizmet uzmanları bir rapor tutarak sağaltımından sonra yaşlı ve özürlü bakım merkezine yerleştirilmesini istedi. Levent ailesi, kızlarını bu hale getiren Karaaslan ailesinden yakınmacı olacaklarını belirtirken şunları söyledi:

“Kız dışarıda doğum yaptı ve bebeği ölü doğdu.
Ölü bebeğini kucağında görünce akıl dengesini yitirdi.
Kızımı almak istedim vermediler. Ben de polislerden yardım istedim.
Emniyet sayesinde kızımı alıp, hastaneye getirdim. Kızım akıl dengesini yitirmiş, konuşamıyor. Bu yüzden yakınmacı olduğunu söylemiyor.
Ama ben karşı taraftan yakınmacı olacağım.”

Küresel ısınma.. Sulak alanları susuz bıraktı, Göller kurudu!

Küresel ısınma gölleri kurutuyor, yaşam alanları yitiyor,. Kuzey Kutbu ve Grönland’dan dev buzul kitleleri koparak erimeye başlıyor.. NASA, önümüzdeki dömemde deniz düzeyinin 50 cm yükselebileceğini kestiriyor.. Bu bir felaket.. Atmosferde sera etkisi ağırlaşarak sürüyor. Doğa ile aramızda neredeyse bir savaş var. Doğa ile savaş olur mu? Barış içinde uyumla birlikte yaşam olur değil mi?

Kuresel_Isinma_Goller_kurudu_21.10.07

Dünya Hepatit Günü : 28 Temmuz 2012

Dostlar,

Ankara Tabip Odası Halk Sağlığı Kolu olarak, 28 Temmuz 2012 Dünya Hepatit (Karaciğer Enfeksiyonu) Günü nedeniyle
halka dönük özlü biz bilgilendirme notu hazırladık.

Naçizane bizim de katkı verdiğimiz bu metni okuyarak hepatitler hakkında temel düzeyde bilgi edinmek ve korunma yöntemlerini öğrenmek yerinde olacaktır.

Hepatitler çok sık görülüyor ve ciddi gidebiliyor.
Üllemizde de ne yazık ki çok yaygın..

Bu bakımdan önemli bir halk sağlığı sorunu..

HALK SAĞLIĞI KOMİSYONU – Güncel Bilgi Notu
DİKKAT: HEPATİT SİZE DÜŞÜNDÜĞÜNÜZDEN DAHA YAKIN OLABİLİR!
28 TEMMUZ : DÜNYA HEPATİT GÜNÜ..

Bu metne ulaşmak için Ankara Tabip Odası’nın web sitesini ziyaret etmeniz gerekecek…..

Bu sitede sağ tarafta 2 kutucuk yan yana

Halk İçin Güncel Sağlık Bilgileri

ve

Hekimler İçin Güncel Bilgiler..

Ankara Tabip Odası’nın bir üyesi ve uzmanlık alanım bakımından da Halk Sağığı Komisyonu’nun üyesi olarak
bu ürünlere bizim de mütevazi katkılarımızı olabiliyor.
Ortak çalışıyor, imece yapıyor ve adlarımızı koymuyoruz.

İzlemenizi öneririm.

Hepatit günü yazısı için:

Erişke (link) aşağıda.. Lütfen tıklayınız..

http://ato.org.tr/#/bilgi/halk-icin-guncel-saglik-bilgileri/detay/15

Özellikle gençlerimizi Hepatit B’den korumak için onları eğitmeliyiz..

Sevgi ve saygı ile..
28 Temmuz 2012, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net