Günlük arşivler: 20 Temmuz 2012

20 TEMMUZ 1974 – 20 TEMMUZ 2012.. 38 YIL SONRA KIBRIS MUTLU BARIŞ HAREKATI..

Bu ibretlik insanlık utancını da paylaşmadan edemiyoruz. Bu arada 1964’te Başbakan İnönü’ün emriyle Türk jetleri Kıbrıs’ta Rum askeri mevzilerini bombaladı. ABD Başkanı L. Johnson da bir mektup yazarak, NATO silahlarını bu biçimde kullanamayacağımızı ihtar etmiş, 6. Filo’yu Akdeniz’e yollamıştı. Türkiye Cumhuriyeti’nin 2. Cumhurbaşkanı, Büyük Atatürk’ün en yakın dava ve silah arkadaşı, 1. ve 2. İnönü savaşlarının yengin komutanı, Mudanya ve Lozan kahramanı Başbakan İsmet İnönü de tarihsel, yiğit, onurlu bir yanıt veriyordu :
“Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye orada yerini alır.”

20 TEMMUZ 1974 – 20 TEMMUZ 2012. 38 YIL SONRA KIBRIS MUTLU BARIŞ HAREKATI..

Son derece önemli bir belge. Kıbrıs’ta Türk varlığı günümüzden 8 bin yıl önce!
KIBRIS’ta TÜRK VARLIĞI MÖ 6. Binde!
Kıbrıs’a kendilerini Alaş diye adlandıran Türk boyu ya da boylarının ayak basma tarihleri (-) 1400’dür. Halbuki Minoen göçmenlerinin adaya göç etmeleri tarihi (-58). Fakat Kıbrıs’a ilk ayak basanlar, Yunanlı arkeolog Lefkoşa Müzesi eski müdürü Dikaos’a göre, MÖ 6. binde Anadolu’dan gelenlerdir.
Jeolojik olarak Kıbrıs’ın Akdeniz’deki yeri, İskenderun Körfezi’nden koptuğunu gösteriyor.
Kaynak : Tarihin Başladığı Ön-Türk Uygarlığı. Resmi Tarihin Çöküşü, Haluk Tarcan, Ön-Türk Uygarlığı Araştırmaları Merkezi, Töre Yayın Grubu, syf. 277 www.ahmetsaltik.net

AKP’den Düşük Profilli 20 Temmuz Kutlaması / Low profile celebration for July the 20th by AKP-JDP

20 Temmuz 1974.. 28. yıl.. AKP, MUTLU BARIŞ HARKATI kutlamalarına salt 1 TBMM Katip üyesi gönderdi.. Ulusal davalara sahip çıkma anlayışı bu düzeyde.. Çok yazık..

Orhan Birgit
obirgit@e-kolay.net
20 Temmuz 2012 – Cumhuriyet

Düşük Profilli 20 Temmuz Kutlaması

Dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ü, Başbakanı Bülent Ecevit’i, Başbakan Yardımcıları Necmettin Erbakan’ı, Orhan Eyüpoğlu’nu, Dışişleri Bakanı Turan Güneş’i, Milli Savunma Bakanı Hasan Esat Işık’ı, Genelkurmay Başkanı Org. Semih Sancar’ı, Kara Kuvvetler Komutanı Nurettin Ersin’i,
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Kemal Kayacan’ı ve Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Emin Alpkaya’yı kaybedeli yıllar olmuş. Kıbrıs Türklerinin efsane lideri Denktaş’ı da geçen yıl sonsuzluğa uğurladık. Soykırıma uğrayan Türkleri kurtarmak için 15 Temmuz 1974’te Kıbrıs’a çıkan
Silahlı Kuvvetlerimizde görev yapan kaç subay, astsubay ve Mehmetçik hayattadır?

Bilen var mı?

68 general ve amirali Silivri yargılaması gerekçesiyle, üstelik ucu açık bir şekilde tutuklanmış olan Ordumuzun Kurtuluş Savaşı’ndan sonraki ilk denizaşırı görevi için, oybirliği ile karar alan Türkiye Büyük Millet Meclisi, kendisini 20 Temmuz Kurtuluş Bayramı’nda bir tek kâtip üye ile temsil ettiriyor!

Dün KKTC internet sitelerinde AKP Milletvekili Mustafa Hamarat’ı KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun konutunda gösteren fotoğraf karesini izlerken burnumun direğinin sızladığını fark ettim.

Anavatan Türkiye, “Mutlu Barış Harekâtı”nın 37. yıldönümü kutlamalarına böyle düşük profilli
bir temsil ile mi katılacaktı?

37 yıl önce, 19 Temmuz’u 20 Temmuz Cuma’ya bağlayan gece yarısında Silahlı Kuvvetlerimizin Girne’den yapacağı çıkarmada rahmetli Rauf Denktaş’ın çektiği heyecanlı bekleyişi, London Daily News’in Ortadoğu muhabiri Harry Scok Gibson “Kıbrıs’ta Soykırım” adlı kitabında nasıl anlattığına bir iki ay içinde yayımlamayı umduğum “Kalbur Saman İçinde” adlı kitabımda şöyle değiniyorum:

… Ama büyükelçimiz ve Denktaş, yerel saate göre hareket etmişler ve 06.30 olarak hesap edilen çıkarmanın başlangıç saatinden bir saat önce alarma geçilmiş. Kulağı Ankara radyosunda olan
Rauf Bey, beklediği haberi alamayınca da haklı olarak telaşlanmış, “anavatan bu kez de caydı” diye düşünmüş.

O sırada da ada üstünde gecenin sessizliğini delen uçaklarımızın sesi duyulmuş Denktaş’ın 19 Temmuz 1974’te yaşadığı o saatleri, Kıbrıs Türk toplum yönetiminin dışilişkilerinden sorumlu Nail Atalay, şöyle anlatır:*

“O gece saat 22.30 sularında ofise gelen Türkiye Büyükelçisi (Asaf İnan) ve eşi, Denktaş’la
kahve içtiler ve sonra ayrıldılar. Daha sonra, evime giderken, Denktaş’ın BM Genel Sekreteri’ne gönderilmek üzere hazırladığı bir mektubu teleksle iletmesi ricasıyla büyükelçinin evine götürdüm. Büyükelçi robdöşambrını giymiş, elinde purosu kapıda belirdi.

‘Bu nedir?’ diye sordu. BM’ye yeni atanan Kıbrıs Rum temsilcisinin Türkleri temsil etmediğini bildiren bir yazı olduğunu söyledim. Sonra hemen yanındaki kapıdan bürosuna geçti.
Kısa bir süre sonra tekrar geldi.

‘Oku bana’ dedi. Okuduğumda titrediğini fark ettim. Mektubu elimden aldı.
Buruşturdu. ‘Şimdi buna gerek yok’ dedi.
Türk Ordusunu kastederek ‘Niçin, geliyorlar mı?’ diye sordum. Cevap vermedi.
Bunun yerine bana bir soru sordu:
‘Denktaş nerede?’
‘Uyuyor.’
‘Ona kendisini görmeye gelebileceğimi söyle’ dedi.
……….
Denktaş’ın ikametgâhına döndüm ve hizmetçiye O’nu uyandırmasını söyledim.
Aşağıya mayo giymiş olarak geldi. Büyükelçinin söylediklerini kendisine aktardım.
Sırrın bana da açıklanacağını umarak ‘Şifreli bir mesaj olabilir’ dedim.
Ama Denktaş, yanımdan ayrıldı ve yandaki kapıdan bürosuna geçti.
Kısa bir süre sonra, büyükelçi telefonla Denktaş Bey’i aradı ve bir görüşme gerçekleşti.

Konuşulanlara kulak misafiri olmak için ölüp bitiyordum, fakat dinleyebilmem imkânsızdı.

Sonra Denktaş, yüzünde büyük bir gülümseme ile parmaklarını şaklatarak ve dans ederek
bürosundan çıktı. Çok neşeliydi.

‘Neler oluyor?’ diye patladım.

‘Lütfen yolumdan çekil. Çok sıkıştım!’ Bu, ondan alabildiğim tek şeydi.
Sonra, bana ‘Türk Büyükelçiliği’ne gidiyorum. Ben dönene kadar burada kal.’ dedi.
15 dakika sonra elinde bir viski şişesi ile döndü. Bekleme odasında, benimle beraber,
yürütme kurulundan üç üye vardı. Bizleri, bürosuna davet etti. Şişeyi, masasına koydu,
o zamanlarda yanında taşıdığı tabancasını çıkardı ve viskinin yanına sürdü.
Saat gece yarısını geçmişti ve tarih 20 Temmuz’du.”
***
Ne yazık ki birçoğumuz için günümüzde bir şey ifade etmeyen; hatta Ertuğrul Kürkçü gibi
kimi BDP milletvekillerinin “Türkiye Kıbrıs’ta ne arıyor?” diye sormasına
yol açan 20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı’ndan küçük bir anı demeti…
Ne yazık ki, bugünkü AKP iktidarı, Kıbrıs Türk’ü ile ilişkisini her bakımdan gevşetmektedir.

2012’de Londra’da yapılacak olimpiyatlarda, KKTC’nin değilse, Kıbrıslı Türk sporcuların olsun katılmalarını sağlamak üzere, Britanya Kıbrıslı Türkler Derneği Başkanı Çetin Ramadan,
Uluslararası Olimpiyat Komitesi Başkanı Jacques Rogg’e bir mektup yazarak

“Bize yardımcı olunuz..” çağrısını yapmış.

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı
Prof. Uğur Erdener, gecikerek de olsa üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeliler.

Biraz da gülelim… (internette dolaşan bir öykücük…) / Let’s smile a little bit .. 3 Leaders directly to hell

Fıkraya göre 3 cehennemlik lider.. Bizimki ise yalnız değil, takımıyla birlikte..

Kraliçe Elizabeth, Obama ve Erdogan ölmüşler ve doğruca cehenneme gitmişler.

Bir gün Kraliçe Elizabeth;

“Ben Britanya’yı çok özledim. Britanya ile konuşmak istiyorum.Bakayım ne yapıyor herkes?” demiş.

Telefonu açmış ve 5 dakika konuşmuş ve sonra da dönüp,

-Şeytan borcum ne? demiş.

Şeytan,

-5 milyon dolar,diye cevap vermiş.

Kraliçe vakur bir edayla,derhal bir çek yazmış ve geçmiş koltuğuna oturmuş.

Obama ,buna fena içerlemiş ve başlamış bağırmaya;

– “Ben de, ben de özledim ABD’yi. Ben de herkes ne yapıyor, bilmek istiyorum..”demiş.

O da telefona sarılmış ve 2 dk. konuşmuş ve telefonu kapatmış ve sormuş şeytana;

-Borcum ne kadar?

Şeytan

-10 milyon dolar,demiş.
Obama çok bozulmuş ama o da bir çek yazmış ve geçmiş sandalyesine oturmuş.

Erdoğan,onları çok kıskanmış, bas bas bağırmaya başlamış.

– One minute,One minute,sıra bende,sıra bende! Ben de Türkiye’ye telefon açmak istiyorum. Bakanlarımla,yardımcılarımla ,parlamentodaki herkesle konuşmak istiyorum..” demiş.

Türkiye’yi aramış ve yaklaşık 20 dakika konuşmuş,konuşmuş ,konuşmuş. Sonra da Şeytana sormuş:

-Benim borcum ne şimdi?

Şeytan;

-20 dolar, demiş.

Erdogan şaşırmış;

– “Yirmi dolar mı? O kadarcık mı?” demiş.

Şeytan cevap vermiş;

-Evet. Eğer bir cehennemden diğerini ararsan, şehiriçi konuşma oluyor…

20 Temmuz 1974 KIBRIS MUTLU BARIŞ HAREKATI’nın 38. yılı kutlu olsun!

Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e, Kıbrıs Gazisi ve Şehitlerimize şükranla..

20_Temmuz_1974_KIBRIS_MUTLU_BARIS_HAREKATI_28._yil

20 Temmuz 1974 Kıbrıs Mutlu Barış Harekatı, 38. Yıldönümü kutlu olsun..

Dönemin Türkiye Başbakanı Bülent Ecevit , adadaki Yunan işgalini önlemek amacı ile müdahaleye karar verdikten sonra, diğer bir garantör devlet olan İngiltere ile birlikte müdahale etmek amacıyla görüşme yapmak için, 16 Temmuz 1974’te İngiltere’ye gitti.

Yapılan görüşmeler sonucu İngiltere’nin ortak müdahale’ye yanaşmayacağı anlaşıldı.
Bunun üzerine Türkiye hükümeti 1960 Garanti Antlaşması’ndan kaynaklanan tek yanlı müdahale hakkını kullanarak 20 Temmuz 1974’te Mutlu Barış Harekatını gerçekleştirdi.
Türk Barış Harekâtı, Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasını engelleyerek adanın bağımsızlığını korumuş, Kıbrıs Türklerini topluca imhadan kurtarmış ve Kıbrıs sorununun gerekçi, hakça ve kalıcı bir çözüme ulaştırılması için gerekli siyasi ve coğrafi zemini oluşturmuştur.

Türkiye’nin 1974 yılında adaya gerçekleştirmiş olduğu müdahalenin, uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan yasal bir zemine dayandığı ve “işgal” olarak kesinlikle tanımlanamayacağı gerek Avrupa Konseyi’nin 29 Temmuz 1974 tarih ve 573 sayılı kararı, gerekse de Atina Temyiz Mahkemesi’nin 21 Mart 1979 tarihinde aldığı 2658/79 sayılı kararla tescil edilmiştir.

Avrupa Konseyi 573 sayılı kararının 3. maddesinde;

“… Adada diplomatik yollardan bir anlaşmaya varılamamasından dolayı, Türk Hükümeti 1960 Garanti Antlaşması’nın 4. maddesine göre müdahale hakkını kullandı.” denmektedir.

Atina Temyiz Mahkemesi ise kararında;

“Türkiye’nin Zürih ve Londra Anlaşması çerçevesinde garantör devlet olarak
Kıbrıs’a müdahalesi yasaldır. Asıl sorumlu, haklarında dava açılan Yunanlı Subaylardır” demektedir.

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ BAĞIMSIZLIK BİLDİRGESİ / DECLARATION of INDEPENDENCE of TURKISH REPUBLIC of NORTHERN CYPRUS

KKTC 28 Yaşında.. Kutlu olsun! Nice Yıllara..

Kıbrıs Türk halkının özgür iradesini temsil eden,
doğuştan hür ve eşit olan bütün insanların hür ve eşit yaşamalarına inanan, bu inanç içinde, Kıbrıs Türk Halkının kendi kaderini tayin etme hakkını 17 Haziran 1983 tarihli kararıyla dünyaya ilan etmiş olan, ırk, milli menşe, dil ve din gibi farklara dayalı olarak insanlar arasında ayırım gözetilmesini, her türlü sömürgeciliği, ırkçılığı, baskı ve tahakkümü reddeden, Kıbrıs’ta, Doğu Akdeniz’de, Orta-Doğu’da ve dünyada tam bir barış ve istikrarın, huzur ve güven içinde yaşama ve kendi kendilerini yönetmeye hakları olduğuna inanan, aynı adada yan yana yaşamaya mecbur bulunan bu iki halkın aralarındaki bütün sorunları, eşit düzeyde müzakerelerle, barışçı, adil ve kalıcı bir çözüme ulaştırmanın mümkün ve zorunlu olduğu görüşüne sımsıkı bağlı bulunan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanının iki eşit halk arasında ortaklığının bir federasyon çatısı altında yeniden kurulmasını ve sorunların çözümlenmesini engellemeyip, kolaylaştırabileceğine kani olan, iki halk arasındaki bütün sorunların barışçı ve uzlaşmacı bir politika ile çözümlenebileceğine inanan ve bu amaçla müzakereler yürütülmesini yürekten dileyen ve önerilmiş bulunan zirve toplantısının bu açıdan yarar sağlayacağına inanan Meclisimiz, Kıbrıs Türk Halkı adına,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ve ’bağımsızlık bildirisini’ onaylar.”

RT Erdoğan Değişti mi, “İnci”lerine bakalım / Did RT Erdogan change, let’s see his “pearls”..

4 Kasım 2006’da, ADD öncülüğünde, Türkiye’nin her yanından gelen 1 milyon yurtsever ve yürekli insan, Cumhuriyet’e bağlılık ve kararlılık yürüyüşü yaptık..

“Yolumuzun ortasında inek oturmuş, yolumuzu kapatıyor,
menzile ulaşmamızı engelliyor. İneği yolumuzdan önce lafla, usul usul,
sonra evvel Allah sizlerin yardımıyla, artık nasıl olursa,
nasıl denk gelirse kaldıracağız.”

RT Erdogan Değişti mi? “İnci” lerine bakalım.. / Did RT Erdogan Change? Let’s see his “pearls”..

Türkiye Cumhuriyeti 83 yaşında; tarikatlar güya meydan okuyor.. (!)
Ama Atatürk aydınlanması onları da ışıtacak.. (06.05.06, Cumhuriyet)

“Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır.
Amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız… ”
“Demokrasi bizim için bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz.”